Wednesday, January 12, 2022

Küçük Prens(Turkish2)

 -(i)r/-(e)r olmak : to start doing something habitually

-arak : the gerunds of state,while

-ca : like,as if,in the way of

-casına : as if,as though

-ce : like,as if,in the way of

-cik : diminutive suffix

-cık : diminutive suffix

-den başka : aside from,apart from

-di : past tense suffix

-dir : (auxiliary,defective,+ noun) to be 3 pres

-e gelince : with regard to

-e kadar : until

-ebilmek : can

-ecek olmak : to have an intention for doing something (usually in conditional mode)

-ememek : can't

-erek : the gerunds of state,while

-im : attached to a verb stem, forming a noun that represents an instance of, or a result of performing, the action implied by the verb

-ince : when,because

-inci : creating ordinal numbers.

-iyor olmak : will be doing something

-ken : while,whilst,when,as

-la : with,by

-le : with,by

-li : with,containing

-lik : -ness

-lı : with,containing

-lık : -ness

-madan : without,before

-makla : with/by doing

-makta olmak : to have been doing something

-meden : without,before

-mekte olmak : to have been doing something

-miş (durumda) olmak : to have done something

-san : 2 cond

-sana : -san + ya

-sen : 2 cond

-sene : -sen + ya

-sin diye : in order that

-suz : -less

-sız : -less

-tıktan sonra : after doing

-uncu : creating ordinal numbers.

-yken : while,whilst,when,as

-çasına : as if

Afrika : Africa

Afrika'da : Afrika loc

Afrika'ya : Afrika dat

Afrikalı : Afrika with

Allah : Allah,God

Allah Allah : Goodness gracious!,How strange!

Amerika : America

Amerika'da : Amerika loc

Amerikalı : American

Amerikalılar : Amerikalı pl

Arizona : Arizona

Avrupa : Europe

Avrupalı : European

Avrupalılar : Avrupalı pl

Avustralya : Australia

Avustralyalı : Avustralya with

Baobablar : baobab pl

Dünya : earth

Dünya'da : Dünya loc

Dünya'nın : Dünya gen

Dünya'ya : Dünya dat

Dünya'ydı : Dünya + dir(to be 3 past)

Fransa : France

Fransa'da : Fransa loc

Fransa'ya : Fransa dat

Hintli : Indian

Jüpiter : Jupiter

Léon : Léon

Mars : Mars

No. : numara

Noel : Christmas

Rus : Russian

Sahra : Sahara

Sibirya : Siberia

Sibiryalı : Sibirya with

Türk : Turkish

Venüs : Venus

Werth : Werth

Zelanda : Zealand

Zelandalı : Zelanda with

aaa : oh

acaba : I wonder,do you think

acele : hurry,haste

acele etmek : to rush,to hurry up

acı : ache,pain,pity

acı çekmek : to suffer

acı çektirmek : to agonise,to torment

acıkmak : to feel hungry,to get hungry

acıkmıyor : acıkmak 3 neg pres

acıları : acı pl acc,his

acıma : smart,pity,mercy

acıma duygusu : pain sensation

acımadan : acı without

acımasız : acıma without,reletless,cruel

acımasızca : unmercifully,pitilessly

acınmak : to be sorry for,to be pitied

acınmaz : acınmak 3 neg ao

acıyla : acı with,wailfully

ad : name

ada : island

adadığım : adamak past part my

adalet : justice

adaletinin : adalet his gen

adam : man,human

adama : adam dat

adamak : to dedicate

adamcağız : poor man,wretch

adamdan : adam abl

adamdı : adam + dir(to be 3 past)

adamla : adam with

adamlar : adam pl

adamları : adam pl acc

adamı : adam acc,his

adamıdır : adamı 3 pres

adamım : adam my,to be 1 pres

adamımı : adam my acc

adamın : adam gen,your

adamına : adam his dat

adamınki : adam gen that

adamınkileri : adamınki pl his,acc

adarım : adamak 1 ao

adasına : ada his dat

adaya : ada dat

adları : ad their,pl acc

adlı : ad + li,named

adı : ad acc,his

adım : ad my,step

adımda : adım loc

adımlarla : adım pl with

ah : oh

ahlakı : ahlâk his,acc

ahlakını : ahlâk your,his acc

ahlâk : morals,character,ethics

ak : white,clean

akacak : akmak 3 fut

akarsu : stream,river

akarsuları : akarsu pl acc,his

akla : akıl with

akla uygun gelmek : to make sense

akla yakın : reasonable,sensible

akla yatkın : advisable,reasonable

aklamak : to justify

aklı : akıl acc,his

aklı almak : to conceive

aklı başında : rational,sane

aklım : akıl my

aklıma : akıl my dat

aklımda : akıl my loc

aklına : akıl your,his dat

aklında : akıl your,his loc

akmak : to flow,to leak

aksaklık : fault,problem

aksaklığı : aksaklık acc

aksatmadan : aksatmak without,without delay

aksatmak : to hinder,to disturb,to delay

aksatmıyorlardı : aksatmak 3 pl neg past cont

aksi : opposite

aksi gibi : unfortunately,as bad luck

aktı : akmak 3 past

akıl : mind,memory,wisdom,reason

akıl etmek : to think of

akıllı : clever,wise

akıllıca : akıllı,wisely,resoanble

akşam : evening,last night

akşama : akşam dat

akşamlar : akşam pl

akşamları : akşam pl acc,his

akşamleyin : in the evening

akşamı : akşam acc

al : red

al al : crimson

alabildiğine : wide,as far as possible,almak can past part his dat

alabilirim : almak 1 can ao

alacakaranlık : twilight

alacakaranlığın : alacakaranlık gen

alamadım : almak 1 cannot past

alamazsınız : almak 2 pl cannot ao

alan : almak pres part

alan : field,area

alana : alan dat

alarak : almak while

alay : mockery,ridicule

alay edilmek : to be mocked,to be jeered

alay etmek : to mock,to redicule

aldı : almak 3 past,al 3 past

aldıklarını : almak past part their acc

aldım : almak 1 past

aldırmadı : aldırmak 3 neg past

aldırmak : to mind,to care

aldığı : almak past part his

aldığım : almak past part my

aldığından : almak past part your,his abl

alet : device,tool

aletleri : alet pl acc

aletlerimi : alet pl my acc

alev : flame,flare

alevdi : alev 3 past

alevi : alev his

alevler : alev pl

alevleri : alev pl his

algın : lean,thin

algınlığım : algınlık my

alkış : applause

alkış tutmak : to clap,to applaud

alkışlama : applause,hand clapping,alkışlamak verb noun

alkışlamak : to acclaim,to applaud

alkışlarken : alkışlamak 3 ao when

allak : person who does not keep his or her word

allak bullak : hugger-mugger,skimble-scamble

allak bullak olmak : to be confused,to turn into a mess

alma : taking,excision

almadan : almak without

almak : to take,to buy,to get,to receive

almalı : almak 3 nec ao

almam : almak 1 neg ao

almama : alma my dat

almaya : alma dat

almazdı : almak 3 neg ao past

almazsam : almak 1 neg ao cond

almıyordu : almak 3 neg past cont

almış : almak past ind part

alna : alın dat

alnına : alın your,his dat

alnında : alın your,his loc

alnını : alın his acc

alt : bottom,underside

altmış : sixty

altı : six

altın : golden,gold,alt gen,your

altın sarısı : golden

altına : altın dat,alt your,his dat

altıncı : sixth

altında : alt your,his loc,beneath,under

altındaki : alt your,his loc that

altından : under,alt his abl

altından kalkmak : to overcome,to carry out successfully

alçak : low,base

alçakgönüllü : modest,humble

alçakgönüllülük : submission,nobleness,honesty

alıcı : receiver,customer

alıklık : stupidity

alın : forehead

alıncaya : almak when dat

alınma : alınmak verb noun,umbrage,reception

alınmak : to be taken,to take offense,to resent

alınmasını : alınma his acc

alınmış : alınmak past ind perf,3 past dub

alınmıştı : alınmak 3 past perf

alınsa : alınmak 3 pres cond

alınınca : alınmak when

alınır : alınmak 3 ao

alıp : almak and

alır : almak 3 ao

alırsın : almak 2 ao

alıyorlar : almak 3 pl pres

alışkanlık : habit

alışkanlıklar : alışkanlık pl

alışkanlıkları : alışkanlık pl his,their

alışkanlığı : alışkanlık his,acc

alışmak : to get used to

alışmalıdır : alışmak 3 nec ao

ama : but,however

amacıyla : amaç his with

aman : oh! help!

amaç : objective,purpose,goal

amaçla : amaç with

amaçlamak : to aim,to purpose,to seek

amma : yet

amma da yaptın : get along with you!

an : moment

ancak : only

anda : an loc

andıran : andırmak pres part

andırmak : to resemble,to remind

andırıyor : andırmak 3 pres

andırıyordu : andırmak 3 past cont

anladı : anlamak 3 past

anladım : anlamak 1 past

anladıysam : anlamak 1 cond past

anlam : meaning,sense

anlama : comprehension,understanding

anlamadan : anlamak without

anlamadım : anlamak 1 neg past

anlamadınsa : anlamak 2 neg past cond

anlamadığı : anlamak neg past part acc

anlamak : to understand,to find out,to realize

anlamaların : anlama pl gen,your

anlamalısın : anlamak 2 nec pres

anlamalıydım : anlamak 1 nec past

anlamam : anlama my

anlamamıştı : anlamak 3 neg past perf

anlamamıştım : anlamak 1 neg past perf

anlamaya : anlama dat

anlamaya çalışmak : to try to understand

anlamayacak : anlamak neg fut part

anlamiyordum : anlamak 1 neg past cont

anlamı : anlam acc,his

anlamına : anlam your,his dat

anlamına gelmek : to mean,to come to mean

anlamıyordum : anlamak 1 neg past cont

anlamıyorlar : anlamak 3 pl neg pres

anlamıyorum : anlamak 1 pres

anlamıştı : anlamak 3 past perf

anlamıştım : anlamak 1 past perf

anlar : anlamak 3 ao

anlarlar : anlamak 3 pl ao

anlarım : anlamak 1 ao

anlasınlar : anlamak 3 pl imp

anlat : anlatmak 2 imp

anlatabiliyor : anlatmak 3 can pres

anlatabilmek : anlatmak can

anlatma : explaining,anlatmak verb noun

anlatmadım : anlatmak 1 neg past

anlatmak : to explain

anlatmaya : anlatma dat

anlatmıştı : anlatmak 3 past perf

anlattıkları : anlatmak past part pl acc,his

anlattıklarım : anlatmak past part pl my

anlattıkların : anlatmak past part pl gen,your

anlattım : anlatmak 1 past

anlatırsın : anlatmak 2 ao

anlatıyorsam : anlatmak 1 pres cond

anlayabildim : anlamak 1 can past

anlayabilenler : anlamak can pres part pl

anlayabilsin : anlamak 3 can imp

anlayacak : anlamak 3 fut,fut part

anlayacaksın : anlamak 2 fut

anlayacağı : anlamak fut part his

anlayamadım : anlamak 1 cannot past

anlayamamak : anlamak + ama(pot neg)

anlayamamıştı : anlamak 3 cannot past perf

anlayamamıştım : anlamak 1 cannot past perf

anlayamayacaktır : anlamak cannot 3 fut

anlayamaz : anlamak 3 cannot pres

anlayamazlar : anlamak 3 pl cannot ao

anlayamiyor : anlamak 3 cannot pres

anlayamıyor : anlamak 3 cannot pres

anlayamıyordu : anlamak 3 cannot past cont

anlayamıyorlar : anlayamamak 3 pl pres

anlayamıyorum : anlamak 1 cannot pres

anlayan : anlamak pres part

anlayış : understanding,intellection

anlayışlı : understanding,apprehensive

anlaşılan : apparently,seemingly,anlaşılmak pres part

anlaşılma : understaning

anlaşılmak : to follow,to be understood

anlaşılması : anlaşılma his

anlaşılması güç : vague,obscure

anlık : instant,immediate,mind

anlıyorsun : anlamak 2 pres

anlıyorum : anlamak 1 pres

anı : memoir,remembrance,an his,acc

anıları : anı pl acc

anılarımı : anı pl my acc

anıların : anı pl gen,your

anılarını : anı pl his acc

anımsadı : anımsamak 3 past

anımsadım : anımsamak 1 past

anımsamak : to remember

anımsatacak : anımsatmak 3 fut

anımsatmak : to evoke,to remind of

anında : an his loc,immediate,spontaneously

anısı : anı his

apayrı : quite different

apayrıydı : apayrı + dir(to be 3 past)

apaçık : transparent,very clear

aptalca : foolish,stupid

ara : interval,gap,space

ara sıra : sometimes,once in a while

ara vermek : to interrupt,to suspend

araba : car,wheel,coach

arabasına : araba his dat

arada : ara loc,meantime,between

arada bir : at times,occasionally

aradan : ara abl,meanwhile

aradı : aramak 3 past

aradıklarini : aramak their acc

aradıkları : aramak past part their

aradıklarını : aramak past part their acc

aradığı : aramak past part acc,his

aradığını : aramak past part his acc

aralanmak : to be opened

aralanınca : aralanmak when

aralanırken : aralanmak 3 ao when

aralarında : ara their loc,among them

arama : search,aramak verb noun

aramak : to see,to look for,to search

aramamıştı : aramak 3 neg past perf

aramaya : arama dat

aramıyordunuz : aramak 2 pl neg past cont

ararmış : aramak 3 ao past dub

arasak : aramak 1 pl pres cond

arasına : between,ara his dat

arasında : ara his loc,between,among

arasındaki : ara his loc that,between

araya : ara dat,between

arayalım : aramak 1 pl imp

araştırma : survey,research,investigation

araştırmak : to search,to research,to investigate

araştırır : araştırmak 3 ao

ardındaki : behind,art his loc that

ardından : afterwards,art his abl

aritmetik : arithmetic

arka : back,rear

arkadaş : comrade,friend

arkadaşlarım : arkadaş pl my

arkadaştan : arkadaş abl

arkadaşı : arkadaş his

arkadaşım : arkadaş my

arkadaşımı : arkadaş my acc

arkadaşına : arkadaş your,his dat

arkadaşını : arkadaş his acc

arkadaşınızı : arkadaş your(pl) acc

arkasında : arka his loc

arkasından : arka his abl

arkasını : arka his acc

armağan : gift,present

armağana : armağan dat

armağanları : armağan pl his,their

armağanım : armağan my

armağanını : armağan his,your acc

art : back

artar : artmak 3 ao

artmak : to increase,to remain

artık : any more,now,after all

artırmak : to increase

artıyordu : artmak 1 past cont

arı : bee

arılar : arı pl

arıyorsun : aramak 2 pres

arıyorum : aramak 1 pres

arıza : falut,malfunction

arızanın : arıza gen

arızayı : arıza acc

asan : asmak pres part

asla : never

aslında : asıl his loc,indeed,really

asmadı : asmak 3 neg past

asmak : to hang

asteroid : asteroid

asteroidde : asteroid loc

asteroidi : asteroid his,acc

asteroidle : asteroid with

asteroidlerin : asteroid pl gen

asık : âşık,lover,in love,sulken

asık bir suratla : saturninely

asıl : actual,real,principally,original

asıllarına : asıl pl his dat

atacağım : atmak 1 fut

atar : atmak 3 ao

atarken : atmak 3 ao when

atkı : muffler,scarf

atkım : atkı my

atkısını : atkı his acc

atkıyı : atkı acc

atlamadan : atlamak without

atlamak : to jump,to omit

atma : cast,dropping,throw

atmadı : atmak 3 neg past

atmak : to beat,to throw,to let out

atmalarını : atma pl his,their acc

atmalısınız : atmak 2 pl nec ao

atmalıyız : atmak 1 pl nec ao

atmayı : atmak verb noun acc

atmıştı : atmak 3 past perf

attı : atmak 3 past

attım : atmak 1 past

atılamayacak : atılmak neg pot(cannot) fut part

atılmak : to be thrown,to be discarded

atılmasına : atılmak verb noun his dat

atılmış : atılmak 3 past dub,past ind part

atıverdi : atıvermek 3 past

atıvermek : to throw away,to flick

av : hunting,prey

ava : av dat

ava çıkmak : to go hunting

avcı : hunter

avcılar : avcı pl

avcılarımın : avcı pl my gen

avcıların : avcı pl gen

avlamak : to hunt,to account

avlar : avlamak 3 ao

avlarım : avlamak 1 ao

avlarını : av their acc

avlıyorlar : avlamak 3 pl pres

avlıyorum : avlamak 1 pres

avuntu : consolation

avuntun : avuntu your

avutulacak : avutulmak 3 fut

avutulmak : to be comforted

avını : av his acc

ay : month,moon

ay ışığı : moonlight

ayak : paw,foot

ayak basmak : to arrive,to visit

ayak bileği : ankle

ayak izleri : footprints,footsteps

ayak sesi : footfall,footstep

ayakların : ayak pl gen,your

ayaklarını : ayak pl your,his acc

ayakta : ayak loc,standing

ayakta beklemek : to wait standing

ayakta durmak : to stand

ayarlamak : to arrange,to adjust,to measure

ayarlamalıydım : ayarlamak 1 nec past

ayağa : ayak dat

ayağa kalkmak : to stand up

ayağına : ayak his dat

ayağında : ayak his loc

aydınlandığini : aydınlanmak past part his acc

aydınlanmak : to become clear,lighten

aydınlanıverdi : aydınlanmak 3 suddenly past

aydınlatan : aydınlatmak pres part

aydınlatmak : to brighten,to lighten,to illuminate

aydınlattığı : aydınlatmak past part acc,his

ayin : rite,ritual

ayinleri : ayin their

ayinsiz : ayin + siz(-less)

aykırı : against

aykırıdır : aykırı + dir(to be 3 pres)

aynen : exactly

aynen öyle : precisely,that's right

aynı : same,alike,identical

aynı zamanda : at the same time

aynı şekilde : likewise,alike

aynıdır : aynı + dir(to be 3 pres)

aynısı : aynı his

aynısını : aynı his acc

ayrı : apart,different

ayrı ayrı : separately,one by one,separate

ayrıca : also,besides

ayrılamaz : ayrılmak 3 cannot ao

ayrılma : separation,departure

ayrılmak : to leave,to split into

ayrılmaz : ayrılmak 3 neg ao

ayrılık : separation,parting

ayrılırken : ayrılmak 3 ao when

ayrılış : ayrılmak way,departure

ayrılışı : ayrılış acc,his

ayrıntı : detail

ayrıntı : detail

ayrıntılarda : ayrıntı pl loc

ayrıntıları : ayrıntı pl acc

ayrıntıyı : ayrıntı acc

ayyaş : drunkard

ayyaşa : ayyaş dat

ayı : ay acc

ayıracak : ayırmak fut part

ayırma : ayırmak verb noun,separation

ayırmadan : ayırmak without

ayırmak : to separate

ayırt : distinction

ayırt etmek : to distinguish

ayırır : ayırmak 3 ao

ayırıyorum : ayırmak 1 pres

ayışığı : moonlight

az : few,little

azabı : azap acc,his

azaldığından : azalmak past part his abl

azalmak : to decrease,to go down

azap : torment,torture

azdı : az 3 past

azıcık : just a little bit,only just

aç : hungry

açacaksın : açmak 2 fut

açarak : açmak while

açarsa : açmak 3 ao cond

açlık : hunger

açlıktan : açlık abl

açmak : to open,to disclose

açmayacaksın : açmak 2 neg fut

açmış : açmak 3 past dub,part part dub

açtı : açmak 3 past

açtınız : açmak 2 pl past

açtırmak : to open up

açtırmış : açtırmak past ind part,3 past dub

açıcı : opener,lightener

açıcıydı : açıcı + dir(to be 3 past)

açık : bright,open,explicit

açık konuşmak : to talk frankly

açıkladı : açıklamak 3 past

açıklama : explanation

açıklamak : to explain

açıklamaktan : açıklamak abl

açıklamalar : açıklama pl

açıklamasını : açıklama his acc

açıklamaya : açıklama dat

açıklamayı : açıklama acc

açıklamazsanız : açıklamak 2 pl neg ao cond

açıklamıştı : açıklamak 3 past dub

açıklık : gap,space,openness,clarity

açıklığa : açıklık dat

açıklığa kavuşturmak : to enlighten

açıkta : açık loc,exposed,unemployed,off

açıkça : openly,frankly

açıkçası : strictly,obviously

açıldı : açılmak 1 past

açılmak : to be opened,to disclose one's secret

açılmış : açılmak past ind part

açıp : açmak and

açıyordum : açmak 1 past cont

açıyorlar : açmak 3 pl pres

ağacı : ağaç acc,his

ağacını : ağaç your,his acc

ağacının : ağaç your,his gen

ağaç : tree

ağaç : tree,wood

ağaçları : ağaç pl his

ağaçlarını : ağaç pl his acc

ağaçlarıyla : ağaç pl his with

ağladı : ağlamak 3 past

ağladığını : ağlamak past part his acc

ağlamak : to cry,to weep

ağlarken : ağlamak 3 ao when

ağlarlar : ağlamak 3 pl ao

ağlayacak : ağlamak fut part

ağlayacaktı : ağlamak 3 fut past

ağlayacağım : ağlamak fut part my,1 fut

ağlayacağını : ağlamak fut part your,his acc

ağlıyordu : ağlamak 3 past cont

ağrıtmak : to hurt

ağrıtmazlar : ağrıtmak 3 pl neg ao

ağzımda : ağız my loc

ağzına : ağız your,his dat

ağzından : ağız your,his abl

ağzını : ağız your,his acc

ağır : slow,serious,weighty

ağır ağır : slowly

ağır gelmek : to bear down on

ağız : mouth,corner,edge

ağızdan : ağız abl,orally,by mouth

ağızlık : muzzle

ağızlığı : ağızlık his,acc

ağızlığın : ağızlık gen

aşağı : below,down,the lower part

aşağı yukarı : more or less,around,about

aşağıda : aşağı loc

aşağıdaki : aşağı loc that,below,following

aşağıdan : aşağı abl

aşağıdan almak : to ingratiate oneself,to adopt a humble attitude

aşağıdır : aşağı + dır(to be 3 pres)

aşağıya : aşağı dat

aşkın : over,beyond,exceeding

aşmak : to cross,to exceed

aşmıştım : aşmak 1 past perf

aştıktan : aşmak verb noun abl

baba : father

babası : baba his

baca : chimney

bacak : leg

bacaklarını : bacak pl his acc

bacalarına : baca pl his,your dat

bahçe : yard,garden

bahçede : bahçe loc

bahçenin : bahçe gen

bak : bakmak 2 imp

bakacaklardır : bakmak 3 pl fut

bakacağım : bakmak 1 fut

bakalım : bakmak 1 pl opt,imp,let's see

bakan : minister

bakanı : bakan his,acc

bakar : bakmak 3 ao

bakarak : bakmak by

bakarken : bakmak 3 ao when

bakarsın : bakmak 2 ao

bakma : watch,looking

bakmak : to look

bakmaksızın : bakmak without,regardless of

bakmalı : bakmak 3 nec pres

bakmalıydım : bakmak 1 nec past

bakmamış : bakmak neg past ind part

bakmaya : bakma dat

bakmayı : bakma acc

bakmayın : bakmak 2 pl imp

bakmaz : bakmak 3 neg ao

baksan : bakmak 2 pres cond

baksana : hi,look here,bakmak + sana

baktı : bakmak 3 past

baktım : bakmak 1 past

baktığı : bakmak past part his

baktığında : bakmak past part your,his loc

baktığını : bakmak past part your acc

bakıldığında : bakılmak past part your,his loc,considering

bakılmak : to be looked

bakın : bakmak 2 pl imp

bakınca : bakmak when

bakındı : bakınmak 3 past

bakınmak : to look around

bakınıp : bakınmak and

bakıp : bakmak and

bakıyor : bakmak 3 pres

bakıyordu : bakmak 3 past cont

bakıyordum : bakmak 1 past cont

bakıyormuş : bakmak 3 past cont dub

bakıyormuşum : bakmak 1 past cont dub

bakıyorsunuz : bakmak 2 pl pres

bakış : glance,look

bakışlarla : bakış pl with

bakışları : bakış pl his

bakışlarında : bakış pl your,his loc

bakışlarını : bakış pl your,his acc

bakışta : bakış loc

bal : honey

bal gibi : very sweet,certainly

bal rengi : honey-colored

bale : ballet

balerin : ballet dancer

balerinler : balerin pl

balesi : bale his

balta : ax,axe

balta girmemiş : virgin

bana : ben dat

banka : bank

bankaya : banka dat

baobablara : baobap pl dat

baobablari : baobap pl acc

baobabları : baobap pl acc

baobablarımla : baobab pl my with

baobabların : baobap pl gen

baobap : baobab

baobap ağacı : baobab

baobaplar : baobap pl

baobaplara : baobap pl dat

baobapları : baobap pl acc

baobaplarımla : baobap pl my with

baobapların : baobap pl gen

bari : at least

basar : basmak 3 ao

basit : simple,easy

basittir : basit + dir(to be 3 pres)

basmak : to press,to let out suddenly

basmaz : basmak 3 neg ao

bastın : basmak 2 past

batma : sinking

batmak : to sink,submerge,to set

batmakta : batmak loc

batmasını : batma his acc

batım : batmak verb noun

batımı : batım his

batımını : batım his acc

batıyordur : batmak 3 pres 3 pres

batış : sinking,setting

batışını : batış his acc

bay : gentleman

bayağı : common,ordinary,pretty

bayılacak : bayılmak fut part

bayılmak : to faint,to love,to be thrilled (with)

bayılırlar : bayılmak 3 pl ao

bayılırım : bayılmak 1 ao

bayın : bay gen

bazen : sometimes

bazı : some,certain

bazıları : bazı their

bazılarının : bazı their gen

bağ : connection,relationship,vineyard

bağ kurmak : to correlate,to connect

bağladığı : bağlamak past part his

bağlama : bağlamak verb noun,coupling

bağlamak : to bind,to connect

bağlaman : bağlama your

bağlamazsan : bağlamak 2 neg ao cond

bağlanmak : to connect,to be tied

bağlanır : bağlanmak 3 ao

bağlar : bağ pl

bağlara : bağ pl dat

bağlarına : bağ pl your,his dat

bağlayacak : bağlamak fut part

bağlayamayacak : bağlamak 3 cannot fut

bağlayasın : bağlamak 2 opt

bağlı : bağ with,connected,bound

bağlı kalmak : to adhere to,to stick to

bağlıdır : bağlı 3 pres

bağlılık : dependence,loyalty

bağlılığı : bağlılık his,acc

bağlılığıdır : bağlılık his + dir(to be 3 pres)

bağırdı : bağırmak 3 past

bağırdım : bağırmak 1 past

bağırmadı : bağırmak 3 neg past

bağırmak : to shout

bağışla : bağışlamak 2 imp

bağışlamak : to forgive

bağışlamalarını : bağışlamak verb noun their acc

bağışlamalısın : bağışlamak 2 nec ao

bağışlarsın : bağışlamak 2 ao

bağışlarsınız : bağışlamak 2p ao

bağışlayınız : bağışlamak 2 pl imp

baş : head,top

baş etmek : to cope,to do with

baş kaldırma : rebellion,insubordination

başa : baş dat

başa gelmek : to happen to

başa çıkmak : to deal with,to handle

başa çıkılmak : to be dealt with

başak : ear(of grain)

başaklar : başak pl

başaklardaki : başak pl loc that

başarabildiğim : başarmak can past part my

başarabileceğimi : başarmak can fut part my acc

başarabilirsen : başarmak 2 can ao cond

başaracağımdan : başarmak fut part my abl

başardım : başarmak 1 past

başardığımı : başarmak past part my acc

başarmak : to achieve,to accomplish,to succeed

başarı : success,achievement

başarılı : successful

başarır : başarmak 3 ao

başarısız : unsuccessful

başarısızlık : failure,unsuccessfulness,başarısız + lık

başarısızlığı : başarısız noun his

başarıyla : başarı with

başarıyorum : başarmak 1 pres

başarıyorumdur : başarıyorum 3 pres

başka : different,other,another,except

başka kim : who else

başkalarını : başka pl his acc

başkası : başka his,someone else

başkasını : başka his acc

başkaydı : başka + dir(to be 3 past)

başladı : başlamak 3 past

başladım : başlamak 1 past

başladın : başlamak 2 past

başladığı : başlamak past part his,acc

başladığımdan : başlamak past part my abl

başlamak : to begin,to start

başlamış : başlamak past part

başlamıştı : başlamak 3 past perf

başlangıcın : başlangıç gen

başlangıç : start,beginning

başlangıçta : başlangıç loc

başlar : başlamak 3 ao

başlardı : başlamak 3 past rep

başlarmış : başlar 3 ao past

başlarım : başlamak 1 ao

başlarına : baş their dat

başlayan : başlamak pres part

başlı : headed

başlılık : başlı noun

başlılığa : başlılık dat

baştan : baş abl

baştan başa : from top to bottom,entirely

baştan savma : evasive

başı : baş acc,his

başı dertte : in trouble

başı kalabalık : busy

başım : baş my

başıma : baş my dat

başımdan : baş my abl

başımı : baş my acc

başımıza : baş our dat

başına : per,baş your,his dat

başına gelen : incident to

başına gelmek : to happen to,to befall

başına çorap örmek : to get sb into trouble,to plot against someone

başında : baş your,his loc

başında durmak : to stand watch over,watch carefully

başından : baş his abl

başından aşkın : overwhelming

başını : baş your,his acc

başınızdaki : baş your(pl) loc that

başınızı : baş your(pl) acc

bebek : baby,doll

bebekle : bebek with

bebektir : bebek + dir(to be 3 pres)

bebeğe : bebek dat

becerebildiğim : becermek can past part my

beceremediğimi : becermek neg pot(cannot) past part my acc

beceremem : becermek 1 cannot ao

becerik : skill

beceriksiz : inept,untalented,becerik + siz(-less)

becermek : to do well,to succeed,to overcome

beden : body

bedeni : beden acc,his

bedenine : beden his dat

bekle : beklemek 2 imp

bekledi : beklemek 3 past

bekledim : beklemek 1 past

beklediğini : beklemek past part his acc

bekleme : waiting

beklemediğim : beklemek neg past part my

beklemek : to wait,to expect

beklemeliyim : beklemek 1 nec pres

beklememelisiniz : beklemek 2 pl neg nec ao

beklememiz : bekleme our

beklemişti : beklemek 3 past perf

beklenir : beklenmek 3 ao

beklenmek : to be expected

beklerdi : beklemek 3 past rep

bekleyeceksin : beklemek 2 fut

bekleyeceğim : beklemek fut part my,1 fut

bekleyin : beklemek 2 pl imp

bekliyordum : beklemek 1 past cont

bekçi : watchman,keeper,guard

bekçiler : bekçi pl

bekçilere : bekçi pl dat

bekçilerinden : bekçi pl his abl

bekçisi : bekçi his

bekçisine : bekçi his dat

bekçisinin : bekçi his gen

bekçisiyle : bekçi his with

bekçiye : bekçi dat

bekçiyi : bekçi acc

bela : trouble,disaster

belirdi : belirmek 3 past

belirdiği : belirmek past part his

beliriverirler : belirmek suddenly 3 pl ao

beliriyor : belirmek 3 pres

belirli : specific,certain

belirmek : to appear

belirsiz : uncertain

belirten : belirtmek pres part

belirti : symptom,sign

belirtisidirler : belirti his + dir(to be 3 pl)

belirtme : specifying,belirtmek verb noun

belirtmek : to indicate,to state,to specify

belirtmemiş : belirtmek neg past ind part

belirtmeyi : belirtme acc

belirttim : belirtmek 1 past

belki : maybe,possibly,probably

bellek : memory

belleğimde : bellek my loc

belleğinize : bellek your(pl) dat

belli : definite,certain

belli belirsiz : indistinguished,indistinct

belli olmak : to become clear

belli olmaz : it all depends

belliydi : belli + dir(to be 3 past)

bembeyaz : beyaz int,extreamely white

bembeyazdı : bembeyaz 3 past

ben : I

bence : as for me,in my opinion

bende : ben loc

benden : ben abl

beni : ben acc

benim : ben gen,my,mine

benim için : for me

benimdir : benim + dir(to be 3 pres)

benimki : benim that

benimkinde : benimki loc

benimkinin : benim that gen

benimle : benim with,with me

benimse : benim cond,as for me

benlik : self,personality

benliğinde : benlik his loc

bense : ben cond,and/but me 

benzediğini : benzemek past part his acc

benzemek : to look alike,to resemble,to seem

benzemeyen : benzemek neg pres part

benzemez : benzemek 3 neg ao

benzemiyor : benzemek 3 neg pres

benzemiyordu : benzemek 3 neg past cont

benzemiyorsunuz : benzemek 2 pl neg pres

benzemiş : benzemek 3 past dub

benzer : similar,like

benzerdi : benzer 3 past

benzeri : benzer his,like

benzerler : benzemek 3 pl ao

benzersiz : benzer without,unique

benzetmek : to assimilate

benzeyecek : benzemek 3 fut

benzeyen : benzemek pres part

benziyor : benzemek 3 pres

benziyordu : benzemek 3 past cont

benziyorlar : benzemek 3 pl pres

benziyorlardı : benzemek 3 pl past cont

benziyorum : benzemek 1 pres

berat : patent,warrant

beratını : berat your acc

berbat : terrible

bereket : blessing

bereket versin : thank you,thank heaven

beri : since,onwards,the near side

beriki : the nearest,beri that

besbelli : obvious,evident

beslemek : to feed

beslendiği : beslenmek past part his

beslenme : nutrition

beslenmek : to feed

beslenmelerinin : beslenme their gen

beslerler : beslemek 3 pl ao

beyaz : white

beyazdı : beyaz 3 past

beyin : brain

beynimden : beyin my abl

bez : cloth

bezden : bez abl

bezdirme : bezdirmek verb noun

bezdirmek : to sicken,to disgust

bezdirmeye : bezdirme dat

bezgin : sick,exasperated,weary

bezginlik : tedium,disgust

bezginlikle : bezginlik with

beğendirememiştim : beğendirmek 1 neg pot past perf

beğendirmek : to get (someone) to like

beğendiğini : beğenmek past part his acc

beğenilmedi : beğenilmek 3 neg past

beğenilmek : to have an attraction for,to be sought after

beğenmek : to like,to admire

beğenmiş : beğenmek past ind part

beğenmişin : beğenmiş gen

beğenmişler : beğenmiş pl

beğenmişlerin : beğenmiş pl gen

beğenmişlik : vainglory,arrogance

beğenmişliğiyle : beğenmişlik

beğenmişten : beğenmiş abl

beş : five

beşinci : fifth

bildikleri : bilmek past part their

bildirin : bildirmek 2 pl imp

bildirmek : to report

bildiği : bilmek past part his

bildiğimiz : bilmek past part our

bile : neither,even,already

bileceğim : bilmek 1 fut

bilek : wrist,ankle 

bilemek : to sharpen,to whet,to hone

bilemem : bilmek 1 cannot ao

bilemeyecek : bilmek neg fut part

bilemez : bilmek 3 cannot ao

bilemezdi : bilmek 3 cannot ao past

bilemiyordum : bilmek 1 cannot past cont

bilen : bilmek pres part

bileyim : bilmek 1 imp

bileyip : bilemek and

bilezik : bracelet

bileğine : bilek your,his dat

bileğinin : bilek your,his gen

bilge : wise person

bilgece : wisely

bilgelik : wisdom

bilgeliğe : bilgelik dat

bilgesin : bilge + dir(to be 3 pres)

bilgi : knowledge

bilgiler : bilgi pl

bilgileri : bilgi pl acc

bilgilerle : bilgi pl with

bilgin : scientist,scholar

bilgine : bilgin dat

bilginin : bilgi gen

bilginler : bilgin pl

bilgisi : bilgi his

bilgisini : bilgi his acc

bilim : science,knowledge

bilim adamı : scholar

bilimi : science

biliminin : bilimi his gen

bilinen : bilinmek pres part

biliniyor : bilinmek 3 pres

biliniz : bilmek 2 pl imp

bilinmek : to be known

bilir : bilmek 3 ao

bilirim : bilmek 1 ao

bilirler : bilmek 3 pl ao

biliyor : bilmek 3 pres

biliyordum : bilmek 3 past cont

biliyorlar : bilmek 3 pl pres

biliyorsun : bilmek 2 pres

biliyorsunuz : bilmek 2 pl pres

biliyorum : bilmek 1 pres

biliyoruz : bilmek 1 pl pres

bilmece : puzzle,riddle

bilmeden : bilmek without

bilmediği : bilmek neg past part his

bilmediğim : bilmek neg past part my

bilmediğimiz : bilmek neg past part our

bilmek : to know

bilmem : bilmek 1 neg ao

bilmeyen : bilmek neg pres part,miscognizant

bilmeyenlerde : bilmek pres part pl loc

bilmeyenlere : bilmeyen pl dat

bilmez : bilmek 3 neg ao

bilmezler : bilmek 3 pl neg ao

bilmiyor : bilmek 3 neg pres

bilmiyordu : bilmek 3 neg past cont

bilmiyordum : bilmek 1 neg past cont

bin : thousand

bindiririz : bindirmek 1 pl ao

bindirmek : to imbark,to superpose,to overlay

binip : binmek and

biniyorlar : binmek 3 pl pres

binlerce : thousands of

binmek : to ride,to get on

bir : one

bir an : for a moment

bir an önce : as immediate as possible

bir anlık : momentary

bir araya getirmek : gather

bir başına : all alone

bir daha : once more,again

bir de : in addition

bir dediğini iki etmemek : to pamper,to dance attendance on sb

bir iki : one or two

bir kere : once

bir kerecik : once

bir kez : once,one time

bir solukta : in one breath

bir süre : for a while

bir süre için : for a while

bir sürü : lots of,a lot

bir tane : one,unique

bir tür : a kind of

bir türlü : never,somehow

bir yandan : on the other hand

bir yerde : somewhere

bir zamanlar : once,once upon a time

bir şey : anything,something

birakip : birakmak and

birakmak : to abandon,to leave

birakmam : bırakma my

biraz : a little

biraz daha : a bit more,additional

birazcık : a little bit

birbiri : each other

birbirimiz : birbiri our

birbirimize : birbiri our dat

birbirinden : birbiri abl

birbirine : birbiri dat,each other

birden : suddenly,at a time

birdenbire : suddenly,birden bir dat

birdi : bir + di(to be 3 past)

birer : one each,one apiece

biri : someone,one

biricik : unique,only

biridir : biri 3 pres

biriken : birikmek pres part,cumulative

birikmek : to accumulate,to pile up,to collect

biriktirilmek : to be accumulated

biriktirilmiş : total,aggregate,biriktirilmek past ind part

biriktirir : biriktirmek 3 ao

biriktirmek : to save up,to collect

birinci : first

birincisini : birinci his acc

birinde : biri loc

birine : biri dat

birini : biri acc

birinin : biri gen

birisi : one,anybody,anyone

birisin : biri + dir(to be 2 pres)

birisine : birisi dat

birisinin : birisi gen

biriydi : biri + dir(to be 3 past)

biriyim : biri + dir(to be 1 pres)

biriyle : biri with

birkaç : some,a few

birkaçının : birkaç his gen

birlik : unity

birlikte : together,birlik loc

birçok : many,a lot of

bitik : exhausted

bitikin : exhausted,weary

bitim : expiry,ending

bitimi : bitim his

bitimini : bitim his acc

bitiremeyeceğini : bitirmek cannot fut part his acc

bitirip : bitirmek and

bitirmedi : bitirmek 3 neg past

bitirmek : to finish,to complete

bitki : plant,herb

bitkidir : bitki + dir(to be 3 pres)

bitkiler : bitki pl

bitkilerdense : bitki pl abl if

bitkileri : bitki pl acc

bitkilerin : bitki pl gen

bitkilerle : bitki pl with

bitkince : bitikin like

bitkinin : bitki gen

bitkiyi : bitki acc

bitkiyse : bitki cond

bitme : expiration,completion

bitmek : to finish,to end

bitmeye : bitme dat

bitti : over,finished,no more,bitmek 3 past

biz : we

bize : biz dat

bizim : biz gen

bizim için : for us

bizimki : ours

bizler : biz pl

biçim : form,shape,manner

biçimde : biçim loc

boa : boa

boanın : boa gen

borç : debt,loan

borç bilmek : to feel debted

borçlu : indebted

borçluyum : borçlu + dir(to be 1 pres)

boy : size,height,length

boy atmak : to grow up,to shoot up

boya : paint,boy dat

boyayla : boya with

boylu : boy with

boynuma : boyun my dat

boynuna : boyun his dat

boynunda : boyun your,his loc

boynunu : boyun your,his acc

boynuz : horn

boynuzları : boynuz pl acc

boynuzlarına : boynuz pl his dat

boyu : boy acc,his

boyun : neck

boyun eğmek : to submit,to bow,to give in

boyunca : during,throughout

boyunu : boy his acc

bozacağım : bozmak 1 fut

bozmak : to ruin,to break

bozulmak : to spoil,to break down

bozulmazdı : bozulmak 3 neg ao past

bozuluş : deterioration

bozuluşundan : bozuluş his abl

bozuyorum : bozmak 1 pres

boğaz : throat

boğazını : boğaz his acc

boğuldu : boğulmak 3 past

boğulmak : to choke,to strangle

boş : blank,empty

boş gezmek : to idle,to loaf about

boş yere : in vain

boş zaman : spare time

boşsunuz : boş + dir(to be 2 pl pres)

boşuna : boş your,his dat,in vain,useless

briç : bridge

briçten : briç abl

bu : this

bu gece : tonight

bu kadar : so much

bu yana : until now,since

bu yüzden : for this reason,so

bucak : corner

bucaksız : endless

budak : knot,snag

budala : fool,boob

budalalık : stupidity,foolishness

budalalık etmek : to behave foolishly

budur : bu 3 pres

bugün : today

bugünün : bugün gen

bulabildikleri : bulmak can past part their

bulabilirler : bulmak 3 pl can pres

bulacaktım : bulmak 1 fut past

bulalım : bulmak 1 pl imp

bulamadı : bulmak 3 cannot past

bulamadım : bulmak 1 neg past

bulamak : to cover with,to coat

bulamamıştı : bulmak 3 cannot past perf

bulamaz : bulmak cannot ao

bulamıyorlar : bulmak 3 pl cannot pres

buldular : bulmak 3 pl past

buldum : bulmak 1 past

buldun : bulmak 2 past

bulduğu : bulmak past part his

bulduğumuz : bulmak past part our

bulma : finding,locating

bulmak : to find out,to discover,to locate,to think up

bulmam : bulma my

bulmana : bulma your dat

bulmuştu : bulmak 3 past perf

bulunabilir : bulunmak 3 can ao

bulunacağını : bulunmak fut part his acc

bulunan : bulunmak pres part,based,situated

bulundukları : bulunmak past part their

bulundum : bulunmak 1 past

bulunduğu : bulunmak past part his,acc

bulunduğum : bulunmak past part my

bulunduğundan : bulunmak past part his abl

bulunduğunu : bulunmak past part his acc

bulunma : existence,occurrence

bulunmadığı : bulunmak neg past part his

bulunmadığını : bulunmak neg past part his acc

bulunmak : to be found,to be discovered

bulunmasından : bulunma his abl

bulunmayan : bulunmak neg pres part,absentee,missing,absent

bulunsa : bulunmak 3 ao cond

bulununca : bulunmak when

bulunur : bulunmak 3 ao

bulunursa : bulunmak 3 ao cond

bulunuyordu : bulunmak 3 past cont

bulunuyordum : bulunmak 1 past cont

bulunuyorum : bulunmak 1 pres

bulup : bulmak and

bulurcasına : bulmak 3 ao + casına(as if)

bulursa : bulmak 3 ao cond

bulursan : bulmak 2 ao cond

buluyordum : bulmak 1 past cont

buluş : discovery

buluşma : date,meeting,rendezvous

buluşma yeri : rendezvous,meeting place

buluşmaya : buluşma dat

buluşunu : buluş his acc

buna : bu dat

bunca : this much,so many

bunda : bu loc,herein,here

bundan : bu abl

bundan böyle : from now on

bundandır : bu abl + dir(to be 3 pres)

bunlar : bu pl

bunlardan : bu pl abl

bunlarla : bu pl with

bunları : bu pl acc

bunların : bu pl gen

bunu : bu acc

bunun : bu gen

bunun üstüne : after that

bununla : bu with

bununla birlikte : however,besides,nevertheless

bura : this place here

burada : bura loc,here

buradan : bura abl

buradayım : burada + dir(to be 1 pres)

buralara : bura pl dat

buralarda : bura pl loc,hereabouts

buralardan : bura pl abl

buralı : bura with,native of this place

burası : bura his,here

burasında : bura his loc

buraya : hither,bura dat

burayı : bura acc

burda : bura loc,here

burdayım : burada 1 pres

burkuldu : burkulmak 3 past

burkulmak : to strain,to twist

burnunun : burun your,his gen

burun : nose

burunlarını : burun their acc

buruşuk : crumpled,wrinkled

buyruk : command,order

buyruklar : buyruk pl

buyruklarına : buyruk their dat

buyruktur : buyruk + dir(to be 3 pres)

buyruğu : buyruk his,acc

buysa : bu cond

buyurmak : to order,to command

buyursaydım : buyurmak 1 cond past

buyursunlar : buyurmak 3 pl imp

buyurur : buyurmak 3 ao

buyururdu : buyurmak 3 ao past

buyurursam : buyurmak 1 ao cond

buyurursan : buyurmak 2 ao cond

buyuruyorum : buyurmak 1 pres

buz : ice

buz gibi olmak : to freeze,to be stone cold

buçuk : and a half

buğday : wheat

buğdayların : buğday pl gen

buğdayın : buğday gen

böbürlenen : böbürlenmek pres part

böbürlenme : arrogance,boast

böbürlenmek : to brag,to boast

böbürlenmesine : böbürlenme his dat

bölük : company,group,part

bölük bölük : in groups

bölüm : chapter,section

bölümünü : bölüm your,his acc

bölündü : bölünmek 3 past

bölünmek : to split up,to break up

böyle : like this,in this way,of a sort

böylece : in this way,thus,thence,so

böyledir : böyle + dir(to be 3 pres)

böylelikle : in this way,thus,böyle + lik + ile

böylesi : this kind of,suchlike

böylesine : such,böyle his dat

bükmek : to bend

büktü : bükmek 3 past

bütün : entire,complete,all

büyük : big,large

büyükelçi : embassador

büyükler : büyük pl,adults

büyüklere : büyük pl dat

büyükleri : büyük pl acc

büyüklerin : büyük pl gen

büyüklerinki : büyük pl gen that

büyüklerinkinden : büyüklerinki abl

büyüklük : size,magnitude

büyüklüğü : büyüklük acc,his

büyüklüğünde : büyüklük his loc,sized

büyüklüğündeydi : büyüklüğünde + di(to be 3 past)

büyükteki : büyük loc that

büyüktü : büyük 3 past

büyüktür : büyük 3 pres

büyülemek : to enthral,to witch

büyülemişti : büyülemek 3 past perf

büyüme : growth

büyümeden : büyümek + meden(without)

büyümek : to grow,to increase in size

büyümesi : büyüme his

büyümesinde : büyüme his loc

büyüsüydü : büyü his 3 past

büyütmek : to enlarge

büyüttüklerini : büyütmek past part their acc

büyüyerek : büyümek by

bıkmadan : bıkmak without,tirelessly

bırak : bırakmak 2 imp

bırakma : release

bırakmak : to abandon,to leave,to release

bırakmam : bırakmak 1 neg ao

bırakmayacağım : bırakmak 1 neg fut

bırakmazdı : bırakmak 3 neg ao past

bırakmıyordu : bırakmak 3 neg past cont

bıraktık : bırakmak 1 pl past

bıraktım : bırakmak 1 past

bıraktığı : bırakmak past part acc,his

bıraktığımız : bırakmak past part our

bırakılmak : to be left

bırakılmayacağını : bırakılmak neg fut part your,his acc

bırakılmış : bırakılmak past ind part

bırakıp : bırakmak and

bırakırdı : bırakmak 3 past rep

bırakıvermenin : bırakmak suddenly verb noun gen

cam : glass

cama : cam dat

camdan : cam abl

can : soul,life,being,dear

can atmak : to pant for,to have an itch too

canini : can his acc

canlandığını : canlanmak past part your,his acc

canlanmak : to wake,to come to life

canı : can his,acc

canı sıkılmak : to be bored

canı sıkılmış : disconcerted,bored

canım : can my,darling,my dear

canın : can your,gen

canına : can his,you dat

canından : can his,your abl

canını : can his acc

cebimden : cep my abl

cebime : cep my dat

cebinden : cep your,his abl

cep : pocket

cepken : bolero

cesaret : courage

cesareti : cesaret acc,his

cesareti kırılmak : to lose heart

cesaretim : cesaret my

cesaretini : cesaret your,hiss acc

ceza : punishment,penalty

cezalandıracağını : cezalandırmak fut part his acc

cezalandırmak : to punish

cezası : ceza his

cezasına : ceza his dat

ciddi : serious

ciddi ciddi : seriously

ciddileşti : ciddîleşmek 3 past

ciddiye : ciddî dat,seriously

ciddiye almak : to take seriously

ciddî : ciddi

ciddîleşmek : to become serious,ciddileşmek

cilt : skin,cover,volume

ciltli : cilt with,hardcover,bound

cilve : wiles,apparition,coquety

cilveler : cilve pl

cins : sort,gender

cinsten : cins abl

coğrafya : geography

coğrafyacı : geographer

coğrafyacının : coğrafyacı gen

coğrafyacısınız : coğrafyacı 2 pl pres

coğrafyacıya : coğrafyacı dat

coğrafyacıydınız : coğrafyacı + dir(to be 2 pl past)

coğrafyacıyım : coğrafyacı 1 pres

coğrafyanın : coğrafya gen

coğrafyaya : coğrafya dat

coşku : enthusiam

coşmak : to get excited,to become violent

coşmuştum : coşmak 1 past perf

coştu : coşmak 3 past

cıvata : bolt,screw

cıvatada : cıvata loc

cıvatadaydı : cıvatada 3 past

cıvatanın : cıvata gen,your gen

cıvatasını : cıvata his acc

da : as well,too,also

daha : more,still,yet,plus

daha az : less

daha iyi : better

daha önce : already,previously

dakika : minute

dakikada : dakika loc

dakikam : dakika my

dal : branch,twig

dal budak salmak : to shoot out branches

dalarken : dalmak 3 ao when

dalarlardı : dalmak 3 pl ao past

daldı : dalmak 3 past

dalga : wave,thingummy

dalga geçmek : to ridicule,to mock

dalgalanmak : to undulate,to wave,to fluctuate

dalgalanıyordu : dalgalanmak 3 past cont

dalgın : preoccupied,absent-minded

dalgınlık : absent-mindness

dalgınlığına : dalgınlık his dat

dalmak : to dive,to plunge 

dalmıştı : dalmak 3 past perf

dalınca : dalmak when

dalıveriyor : dalmak 3 suddenly pres

dam : roof

damla : drop

damlasını : damla his acc

damında : dam his loc

dans : dance

dans etmek : to dance

dansa : dans dat

davrandın : davranmak 2 past

davranmadım : davranmak 1 neg past

davranmak : to act,to behave

davranmalı : davranmak 3 nec ao

davranmalıyız : davranmak 1 pl nec pres

davranmazsanız : davranmak 2 pl neg ao cond

davranış : conduct,behavior

davranışlara : davranış pl dat

dayadım : dayamak 1 past

dayamak : to lean,to recline on

dayamışlardır : dayamak 3 pl past dub

dayanamamak : to give way,to succumb

dayanamayip : dayanamamak and

dayanamazsan : dayanmak 2 cannot ao cond

dayanmak : to resist,to endure,to consist,to rely on

dayanmalıdır : dayanmak 3 nec ao

dayanılacak : dayanılmak fut part

dayanılmak : to rely on,to endure

dağ : mountain

dağa : dağ dat

dağdan : dağ abl

dağları : dağ pl acc,his

dağların : dağ pl gen,your

dağlarınız : dağ pl your(pl)

dağın : dağ gen

dağıtma : distribution,dealing

dağıtmak : to distribute,to scatter

dağıtmaya : dağıtma dat

dağıttı : dağıtmak 3 past

de : as well,too,also

dedi : demek 3 past

dedik : demek past part

dediler : demek 3 pl past

dedim : demek 1 past

dedimse : dedim cond

dedin : demek 2 past

dediği : demek past part his

dediği dedik : peremptory

dediğim : demek past part my

dediğimi : demek past part my acc

dediğin : demek past part gen,your

dediğinde : demek past part your,his loc

dediğini : demek past part his acc

define : treasure

definenin : define gen

defter : notebook,record

deftere : defter dat

deftere geçirmek : to register

defterini : defter his acc

defterinin : defter your,his gen

dek : till,until

deli : mad,insane,crazy

delik : hole

delik deşik etmek : to riddle with holes

deliklerdir : delik pl + dir(to be 3 pres)

deliktir : delik 3 pres

demek : so,to say,having the meaning

demekle : demek with

demektir : demek + dir(to be 3 pres)

demeli : demek 3 nec ao

dememeliydin : demek 2 neg nec past

dememiştim : demek 1 neg past perf

demesin : demek 3 neg imp

demezler : demek 3 pl neg ao

demin : just,just now,immediately

demiryolu : railway,railroad

demiyor : demek 3 neg pres

demiş : demek past ind part

demişti : demek 3 past perf

demiştin : demek 2 past perf

dene : a generic counter word, used after a numeral or the interrogative determiner kaç, optionally followed by a noun phrase

deneme : trying,test

denemek : to try,to attempt

denememi : deneme my acc

denemez : denmek 3 neg pot(cannot) ao

denen : denmek pres part

deneyim : experience

deneyimi : deneyim acc

denir : denmek 3 ao

deniyordu : denmek 3 past cont

deniz : sea,marine

deniz kabuğu : shell,sea shell

denizci : sailor

denizciden : denizci abl

denize : deniz dat

denizleri : deniz pl acc,his

denizlerin : deniz pl gen

denli : so

denmek : to be called,to be said

der : demek 3 ao

derdi : dert his

derece : degree,rating

derecede : derece loc

derin : deep

derin derin : deeply

derinlik : depth,abyss

derinliklerinde : derinlik their,pl his loc

deriz : demek 1 pl ao

derken : demek while

derlemek : to compile,to gather together,to collect

derler : demek 3 pl ao

derleyip : derlemek and

derleyip toplamak : to tidy up

dermek : to gather,to collect

derseniz : demek 2 pl ao cond

dersin : demek 2 ao

dersiniz : demek 2 pl ao

dert : trouble,worry,problem,concern

dert olmak : to become a worry

dertleri : dert their

dertte : dert loc

deseniz : demek 2 pl ao cond

destek : support

destek olmak : to support 

devrildi : devrilmek 3 past

devrilmek : to fall,to topple

deyin : demek 2 pl imp

deyince : demek when

deyiverirler : deyivermek 3 pl ao

deyivermek : to say quickly or suddenly

değ : worth

değdiğini : değmek past part his acc

değer : value

değer vermek : to value,to cherish

değerdi : değmek 3 ao past

değerdiler : değmek 3 pl ao past

değerlendirebilir : değerlendirmek 3 can pres

değerlendirmek : to evaluate

değerli : valuable,precious,değer with

değersiz : worthless

değersizsiniz : değersiz + dir(to be 2 pl pres)

değil : not

değil mi : is that so

değildi : değil + dir(to be 3 past)

değildin : değil + dir(to be 2 past)

değildir : değil + dir(to be 3 pres)

değildirler : değil + dir(to be 3 pl pres)

değilim : değil + dir(to be 1 pres)

değiller : değil + dir(to be 3 pl pres)

değillerse : değil + dir(to be 3 pl pres cond)

değilmişim : değil + dir(to be 1 past dub)

değilse : değil + dir(to be 3 cond ao)

değilsin : değil + dir(to be 2 pres)

değirmen : mill

değirmeni : değirmen his

değişecek : değişmek 3 fut

değişiklik : change,edit

değişikliği : değişiklik acc

değişim : change,alteration,switch

değişir : değişmek 3 ao

değişken : changeable,variable

değişkendir : değişken + dir(to be 3 pres)

değişme : interchange,switch,change

değişmedi : değişmek 3 neg past

değişmek : to change

değişmez : değişmek 3 neg ao

değişti : değişmek 3 past

değiştirdiği : değiştirmek past part his,acc

değiştirir : değiştirmek 3 ao

değiştirme : alteration,interchange

değiştirmek : to switch,to alter

değiştirmesi : değiştirme his

değiştiğini : değişmek past part his acc

değmek : to be worth doing something

değmez : değmek 3 neg ao

değse : değmek 3 pres cond

deşik : pierced

dibindeki : dip your,his loc that

dibine : dip your,his dat

dik : straight,steep

dik başlılık : obstinacy

diken : thorn

dikeni : diken acc,his

dikeninden : diken your,his abl

dikenini : diken your,his acc

dikenler : diken pl

dikenleri : diken pl acc,his,their

dikenlerine : diken pl their dat

dikenlerinin : diken pl your,his,their gen

dikenli : diken with,thorny

dikenlidirler : dikenli 3 pl pres

dikenlileri : dikenli pl acc

dikkat : attention,care

dikkate : dikkat dat

dikkate almak : to consider,to take into consideration

dikkatle : dikkat with(together),with care,carefully

dikkatli : dikkat with(containing),careful,attentive

dikmek : to erect,to fix

dikti : dikmek 3 past

dil : language,tongue

dilbilgisi : grammar

dilbilgisine : dilbilgisi dat

dilbilgisiyle : dilbilgisi + ile(with)

dile : dil dat

dilediğimi : dilemek past part my acc

dilediğin : dilemek past part your

dilediğinde : dilemek past part your,his loc

dilediğinizde : dilemek past part your(pl) loc

dilek : wish,request

dilekte : dilek loc

dilekte bulunmak : to make a wish

dilemek : to wish

dilerim : dilemek 1 ao

dileğin : dilek your,gen

dilimi : dil my acc

dimdik : straight,upright

dinle : dinlemek 2 imp

dinlediğim : dinlemek past part my

dinleme : listening,monitoring

dinlemek : to listen

dinlememeli : dinlemek 3 neg nec pres

dinlememeliydim : dinlemek 1 neg nec pres

dinlemeye : dinleme dat

dinlemeyi : dinleme acc

dinlenebilme : dinlenmek can verb noun

dinlenebilmenin : dinlenmek can verb noun gen

dinlenebilmeniz : dinlenebilme your(pl)

dinlenerek : dinlenmek by

dinlenir : dinlenmek 3 ao

dinlenme : relaxation,rest

dinlenmek : to rest,to relax

dinlenmeye : dinlenme dat

dinler : dinlemek 3 ao

dinlerken : dinlemek 3 ao when

dip : bottom,base,ground

diretirse : diretmek 3 ao cond

diretmek : to keep on,to insist

disiplin : discipline

diye : in order to,to,for to,as,called,so as to

diyebilirdim : demek 1 can past

diyecek : demek fut part

diyeceksin : demek 2 fut

diyeceğim : demek 1 fut

diyeceğimi : demek fut part my acc

diyelim : demek 1 pl imp

diyemem : demek 1 cannot ao

diyerek : demek by

diyordu : demek 3 past cont

diyordum : demek 1 past cont

diyorsun : demek 2 pres

diyorum : demek 1 pres

diz : knee

dizi : string,sequence,row

dizi dizi : by rows,in lines

dizime : diz my dat

dizlerime : diz pl my dat

dizlerine : diz pl his dat

dokunduğum : dokunmak past part my

dokunmak : to touch

dokunsanız : dokunmak 2 pl ao cond

dokunursam : dokunmak 1ao cond

dokuz : nine

doladı : dolamak 3 past

dolamak : to wind,to wrap

dolandı : dolanmak 3 past

dolanmak : to wind,to coil,to walk around

dolanırsın : dolanmak 2 ao

dolar : dolamak 3 ao

dolay : vicinity,neighbourhood

dolaylarında : dolay their loc

dolayı : because of,through,due to

dolaşma : circulation,stroll

dolaşmadım : dolaşmak 1 neg past

dolaşmak : to walk,to wander

dolaşmaya : dolaşma dat

dolaşmış : dolaşmak past ind part

dolaşıp : dolaşmak and

dolaşıp durmak : to move about

dolaşırken : dolaşmak 3 ao when

dolaşırsınız : dolaşmak 2 pl ao

doldu : dolmak 3 past

doldurmak : to fill

doldurmalıydı : doldurmak 3 nec past

dolduruyor : doldurmak 3 pres

dolmak : to swell,to get full

dolmakalem : fountain-pen

dolmakalemimle : dolmakalem my with

dolu : full

dolu dolu : to the fullest

doluydu : dolu 3 past

doluydum : dolu + ydum(to be 1 past)

doluymuş : dolu 3 past dub

donanmak : to be decorated,to be equipped

donanmış : equipped,donanmak past ind part

donuklaşmak : to become frozen,to pale

donuklaşmıştı : donuklaşmak

dost : friend

dost edinmek : make friends

dostlar : dost pl

dostları : dost pl acc,his

dostlarım : dost pl my

dostlarımi : dost pl my acc

dostların : dost pl gen,your

dostluk : friendship,amity

dostluk etmek : to be friends with

dostluk kurmak : to make friends with

dostsuz : friendless

dostu : dost his

dostum : dost my

dostumu : dost my acc

dostun : dost your

dostuna : dost his dat

doyum : saturation,content

doyum olmamak : not to be satisfied

doğal : natural

doğal olarak : naturally,intrinsically

doğarken : doğmak 3 ao when

doğaüstü : supernatural

doğduk : doğmak 1 pl past

doğdum : doğmak 1 past

doğdurmak : to cause to rise

doğdurmuş : doğdurmak 3 past dub

doğduğunda : doğmak past part his loc

doğmak : to be born,to rise

doğmuş : doğmak past part

doğru : right,line,truth,straight

doğrucu : truthful

doğrulu : doğru with

doğrusu : doğru his,in fact,actually

doğrusuna : doğru his dat

doğrusunu : doğru his acc

doğruydu : doğru 3 past

doğruyu : doğru acc

doğup : doğmak and

dua : prayer,blessing

duasının : dua his gen

dudak : lip

dudakları : dudak pl his

dudaklarına : dudak pl his dat

duracak : durmak fut part

durakladı : duraklamak 3 past

duraklamak : to pause,to stop,to hesitate

duraksadı : duraksamak 3 past

duraksama : duraksamak verb noun,hesitance,stop

duraksamadan : duraksamak without,without a second thought,at once

duraksamak : to hesitate,to pause

duraksayarak : duraksamak by

duralamak : to pause,to hesitate

duralayarak : duralamak while

duramadığımdan : durmak cannot past part my abl

duramam : durmak 1 cannot ao

duramaz : durmak 3 cannot pres

duran : durmak pres part

durdum : durmak 1 past

durdurdu : durdurmak 3 past

durdurmak : to stop

durma : durmak verb noun

durmadan : continually,durma abl

durmak : to stop,to stand,to be or remain,to continue to be

durman : durmak pres part

durmuş : durmak past part

dursalar : durmak 3 pl pres cond

durum : situation,status

duruma : durum dat

durumu : durum his,acc

durumuna : durum his dat

durun : durmak 2 pl imp

durup : durmak and

durup dururken : unexpectedly,abruptly

durur : durmak 3 ao

dururdu : durmak 3 ao past

dururken : durmak 3 ao when

dururlarken : durmak 3 pl ao when

durursan : durmak 2 ao cond

duruyordu : durmak 3 past cont

duruyorlar : durmak 3 pl pres

duvar : wall

duvara : duvar dat

duvardan : duvar abl

duvarın : duvar gen

duyabilirsin : duymak 2 can ao

duyan : duymak pres part

duyarız : duymak 1 pl ao

duydu : duymak 3 past

duyduklarına : duymak past part pl his dat

duydular : duymak 3 pl past

duydum : duymak 1 past

duyduğum : duymak past part my

duygu : emotion,feeling

duygulanmak : to be touched,to be moved

duygulanmış : duygulanmak 3 past dub

duygularım : duygu pl my

duygularıyla : duygu pl his with

duygusu : duygu his

duygusuyla : duygu his with

duymadan : duymak without

duymadı : duymak 3 neg past

duymak : to feel,to hear

duymamıştı : duymak 3 neg past perf

duymayacak : duymak neg fut part

duymaz : duymak 3 neg ao

duymazlar : duymak 3 pl neg ao

duymazlıktan : duymak neg verb noun abl

duymazsınız : duymak 2 pl neg ao

duymuyordu : duymak 3 neg past cont

duymuştu : duymak 3 past perf

duymuştum : duymak 1 past perf

duyulmak : to be felt

duyulur : duyulmak 3 ao

duyuyor : duymak 3 pres

duyuyordum : duymak 1 past cont

duyuyorum : duymak 1 pres

dökecek : dökmek fut part

dökmek : to pour,to throw,to reveal

döktü : dökmek 3 past

döktüğüm : dökmek past part my

döndü : dönmek 3 past

döndüler : dönmek 3 pl past

döndürdü : döndürmek 3 past

döndürmek : to send back,to turn

döndürüyordu : döndürmek 3 past cont

döndüğümde : dönmek past part my loc

döndüğünü : dönmek past part his acc

dönebileceksin : dönmek 2 can fut 

dönebilirsin : dönmek 2 can ao

dönemeyeceğini : dönmek cannot fut part his acc

dönen : dönmek pres part

dönerim : dönmek 1 ao

dönme : rotation,spin,cycle

dönmek : to turn,to return

dönmelisin : dönmek 2 nec pres

dönmeye : dönme dat

dönüp : dönmek and

dönüp durmak : to wheel about

dönüyordun : dönmek 2 past cont

dönüyorlar : dönmek 3 pl pres

dönüyorum : dönmek 1 pres

dönüş : rotation,turn,return,comeback

dönüşme : transmutation

dönüşmek : to transform,to turn into

dönüşmesini : dönüşme his acc

dönüşümde : dönüş my loc

dönüşünü : dönüş your,his acc

dönüşüyor : dönüşmek 3 pres

dönüşüyorlar : dönüşmek 3 pl pres

dördüncü : fourth

dört : four

dörtte : dört loc

dükkân : shop

dükkânlar : dükkân pl

dükkânlardan : dükkân pl abl

dünya : world

dünyada : dünya loc

dünyadaki : dünya loc that

dünyalar : dünya pl

dünyaların : dünya pl gen

dünyamızdaki : dünya our loc that

dünyanın : dünya gen

dünyaya : dünya dat

dünyayı : dünya acc,his

dürüstlük : honesty,sincerity

dürüstlüğü : dürüstlük acc,his

düzen : layout,order

düzen vermek : to tune up,to harmonize

düzene : düzen dat

düzene girmek : to be in order

düzene sokmak : to regulate,to put in order

düzenli : regular,steady

düzenliydi : düzenli + dir(to be 3 past)

düzensiz : düzen without,irregular

düzey : level

düzeye : düzey dat

düzeyi : düzey acc,his

düzeyine : düzey his dat

düzgün : smooth,decent

düzüldü : düzülmek 3 past

düzülmek : to be arranged,to begin,to set out

düş : dream

düş görmek : to dream

düş kurmak : to daydream,to dream

düşe : düş dat

düşe : düşmek by(repeat)

düşe kalka : with great difficulty

düşeceği : düşmek fut part his

düşerdi : düşmek 3 ao past

düşerse : düşmek 2 ao cond

düşler : düş pl

düşlere : düş pl dat

düşmek : to drop,to fall

düşmüşlerdi : düşmek 3 pl past perf

düşmüştü : düşmek 3 past perf

düşteymiş : düş loc + dir(to be 3 past dub)

düştüğü : düşmek past part his,acc

düşün : düşünmek 2 imp,thought

düşünce : idea,opinion,thought

düşünce süreci : thinking process

düşüncelere : düşünce pl dat

düşünceleri : düşünce pl his

düşüncelerimi : düşünce pl my acc

düşüncelerinden : düşünce pl his abl

düşünceli : thoughtful,kind,düşünce with

düşündü : düşünmek 3 past

düşündüklerimi : düşünmek past part pl my acc

düşündükten : düşünmek past part abl

düşündüm : düşünmek 1 past

düşündüğü : düşünmek past part acc,his

düşüne : düşün dat

düşünecekler : düşünmek 3 pl fut

düşünerek : düşünmek by

düşünme : düşünmek verb noun

düşünmek : to think of,to think

düşünmemiştim : düşünmek 1 neg past perf

düşünmeye : düşünme dat

düşünsene : düşünmek 2 imp imp

düşünülebilen : imaginable,düşünülmek can pres part

düşünülebilir : düşünülmek 3 can pres

düşünülmek : to be thought

düşünülürse : düşünülmek 3 ao cond

düşünün : düşünmek 2 pl imp

düşünür : düşünmek 3 ao

düşünüyordu : düşünmek 3 past cont

düşünüyordum : düşünmek 1 past cont

düşünüyorum : düşünmek 1 pres

düşüyorum : düşmek 1 pres

dış : outside

dışardan : dışar abl

dışarı : the outside

dışarıdan : dışarı abl,from the outside

dıştan : dış abl

dışında : dış his loc,except

dışının : dış his gen

edebileceğini : etmek can fut part his acc

edebilir : etmek 3 can ao

edebilirim : etmek 1 can ao

edebiliyordu : etmek 1 can past cont

edebilmek : etmek +ebil(pot)

edecek : etmek 3 fut

edecektir : etmek 3 fut

edeceği : etmek fut part his

edeceğim : etmek 1 fut

edemedi : etmek 3 neg pot past

edemediği : etmek neg pot past part his,acc

edemediğine : etmek cannot past part his dat

edemezsin : etmek 2 cannot ao

edemezsiniz : etmek 2 pl cannot ao

edemiyorsunuz : etmek 2 pl cannot pres

eden : etmek pres part

eder : etmek 3 ao

ederken : etmek ao while

ederler : etmek 3 pl ao

edersiniz : etmek 2 pl ao

edildikleri : edilmek past part their

edilemeyen : edilmek cannot pres part

edilen : edilmek pres part

edilir : edilmek 3 ao

edilmek : to be done,to made

edilmesin : edilmek 3 neg imp

edindim : edinmek 1 past

edindiniz : edinmek 2 pl past

edindiğiniz : edinmek past part your(pl)

edinme : acquisition,obtaining

edinmek : to get,to obtain

edinmeli : edinmek 3 nec pres

edinmiş : edinmek past ind part

edip : etmek and

ediverirler : etmek suddenly 3 pl ao

ediyor : etmek 3 pres

ediyordu : etmek 3 past cont

ediyordum : etmek 1 past cont

ediyorlar : etmek 3 pl pres

ediyorlardı : etmek 3 pl past cont

ediyorsun : etmek 2 pres

ediyorum : etmek 1 pres

eee : then

efendim : sir,pardon

efsane : myth,legend,tale

efsaneye : efsane dat

egemenlik : domination,sovereignty

egemenliği : egemenlik his,acc

eh : all right then./well,if you say so

ekledi : eklemek 3 past

ekledim : eklemek 1 past

ekledin : eklemek 2 past

eklemek : to add

eklemiştin : eklemek 2 past perf

ekleniyordu : eklenmek 3 past cont

eklenmek : to be enlarged,to be added

ekmek : bread

eksik : missing,lacking

eksik etmemek : to have always in stock

eksiksiz : complete,in full

ekspres : express

el : hand,country,homeland,province

elbet : sure,certainly

elbette : sure,of course

elde : el loc

elde etmek : to get,to obtain

ele : el dat

ele almak : to handle,to deal

elektrik : electricity

elektriğin : elektrik gen

eleştirmek : to criticize

eleştirmen : critic

eleştirmenimin : eleştirmen my gen

eleştirmenin : eleştirmek verb noun gen

elif : first alphabetical letter in arabic

elifi : elif acc,his

elifi elifine : on the dot

elifine : elif his dat

elimde : el my loc

elimde değil : it is beyond my power

elimden : el my abl

elimden geleni : my best

elimden geleni yapacağım : I'll do my best

elimden geleni yaparım : I'll do my level best

elime : el my dat

elimi : el my acc

elimizde : el our loc

elinde : el your,his loc

elinden gelmek : to be able to

elini : el your,his acc

eliniz : el your(pl)

eliyle : el his with,by favour of,in care of

ellerinden : el pl his,their abl

ellerini : el pl his acc

elli : fifty

elma : apple

elma ağacı : apple tree

elmas : diamond

elveda : farewell,goodbye

elçi : ambassador

emek : labour,effor

emeğe : emek dat

emin : secure,sure

eminim : emin 1 pres

emir : command,order

emirdir : emir 3 pres

emirler : emir pl

emirlerime : emir pl my dat

emirlerine : emir pl his dat

emirlerinize : emir pl your(pl) dat

emreder :  emretmek 3 ao

emredersem : emretmek 1 ao cond

emrederseniz : emretmek 2 pl ao cond

emrediyorum : emretmek 1 pres

emretmek : to command,to order

emretmeliler : emretmek 3 pl nec ao

emri : emir acc,his

emrime : emir my dat

emrimi : emir my acc

en : most,width

en iyisi : best

en sonra : last of all

ender : rare,unusual

ender olarak : preciously,rarely

enderdir : ender 3 pres

endişe : anxiety,worry,solicitude

endişeli : endişe with,anxious,worried

endişeliydi : endişeli 3 past

endişem : endişe my

endişemde : endişe my loc

endişeye : endişe dat

engel : obstacle,hurdle

engel olmak : to prevent,to forbid

engellemek : to block,to inhibit,to prevent from

engelliyordu : engellemek 3 past cont

eni : en acc,his

eninde : en his loc

eninde sonunda : in the end,at last,ultimately

epey : quite

epeydir : long,for a long time

ererdi : ermek 3 ao past

erken : early

ermek : to reach,to mature

ertelenirse : ertelenmek 3 ao cond

ertelenmek : to be postponed,to postpone

ertesi : next,following

esen : esmek pres part,blowing

esinti : breeze

esintinin : esinti gen

esintiyle : breeze with

eski : old,ancient,predecessor

eskiden : eski abl,in the past

eskimek : to wear off,to become old

eskimez : eskimek 3 neg ao

eskimezler : eskimek 3 pl neg ao

eskisi : eski his

eskisi gibi : life former,as before

esmek : to blow

esne : esnemek 2 imp

esnedi : esnemek 3 past

esneme : yawn,stretch,oscitation

esnemek : to yawn

esnemeni : esneme your acc

esneyeceksin : esnemek 2 fut

esneyemem : esnemek 1 cannot pres

esneyemeyeceğim : esnemek 1 cannot fut

esneyen : esnemek pres part

esneyerek : esnemek by

esniyorlardır : esnemek 3 pl pres

etki : effect,impact

etki : influence,effect

etkilemek : to affect,to impress

etkilenmek : to be influenced,to be impressed

etkilenmişti : etkilenmek 3 past perf

etkilenmiştim : etkilenmek 1 past perf

etkileyen : etkilemek pres part,affecting

etkileyici : impressive

etkileyiciydi : etkileyici 3 past

etkili : etkili with,efficient,effective

etkin : active

etkisi : etki his

etme : etmek verb noun,making,doing

etmeden : etmek without

etmedin : etmek 2 neg past

etmediğim : etmek neg past part my

etmek : to do,to make,to equal

etmekte : etmek loc

etmemek : etmek neg

etmemesine : etme neg his dat

etmemi : etme my acc

etmeye : etme dat

etmeyi : etme acc,his

etmeyin : etmek 2 pl neg imp

etmez : etmek 3 neg ao

etmezler : etmek 3 pl neg ao

etmiyordum : etmek 1 neg past cont

etmiyorlardı : etmek 3 pl neg past cont

etmiyorum : etmek 1 neg pres

etselerdi : etmek 3 pl cond past

etsin : etmek 3 imp

etti : etmek 3 past

ettim : etmek 1 past

ettiyse : etmek 3 past cond

ettiği : etmek past part acc,his

ettiğim : etmek past part my

ev : house

evcil : domestic,tame

evcilleşme : domestication

evcilleşmek : to domesticate

evcilleşmeyi : evcilleşme acc

evcilleştir : evcilleştirmek 2 imp

evcilleştirdi : evcilleştirmek 3 past

evcilleştirdiğimiz : evcilleştirmek past part our

evcilleştirdiğin : evcilleştirmek past part your

evcilleştirdiğini : evcilleştirmek past part your,his acc

evcilleştiren : evcilleştirmek pres part

evcilleştirilme : domestication,being domesticated,being tamed

evcilleştirilmek : to be domesticated,to be tamed

evcilleştirilmeyi : evcilleştirilme acc

evcilleştirirse : evcilleştirmek 3 ao cond

evcilleştirirsen : evcilleştirmek 2 ao cond

evcilleştirmek : to domesticate,to tame

evcilleştirmesine : evcilleştirmek verb noun his dat

evcilleştirmişsiniz : evcilleştirmek 2 pl past dub

evcilleştirsen : evcilleştirmek 2 pres cond

evde : ev loc

evden : ev abl

evet : yes

evi : ev acc,his

evim : ev my

evime : ev my dat

evimiz : ev our

evin : ev your

evine : ev your dat

evlerin : ev pl gen,your

evmiş : ev 3 past dub

evren : universe

evrende : evren loc

evrensel : cosmic,universal

evrenseldi : evrensel 3 past

evvel : first,at first,beginning

evvel zaman içinde : once upon a time

eyvah : alas!

ezgi : melody,tune

ezgisi : ezgi his

ezgisinden : ezgi his abl

eziklik : frustration,bruise

eğdim : eğmek 1 past

eğer : if

eğerek : eğmek by

eğildi : eğilmek 3 past

eğilmek : to bend,to lean

eğilmiş : eğilmek part ind part

eğitmek : to educate,to train

eğiyor : eğmek 3 ao

eğlence : amusement,fun

eğlenceli : eğlence with,entertaining,amusing

eğlencen : eğlence your

eğlendirici : entertaining,amusing,eğlendirmek

eğlendirmek : to entertain

eğleneceğiz : eğlenmek 1 pl fut

eğlenmek : to have fun,to make fun

eğmek : to tilt,to bend

eş : wife,partner

eşi : eş his,spouse

eşi benzeri yok : extraordinary,unique

eşi görülmedik : unprecedented

eşine : eş his dat

eşsiz : eş without,unmatched,unique

fakat : but,yet

fal : fortune telling

fal taşı gibi açılmak : to open wide,to become like saucers

faltaşı : fal taşı,stones of various shapes and colors used by fortune tellers for fortune-telling

faltaşı gibi gözler : saucer eyes

fanus : bell glass

fanusa : fanus dat

fanusla : fanus with

fanustan : fanus abl

fanusu : fanus acc

fanusun : fanus your,his

fare : mouse,rat

farenin : fare gen,your gen

fark : difference

fark etmek : to distinguish,to pick out,to notice

farklı : different

farklı kılmak : make different

farklıdır : farklı 3 pres

farkı : fark acc,his

farkında : fark your,his loc,aware,conscient

farkında olmak : to be aware of,to realize

farkındaydım : farkında 1 past

fazla : much,many

felaket : disaster

felaketi : felaket acc

fena : evil,foul

fener : lantern

fenerci : lamplighter

fenerciler : fenerci pl

fenercilerin : fenerci pl gen,your

fenercinin : fenerci gen,your

fenerciyi : fenerci acc

feneri : fener his,acc

fenerimi : fener my acc

fenerin : fener gen,your

fenerini : fener your,his acc

fenerinizi : fener your(pl) acc

feneriyle : fener his with

fenerlerini : fener pl your,his,their acc

ferah : spacious,happiness,ease,relief

fes : fez,tarboosh

fidan : sprout,shoot

fidanlarindan : fidan pl his abl

fidanının : fidan his gen

fide : seeding

fidelerine : fide pl his dat

fidenin : fide gen

fideyi : fide acc

fikir : thought,idea,opinion

fikirde : fikir loc

fikri : fikir acc

fil : elephant

filan : so-and-so,and such like,around

file : fil dat

fili : fil acc

filiz : sprout,bud

filizi : filiz his,acc

filizlere : filiz pl dat

filân : so an so

fırladım : fırlamak 1 past

fırlamak : to spring,to pop out,to fly out

fırsat : opportunity

fırsatı : fırsat acc

fırsatını : fırsat his acc

fırtına : storm

fırıldak : weather vane

fıskiye : fountain

fıskiye : fountain

galiba : probably,presumably

garip : bizarre,strange

gece : night

geceleri : nights,evenings,gece pl his,acc

geceleyin : gece period,at night

gecenin : gece gen

geceyi : gece acc

gecikmek : to be late,to delay

geciktiniz : gecikmek 2 pl past

gedik : crevice

gediğine : gedik his dat

gel : gelmek 2 imp

geldi : gelmek 3 past

geldik : gelmek 1 pl past

geldim : gelmek 1 past

geldin : gelmek 2 past

geldiği : gelmek past part his,acc

geldiğim : gelmek past part my

geldiğimde : gelmek past part my loc

geldiğin : gelmek past part gen,your

geldiğince : gelmek past part his + ca,as much as possible

geldiğinde : gelmek past part your,his loc

geldiğine : gelmek past part his dat

geldiğini : gelmek past part your,his acc

geldiğinizde : gelmek past part your(pl) loc

gelebilir : gelmek can 3 pres

gelecek : future

gelecek : gelmek fut part,3 fut

gelecekleri : gelmek fut part their

geleceksen : gelmek 2 cond fut

gelecekte  : gelecek loc

geleceğim : gelmek 1 fut

gelemezdi : gelmek 3 cannot ao past

gelen : gelmek pres part,incoming

gelenek : tradition

geleneğin : gelenek gen

geleni : gelen acc,his

gelenleri : gelen pl acc

gelgelelim : but,however

gelimi : gelmek + im his

gelince : gelmek + ince(when),with regard,regarding

gelincik : poppy

gelincikler : gelincik pl

gelinmek : to reach to

gelinmesini : gelinmek verb noun his acc

gelip : gelmek and

gelip geçici : transient,passing,ephemeral

gelir : gelmek 3 ao,income,revenue

gelirdi : gelmek 3 ao past

gelirler : gelmek 3 pl ao

gelirse : gelmek 3 ao cond

gelirsen : gelmek 2 ao cond

geliyor : gelmek 3 pres

geliyordu : gelmek 3 past cont

geliyordum : gelmek 1 past cont

geliyordun : gelmek 2 past cont

geliyorlar : gelmek 3 pl pres

geliyorsun : gelmek 2 pres

geliyorum : gelmek 1 pres

geliş : coming,arriving

gelişigüzel : random,by chance

gelişim : geliş my,progress,improvement

gelişimin : gelişim gen

gelişip : gelişmek and

gelişmek : to improve,to progress

gelme : gelmek 2 neg imp,arrival,coming

gelmeden : gelme abl,gelmek without

gelmedi : gelmek 3 neg past

gelmek : to come,to turn up,to tolerate

gelmekle : gelmek with

gelmemeliydin : gelmek 2 neg nec past

gelmen : gelmek 2 neg ao,gelme your

gelmeye : gelmek verb noun dat

gelmeyen : gelmek neg pres part

gelmez : gelmek 3 neg ao

gelmiş : gelmek past ind part,3 past dub

gelmişti : gelmek 3 past perf

gelmiştim : gelmek 1 past perf

gelse : gelmek 3 pres cond

gelsen : gelmek 2 pres cond

gelsinler : gelmek 3 pl imp

gemi : vessel,ship

gemici : sailor

gemiciden : gemici abl

gemilerin : gemi pl gen,your

genel : general,overall

genellik : generality,publicness

genellikle : genellik with,usually,generally

general : general

general : general

generale : general dat

generalime : general my dat

generalin : general gen,your

geniş : large,broad,wide

genişlik : wideness,vastness

genişliği : genişlik acc,his

genişliğindeki : genişlik his loc that

genişti : geniş + dir(to be 3 past)

genç : young

gerek : need,concern,necessary,gerekmek 2 imp

gerek duymak : to have need for

gereken : gerekmek pres part,necessary,necessity,the thing

gerekeni : gereken acc,his

gerekenleri : gereken their

gerekir : gerekmek 3 ao

gerekirdi : gerekmek 3 ao past

gerekirse : gerekmek 3 ao cond

gerekli : necessary

gerekli olmak : to require,to need

gerekmek : to be necessary,to be required,to have to

gerekmez : gerekmek 3 neg ao

gereksinim : necessity,requirement

gereksinimlerimle : gereksinim pl my with

gereksinme : requirement,need

gereksinmen : gereksinme your

gereksiz : unnecessary

gereksizlik : redundance,needlessness

gereksizliklerle : gereksizlik pl with

gerekti : gerekmek 3 past

gerektiğini : gerekmek past part his,your acc

gereği : gerek his

gereğince : in accordance with,gerekmek when

geri : back,behind

geri dönmek : to return

geri kalan : reset,remainder

geri kalmak : to fall behind,to lose

geri kalmamak : to catch up,not to refrain from

geride : geri loc

gerinir : gerinmek 3 ao

gerinmek : to stretch

gerip : germek and

geriye : geri dat

germek : to stretch

gerçek : true,real,truth

gerçek olmayan : unreal,imaginary

gerçekle : gerçek with,with truth

gerçeklerden : gerçek pl abl

gerçekte : gerçek loc,actually,in fact

gerçekten : gerçek abl,really,indeed

gerçekçi : realistic

gerçeğe : gerçek dat

gerçeği : gerçek acc,his

gerçeğin : gerçek gen

gerçeğine : gerçek his dat

gerçi : though,yet

getirdi : getirmek 3 past

getirebilir : getirmek 3 can ao

getirecektim : getirmek 1 fut past

getiremedi : getirmek 3 neg pot past

getiremezler : getirmek 3 pl cannot ao

getiren : getirmek pres part

getirerek : getirmek by

getirilecektir : getirilmek 3 fut

getirilemeyecek : getirilmek cannat fut part

getirilmek : to be brought to

getirilmelerini : getirilmek verb noun their acc

getirir : getirmek 3 ao

getiriyordu : getirmek 3 past cont

getirme : introduction,bringing

getirmeden : getirmek without

getirmek : to bring

getirmeseydi : getirmek 3 neg cond past

getirmesi : getirme his

getirmesini : getirme his acc

getirmezse : getirmek 3 neg ao cond

gevşemek : to unwind,to relax

gevşemeyecekse : gevşemek 3 neg fut cond

gevşetme : relaxation

gevşetmek : to loosen,to relax

gevşetmeye : gevşetme dat

gevşettim : gevşetmek 1 past

gezecek : gezmek fut part

gezegen : planet

gezegencik : gezegen dim

gezegende : gezegen loc

gezegendeki : gezegen loc that

gezegenden : gezegen abl

gezegendensin : gezegen abl + dir(to be 2 pres)

gezegendi : gezegen 3 past

gezegendir : gezegen + dir(to be 3 pres)

gezegene : gezegen dat

gezegeni : gezegen acc,his

gezegenim : gezegen my

gezegenimde : gezegen my loc

gezegenimdeki : gezegen my loc that

gezegenimden : gezegen my abl

gezegenime : gezegen my dat

gezegenimi : gezegen my acc

gezegenimin : gezegen my gen

gezegenimizi : gezegen out acc

gezegenin : gezegen gen,your

gezegeninde : gezegen your,his loc

gezegenindeki : gezegen his loc that

gezegeninden : gezegen your,his abl

gezegenine : gezegen your,his dat

gezegenini : gezegen your,his acc

gezegeninin : gezegen your gen

gezegeniniz : gezegen your(pl)

gezegeninize : gezegen your(pl) dat

gezegenle : gezengen with

gezegenler : gezengen pl

gezegenlerde : gezegen pl loc

gezegenlerden : gezegen pl abl

gezegenlere : gezegen pl dat

gezegenleri : gezegen pl his,acc

gezegenlerin : gezegen pl gen

gezegenlerinin : gezegen pl your,his,their gen

gezerlerdi : gezmek 3 pl ao past

gezgin : traveler,passenger,voyager

gezginin : gezgin gen,your

gezginler : gezgin pl

gezginlerden : gezgin pl abl

gezginleri : gezgin pl acc,his

gezginsin : gezgin 2 pres

gezi : tour,travel

gezinecek : gezinmek fut part

gezinmek : to wander,to hang around

gezip : gezmek and

gezmek : to travel,to roam,to ramble

geçen : geçmek pres part,passed,passing

geçen yıl : last year

geçenleri : geçen pl his,their

geçer : geçmek 3 ao

geçerek : geçmek while

geçerken : geçmek 3 ao when

geçerler : geçer 3 pl ao

geçici : transient,temporary

geçiciymiş : geçici +dir(to be 3 past dub)

geçince : geçmek when

geçip : geçmek and

geçirdim : geçirmek 1 past

geçirdiğim : geçirmek past part my

geçirebiliyordum : geçirmek 1 can past cont

geçirene : geçirmek pres part dat

geçirilir : geçirilmek 3 ao

geçirilmek : to be passed,to be put

geçirirken : geçirmek 3 ao when

geçirirler : geçirmek 3 pl ao

geçiriyoruz : geçirmek 1 pl pres

geçirmek : to pass,to spend,to cross,to put

geçiş : passing,tansition

geçişini : geçiş his acc

geçmeden : geçmek +meden(before)

geçmedi : geçmek 3 past

geçmek : to pass

geçmeyecek : geçmek neg fut part

geçmiyor : geçmek 3 neg pres

geçmiş : history,past

geçmişinin : geçmiş his gen

geçmişiz : geçmek 1 pl past dub

geçmişti : geçmek 3 past perf

geçti : geçmek 3 past

geçtiğini : geçmek past part his acc

gibi : like,kind of

gibi gelmek : to appear,to seem to

gibidir : gibi + dir(to be 3 pres)

gibiler : gibi pl

gibisiniz : gibi + dir(to be 2 pl pres)

gibiydi : gibi + dir(to be 3 past)

gibiydim : gibi + dir(to be 1 past)

gibiyim : gibi + dir(to be 1 pres)

gidebilir : gitmek 3 can pres

gideli : gitmek + eli(since)

gidelim : gitmek 1 pl sub pres

gidemeyeceği : gitmek cannot fut part his

gidemez : gitmek cannot 3 ao 

gider : gitmek 3 ao

giderdi : gitmek 3 ao past

giderek : gitmek by,by degrees,gradually

giderici : corrector,eliminator

giderken : gitmek 3 ao when

giderler : gitmek 3 pl ao

giderlerdi : gitmek 3 pl past rep

gidermek : to remove,to stop

gideyim : gitmek 1 imp

gidiliyor : gidilmek 3 pres

gidilmek : to be gone

gidip : gitmek and

gidiyor : gitmek 3 pres

gidiyordu : gitmek 3 past cont

gidiyorlar : gitmek 3 pl pres

gidiyorlardı : gitmek 3 pl past cont

gidiyoruz : gitmek 1 pl pres

giriş : entry,login

girmek : to enter

girmemiş : girmek neg past ind part

girmişti : girmek 3 past perf

git : gitmek 2 imp

gitme : passing,gitmek 2 neg imp

gitmedin : gitmek 2 neg past

gitmek : to go,to get on

gitmelerini : gitme pl their acc

gitmeli : gitmek 3 nec ao

gitmemi : gitme my acc

gitmeye : gitme dat

gitmeyi : gitme acc

gitmişti : gitmek 3 past perf

gitse : gitmek 3 ao cond

gitsem : gitmek 1 cond ao

gitsen : gitmek 2 ao cond

gitsin : gitmek 3 imp

gitti : gitmek 3 past

giyinecek : giyinmek 3 fut

giyinen : giyinmek pres part

giyinme : dressing

giyinmek : to dress,to put on

giyinmesini : giyinme his acc

giyiyor : giymek 3 pres

giymek : to wear

giysi : clothing,clothes

giysiler : giysi pl

giysilerinin : giysi pl his gen

giysilerle : giysi pl with

giysiyle : giysi with

giz : secret,mystery

gizemli : mysterious,mystical

gizini : giz his acc

gizlemek : to hide

gizlenen : gizlenmek pres part

gizlenmek : to hide,to conceal

gizlenmiş : gizlenmek 3 past part

gizlerini : giz pl his acc

gizleyemedi : gizlemek 3 cannot past

gizleyemeyip : gizlemek cannot and

gizlilik : secrecy,confidentiality

gizliliğe : gizlilik dat

gizliyor : gizlemek 3 pres

golf : golf

golften : golf abl

gonca : bud

goncası : gonca his

granit : granite

granitten : granit abl

gurur : pride

gururla : gurur with,proudly

gururlandıracaktı : gururlandırmak 3 past fut

gururlandırmak : to do someone proud

gururlanmak : to pride oneself on,to be proud

gururlanmış : gururlanmak past ind part

gururlanıyordu : gururlanmak 1 past cont

gururlu : proud

gururluydu : gururlu 3 past

gururundan : gurur his abl

gök : sky

gök gürlemesi : thunder

gök gürültüsü : thunder

gökbilim : astronomy

gökbilimci : astronomer

gökbilimciler : gökbilimci pl

gökbilimcileri : gökbilimci pl acc

gökbilimcisi : gökbilimci his

gökbilimi : astronomy acc

gökte : gök loc

gökteki : gök loc that

gökten : gök abl

gökyüzü : sky

gökyüzünde : gökyüzü loc

gökyüzündeki : gökyüzü loc that

gökyüzünden : gökyüzü abl

gökyüzüne : gökyüzü dat

gökyüzünün : gökyüzü gen

gömü : buried treasure

gömülerek : gömülmek while

gömülmek : to sink,to dive

gömülü : embedded,buried

gömülüvermişti : gömülmek 3 suddenly past perf

gönderirim : göndermek 1 ao

gönderiyorum : göndermek 1 pres

göndermek : to dispatch,to send

göndermiş : göndermek past ind part

gönlüm : gönül my

gönlümce : gönül my according to

gönül : heart,desire

gör : seeing,görmek 2 imp

gördü : görmek 3 past

gördüklerim : görmek verb noun pl my

gördüklerinden : görmek past part their abl

gördüklerine : görmek past part their dat

gördüklerinin : görmek past part pl his gen

gördüm : görmek 1 past

gördün : görmek 2 past

gördün mü : here you are

gördüğü : görmek past part acc

gördüğüm : görmek past part my

gördüğümüz : görmek past part 1 pl

gördüğünde : görmek past part your,his loc

gördüğünü : görmek past part his

gördüğünüz : görmek past part your(pl)

göre : according to,since

görebildiğin : görmek can past part your

görebilir : görmek 3 can pres

görebilirim : görmek 1 can ao

göreceksin : görmek 2 fut

göreceksiniz : görmek 2 pl fut

görelim : görmek 1 pl imp

göremedi : görmek 3 canot past

göremedim : görmek 1 cannot past

göremediğimiz : görmek cannot past part our

görememe : görememe verb noun

görememek : to fail to see

görememesine : görememe his dat

görememişti : görmek 3 neg past perf

görememiştim : görmek 1 neg past perf

göremeyen : görmek cannot pres part

göremez : görmek 3 cannot ao

göremezsin : görmek 2 cannot ao

göremezsiniz : görmek 2 pl cannot ao

göremiyordum : görmek 1 cannot past cont

göremiyorum : görmek 1 neg pres

gören : görmek pres part

görev : duty,task

görevi : görev his

görevine : görev his,your dat

görevlerini : görev pl your,his acc

görevli : attendant,on duty

görevliydi : görevli + dir(to be 3 past)

göreyim : görmek 1 opt,imp

görgü : good manners,experience

görgü kuralları : etiquette

görkem : glory,splendor

görkemli : görkem with,magnificent

görme : görmek 2 neg imp,sight,vision,seeing

görmedim : görmek 1 neg past

görmediği : görmek neg past part his,acc

görmediğimiz : görmek neg past part our

görmek : to see

görmeliyim : görmek 1 nec pres

görmemiş : görmek 3 neg past dub

görmemişken : görmek neg past ind part when

görmemişti : görmek 3 neg part perf

görmesi : görme his

görmesini : görme his acc

görmeye : görme dat

görmeyen : görmek neg pres part

görmeyi : görme acc

görmez : blind,sightless

görmez : görmek 3 neg ao

görmezden : görmez abl

görmezden gelmek : to ignore

görmezdi : görmek 3 neg ao past

görmezsem : görmek 1 neg ao cond

görmüyor : görmek 3 neg pres

görmüş : görmek 3 past part

görmüştü : görmek 3 past perf

görmüştüm : görmek 1 past perf

görse : görmek 3 pres cond

görseler : görmek 3 pl cond ao

görseydi : görmek 3 cond past

görsünler : görmek 3 pl imp

görülebilecek : görülmek can fut part

görülecek : görülmek 3 fut,fut part

görülecek şey : spectacle,sight

görülemez : görülmek 3 cannot ao

görülme : sighting

görülmedi : görülmek 3 neg past

görülmedik : görülmek + neg + past part

görülmek : to be seen

görülmesi : görülme his

görülmeye : görülme dat

görülmeyen : görülmek neg pres part

görülmeyendir : görülmek neg pres part 3 pres

görülmez : görülmek 3 neg ao

görülmüyor : görülmek 3 neg pres

görün : görmek 2 pl imp

görünce : görmek when

göründüğü : görünmek past part his

görüneceğim : görünmek 1 fut

görünen : görünmek pres part,visible,seeable

görünenler : görünen pl

görünmek : to seem,to appear

görünmüyormuş : görünmek 3 neg past cont dub

görüntü : image

görüntüsüne : görüntü his dat

görünüm : view,outlook

görünümleri : görünüm pl acc

görünümü : görünüm acc

görünürdü : görünmek 3 ao past

görünürlerde : görünür pl loc

görünüyorsunuz : görünmek 2 pl pres

görünüş : aspect,look

görünüşlerinden : görünüş their abl

görünüşlerini : görünüş pl his acc

görünüşü : görünüş acc

görünüşünü : görünüş your,his acc

görüp : görmek and

görür : görmek 3 ao

görür görmez : at first sight,as soon as one sees

görürler : görmek 3 pl ao

görürse : görmek 3 ao cond

görürsün : görmek 2 ao

görürüm : görmek 1 ao

görürüz : görmek 1 pl ao

görüyor : görmek 3 pres

görüyordum : görmek 1 past cont

görüyorsun : görmek 2 pres

görüyorsunuz : görmek 2 pl pres

görüyorum : görmek 1 pres

görüş : opinion,view

görüşleri : görüş pl acc,his

görüşlerim : görüş pl my

görüşüne : görüş his dat

gösterdi : göstermek 3 past

gösterdim : göstermek 1 past

gösterdiğinde : göstermek past part his loc

gösterebilirim : göstermek 1 can ao

göstereceğim : göstermek 1 fut

gösteremedim : göstermek 1 cannot past

gösteremem : göstermek 1 cannot pres

gösteren : göstermek pres part

göstererek : göstermek + erek(while)

gösterici : demonstrator,indicator

gösterilme : designation

gösterilmek : to be viewed

gösterilmesiydi : gösterilme his 3 past

gösterince : göstermek when

gösterir : göstermek 3 ao

gösterirdi : göstermek ao past

gösteriyordu : göstermek 3 past cont

gösteriş : show,pretension

gösteriş meraklısı : pretension enthusiast

gösterişsiz : modest,unpretentios,gösteriş + siz(-less)

gösterme : göstermek verb noun,showing,display

göstermek : to show,to display

göstermeliydim : göstermek 1 nec past

göstermem : gösterme my

göstermesi : gösterme his

göstermeye : gösterme dat

gösterse : göstermek 3 ao cond

götürebileceğinden : götürmak can fut part your,his abl

götürebilirdim : götürmek 1 can past

götürebilirim : götürmek 1 can ao

götüreceğin : götürmek fut part your

götürmek : to carry,to take away

gövde : body,trunk

gövdesini : gövde his acc

gövdeyi : gövde acc

göz : eye

göz alıcı : glamorous,attractive

göz atmak : to glance,to take a look at

göz kamaştırmak : to dazzle,to glare

göz kulak olmak : to look after,to watch over

göz ucu : eye end

gözaltı : custody,surveillance,watch

gözaltında : gözaltı loc

gözden : göz abl

gözden geçirmek : to review,to look over

gözden ırak : out of sight

göze : göz dat

göze almak : to face,to afford,to risk

gözle : göz with

gözlem : observation

gözlem yapmak : observe,make an observation

gözleme : gözlemek verb noun

gözlemek : to watch,to monitor

gözlemeyi : gözleme acc

gözler : göz pl

gözlere : göz pl dat

gözleri : göz their

gözlerim : göz pl my

gözlerimi : göz pl my acc

gözlerine : göz pl your,his dat

gözlerini : göz pl your,his,their acc

gözlerini dikmek : to stare

gözlerinin : göz pl his gen,their gen

gözleriyle : göz pl his with

gözyaşları : gözyaşı pl

gözyaşlarımı : gözyaşları my acc

gözyaşlarına : gözyaş pl your,his dat

gözyaşlarını : gözyaşları acc

gözyaşı : göz yaşı,tear

gözyaşına : gözyaşı dat

gözyaşını : gözyaşı acc

gözüken : gözükmek pres part

gözükmek : to seem,to appear

gözükmüyordu : gözükmek 3 neg past cont

gözüktün : gözükmek 2 past

gözümün : göz my gen

gözümüzde : göz our loc

gözünde : göz his loc

gözüne : göz his dat

gözüne ilişmek : to catch sight,to glimpse

gözünün : göz your gen

gözünün önüne getirmek : to visulalize

gözüyle : göz his with

göç : migration

göç etmek : to migrate,to immigrate

göçünden : göç his abl

göğe : gök dat

göğsü : göğüs acc,his

göğüs : breast

göğüs germek : to face,to stand up to

gücenik : hurt,offended,angry

gücü : güç his

gücümle : güç my with

gücüne : güç his dat

gücüne gitmek : to resent,to hurt,to offend sb's feelings

gül : laughing,gülmek 2 imp

gül : rose

gülde : rose loc

güldü : gülmek 3 past

güldürdü : güldürmek 3 past

güldürmek : to make someone laugh

güldürmüştü : güldürmek 3 past perf

güldürür : güldürmek 3 ao

güldüğünü : gülmek past part your acc

güle : gül dat

gülen : gülmek pres part,laughing

güler : gülmek ao

güler yüzlülük : geniality

gülerek : gülmek while

gülerim : gülmek 1 ao

güller : gül pl

güllere : gül pl dat

gülleriz : gül pl 1 pl pres

güllerle : gül pl with

gülme : gülmek verb noun,laugh

gülmek : to laugh

gülmesini : gülme his acc

gülmeye : gülme dat

gülmeyi : gülmek verb noun acc

gülmüş : gülmek past part,gül 3 past dub

gülmüştün : gülmek 2 past perf

gülü : gül acc,his

gülümden : gül my abl

gülümdür : gül my + dir(to be 3 pres)

gülüme : gül my dat

gülümsedi : gülümsemek 3 past

gülümseme : smile

gülümsemek : to smile

gülümsemeyle : gülümseme with

gülümseyecekmiş : gülümsemek 3 fut past ind part

gülümseyen : gülümsemek pres part

gülümün : gül my gen

gülün : gül gen,your

gülünden : gül your,his abl

gülünmek : to laugh,to make fund of

gülünmesin : gülünmek 3 neg imp

gülünç : laughable

gülünü : gül your,his acc

gülünün : gül your gen

gülüyor : gülmek 3 pres

gülüyormuş : gülmek 3 pres past cont dub

gülüyorsa : gülmek 3 pres cond

gülüyorum : gülmek 1 pres

gülüş : laugh,laughter

gülüşleri : gülüş their

gülüşü : gülüş his,acc

gülüşünü : gülüş your,his acc

gün : sun,daytime,day

gün batımı : sunset

gün bitimi : end of day

günaydın : good morning

günbatımları : günbatımı pl acc

günbatımlarını : günbatımı pl acc

günbatımı : sunset

günbatımına : günbatımı dat

günbatımındaki : günbatımı loc that

günbatımınin : günbatımı gen

günbatımını : günbatımı acc

günde : gün loc

gündelik : daily,casual

gündür : gün + dir(to be 3 pres)

gündüz : daytime

gündüzler : gündüz pl

gündüzleri : gündüz pl acc

gündüzün : gündüz gen

güne : gün dat

güney : south

güneş : sun

güneş almak : to get the sun

güneş'le : güneş with

güneşe : güneş dat

güneşin : güneş gen

güneşle : güneş with

güneşlik : sunny,sunshade

günler : gün pl

günlerce : day after day,for days

günlerde : gün pl loc

günlerden : gün pl abl

günlerdir : gün pl 3 pres

günlerindeki : gün pl his loc + ki

günlük : daily,everyday

günü : gün acc,his

günün : gün gen

günün : gün gen

günün birinde : one day,someday

gürleme : rumbling,rolling

gürlemesini : gürleme his acc

gürültü : rumble,noise

gürültü çıkarmak : to make noise

gürültüsünü : gürültü his acc

gürültüyü : gürültü acc

güvence : guarantee,assurance

güvencede : güvence loc,safe,secure

güvendiğinizi : güvenmek past part your(pl) acc

güvenerek : güvenmek while

güvenirsiniz : güvenmek 2 pl ao

güvenmek : to rely on,to trust

güvenmeye : güvenmek verb noun dat

güzel : beautiful,nice

güzeldi : güzel + dir(to be 3 past)

güzeldirler : güzel + dir(to be 3 pl pres)

güzellik : beauty

güzellikten : güzellik abl

güzelliği : güzellik his

güzelliğin : güzellik gen

güzelliğine : güzellik your,his dat

güzelliğini : güzellik his acc

güzelliğinin : güzellik your,his gen

güzelmiş : güzel + dir(to be 3 past dub)

güzelsin : güzel 2 pres

güzelsiniz : güzel + dir(to be 2 pl pres)

güç : strength,power,difficult,hard

güçleşir : güçleşmek 3 ao

güçleşmek : to grow difficult

güçlü : strong,powerful

güçlük : difficulty

güçlükle : güçlük with

güçlükler : güçlük pl

güçlüyüm : güçlü 1 pres

güçlüyümdür : güçlü + dir(to be 1 pres) + dir(to be 3 pres)

güçlüğe : güçlük dat

güçsüz : weak

güçsüzsün : güçsüz 2 pres

güçten : güç abl

güçtür : güç + dir(to be 3 pres)

ha : huh,well

haber : news,report

haber vermek : to let know,to inform

hadi : come on!

hafif : light,mild,slight

hafife : hafif dat

hafifledi : hafiflemek 3 past

hafiflediğinde : hafiflemek past part your loc

hafiflemek : to slack,to subside,to relax

hafifletir : hafifletmek 3 ao

hafifletmek : to ease,to relieve

hafifçe : feebly,lightly

hafta : week

haftada : hafta loc

haftalık : hafta +lık,weekly,lasting ... weeks

hah : ah

hak : right,justice

hak etmek : to deserve

hakkım : hak my

hakkımdır : hak my + dir(to be 3 pres)

hakkında : hak your,his loc,about,on

hakkındaki : hakkında that

haklı : hak with,correct,just,true

haklıydı : haklı + dir(to be 3 past)

haklıydım : haklı 1 past

haksız : unjust,unfair

haksızlık : injustice

haksızlık etmek : to do wrong,to be unfair

hakça : truthfully,fair

hakçası : hakça his

hal : hâl,state,position

halde : hal loc,though

halim : hal my

halinde : hal his loc,in case of

haline : hal your,his dat

halk : folk,people

halka : ring,circle

halkanın : halka gen

halkı : halk his,acc

halkına : halk his dat

halkınıza : halk your(pl) dat

hangi : which

hangisi : hangi his,whichever,which one

hangisinin : hangisi gen

hani : where,you remember,actually,well

hap : pill

haplar : hap pl

haplarla : hap pl with

harcadığım : harcamak past part my

harcadığın : harcamak past part your

harcamak : to spend,to use

harcamayın : harcamak 2 neg imp

harcamış : harcamak past ind part

harcanma : harcanmak verb noun

harcanmak : to be spent,to expended

harcanmasını : harcanma his acc

harcayacak : harcamak fut part

harcı : harç acc,his

harcı değil : beyond one's purse

hareket : motion,play

hareket etmek : to act,to move

hareketleri : hareket pl his,acc

hareketlerle : hareket pl with

hareketsiz : hareket without

hareketten : hareket abl

harika : wonder,fantastic

harç : fee,ingredients

hasta : ill,sick

hata : error,fault,mistake

hatam : hata my

hatamdır : hata my 3 pres

hatta : even,very

hatır : memory,mind,sake

hatırladım : hatırlamak 1 past

hatırlamak : to remember

hatırlatacak : hatırlatmak 3 fut

hatırlatmak : to remind,to recall

hatırlattı : hatırlatmak 3 past

hatırlayanlara : hatırlamak pres part pl dat

hatırlıyor : hatırlamak 3 pres

hatırlıyorsun : hatırlamak 2 pres

hatırım : hatır my

hatırım için : for my sake

hava : air,tune

havası : hava his

havaya : hava dat

hayal : imagination,dream

hayal gücü : imagination

hayal kırıklığı : disappointment

hayaline : hayal your,his dat

hayallerle : hayal pl with

hayat : life

hayatta : hayat loc,alive

hayatı : hayat acc

hayatım : hayat my

hayatımda : hayat my loc

hayatında : ever,hayat his loc

hayatını : hayat his acc

haydi : ok,come on

haykıracaklardır : haykırmak 3 pl fut

haykırdı : haykırmak 3 past

haykırdım : haykırmak 1 past

haykırmak : to shout out

hayran : admirer,fan

hayran olmak : to admire

hayrandır : hayran + dir(to be 3 pres)

hayranlarım : hayran pl my

hayranlarımdan : hayran pl my abl

hayranlık : admiration,worship

hayranlık duymak : to admire

hayranlığını : hayranlık his,your acc

hayranım : hayran my,dir(to be 1 pres)

hayvan : animal,beast

hayvanlar : hayvan pl

hayvanlara : hayvan pl dat

hayvansın : hayvan 2 pres

hayvanı : hayvan acc

hayır : no,nope

hazine : treasure

hazinenin : hazine your gen

hazinesini : hazine his acc

hazır : prepared,ready

hazırladığı : hazırlamak past part his

hazırlamak : to prepare

hazırlandı : hazırlanmak 3 past

hazırlandım : hazırlanmak 1 past

hazırlanmak : to get ready,to prepare oneself

hazırlanmıştı : hazırlanmak 3 past perf

hazırlarken : hazırlamak 3 pl ao when

hazırlayacağımı : hazırlamak fut part my acc

hazırlık : preparation

hazırlıkları : hazırlık pl acc

hazırlıksız : uprehearsed,unprepared,hazırlık + sız

hazırlığı : hazırlık his,acc

hazırlığını : hazırlık his acc

hazırlığının : hazırlık your,his gen

helalleşelim : helalleşmek 1 pl imp

helalleşmek : to say goodbye

hele : especially

hem : and also,both

hem de : besides,also

hemen : immediately,without delay

henüz : yet,scarecly

hep : always,all the time,all

hepimiz : hep our,all of us

hepimizin : hep our gen

hepiniz : hep your(pl),all of you

hepsi : all,total

hepsine : hepsi dat

hepsini : hepsi acc

hepsinin : hepsi gen

hepten : completely,entirely,hep abl

her : every,all

her yer : everywhere

her zaman : always,forever

her şey : everything

her şeyden önce : before hand,above all things

herhalde : in any case,doubtless,presumably

herhangi : whichever,any

herkes : everybody

herkesin : herkes gen

herkesten : herkes abl

hesaba : hesap dat

hesabı : hesap acc,his

hesabım : hesap my

hesabına : hesap his dat

hesabını : hesap his acc

hesap : calculation,account

hesaplamak : to calculate

hesaplamışlar : hesaplamak 3 pl past dub

hesaplarının : hesap pl his gen

heves : wish,inclination

hevesimi : heves my acc

hevesine : heves his dat

hey : hey

heybet : majesty

heybetli : heybet with,majestic

heyecan : excitement,thrill

heyecanla : heyecan with,excitedly 

heyecanlanmak : to get excited

heyecanlanıyor : heyecanlanmak 3 pres

himm : um

hissederim : hissetmek 1 ao

hissediyor : hissetmek 3 pres

hissediyordum : hissetmek 1 past cont

hissetmek : to feel

hissettim : hissetmek 1 past

hiç : no,ever,any,at all

hiç de : at all

hiç değilse : at least

hiç kimse : anybody,nobody

hiç mi hiç : not even,not in the least

hiçbir : no,any

hiçbir ilgisi olmamak : not have anything to do with

hiçbir zaman : never

hiçbir şey : nothing,anything

hiçbirinden : none of them,hiçbir his abl

hoş : nice,pleasing

hoş gelmek : to take a fancy to

hoş görme : condonation,tolerance

hoş görmek : to tolerate

hoşa gitmek : to be liked,to be peasing

hoşgörü : tolerance

hoşgörülü : tolerant,decent

hoşgörüyle : indulgently,hoşgörü with

hoşlanacaklardır : hoşlanmak 3 pl fut

hoşlanmak : to like,to be pleased with

hoşlanmam : hoşlanmak 1 neg ao

hoşlarına : hoş their dat

hoştu : hoş 3 past

hoştur : hoş 3 pres

hoşça : nicely,enjoyably

hoşça kal : goodbye

huzur : tranquility,peace,presence

huzurunda : huzur his,your loc

hâlâ : still

hüzün : sadness

hüzünle : hüzün with

hüzünlendiren : hüzünlendirmek pres part

hüzünlendirmek : to sadden

hüzünlü : hüzün with,sad

hüzünlüydü : hüzünlü + dir(to be 3 past)

hımm : hum

hımmm : hum

hınç :vindication,resentment

hınçla : hınç with,vengeful

hız : velocity,speed

hızla : raplidly,quickly,hız with

hızlı : rapid,speedy,quick

hıçkırık : sob,hiccup

hıçkırıklar : hıçkırık pl

hıçkırıklara : hıçkırık pl dat

ibrik : pitcher,ewer

idare : administration,management

idüğü : imek past part his

ihmal : omission,neglect,negligence

ihmal edilmek : to be neglected

ihmal etmek : to ignore,to neglect

ihtilal : revolution

iken : while,whilst,as

iki : two

ikide : iki loc

ikide bir : very frequently,constantly

ikimize : iki our dat

ikinci : second

ikinci : second

ikincisi : ikinci his

ikisi : iki his,the two

ile : with,by(le,yle,la,yla)

ile ilgili : related to

ileriye : forward,ahead

ilgi : attention,interest,relation

ilgi çekici : interesting,absorbing

ilgileneceğim : ilgilenmek 1 fut

ilgilenen : ilgilenmek pres part

ilgilenme : ilgilenmek verb noun,attention,interesting,care

ilgilenmek : (+-le)to be interested in,to take care of

ilgilenmek : to be intererested,to take care of

ilgilenmemi : ilgilenme my acc

ilgili : ilgi with,related,concerned 

ilginç : interesting,absorbing

ilginç gelmek : to interest,to sound interesting

ilginçti : ilginç + dir(to be 3 past)

ilgisi : ilgi his

ilgisini : ilgi his acc

ilgiyle : ilgi with,curiously

ilişki : relationship,intercourse

ilişkilerim : ilişki pl my

ilişkim : ilişki my

ilişmedi : ilişmek 3 neg past

ilişmek : to bother,to touch

ilk : first

ilk kez : first,for the first time

ilke : principle,element

ilkelerime : ilke pl my dat

ilki : ilk his

ilkin : firstly,at first

ilkinde : ilkin loc

imek : to be

inanacaktı : inanmak 3 fut past

inanamamış : disbelievingly,inanmak cannot past ind part

inanmak : to believe

inanmayacaklardır : inanmak 3 pl neg fut

inanmayacaksınız : inanmak 2 pl neg fut

inanmazlar : inanmak 3 pl neg ao

inanmıyorum : inanmak 1 neg pres

inanılmak : to be beilieved

inanılmak : to be believed

inanılmaz : inanılmak 3 neg ao,unbelievable,incredible

inanılır : reliable,belieable,inanılmak 3 ao,ao part

inanırlar : inanmak 3 pl ao

inanıverirler : inanmak 3 pl suddenly ao

ince : thin,slim,kind

incecik : very thin

inceledi : incelemek 3 past

inceledikten : incelemek past part abl

inceleme : incelemek verb noun,examination 

incelemek : to examine,to investigate

incelemeye : inceleme dat

inceleyin : incelemek 2 pl imp

incelik : fineness,grace

inceliği : incelik his,acc

incitmek : to injure,to hurt

indin : inmek 2 past

indirme : reduction,lowering,setdown

indirmek : to lower,to make down

indirmeniz : indirme your(pl)

indiğim : inmek past part my

indiğin : inmek past part your

indiğinde : inmek past part his loc

iniveriyordum : inivermek 1 past cont

inivermek : come down

iniyordu : inmek 3 past cont

iniyordum : inmek 1 past cont

iniş : landing,descent

iniş yapmak : to land

inişimin : iniş my gen

inledi : inlemek 3 past

inlemek : to groan,to moan

inliyordu : inlemek 3 past cont

inmek : to go down,to land

inmiştim : inmek 1 past perf

insan : man,human

insana : insan dat

insanlar : insan pl

insanlarda : insan pl dat

insanları : insan pl acc,his

insanların : insan pl gen,your

insanlarında : insan pl your,his loc

insanlık : mankind,humanity

insanlığı : insanlık acc,his

insanı : insan acc,his

insanım : insan my,1 pres

insanın : insan gen,your

ip : string,rope

ipek : silk

ipi : ip acc,his

ise : if,as for

isim : name

isimleri : isim pl their

iskemle : chair

iskemleni : iskemle your acc

iskemlesini : iskemle his acc

istedi : istemek 3 past

istedikleri : istemek past part pl his,their acc

istediklerini : istemek past part pl your,his acc

istedin : istemek 2 past

istediği : istemek past part his

istediğim : istemek past part my

istediğime : istemek past part my dat

istediğin : istemek past part your,gen

istediğini : istemek past part your,his acc

istediğiniz : istemek past part your(pl)

istemeden : unintentional,istemek without

istemediğim : istemek past part my

istemek : to want,to ask for,to request

istemeli : istemek 3 nec pres

istemeliyiz : istemek 1 pl nec ao

istemem : istemek 1 neg ao

istememiştim : istemek 1 neg past perf

istemeyebileceğini : istemek can fut part his acc

istemeyin : istemek 2 pl neg imp

istemeyiş : istemek neg way

istemeyişimdendir : istemeyiş my loc + dir(to be 3 pres)

istemez : istemek 3 neg ao

istemezdi : istemek 3 neg ao past

istemiyordu : istemek 3 neg past cont

istemiyordum : istemek 3 neg past cont

istemiyorum : istemek 1 neg pres

istemiştim : istemek 1 past perf

istendiği : istenmek past part his

istenir : istenmek 3 ao

istenmek : to be in demand

ister : istemek 3 ao,requirement

ister istemez : unavoidably,necessarily

isterdim : istemek 1 ao past

isterim : istemek 1 ao

isteriz : istemek 1 pl ao

isterler : istemek 3 pl ao

isterse : istemek 3 pres cond

istersem : istemek 1 pres cond

istersen : istemek 2 pres cond

isteyeceksin : istemek 2 fut

isteyen : istemek pres part

isteyiş : way of asking,demand

isteyişi : isteyiş his,acc

istiyor : istemek 3 pres

istiyordu : istemek 3 past cont

istiyordum : istemek 1 past cont

istiyorlarsa : istemek 3 pl pres cond

istiyormuş : istemek 3 past cont dub

istiyorsa : istemek 3 pres cond

istiyorsam : istemek 2 pres cond

istiyorsan : istemek 2 pres cond

istiyorsanız : istemek 2 pl pres cond

istiyorsun : istemek 2 pres

istiyorum : istemek 1 pres

isyan : insurrection,riot,revolt

itiraf : admission,confession

iyi : good

iyi akşamlar : good evening

iyi etmek : to do well

iyi geceler : good night,good evening

iyi gelmek : to do good,to benefit

iyice : well,fairly good,quite

iyiden : iyi abl

iyiden iyiye : thoroughly,fully

iyidir : iyi 3 pres

iyilerin : iyi pl gen

iyisi : iyi his

iyisi mi : rather,better

iyiye : iyi dat

iz : trace,track

izin : allowance,permit

izin vermek : to allow,to permit

izledim : izlemek 1 past

izlediğin : izlemek past part your

izlediğinde : izlemek past part his,your loc

izleme : watching

izlemek : to watch,to follow,to monitor

izlemelisiniz : izlemek 2 pl nec ao

izlemeye : izleme dat

izlemiş : izlemek 3 past dub

izlemişti : izlemek 3 past perf

izlenim : impression

izlenimini : izlenim his acc

izlenimler : izlenim pl

izlenimlerini : izlenim pl his acc

izlerimin : iz pl my gen

izleyebilirdi : izlemek 3 can ao past

izleyebilirsin : izlemek 2 can ao

izleyemeyeceğinden : izlemek cannot fut part your,his abl

izliyor : izlemek 3 pres

iç : inside

iç açıcı : pleasant,heartwarming

içecek : içmek fut part,beverage

içen : içmek pres part,drinking

içerden : içer abl,from the inside

içeri : in,inside

içerken : içmek 3 ao when

içeyim : içmek 1 opt

içi : iç acc,his

içim : sip,sup,drink,iç my

içimde : iç my loc

içimdeki : iç my loc that

içimden : iç my abl

içime : iç my dat

içimi : iç my acc

içimizde : iç our loc

için : for,in order to,because of

içinde : in,within,iç his loc

içindeki : in that,iç his loc that

içinden : within,through

içindeydi : içinde + dir(to be 3 past)

içindeydim : içinde + dir(to be 1 past)

içindi : için + dir(to be 3 past)

içindir : için + dir(to be 1 pres)

içine : iç his dat,into

içine çekmek : to absorb,to suck up

içini : iç his acc

içini dökmek : to pour out one's troubles

içini çekmek : to sigh

içinin : iç his gen

içirdim : içirmek 1 past

içirmek : to make to drink

içiyordum : içmek 1 past cont

içiyorsun : içmek 2 pres

içiyorsunuz : içmek 2 pl pres

içiyorum : içmek 1 pres

içki : drink,liquor

içki içmek : to drink,to tipple

içkilerden : içki pl abl

içkisi : içki his

içkisiymiş : içkisi + dir(to be 3 past dub)

içlenmek : to grieve,to be secretly hurt by

içlenmişti : içlenmek 3 past perf

içlerinde : iç their loc

içlerindeki : iç pl loc that

içlerinden : iç their,pl his abl

içme : drinking

içme suyu : drinking water

içmek : to drink

içmekten : içmek abl

içmem : içme my

içmiştim : içmek 1 past perf

içten : iç abl,candid,frank

içtenlik : sincerity,frankness

içtenlikle : içtenlik with,faithfully,sincerely

içti : içmek 3 past

içtim : içmek 1 past

içtiniz : içmek 2 pl past

içtiğim : içmek past part my

içtiğimiz : içmek past part our

iğne : needle

iş : work,job,matter

iş düşmek : for a job or duty to fall to or on

iş işten geçmek : for it to be too late to do anything about something

işadamı : businessman

işadamına : işadamı dat

işadamından : işadamı abl

işadamıydı : işadamı 3 past

işbaşı : the time at which the day's work starts

işbaşında : on the job

işbaşındaydı : işbaşında 3 past

işe : iş dat

işe yaramak : to work,to be useful

işi : iş acc,his

işim : iş my

işime : iş my dat

işimi : iş my acc

işimiz : iş our

işin : iş gen

işine : iş your,his dat

işine bağlı : conscientious

işini : iş his acc

işinin : iş your,his gen

işinin başına dönmek : to get on work

işle : iş with

işlem : operation,process

işleme : travel,working

işlemeden : işleme abl

işlemek : to process,to handle,to imprint

işlemi : işlem his,acc

işlemleri : işlem pl his acc

işlemlerinden : işlem pl his abl

işler : iş pl

işlerden : iş pl abl

işleri : iş pl acc

işlerim : iş pl my

işlerine : iş their dat

işlerle : iş pl with

işliyorum : işlemek 1 pres

işte : iş loc,ta-da,presto,voila,here it is

işte böyle : just like that

işten : iş abl

işti : iş 3 past

iştir : iş + dir(to be 3 pres)

jimnastik : gymnastics,exercise

kabarmak : to swell,to expand

kabarıyor : kabarmak 3 pres

kabuk : shell

kabuklarına : kabuk pl his dat

kabul : assent,admittance,acceptance

kabul etmek : to approve,to admit

kabul görmek : to be accepted

kabuğu : kabuk his,acc

kadar : amount,as far as,till

kadarla : kadar with

kadarını : kadar your,his acc

kadarıyla : as far as,kadar his with

kafa : head,mind

kafadar : buddy,mate

kafadarı : kafadar his

kafalarında : kafa thier loc

kafama : kafa my dat

kafamda : kafa my loc

kafamı : kafa my acc

kafamın : kafa my gen

kafanız : kafa your(pl)

kafası : kafa his

kafası karışmak : to be confused

kaftan : kaftan,robe

kaftanının : kaftan your,his gen

kaftanıyla : kaftan with

kahkaha : laughter

kahkahalarla : kahkaha pl with

kahkahayı :  kahkaha acc

kahrını : kahır his acc

kahvaltı : breakfast

kahvaltısını : kahvaltı his acc

kahır : grief,suffering

kal : kalmak 2 imp

kala : before reaching

kalabalık : crowd,crowded

kalabalıktı : kalabalık + dir(to be 3 past)

kalabilmek : kalmak can

kalacaksın : kalmak 2 fut

kalakaldım : kalakalmak 1 past

kalakalmak : to be left open-mouthed,to be dumbfounded,to be extremely surprised

kalakalmış : kalakalmak past part

kalakalmıştı : kalakalmak 3 past perf

kalamayacağım : kalmak 1 cannot fut 

kalan : kalmak pres part,rest,remainder

kaldı : kalmak 3 past

kaldı ki : moreover,other than that

kaldım : kalmak 1 past

kaldıramayacağımı : kaldırmak cannot fut part my acc

kaldırdı : kaldırmak 3 past

kaldırdım : kaldırmak 1 past

kaldırma : removal,lifting,raising

kaldırmak : to lift up,to raise

kaldırmak : to remove,to take away

kaldırmalarına : kaldırma their dat

kaldırılmak : to be lifted,to go

kaldırılmalıymış : kaldırılmak 3 nec past

kaldığımdan : kalmak past part my abl

kale : fort,castle

kalem : pen

kalemini : kalem his acc

kalemle : kalem with

kalka : kalkmak by(repeat)

kalkamam : kalkmak 1 cannot ao

kalkardı : kalkmak 3 ao past

kalkarsa : kalkmak 3 ao cond

kalkmak : to go up,to stand up,to attempt

kalkmıyordu : kalkmak 3 past cont

kalksa : kalkmak 3 pres cond

kalktı : kalkmak 3 past

kalkınca : kalkmak when

kalkıp : kalkmak and

kalkıp gitmek : to get up and go

kalkışmak : to attempt

kalma : staying

kalmadan : kalmak before

kalmadı : kalmak 3 neg past

kalmak : to stay,to remain

kalmama : kalma my dat

kalmamış : kalmak 3 neg past dub

kalmamışlar : kalmak 3 pl neg past dub

kalmamıştı : kalmak 3 neg past perf

kalması : kalma his

kalmaz : kalmak 3 neg ao

kalmıyor : kalmak 3 neg pres

kalmış : kalmak past ind part

kalmıştı : kalmak 3 past perf

kalsa : kalmak 3 cond ao

kalsın : kalmak 3 imp

kalıbım : kalıp my

kalıcı : lasting,permanent

kalım : survival

kalımdı : kalım 3 past

kalın : thick

kalınlık : thickness

kalınlığın : kalınlık your,gen

kalıntı : residual,ruins

kalıntısı : kalıntı his

kalıp : pattern,form,mold

kalır : kalmak 3 ao

kalırdık : kalmak 1 pl past rep

kalırım : kalmak 1 ao

kalıverdi : kalmak 3 suddenly past

kalıyorlar : kalmak 3 pl pres

kamaştıran : kamaştırmak pres part

kamaştırmak : to dazzle,to set on edge

kanı : opinion,though

kanısındadırlar : kanı his loc + dir(to be 3 pl pres)

kanıt : evidence,proof

kanıt göstermek : to produce proof

kanıtlar : kanıt pl

kanıtlarım : kanıt pl my

kanıtlarını : kanıt pl his acc

kanıtıdır : kanıt his 3 pres

kapadı : kapamak 3 past

kapadım : kapamak 1 past

kapak : lid,cap,cover

kapalı : shut,closed

kapamak : to close

kapamıştı : kapamak 3 past perf

kapatma : closure,sealing

kapatmak : to close down,to shut

kapatmayı : kapatma acc

kapatılan : kapatılmak pres part

kapatılmak : to be closed down,to be suppressed

kapatıyor : kapatmak 3 pres

kapayıp : kapamak and

kapağını : kapak your,his acc

kapilmak : to be possessed with,to sink into

kapkara : ebony,pitch black

kapladıkları : kaplamak past part their

kapladıklarını : kaplamak past part their acc

kaplamak : to cover,to envelop

kaplamıyorlar : kaplamak 3 pl pres

kaplamıştı : kaplamak 3 past perf

kaplan : tiger

kaplanlar : kaplan pl

kaplanlardan : kaplan pl abl

kaplanların : kaplan pl gen

kaplar : kaplamak 3 ao

kaplarlar : kaplamak 3 pl ao

kaplı : covered,coated

kaplıydı : kaplı 3 past

kaptırmak : to get (a part of one's body) caught in (a machine)

kaptırmıştım : kaptırmak 1 past perf

kapılana : kapılmak pres part dat

kapıldı : kapılmak 3 past

kapıldım : kapılmak 1 past

kapılmak : to be seized,to abandon oneself

kapılmış : kapılmak past ind part

kar : snow

karaladım : karalamak 1 past

karalamak : to scribble

karanlık : darkness,dark

karanlığın : karanlık gen

karanlığında : karanlık his loc

karar : judgement,decision

karar vermek : to decide

kararlı : karar with,decided,determined

kararmak : to get dark,to blacken

kararmış : kararmak past ind part,3 past dub

kararsız : indecisive,karar + sız(-less)

kararsızım : kararsız + dir(to be 1 pres)

kararıverir : kararmak 3 suddenly ao

kardeş : sibling

kardeşi : kardeş his

kare : square

kareler : kare pl

kareli : checked,kare with

kargaşa : disorder,chaos

kargaşaya : kargaşa dat

karlar : kar pl

karların : kar pl gen

karmakarışık : messy,confused,all mixed up

karmakarışık etmek : to mix up

karışmak : to meddle,to join,to mess,to mix

karışmasak : karışmak 1 pl neg ao cond

karışmış : karışmak past ind part

karıştırdı : karıştırmak 3 past

karıştırmak : to blend,to stir,to mix

karıştırıyorsun : karıştırmak 2 pres

karışık : complex

karışıktır : karışık + tır(to be 3 pres)

karşı : opposite,against

karşı gelmek : to defy,to oppose

karşı karşıya : face to face

karşı karşıya olmak : to face

karşı çıkmak : to object,to protest

karşıdan : karşı abl

karşılama : welcome,reception

karşılamak : to welcome,to meet

karşılamam : karşılama my

karşılayan : karşılamak pres part

karşılaşmak : to meet,to come across

karşılaştı : karşılaşmak 3 past

karşılaştıkları : karşılaşmak past part their

karşılaştığımızda : karşılaşmak past part our loc

karşılaşırsanız : karşılaşmak 2 pl ao cond

karşılık : response

karşılık vermek : to respond

karşılığını : karşılık his acc

karşıma : karşı my dat

karşımda : karşı my loc

karşımdaki : karşı my loc that

karşın : karşı your,despite,in spite of

karşınıza : karşı your(pl) dat

karşısında : karşı his loc,against

karşıya : karşı dat

kaskatı : rigid,stiff

kat : times,level

kat kat : many times more,much more

katardı : katmak 3 ao past

katlanma : endurance,bearing

katlanmak : to endure,to bear

katlanmayı : katlanma acc

katmak : to add,to join

katmalısınız : katmak 2 pl nec ao

katsa : katmak 3 ao cond

katılma : attendance,joining,agreement

katılmak : to join,to agree

katılmana : katılma dat

katılmışlar : katılmak 3 pl past dub

katılıp : katılmak and

kavramak : to clutch,to grip,to apprehend

kavranılmak : to be grasped

kavranılmaz : incomprehensible,kavranılmak 3 neg ao

kavrarlarmış : kavramak 3 pl ao dub

kavrayamamıştı : kavramak 3 cannot past perf

kavrayış : understanding,comprehension

kavrayışlı : kavrayış with,insightful

kavrayışı : kavrayış his

kavuşacaksın : kavuşmak 2 fut

kavuşmak : to reach,to rejoin

kavuşmamış : kavuşmak neg past ind part

kaya : rock

kayalar : kaya pl

kayalardan : kaya pl abl

kayaların : kaya pl gen

kayboldu : kaybolmak 3 past

kaybolduğu : kaybolmak past part his

kaybolmak : to get lost

kaybolmuş : kaybolmak past part

kaybolur : kaybolmak 3 ao

kaydetmek : to record,to register

kaydetmiyoruz : kaydetmek 1 pl pres

kaydı : kaymak 3 past

kaydırarak : kaydırmak by

kaydırmak : to slide,to shift

kaygı : worry,concern

kaygılanmak : to worry,to get anxious

kaygılanmıştı : kaygılanmak 3 past perf

kaygılar : kaygı pl

kaymak : to slide,to shift

kaynak : spring,source

kaynaklanma : origination

kaynaklanmak : to originate,to arise from

kaynaklanmasıydı : kaynaklanma his 3 past

kaynaktı : kaynak + dir(to be 3 past)

kaynağıdır : kaynak his 3 pres

kaynağım : kaynak my,1 pres

kaynağına : kaynak your,his dat

kaynağıydı : kaynak his 3 past

kayınca : kaymak when

kayıt : registration

kayıt defteri : record book

kayış : belt,strap

kayışları : kayış pl acc

kaz : goose

kaza : accident

kazancın : kazanç your,gen

kazandırmak : to cause (someone) to earn,gain or win

kazandırmış : kazandırmak past ind part

kazandırıyor : kazandırmak 3 pres

kazanmak : to gain

kazanmış : kazanmak past ind part

kazanmıştı : kazanmak 3 past perf

kazanç : income,acquisition

kazanılmak : to be earned,to be gained

kazanılıyor : kazanılmak 3 pres

kazanıyor : kazanmak 3 pres

kazaya : kaza dat

kazık : pile,post

kaç : how many

kaçarken : kaçmak 3 ao when

kaçmak : to flee,to escape,to break

kaçta : kaç loc

kaçık : rather batty,a bit crazy

kaçındığı : kaçınmak past part his

kaçınmak : to avoid,to abstain

kaçırdığı : kaçırmak past part his

kaçırdığına : kaçırmak past part his dat

kaçırmak : to kidnap,to miss,to let (someone) escape

kaçırmış : kaçırmak past part

kaçırtmak : to cause (someone) to miss,to put to flight

kaçırtır : kaçırtmak 3 ao

kaçırınca : kaçırmak when

kaçırırken : kaçırmak 3 ao when

kaçırırlar : kaçırmak 3 pl ao

kaçıverdi : kaçmak 3 suddenly past

kaçığın : kaçık gen

kağıdı : kâğıt acc,his

kaşifin : kaşif gen

keder : sorrow,sadness

kedere : keder dat

kederli : keder with,mournful,tristful,heavy-hearted

kederliydim : kederli + dir(to be 1 past)

kekeledi : kekelemek 3 past

kekelemek : to stutter,to stammer

kelebek : butterfly

kelebekler : kelebek pl

kelebeklerin : kelebek pl gen

kelebeklerle : kelebek pl with

kendi : self,own

kendi halinde : quite,inoffensive

kendi kendine : by oneself

kendilerine : kendi their dat

kendilerini : kendi pl their,his acc

kendilerinin : kendi pl their gen

kendilik : entity,self,selfhood

kendiliklerinden : kendilik their abl

kendime : kendi my dat

kendimi : kendi my acc

kendimize : ourselves,kendi our dat

kendinde : kendi his loc

kendinden : kendi his abl

kendine : kendi your,his dat

kendine zaman ayırmak : to make time for oneself

kendine çeki düzen vermek : to adapt oneself to,to gussy up

kendini : kendi your,his acc

kendini beğenmiş : smug,arrogant,conceited

kendinize : kendi your(pl) dat

kendisi : kendi his 

kendisi almak : to help oneself

kendisinden : kendi his abl

kendisine : kendi his dat

kendisini : kendi his acc

kendisinin : kendi his gen

kent : city,town

kentler : kent pl

kentleri : kent pl acc,his

kentlerin : kent pl gen

kere : time,occasion

kerecik : kere dim

kervan : caravan

kervanın : kervan gen

kesilen : kesilmek

kesilmek : to be cut,to fall,to be exhausted,to become

kesilmişti : kesilmek 3 past perf

kesin : certain,accurate,final

kesin olmak : to be certain,to be absolute

kesindi : kesin 3 past

kesinlik : precision,accuracy,certainty

kesinlikle : kesinlik with,certainly,absolutely

kesme : kesmek 2 neg imp

kesmek : to cut,to interrupt

kesti : kesmek 3 past

kestiremedi : kestirmek 3 cannot past

kestirememişti : kestirmek 3 cannot past perf

kestiremiyordum : kestirmek 1 cannot past cont

kestirip : kestirmek and

kestirip atmak : to settle once and for all

kestirmek : to estimate,to nap,to cause to cut

kestirmeliydim : kestirmek 1 nec past

keyfi : keyif acc

keyfimce : keyif my like

keyif : joy,pleasure

keyif çatmak : to enjoy oneself

kez : time

keşfedilmek : to be discovered

keşfedilmişse : keşfedilmek 3 past dub cond

keşfetmek : to explore,to find out

keşfettin : keşfetmek 2 past

keşfettiği : keşfetmek past part his,acc

keşfettiğini : keşfetmek past part his,your acc

keşfi : keşif acc,his

keşif : exploration,discovery

ki : that,but

kibarca : politely,gently

kibrit : match(device to make fire)

kibrit çakmak : to strike a match

kilit : lock

kilitlemek : to lock

kilitlerim : kilitlemek 1 ao

kilo : kilogram

kilometre : kilometer

kim : who,someone

kimde : kim loc

kime : kim dat

kimi : kim acc,his

kimi : some

kimi zaman : sometimes

kimileri : kimi their

kimin : kim gen

kimini : kim your,his acc

kimle : kim with

kimse : somebody,nobody

kimsecikler : not a soul,kimse dim pl

kimselerin : kimse pl gen

kimsenin : kimse gen

kimseninki : kimse gen that

kimseye : kimse dat

kimseyi : kimse acc

kimseyle : kimse with

kimsin : kim 2 pres

kimsiniz : kim 2 pl pres

kindar : vindictive,grudging

kindarlık : vindictiveness,grievance

kindarlıklarından : kindarlık pl their abl

kiremit : roofing tile

kiremitli : kiremit with

kitaba : kitap dat

kitabı : kitap acc,his

kitabımı : kitap my acc

kitap : book

kitaplar : kitap pl

kitaplardır : kitap pl + dir(to be 3 pres)

kitapları : kitap pl acc,his

kitaplarına : kitap pl your,his dat

kitaplarının : kitap pl his gen

kitapta : kitap loc

kişi : person

kişiler : kişi pl

kişilik : personality,for persons

kişinin : kişi gen

kişiye : kişi dat

kişiyle : kişi with

koca : large

kocaman : enormous,huge

koklamak : to smell

koklamamış : koklamak neg past ind part,3 neg past dub

koklanmak : to be smelled

koku : ordor,scent,smell

kokularıyla : koku pl his with

kokusu : koku his

kokusunu : koku his acc

kol : sleeve,arm

kolay : easy

kolay kolay : easily

kolayca : easily

kolaydır : kolay + dir(to be 3 pres)

kolaylık : convenience,ease

kolaylıkla : kolaylık with

kolayı : kolay his,acc

koleksiyon : collection

koleksiyonu : koleksiyon his

kollamak : to watch for,to look after

kollarıma : kol pl my dat

kollarımda : kol pl my loc

kollarımdaki : kol pl my loc that

kollarına almak : take smb. in one's arms

kollarını : kol pl your,his acc

kollayacağım : kollamak 1 fut

kolunuz : kol your(pl)

komik : funny,comic

konmak : to perch,to happen to have

konmamış : konmak neg past part

konu : topic,subject,issue

konuda : konu loc

konudaki : konuda that

konuları : konu pl acc

konulmak : be imposed 

konulmuş : konulmak past part

konunun : konu gen

konusu : konu his

konusudur : konusu + dir(to be 3 pres)

konusunda : konu his loc,about

konusuysa : konu his cond

konuvermişti : konmak 3 suddenly past perf

konuya : konu dat

konuyla : konu with

konuyu : konu acc

konuşalım : konuşmak 1 pl pres imp

konuşma : speech,talking

konuşmadan : konuşmak without

konuşmak : to speak,to talk

konuşmaktan : konuşmak abl

konuşmalarımız : konuşma pl our

konuşmamızı : konuşma our acc

konuşmanın : konuşma gen,your gen

konuşması : konuşma his

konuşmasını : konuşma his acc

konuşmaya : konuşma dat

konuşmaya başlamak : to get talking,to start talking

konuştu : konuşmak 3 past

konuştum : konuşmak 1 past

konuşurken : konuşmak 3 ao when

konuşuyorsun : konuşmak 2 pres

kopar : kopmak 3 ao

koparamam : koparmak 1 cannot ao

koparamazsın : koparmak 2 cannot ao

kopardığı : koparmak past part his

koparmak : to pluck,to pull off,to let out

kopartacağım : kopartmak 1 fut

kopartmak : to break off,to jab out

koparıp : koparmak and

koparır : koparmak 3 ao

kopmak : to break

kopya : copy

kopyası : kopya his

korkacağım : korkmak 1 fut

korkarım : korkmak 1 ao

korkma : fear,korkma verb noun

korkmadıklarını : korkmak neg past part their acc

korkmak : to fear,to be afraid

korkmam : korkmak 1 neg ao

korkması : korkma his

korkmuyorum : korkmak 1 neg pres

korkmuş : korkmak past ind part

korktular : korkmak 3 pl past

korktuğu : korkmak past part his

korku : fear,horror

korkudan : korku abl

korkulmak : to be frightend of

korkulu : frightening,fearful

korkulur : korkulmak 3 ao

korkunç : scary,terrible

korkup : korkmak and

korkusuzca : fearlessly,dauntlessly

korkuyla : korku with

korkuyor : korkmak 3 pres

korkuyordu : korkmak 3 past cont

korkuyorsun : korkmak 2 pres

koruduğum : korumak past part my

korumak : to preserve,to protect

koruyacak : korumak fut part

koruyucu : protector

koruyucusunu : koruyucu his acc

koskoca : huge,very big

kova : bucket

kovalamak : to pursue,to chase

kovalamıyorlar : kovalamak 3 pl neg pres

kovalıyorlar : kovalamak 3 pl pres

kovayı : kova acc

kovuk : hallow,vacuity

kovuğuma : kovuk my dat

koyar : koymak 3 ao

koyarsınız : koymak 2 pl ao

koydum : koymak 1 past

koyduğu : koymak past part his

koyduğum : koymak past part my

koymak : to put,to begin

koymaktan : koymak abl

koymuş : koymak past ind part

koymuşsun : koymak 2 past dub

koyuldu : koyulmak 3 past

koyuldum : koyulmak 1 past

koyulmak : to set out,to start

koyulmalıyım : koyulmak 1 nec pres

koyulmuştum : koyulmak 1 past perf

koyulurken : koyulmak 3 ao when

koyuluyorlardı : koyulmak 3 pl past cont

koyun : sheep

koyuna : koyun dat

koyunlar : koyun pl

koyunlarla : koyun pl with

koyunları : koyun pl acc,his

koyunların : koyun pl gen,your

koyunu : koyun acc,his

koyunum : koyun my

koyunun : koyun gen,your

koyununa : koyun your,his dat

koyununu : koyun your,his acc

koyununun : koyun your,his gen

koyup : koymak and

koç : ram

koşma : koşmak verb noun

koşmak : to run

koşmaya : koşma dat

koşul : condition

koşullar : koşul pl

koşulların : koşul pl gen,your

koşup : koşmak and

koşuyor : koşmak 3 pres

kral : king

krala : kral dat

kraldan : kral abl

kraldı : kral + dir(to be 3 past)

krali : kral acc

kraliyet : kingdom,royal

krallar : kral pl

kralları : kiral pl acc,his

krallık : kingdom,kingship,realm

krallık etmek : to reign

krallığımı : krallık my acc

krallığımın : krallık my gen

krallığına : krallık your,his dat

kralı : kral acc,his

kralım : kral my,dir(to be 1 pres)

kralın : kral gen,your

kralısınız : kral his 2 pl pres

kravat : necktie

kravattan : kravat abl

kucak : bosom,arms

kucağıma : kucak my dat

kul : subject,servant

kulak : ear

kulak asmak : to pay heed to,to mind,to lend an ear

kulak vermek : to listen carefully

kulakları : kulak pl his

kulaklarımda : kulak pl my loc

kulaklarımdaydı : kulaklarımda 3 past

kulaklarına : kulak pl his dat

kuldu : kul 3 past

kullanabilir : kullanmak can 3 ao

kullanmak : to use

kullanılma : kullanılmak verb noun

kullanılmak : to be used

kullanılmaya : kullanılma dat

kullanılmaya hazır : at the ready

kullanırdı : kullanmak 3 past rep

kullanıyordu : kullanmak 3 past cont

kulübe : hut,cabin

kulübesini : kulübe his acc

kum : sand

kum tepeciği : dune

kuma : kum dat

kumda : kum loc

kumdaki : kum loc that

kumdu : kum + dir(to be 3 past)

kumlar : kum pl

kumlarda : kum pl loc

kumlardan : kum pl abl

kumların : kum pl gen

kumru : collared dove,pigeon

kumrular : kumru pl

kumun : kum gen

kupkuru : bone-dry

kurabilme : kurmak can verb noun

kuracak : kurmak fut part

kural : rule,order

kurallarına : kural pl his dat

kuralımı : kural my acc

kurduran : kurdurmak pres part

kurdurmak : to cause (someone) to found or establish (something)

kurma : construction,building

kurmak : to set up,to install

kurmam : kurma my

kurtarmak : to recover,to rescue

kurtulmak : to get rid of

kurtuluş : salvation,release

kuru : dry

kurulmak : to be built,to be established,to get settled in

kurulmuştu : kurulmak 3 past perf

kurultay : convention

kurultay'a : kurultay dat

kurultayı'na : kurultay his dat

kurşun : lead

kurşunkalem : lead pencil,kurşun kalem

kurşunkaleminin : kurşunkalem your,his gen

kurşunkalemle : kurşunkalem with

kusmak : to vomit,to throw up

kusun : kusmak pres part

kusur : defect,flaw

kusura bakma : no offense,sorry about that,excuse me!

kusura bakmayın : excuse me,forgive me

kusuruma : kusur my dat

kutbu : pole

kutbu'ndaki : kutbu loc that

kutu : box

kutuların : kutu pl gen

kutunun : kutu gen,your gen

kutusu : kutu his

kutuyu : kutu acc

kuytu : nook,corner

kuytularında : kuytu pl his loc

kuyu : well

kuyular : well pl

kuyuları : well pl his,acc

kuyularına : well pl your,their,his dat

kuyunun : well gen,your

kuyusu : well his

kuyusunu : kuyu his acc

kuyuya : kuyu dat

kuyuyu : well acc

kuzey : north

kuş : bird

kuşku : doubt,suspicion

kuşkulanmak : to doubt,to suspect

kuşkulanmaya : kuşkulanmak verb noun dat

kuşkularım : kuşku pl my

kuşkusuz : no doubt,certainly,kuşku + suz(without)

kuşkuya : kuşku dat

kuşu : kuş his

kuşun : kuş gen,your

kâğıda : kâğıt dat

kâğıdı : kâğıt acc

kâğıt : paper

kâğıt parçası : scrap of paper

kâşif : explorer

kâşifim : kâşif + dir(to be 1 pres)

kâşifin : kâşif gen

kâşifler : kâşif pl

kâşiflerin : kâşif pl gen

kâşifsin : kâşif + dir(to be 3 pres)

kâşiften : kâşif abl

kök : root

kökleri : kök pl acc,their

kökleriyle : kök pl his with

kökünden : kök his abl

kör : blind

kördür : kör + dir(to be 3 pres)

kötü : evil,bad

kötülerin : kötü pl gen

kötülük : badness,eveilness

kötülük etmek : to do (someone) harm

kötülüğün : kötülük gen

kötüsü : kötü his

köy : village

köyden : köy abl

köylü : peasant,villager

köyün : köy gen

köşe : edge,corner

köşe bucak : every nook and cranny

köşesinde : köşe his loc

köşesine : köşe his dat

kümes : coop,poulty house

kümeslerde : kümes pl loc

kürk : fur

kürklü : furry

kürkünün : kürk his gen

kürküyle : kürk his with

küçücük : tiny

küçücüktü : küçücük + dir(to be 3 past)

küçücüktür : küçücük + tür(to be 3 pres)

küçük : small,little

küçükken : küçük when

küçüklerden : küçük pl abl

küçükleriydi : küçük their 3 past

küçükse : küçük 3 cond

küçüktü : küçük + dir(to be 3 past)

küçüktüm : küçük 1 past

küçüktür : küçük + tür(to be 3 pres)

küçülmek : to shrink,to decrease

küçülüp : küçülmek and

küçümsemek : to be little,to underestimate

küçümserdi : küçümsemek 3 past rep

küçümserlerdi : küçümsemek 3 pl ao past

küçüğe : küçük dat

küçüğüm : küçük my

kıl : hair,bristle

kılan : kılmak pres part

kılmak : to make,to do

kılmış : kılmak 3 past dub

kılı : kıl his

kılı kırk yarmak : to refine,to split hairs

kımıldadığını : kımıldamak past part his acc

kımıldamak : to move slightly

kımıldar : kımıldamak 3 ao

kımıldatmadan : kımıldatmak without

kımıldatmak : to move

kımıldatsan : kımıldatmak 2 ao cond

kımıldatışta : kımıldatmak way loc

kımıldayamadım : kımıldamak 1 cannot past

kımıldayamaz : kımıldamak +ama(pot neg) 3 pres

kınama : censure,condemnation,reproach

kınamak : to condemn,to reproach

kınamayın : kınama 2 neg imp

kıpkırmızı : bright red,fiery

kıpkırmızıydı : kıpkırmızı 3 past

kıpırdamak : to move,to shove

kıpırdayamıyordum : kıpırdamak 1 cannot past cont

kıpırdayan : kıpırdamak pres part

kıravat : kravat

kırdıklarından : kırmak past part their abl

kırk : forty,very many

kırkta : kırk loc

kırmak : to break,to hurt

kırmızı : red

kırmışlardı : kırmak 3 pl past perf

kırmıştı : kırmak 3 past perf

kırıklık : weakness,brokenness

kırıklığına : kırıklık your,his dat

kırılmak : to break,to become broken

kırılmıştı : kırılmak 3 past perf

kısa : short,brief

kısaca : shortly,briefly

kısmını : kısım his acc

kısım : part,section

kıta : continent

kıtanın : kıta gen

kıtasında : kıta his loc

kıyı : shore,edge

kıyısına : kıyı his dat

kız : girl

kızardı : kızarmak 3 past

kızarma : blushing,kızarmak verb noun

kızarmak : to blush,to go red

kızarmasi : kızarma his

kızarmıştı : kızarmak 3 past perf

kızarık : red-

kızlarla : kız pl with

kızlarıyla : kız pl his with

kızmak : to be angry,to get angry

kızmıştı : kızmak 3 past perf

laf : word

lafa : laf dat

lafa tutmak : to chat,to keep talking

lahana : cabbage

lahanaya : lahana dat

lamba : lamp

lambanın : lamba gen

lanet : damnation,curse,damned

ları : their(ları,leri)

lav : lava

lavlarını : lav pl his acc

lider : leader

lideri : lider his

lira : Turkish lira

liralık : worth (so many) liras,lira + lik

lokma : bite

lokmada : lokma loc

lütfeder : lütfetmek 3 ao

lütfen : please,kindly

lütfetmek : to favour,to grace

madeni : metal

majeste : majesty

majesteleri : majeste pl his

majestelerinde : majeste pl his loc

makasçı : switchman,pointsman

makasçının : makasçı gen,your

makasçısı : makasçı his

makinist : mechinist,mechanic

makiniste : makinist dat

makinisti : makinist his,acc

mantar : mushroom

mantarın : mantar gen

mantık : logic,reason

mantıklı : mantık with,rational,senseful

mantığımı : mantık my acc

martı : seagull

martıya : martı dat

masa : table,board

masada : masa loc

masadan : masa abl

masal : fairy tale,tale

masallarında : masal pl your,his loc

masallarındaki : masal pl his loc that

masan : desk

masanın : masan gen

masasının : masa his gen

masaya : masa dat

masum : innocent

masumdurlar : masum 3 pl pres

maya : yeast

mayası : maya his

memnun : grateful,peased,satisfied

memnun kalmak : to be satisfied

mendil : handkerchief

mendille : mendil with

merak : worry,curiosity,interest

merak etmek : to wonder,to worry,to be curious about

merak sarmak : to become interested in

merakla : merak with,curiously,interestedly

meraklandırmak : to make (someone) anxious or curious

meraklandırmıştı : meraklandırmak 1 past perf

meraklanmak : to worry,to get curious

meraklanmıştı : meraklanmak 3 past perf

meraklı : curious

meraklısının : meraklı his gen

meraktan : merak abl

merkez : center

merkezinden : merkez his abl

mesele : issue,question,matter

meselesi : mesele his

meselesidir : mesele his + dir(to be 3 pres)

meslek : occupation,profession

meslek adamı : professionalist

metal : metal

metalik : metallic,metal

metre : meter

meşgul : busy,occupied

meşguldü : meşgul 3 past

mi : an enclitic particle used to make a statement into a question asking for a yes-or-no answer

midir : mi + dir(to be 3 pres)

midirler : mi + dir(to be 3 pl pres)

mil : mile

milyar : billion,milliard

milyon : million

milyonlarca : milyon,millions of

milyonluk : milyon,worth millions

miravat : mi kravat

misin : mi 2 pres

misiniz : mi 2 pl pres

miting : meeting,demonstration

mitinglerdeki : miting pl loc that

miydi : mi 3 past

miydin : mi 2 past

miyim : mi 1 pres

miymiş : mi + miş(to be ao dub)

modelinden : model his abl

mor : purple

morundan : mor his,your abl

motor : engine

motorda : motor loc

motoru : motor acc,his

motorumun : motor my gen

motorun : motor gen,your

motorundaki : motor your,his loc that

motorunu : motor his acc

moturunu : motorunu

mu : mi

muhteşem : brilliant,magnificent

musun : mu 2 pres

musunuz : mu 2 pl pres

mut : happiness

mutlak : absolute

mutlu : happy

mutlu etmek : to make happy

mutlu olmak : to become happy

mutluluk : happiness

mutluluklar : mutluluk pl

mutluluğum : mutluluk my

mutluluğuma : mutluluk my dat

mutluluğumun : mutluluk my gen

mutluluğumuz : mutluluk our

mutluydular : mutlu 3 pl past

mutluydum : mutlu 1 past

mutluyum : mutlu 1 pres

mutsuz : mut without,unhappy

mutsuzluk : unhappiness

mutsuzluğa : mutsuzluk dat

mutsuzum : mutsuz 1 pres

muydun : mu 2 past

muydunuz : mu 2 pl past

muyum : mu 1 pres

mü : mi

mükemmel : perfect,great

mümkün : possible,likely

mürekkep : ink

mürekkeple : mürekkep with

müthiş : terrific,splendid

müzik : music

mı : an enclitic particle used to make a statement into a question asking for a yes-or-no answer

mıdır : mı + dır(to be 3 pres)

mırıldandı : mırıldanmak 3 past

mırıldanmak : to whimper,to grumble

mırıldanmıştı : mırıldanmak 3 past perf

mısın : mı 2 pres

mıydın : mı 2 past

mıyım : mı 1 pres

n'apalım : ne yapalım

n'olur : ne olur

nabız : pulse

narin : delicate

nasıl : how,just as,what sort

nasıl olsa : anyhow,anyway

nasıldı : nasıl + dir(to be 3 past)

nasılmış : nasıl + mış(to be 3 ao dub)

nazikçe : gently,elegantly

ne : neither,nor

ne : what,how

ne bileyim : how should I know

ne de : nor,either

ne de olsa : still,nevertheless

ne denli : how,how much

ne idüğü belirsiz : nondescript

ne kadar : how,how much

ne olur : please

ne olur ne olmaz : just in case

ne var ki : but,only

ne yazık ki : regrettably,unfortunately

ne zaman : when

neden : reason,why,what for

neden sonra : long afterwards

nedendi : neden 3 past

nedeni : neden his,acc

nedenim : neden my

nedenini : neden your,his acc

nedenle : neden with

nedir : ne + dir(to be 3 pres),what is

nefis : brilliant,superb

neler : ne pl

nerden : nere abl,from where 

nerdeyse : nere loc cond,almost

nere : where,what place 

nerede : nere loc,where,wherever

neredeler : nerede pl

nereden : nere abl,from where 

neredeyse : nearly,almost

nerelen : nere

nereli : whence,from what place

nerelisin : nereli + dir(to be 2 pres)

neresi : nere his,where

nereye : nere dat,where

nesi : what

nesne : article,object

nesnenin : nesne gen

neydi : ne + dir(to be 3 past)

neye : ne dat

neyi : ne acc,what

neyin : ne gen

neyse : anyway

nezaket : kindness,grace

nezaketini : nezaket your,his acc

nezle : common cold

niye : why

niyet : intention,plan,will

niyete : niyet dat

niyetine : niyet your,his dat

niyetli : niyet with,intentioned

niçin : why 

nokta : point,spot

noktasında : nokta his loc

noktaya : nokta dat

not : note,memorandum

not almak : to take note of

not etmek : to note,to write down

numara : number,trick

numaraların : numara pl gen

numaralı : numbered,marked with a number

numarasını : numara his acc

o : he,she,it,that

o halde : in that case,then

o kadar : so

o sırada : at that time

o zaman : at that case,then

ocak : oven,cooker

ocaktaki : ocak loc that

oda : room,chamber

odasının : oda his gen

odur : o + dir(to be 3 pres)

oh : oh

okudu : okumak 3 past

okuma : reading

okumak : to read,to study

okumasını : okuma his acc

okumuştum : okumak 1 past perf

okuyunca : okumak when

okyanus : ocean

okyanusları : okyanus pl his,acc

okyanuslarınız : okyanus your(pl)

okyanusun : okyanus gen

okşadım : okşamak 1 past

okşamak : to fondle,to pat

olabildiğince : olamak can past part gen,as far as

olabilecek : olmak can fut part

olabileceğim : olmak can fut part my

olabilir : olmak 3 can ao,possible,possibly

olabilirdi : olmak 3 can ao past

olabiliyor : olmak 3 can pres

olabilmek : to be able to

olacak : olmak 3 fut

olacaksın : olmak 2 fut

olacağı : olmak fut part his

olacağım : olmak 1 fut

olamadım : olmak 1 cannot past

olamayacakmışım : olmak 1 cannot fut past ind part my

olamayız : olmak 1 pl cannot ao

olamaz : olmak 3 cannot ao

olamazdı : olmak 1 cannot ao past

olamazsın : olmak 2 cannot ao

olamıyor : olmak 3 cannot pres

olan : olmak pres part,the one that is 

olanak : possibility,opportunity

olanaksız : olanak without,impossible

olanaksızdır : olanaksız 3 pres

olanlarıdır : olan pl their 3 pres

olanı : olmak pres part acc

olarak : olmak by,as

olay : event,happening

olayda : olay loc

olaydaki : olay loc + ki(that)

olaydan : olay abl

olaydır : olay + dir(to be 3 pres)

olayını : olay his acc

olayının : olay your,his gen

olağan : usual,normal

olağandışı : extraordinary,unusual

olağanüstü : extraordinary

oldu : olmak 3 past

oldukları : olmak past part their

olduklarını : olmak past part their acc

oldukça : quite,pretty

oldular : olmak 3 pl past

oldum : olmak 1 past

olduğu : olmak past part his

olduğu gibi : as so,as is

olduğum : olmak past part my

olduğuma : olmak past part my dat

olduğumu : olmak part part my acc

olduğun : olmak past part gen,your

olduğuna : olmak past part his,your dat

olduğunda : olmak past part his,your loc

olduğundan : olmak past part his abl

olduğunu : olmak past part his,your acc

olduğunun : olmak past part his,your gen

olduğunuzu : olmak past part your(pl) acc

olma : olmak verb noun being,existence,happening

olmadan : olmak without

olmadı : olmak 3 neg past

olmadık : olmak neg past part

olmadığı : olmak neg past part acc,his

olmadığından : olmak neg past part his abl

olmadığını : olmak neg past part your,his acc

olmak : to exist,to be

olmaları : olma pl his

olmalı : olmak 3 nec pres

olmalılar : olmak 3 pl nec pres

olmalısın : olmak 2 nec pres

olmalıydı : olmak 3 nec past

olmam : olma my

olmama : olma my dat

olmamış : olmak neg past part,3 neg past dub

olmamıştı : olmak 3 neg past perf

olmamıştır : olmamış 3 pres

olman : olma your

olmana : olma your dat

olmanın : olma your gen

olmasa : olmak 3 neg ao cond

olması : olma his

olması için : in order that

olmasın : olmak 3 neg imp

olmasına : olma his dat

olmasından : olma his abl

olmasını : olma his acc

olmaya : olma dat

olmayacak : olmak 3 neg fut

olmayan : olmak neg pres part,not

olmayı : olma acc

olmayıveriyor : olmak 3 neg suddenly pres

olmaz : no,olmak 3 neg ao

olmazdı : olmak 3 neg past rep

olmazlar : olmak 3 neg pl ao

olmazmış : olmak 3 neg ao past

olmazsa : olmak 3 cond neg ao

olmazsın : olmak 2 neg ao

olmuyor : olmak 3 neg pres

olmuyordu : olmak 3 neg past cont

olmuyorlardı : olmak 3 pl neg past cont

olmuş : olmak past ind part,3 past dub

olmuştu : olmak 3 past perf

olmuştur : olmak 3 past dub

olsa : olmak 3 ao cond

olsa olsa : at the most 

olsalardı : olmak 3 pl cond past

olsan : olmak 2 pres cond

olsaydı : olmak 3 cond past

olsun : olmak 3 imp,anyway,let it be

olsunlar : olmak 3 pl imp

olun : olmak 2 pl imp

olunabilir : olunmak 3 can ao

olunca : olmak when

olunmak : impersonal passive to become

olur : olmak 3 ao

olurdu : olmak 3 ao past

olurdum : olmak 1 ao past

olursa : olmak 3 ao cond

olursa olsun : so be it

olursan : olmak 2 ao cond

olursun : olmak 2 ao

olurum : olmak 1 ao

oluruz : olmak 1 pl ao

oluver : olmak + iver(swiftness and easyness) 3 ao

oluverir : olmak 3 suddenly ao

oluvermek : to happen spontaneously

oluyor : olmak 3 pres

oluyordum : olmak 1 past cont

oluyordur : oluyor 3 pres

oluyorlar : olmak 3 pl pres

oluyorlardı : olmak 3 pl past cont

oluyormuş : olmak 3 past cont dub

oluyorum : olmak 1 pres

oluş : existence,being

oluşma : emergence,formation

oluşması : oluşma his

oluşmasına : oluşma his dat

oluşu : oluş his,acc

oluşudur : oluş his + dir(to be 3 pres)

oluşum : formation,generation

oluşuma : oluş my dat

oluşun : oluş gen,your

omuz : shoulder

omuzlarını : omuz pl his,their acc

on : ten

ona : o dat

onaramadım : onarmak 1 cannot past

onarmak : to fix,to repair

onarılmak : to be repaired

onarılmayacak : onarılmak neg fut part

onarım : repair

onda : o loc

ondaki : onda that

ondan : o abl,from that reason

onlar : o pl

onlara : o pl dat

onlardan : o pl abl

onlarla : o pl with

onları : o pl acc

onların : o pl gen

onu : o acc

onun : o gen,his,her,its

onun yerine : instead,rather

onurunu : honour his acc

oo : oh

opera : opera

operadaki : opera loc that

ora : there

orada : ora loc,there

oradaki : yonder,orada that

oradan : ora abl

oradan oraya : backwards and forwards

oralar : ora pl

oralarda : out therem,ora pl loc

oralardaki : ora pl loc

orası : ora his,there

orası öyle : that's true./that's so

oraya : ora dat

orayı : ora acc

ordu : army,military

ordusu : ordu his

orduya : ordu dat

orman : forest

ormanlar : orman pl

ormanlardan : orman pl abl

orta : middle,centre

ortadan : orta abl

ortadan kaldırılmak : to put away

ortalık : surroundings,middle

ortalığa : ortalık dat

ortalığı : ortalık acc

ortasında : orta his loc

ortaya : orta dat

ortaya koymak : to produce,to expose

ortaya çıkarmak : to find out,to discover,to reveal

ortaya çıkmak : to show up

ot : grass,herb

otlar : ot pl

otların : ot pl gen

otorite : authority

otoritemin : otorite my gen

otoritenin : otorite your gen

otoriter : authoritative

otoritesine : otorite his dat

oturabilir : oturmak 3 can ao

oturacak : oturmak 3 fut,fut part,seat

oturacaksın : oturmak 2 fut

oturarak : oturmak while

oturdu : oturmak 3 past

oturdum : oturmak 1 past

oturduğu : oturmak past part his

oturduğunda : oturmak past part your,his loc

oturma : sitting

oturmak : to sit,to reside

oturmakta : oturmak loc

oturmanı : oturma your acc

oturmuş : oturmak past ind part

oturup : oturmak and

oturur : oturmak 3 ao

otururdu : oturmak 3 ao past

otururduk : oturmak 1 pl ao past

otururken : oturmak 3 ao when

oturursun : oturmak 2 ao

oturursunuz : oturmak 2 pl ao

oturuyor : oturmak 3 pres 

oturuyordu : oturmak 3 past cont

oturuyorum : oturmak 1 pres

otuz : thirty

otuzar : otuz each,thirty each

ovuşturdum : ovuşturmak 1 past

ovuşturmak : to rub

oyalanma : procrastination,distraction

oydu : o 3 past

oymak : to carve,to cut

oynadığımı : oynamak past part my acc

oynamak : to play

oynar : oynamak 3 ao

oynarlar : oynamak 3 pl ao

oynatmadan : oynatmak without

oynatmak : to exhibit,to make (something) move

oynayalım : oynamak 1 pl imp

oynayamam : oynamak 1 cannot ao

oynaşmak : to play with one another

oynaşıyordu : oynaşmak

oysa : in fact,but,however

oyun : game

oyunları : oyun pl acc

oyununa : oyun his dat

oğlan : boy

para : money

paravan : screen

parlak : bright

parlamak : to shine,to glow,to flash

parlayan : shining,parlamak pres part

parlayıverdi : parlamak 3 suddenly past

parlıyor : parlamak 3 pres

parmak : finger

parmaklarım : parmak pl my

parmaklık : fence

parmağım : parmak my

parmağından : parmak your,his abl

parça : component,part,piece

parça parça : in parts,piece by piece

parçalamak : to break up,to split

parçalayıverirler : parçalamak 3 pl ıver(suddenly) ao

parçası : parça his

parçasına : parça his dat

parçaydı : parça 3 past

parıldama : parıldamak verb noun

parıldamak : to shine,to glitter

parıldamaya : parıldama dat

parıldayan : parıldamak pres part

parıldıyor : parıldamak 3 pres

parıltı : glow,glitter

parıltıdan : parıltı abl

parıltıyı : parıltı acc

pasifik : pacific

pasifikteki : pasifik loc that

paslanmak : to rust,to be rusty

paslanmış : paslanmak past ind part

paslı : rusty

patent : patent

patentini : patent your,his acc

patladı : patlamak 3 past

patlama : explosion

patlamak : to blast,to blow up,to burst

patlamalar : patlama pl

patlamaya : patlama dat

pay : lot,share

payı : pay acc,his

paçavra : rag

paçavradan : paçavra abl

pek : much,very

pek de : not all that

peki : alright,well

pencere : window

pencerelerinde : pencere pl his loc

pencerelerinden : pencere pl his abl

pencereni : pencere your acc

pencereyi : pencere acc

pençe : claw,paw

pençelerim : pençe pl my

pençelerini : pençe pl your,his acc

pençeleriyle : pençe pl his,their with

pençesinde : pençe his loc

perde : curtain

perdesi : perde his

peri : fairy,pixie

peri masalı : fairytale

perişan : miserable,disordered

perşembe : Thursday

perşembeleri : perşembe pl his

peş : behind

peşimdeki : peş my loc that

peşin : peş gen,your,advance,in advance

peşinde : peş your,his loc,behind,after

peşinde olmak : to chase,to be after,to pursue

peşindeler : peşinde 3 pl pres

peşine : peş your,his dat

peşine takılmak : to trail along after

peşini : peşin acc

peşini bırakmak : to stop following

piliç : chiken

piliçler : piliç pl

piliçleri : piliç pl acc

pilot : pilot

pilotluk : being a pilot

pilotluğa : pilotluk dat

piyes : play,drama

pişmanlık : to regret,to remorse

politika : politics

politikadan : politika abl

portre : portrait

portresini : portre his acc

poz : pose,exposure

pozlar : poz pl

prens : prince

prens'e : prens dat

prens'i : prens acc

prens'im : prens my

prens'in : prens gen

prens'le : prens with

prense : prens dat

prensi : prens his,acc

prensim : prens my

prensin : prens gen,your

prensle : prens with

prenste : prens loc

problem : problem

pusula : compass

püskürebilir : püskürmek 3 can pres

püskürme : eruption,ejection

püskürmeden : püskürmek without

püskürmek : to erupt,to sputter,to spout

püskürmeler : püskürme pl

püskürtebiliyorlar : püskürtmek 3 pl can pres

püskürtmek : to spray,to dust

püskürür : püskürmek 3 ao

püskürüverdi : püskürüvermek 3 past

püskürüvermek : püskürmek suddenly

pırıl : bright,sparkling

pırıl pırıl : bright,sparkling

pırıltı : twinkling,blink,sparkle

pırıltılar : pırıltı pl

pırıltılı : pırıltı with,glary,gleamy

rahat : comfortable,at ease

rahatladı : rahatlamak 3 past

rahatlamak : to relax,to settle

rahatlamamıştım : rahatlamak 1 neg past perf

rahatlatmak : to relieve,to relax,to make (someone) feel better

rahatlatmıştı : rahatlatmak 3 past perf

rahatlattı : rahatlatmak 3 past

rahatlatın : rahatlatmak 2 pl imp

rahatsız : comfortable without,disturbed,uncomfortable

rahatını : rahat his acc

rahatını kaçırmak : to annoy,to discomfit

rakam : number,figure

rakamlardan : rakam pl abl

rakamları : rakam pl acc

rapor : report

raporu : rapor acc

rasgele : randomly,haphazard

rastladı : rastlamak 3 past

rastladığım : rastlamak past part my

rastladığımda : rastlamak past part my loc

rastlamak : to meet by cance,to come across

rastlamayınca : rastlamak neg when

rastlanan : rastlanmak pres part

rastlanmadık : rastlanmak neg past part

rastlanmak : to encounter

rastlantı : coincidence

rastlantıyla : rastlantı with,accidentally

rastlanır : rastlanmak 3 ao

rastlayabildik : rastlamak 1 pl can past

rastlayamamıştım : rastlamak 1 cannot past perf

razı : content,satisfied

rengi : renk acc,his

rengi atmak : to turn pale

renginde : renk his loc

rengindedir : renk his loc 3 pres

rengindeki : renk his loc that

rengini : renk his acc

rengiyle : renk his with

renk : color

renklerini : renk pl his acc

renkli : colourful

resim : picture,painting

resimde : resim loc

resimden : resim abl

resimle : resim with

resimler : resim pl

resimlerde : resim pl loc

resimleri : resim pl acc,his

resimlerimin : resim pl my gen

resimlerin : resim pl gen

resimleriyle : resim pl his with

resme : resim dat

resmi : resim acc,his

resmidir : resim my + dir(to be 3 pres)

resmim : resim my

resmimi : resim my acc

resmin : resim your,gen

resminden : resim his,your abl

resmini : resim his,your acc

ressam : painter

romatizma : rheumatism

romatizmalarım : romatizma pl my

romatizmam : romatizma my

rüya : dream

rüya görmek : to dream,to have a dream

rüyadaymışım : rüya loc 1 past dub

rüyası : rüya his

rüzgarın : rüzgâr gen

rüzgâr : wind

rüzgârda : rüzgâr loc

rüzgârdan : rüzgâr abl

rüzgârla : rüzgâr by

rüzgârlar : rüzgâr pl

rüzgârlardan : rüzgâr pl abl

rüzgârı : rüzgâr acc

rüzgârın : rüzgâr gen

saat : hour

saat kaçta : at what time

saati : saat acc,his

saatinde : saat his loc

saatindeyiz : saatinde + dir(to be 1 pl pres)

saatlerce : for hours

saatlerden : saat pl abl

saatlerinde : saat pl his loc

saatte : saat loc

sabah : morning

sabahları : sabah pl acc,every morning,in the mornings

sabahı : sabah his,acc

sabahında : sabah your,his loc

sabrım : sabır my

sabır : patience

sabırlı : sabır with,patient

sade : simple,plain

sadece : just

sadeydi : sade 3 past

sadık : faithful,loyal

saf : pure

saf saf : naively,innocently

sahibi : sahip acc,his

sahibim : sahip my,dir(to be 1 pres)

sahip : owner,possessor

sahip olmak : to have,to hold,to possess

sahip çıkmak : to lay claim to,to protect

sahipmişim : sahip + dir(to be 1 past dum)

sahipsiz : sahip without,ownerless

sahipti : sahip 3 past

sahne : scene,stage

sahneye : sahne dat

saklamak : to hide,to keep

saklanmak : to hide,to be kept

saklanmış : secreted,saklanmak past ind part

saklı : hidden,behind

saklıydı : saklı + dir(to be 3 past)

saklıyordu : saklamak 3 past cont

saksı : flowerpot

saksılar : saksı pl

sakınca : inconveniency,objection

sakıncalı : unfavorable,objectionable

sakıncası : sakınca his

sakınmak : to beware,to avoid

sal : raft

salladı : sallamak 3 past

salladım : sallamak 1 past

sallamak : to shake,to swing

sallanma : sallanmak 2 neg imp

sallanmak : to swing,to hang around

sallar : sallamak 3 ao

sallarken : sallamak 3 ao when

sallayarak : sallamak by

sallıyordu : sallamak 3 past cont

salmak : to displatch,to put out

salmış : salmak past ind part,3 past dub

saltanat : reign,sovereignty

saltanat arabası : state carriage

salın : salmak 2 pl imp

salıyla : sal his with

sana : sen dat

sanacaklar : sanmak 3 pl fut

sanacaksın : sanmak 2 fut

sanat : art,artifice

sanatına : sanat his dat

sanatından : sanat his abl

sandık : chest

sandıkların : sandık pl gen

sandım : sanmak 1 past

sandın : sanmak 2 past

sandığı : sandık his,acc

sandığın : sandık gen

saniye : second

saniyede : saniye loc

saniyem : saniye my

sanki : seems like,as it were

sanmak : to suppose,to think,to reckon

sanmıyordu : sanmak 3 neg past cont

sanmıyorum : sanmak 1 neg pres

sansa : sanmak 3 pres cond

sanırdım : sanmak 1 ao past

sanırlar : sanmak 3 pl ao

sanırım : sanmak 1 ao

sanıyordu : sanmak 3 past cont

sanıyorsun : sanmak 2 pres

sanıyorum : sanmak 1 pres

sapan : sapmak pres part

sapasağlam : well and sound,very strong

sapmak : to deviate,to turn,to resort to

saptım : sapmak 1 past

sarar : sarmak 3 ao

sararlar : sarmak 3 pl ao

sardunya : geranium

sardunyalar : sardunya pl

sardım : sarmak 1 past

sarhoş : drunk,intoxicated

sarhoşa : sarhoş dat

sarhoşlar : sarhoş pl

sarhoştan : sarhoş abl

sarhoşunki : sarhoş gen that

sarkmak : to dangle

sarkıyor : sarkmak 3 pres

sarmak : to wrap,to interest

sarmış : sarmak part part

sarsmak : to shake

sarstı : sarsmak 3 past

sarı : yellow

sarıldı : sarılmak 3 past

sarılmak : to embrace,to twine

sarıp : sarmak and

sarısı : sarı his

satan : satmak pres part

satmak : to sell

satı : sale,selling

satıcı : seller,salesman

satıcının : satıcı gen

satılan : satılmak pres part

satılmak : to sell,to be sold

satın : sale

satın alma : buying

satın almak : to buy 

satıyorsun : satmak 2 pres

satıyorsunuz : satmak 2 pl pres

savaş : war

savaşıydı : savaş his +dı(to be 3 past)

savma : savmak verb noun

savmak : to get rid,to send away

savunacak : savunmak fut part

savunmak : to defend,to protect

sayarsak : saymak 1 pl ao cond

saydı : saymak

saye : shade,protection

sayesinde : saye his loc,under favour of,by means of

sayfa : page

sayfada : sayfa loc

sayfadaki : sayfa loc that

sayfadakinin : sayfadaki gen

saygı : esteem,respect,honour

saygı göstermek : to respect

saygıyla : respectfully,saygı with

saymak : to count,to regard,to list,to consider

saymazsak : saymak 1 pl neg pres cond

sayı : number

sayıdaysa : sayı loc if

sayılamayacağını : sayılmak cannot fut part his acc

sayılar : sayı pl

sayılara : sayı pl dat

sayılardan : sayı pl abl

sayılarla : sayı pl with

sayıları : sayı pl acc

sayıların : sayı pl gen

sayılmak : to be counted,to rate

sayılmaz : sayılmak 3 neg ao

sayılmıyor : sayılmak 3 neg pres

sayıp : saymak cont

sayısını : sayı his acc

sayıyorum : saymak 1 pres

saç : hair

saçlara : saç pl dat

saçları : saç pl his

saçların : saç pl gen

saçlı : saç with

saçma : gibberish,idiotic,silly,stupid,absurd

saçma sapan : nonsensical,foolish,nonsense

saçmak : to scatter,to radiate

saçmaladım : saçmalamak 1 past

saçmalamak : to drool,to babble,to bullshit

saçmaydı : saçma 3 past

saçın : saç your

saçına : saç your,his dat

saçıyordu : saçmak 3 past cont

sağ : right

sağa : sağ dat

sağduyu : common sense

sağduyuya : sağduyu dat

sağladığı : sağlamak past part his

sağlamak : to provide,to ensure

sağlıyorum : sağlamak 1 pres

sefer : journey,time

seferinde : sefer his loc

seferlik : (something) which is enough to last for (so many) times or occasions

sekiz : eight

sekize : sekiz dat

selam : greeting

selam vermek : to salute,to greet

selamladı : selamlamak 3 past

selamlama : salutaion,selamlamak verb noun

selamlamak : to salute,to greet

selamlarım : selamlamak 1 ao

selamlayacağım : selamlamak 1 fut

sen : you

sence : in your opinion,what do you think

sende : sen loc

senden : sen abl

seni : sen acc

senin : sen gen

senindir : sen gen 3 pres

seninki : senin that,yours

seninkiler : seninki pl

seninkinin : sen gen that gen

seninkiyse : sen your that cond

seninle : sen gen with

sense : sen cond

sensin : sen + dir(to be 2 pres)

serin : cool,chilly

serinletiyor : serinletmek 3 pres

serinletmek : to cool,to refresh

serinlik : coolness

serinliği : serinlik his,acc

serpilmek : to flourish

serpilmesine : serpilmek verb noun his dat

serpin : serpmek 2 pl imp

serpmek : to sprinkel,to scatter

sersem : dullard,stupefied,dazed

sert : firm,stiff,harsh

serüven : adventure

serüvenleri : serüven pl his

ses : voice,sound

ses etmek : to make a noise

ses çıkarmak : to noise

sesi : ses acc,his

sesini : ses his,your acc

sesinin : ses his,your gen

sesle : ses with

sesler : ses pl

sesleri : ses pl acc,his

seslerinden : ses pl his abl

sessiz : ses less,slient,quite

sessizce : quietly,silently

sessizlik : silence,still

sessizlikte : sessizlik loc

sessizlikten : sessizlik abl

sessizliğe : sessizlik dat

sessizliğin : sessizlik gen,your

sessizliğine : sessizlik your,his dat

sevdikleri : sevmek past part their

sevdiğim : sevmek past part my

sevdiğin : sevmek past part your

sevdiğini : sevmek past part your,his acc

sevdiğiniz : sevmek past part your(pl)

seve : gladly,sevmek by(repeat)

seve seve : willingly,with pleasure

seveceksin : sevmek 2 fut

sevecenlik : kindness

sevecenlikle : sevecenlik with

sevecenliği : sevecenlik acc,his

seveceğim : sevmek 1 fut

seven : sevmek pres part

sever : sevmek 3 ao

severdim : sevmek 1 ao past

severmiş : sevmek 3 ao dub

severse : sevmek 3 ao cond

seversen : sevmek 2 ao cond

sevgi : love

sevgili : darling,dear

sevgimi : sevgi my acc

sevgisindeki : sevgi his loc that

sevgisine : sevgi his dat

sevgiyi : sevgi acc

sevimli : cute,nice

sevimlilik : cuteness,sevimli + lik

sevindiler : sevinmek 3 pl past

sevindim : sevinmek 1 past

sevineceksin : sevinmek 2 fut

seviniyorlardı : sevinmek 3 pl past cont

sevinmek : to rejoice,to be happy

sevinç : joy,delight

sevinçle : sevinç with,gladly

sevinçli : joyful,happy

sevinçliyim : sevinçli + dir(to be 1 pres)

sevinçten : sevinç abl

seviyor : sevmek 3 pres

seviyorsanız : sevmek 2 pl pres cond

seviyorum : sevmek 1 pres

sevmek : to love,to like

sevmem : sevmek 1 neg ao

sevmemiş : sevmek neg past ind part,3 neg past dub

sevmez : sevmek 3 neg ao

sevmezdi : sevmek 3 neg ao past

sevmişimdir : sevmek 1 past dub + dir(to be 3 pres)

sezgi : intuition,instinct

sezgisiyle : sezgi his with

sezinledi : sezinlemek 3 past

sezinlemek : to feel,to understand

sezinliyordum : sezinlemek 1 past cont

seçebileceğim : seçmek can fut part my

seçerim : seçmek 1 ao

seçik : clear,distinct

seçiyor : seçmek 3 pres

seçiyordu : seçmek 3 past cont

seçmek : to choose

seçtim : seçmek 1 past

sigara : cigarette

sigaramı : sigara my acc

sigaranız : sigara your(pl)

silah : weapon

silahlar : armaments,weaponry

silahları : silahlar acc,his

silahı : silah his

sildi : silmek 3 past

silkerek : silkmek by

silkip : silkmek and

silkmek : to shake

silmek : to wipe

simsiyah : jet black,pitchblack

sindirim : digestion

sindirimi : sindirim acc

sindirimleri : sindirim their

sindirmek : to digest

sindirmekte : sindirmek 3 cont

sinek : fly,housefly

sinekler : sinek pl

siperlik : brim,shelter,visor

sipsivri : very sharp

sitem : reproach

sitemsiz : sitem + siz(-less)

sivri : sharp,pointed

sivriltmek : to distinguish,to sharpen

sivriltti : sivriltmek 3 past

siz : you(pl)

sizce : in your opinion

sizden : siz abl

size : siz dat

sizi : siz acc

sizin : siz gen,your(pl)

sizler : siz pl

sokabilir : sokmak 3 can ao

sokacak : sokmak 3 fut,fut part

sokak : street

sokma : biting

sokmak : to insert,to put in,to bite

sokmasın : sokmak 3 neg imp

sokmasını : sokma his acc

sokmaya : sokma dat

sokulabilirim : sokulmak 1 can ao

sokulmak : to be put in,to be let into (a place)

sokuyorum : sokmak 1 pres

sol : left

sola : sol dat

solgun : white,pale

solmak : to wither

soludu : solumak 3 past

soluk : breath,respiration,pale

soluk almak : to breathe,to inhale

soluklarım : soluk pl my

solukta : soluk loc

solumak : to breathe heavily,pant

solup : solmak and

soluyordu : solumak 3 past cont

son : end,final,terminal

son derece : extremity,extreme

son hızla : at full speed

sonra : later,after,otherwise,then

sonradan : sonra abl,later,afterwards

sonraki : next,following that

sonraları : sonra pl acc,after,afterwards

sonrası : sonra his,after

sonraydı : sonra + dir(to be 3 past)

sonunda : son his loc,finally,at last

sonunu : son his acc

sonuç : result,conclusion

sonuçlandığını : sonuçlanmak past part his acc

sonuçlanmak : to be concluded,to end up

sonuçta : sonuç loc,in the end,in conclusion

soracak : sormak fut part

soracaksınız : sormak 2 pl fut

soracağım : sormak 1 fut

sorar : sormak 3 ao

sorarsanız : sormak 2 pl ao cond

sordu : sormak 3 past

sorduklarımı : sormak past part pl my acc

sordum : sormak 1 past

sordun : sormak 2 past

sorduydum : sormak 1 past perf

sorduğu : sormak past part acc,his

sorduğunu : sormak past part his acc

sorgu : inquery,question

sorguya : sorgu dat

sorguya çekmek : to query,to cross-examine,to interrogate

sorma : asking

sormadan : sormak without

sormak : to ask

sormaktan : sormak abl

sormaları : sorma their

sormanı : sorma your acc

sormanın : sorma gen,your gen

sormazlar : sormak 3 pl neg ao

sormuştu : sormak 1 past perf

sorsan : sormak 2 pres cond

sorsun : sormak 3 imp

soru : question

soru sorma : interrogation,questioning

soru sormak : to ask question

sorudur : soru + dir(to be 3 pres)

sorulacak : sorulmak 3 fut part

sorulan : sorulmak pres part

sorulanlara : sorulan pl dat

sorular : soru pl

sorulara : soru pl dat

sorularıma : soru pl my dat

sorularımı : soru pl my acc

sorularınıza : soru pl your(pl) dat

sorularıyla : soru their with

sorulmak : to be asked

sorum : responsibility

soruma : soru my dat,sorum dat

sorumlu : sorum with,liable,responsible

sorumluluk : responsibility

sorumlusun : sorumlu + dir(to be 2 pres)

sorumluyum : sorumlu + dir(to be 1 pres)

sorumu : soru my acc,sorum acc,his

sorun : sormak 2 pl imp,trouble,problem,issue

sorunlarım : sorun pl my

sorunu : sorun acc

sorunun : sorun gen,your

sorununu : sorun your,his acc

sorusundan : sorun his abl

soruvermek : to ask promptly

soruvermişti : soruvermek 3 past perf

soruya : soru dat

soruyor : sormak 3 pres

soruyu : soru acc

soruşturma : investigation,inquiry

soruşturma yapmak : make inquiries

soğuk : cold

soğuk algınlığı : cold

soğuk almak : to catch cold

su : water

suda : su loc

suladı : sulamak 3 past

suladığım : sulamak past part my

sulamak : to irrigate,to water

sular : su pl

sularının : su pl your,his gen

sulayıp : sulamak and

sunacaklar : sunmak 3 pl fut

sunan : sunmak pres part

sunduğun : sunmak past part your

sunma : presentation,exhibition

sunmak : to present,to submit

sunması : sunma his

sunmuş : sunmak 3 past dub

sunuyorum : sunmak 1 pres

surat : face

suratla : surat with,by

suratlı : surat with

susadım : susamak 1 past

susadın : susamak 2 past

susamak : to be thirsty,to feel thirsty

susamıyor : susamak 3 neg pres

susamıyordunuz : susamak 2 pl neg pres

susamıştım : susamak 1 past perf

suskun : silent

suskundur : suskun + dir(to be 3 pres)

susma : silence

susmak : to be quiet,to hold one's tongue

susmasına : susma his dat

susmayan : susmak neg pres part

susmuyordu : susmak 3 past cont

susmuştu : susmak 3 past perf

sustu : susmak 3 past

sustuktan : susmak verb noun abl

sustular : susmak 3 pl past

sustum : susmak 1 past

susturdu : susturmak 3 past

susturmak : to silence,to shut up

susuyordu : susmak 3 past cont

susuyordum : susmak 1 pres

susuz : thirsty

susuz kalmak : to be without water

susuzluk : thirst,thirstiness

susuzluktan : susuzluk abl

susuzluğumun : susuzluk my gen

susuzluğun : susuzluk gen

suya : su dat

suya düşmek : to come to nothing,to miscarry

suyu : su acc,his

suyum : su my

suyumu : su my acc

suyumun : su my gen 

suyunu : su your,his acc

suç : crime,offsense

suçlamak : to accuse,to blame

suçlu : culprt,guilty

suçludur : suçlu 3 pres

suçsuz : blameless,innocent

suçum : suç my

sökerken : sökmek 3 ao when

sökme : removal,detaching

sökmek : to dismantle,to remove

sökmelisiniz : sökmek 2 pl nec pres

sökmeye : sökme dat

sökmuştu : sökmek 3 past perf

söküp : sökmek and

söküp atmak : to uproot

söndü : sönmek 3 past

söndürdü : söndürmek 3 past

söndürdün : söndürmek 2 past

söndürdünüz : söndürmek 2 pl past

söndürdüğü : söndürmek past part his,acc

söndürme : extinction

söndürmek : to extinguish,to quench

söndürmem : söndürmek 1 neg ao,söndürme my

söndürünce : söndürmek when

söndürüp : söndürmek and

söndürür : söndürmek 3 ao

söndürüvereceği : söndürmek suddenly fut part acc

söndürüyorum : söndürmek 1 pres

sönmek : to fizzle out,to be out,to extinguished

sönmemiş : sönmek neg past ind part,live

sönmüş : sönmek past ind part,3 past dub,extinguished

sönük : extinguished

sönüp : sönmek and

sönüverirler : sönmek 3 pl suddenly ao

söyle : söylemek 2 imp

söyledikleri : söylemek past part their

söylediklerime : söylemek past part pl my dat

söylediklerinden : söylemek past part pl his loc

söylediklerine : söylemek past part pl his dat

söylediklerini : söylemek past part pl his acc

söyledikleriyle : söylemek past part pl his with

söyledikten : söylemek past part abl

söyledim : söylemek 1 past

söylediği : söylemek past part his,acc

söylediğimde : söylemek past part my loc

söylediğimi : söylemek past part my acc

söylediğimiz : söylemek past part our

söylediğinizde : söylemek past part your(pl) loc

söylemedi : söylemek 3 neg past

söylemedim : söylemek 1 neg past

söylemediği : söylemek neg past part acc,his

söylemek : to say,to tell

söylemeye : söyleme dat

söylemeyeceksin : söylemek 2 neg fut

söylemiş : söylemek 3 past dub

söylemişlerdi : söylemek 3 pl past perf

söylemişti : söylemek 3 past perf

söylemiştim : söylemek 1 past perf

söylendi : söylenmek 3 past

söyleneni : söylenmek pres part acc

söylenerek : söylenmek by

söylenir : söylenmek 3 ao

söyleniyordu : söylenmek 3 past cont

söylenmek : to be said,to mutter to oneself

söyler : söylemek 3 ao

söylerken : söylemek 3 ao when

söylerseniz : söylemek 2 pl ao cond

söyleseniz : söylemek 2 pl pres cond

söyleyebiliyorsam : söylemek 1 can pres cond

söyleyecek : söylemek fut part

söyleyeceğimi : söylemek fut part my acc

söyleyemem : söylemek 1 cannot ao

söyleyen : söylemek pres part

söyleyeyim : söylemek 1 imp

söyleyin : söylemek 2 pl imp

söyleyip : söylemek and

söyleyiverdim : söylemek suddenly 1 past

söylüyor : söylemek 3 pres

söylüyordum : söylemek 1 past cont

söylüyormuş : söylemek past ind part

söylüyormuşçasına : söylemek 3 past cont as if

söylüyorsa : söylemek 3 pres cond

söylüyorsun : söylemek 2 pres

söz : word,rumor,promise

söz açmak : to bring up in conversation,to open up

söz etmek : to mention,to talk

söz konusu : aforementioned,in question

söz konusu olmak : to be in question

söz tutmak : to keep one's promise

sözcük : word

sözcükler : sözcük pl

söze : söz dat

sözgelimi : for example,söz gelimi

sözler : söz pl

sözlerden : söz pl abl

sözlere : söz pl dat

sözleri : söz pl acc,his

sözlerinden : söz pl his abl

sözlerini : söz pl your,his acc

sözlerle : söz pl with

sözleşmek : agree together,make an appointment 

sözleşmiş : sözleşmek past part

sözü : söz acc,his

sözü edilen : following,mentioned

sözü çevirmek : to change the subject

sözümü : söz my acc

sözün : söz gen

sözüne : söz his dat

sözünü : söz your,his acc

sözünü etmek : to talk about,to make mention of

süpürdü : süpürmek 3 past

süpürdüğüm : süpürmek past part my

süpürmek : to sweep,to brush

süpürüyorum : süpürmek 1 pres

sürdü : sürmek 3 past

sürdüm : sürmek 1 past

sürdürdü : sürdürmek 3 past

sürdürmek : to maintain,to continue

süre : duration

sürece : süreç dat

sürecine : süreç your,his dat

süren : sürmek pres part

sürer : sürmek 3 ao

süreç : process,course

sürgün : exile,shoot

sürgünlerini : sürgün pl his acc

sürgününü : sürgün his acc

sürmek : to continue,to last,to take,to spread

sürmüştü : sürmek 3 past perf

sürtünerek : sürtünmek by

sürtünmek : to rub onself,to sweep

sürü : herd,heap

sürüklemek : to waft,to drag

sürüklenmek : to be dragged,to be led to

sürüklenmişlerdir : sürüklenmek 3 pl past dub

sürüklüyor : sürüklemek 3 pres

sürünün : sürü gen

sürüsü : sürü his

sürüsünden : sürü his abl

sürüsünün : sürü his gen

sürüyor : sürmek 3 pres

süsleniyordu : süslenmek 3 past cont

süslenme : ornamentation,toilet

süslenmek : to dress up,to beautify,to be adorned

süslenmeler : süslenme pl

süslüyor : süslemek 3 pres

süssüz : undecorated,plain

süzdü : süzmek 3 past

süzeceğim : süzmek 1 fut

süzen : süzmek pres part

süzmek : to infiltrate,to strain,to lay eyes on

süzüyordu : süzmek 3 past cont

sık : often,tightly

sık sık : often,quite a bit

sıkmak : to bother,to tighten,to squeeze

sıkı : firm,tight,strict

sıkıca : sıkı,tight,firmly

sıkıcı : boring,tedious

sıkılarak : sıkılmak by

sıkılma : embarrassment,restraint

sıkılmak : to get bored,to worry,to get down

sıkılmaya : sıkılma dat

sıkılmış : bored

sıkılmışa : sıkılmış dat

sıkılmıştı : sıkılmak 3 past perf

sıkılıyor : sıkılmak 3 pres

sıkılıyorum : sıkılmak 1 pres

sıkıntı : distress,bother

sıkıntıyla : sıkıntı with,dismally

sıkıyordum : sıkmak 1 past cont

sıkıysa : sıkı,you dare

sıkışmak : to squeeze,to tighten

sıkışmış : sıkışmak past ind part

sıkışık : jammed,congested

sınır : boundary,border

sınırları : sınır pl his

sır : mystery,secret

sıra : row,array,sequence,moment

sırada : sıra loc

sıradan : sıra abl,ordinary,common

sıralamak : to sort,to organize

sıralar : sıra pl

sıralarda : sıra pl loc

sıralı : sıra with,ranking,serial

sıralıyordu : sıralamak 3 past cont

sırası : sıra his

sırayı : sıra acc

sırça : made of glass,glass

sıvışmak : to slip away,to sneak off,to flee

sıvışmıştı : sıvışmak 3 past perf

sıyrılmak : to wriggle,to elude,to graze

sıyrılıp : sıyrılmak and

sıçradı : sıçramak 3 past

sıçradım : sıçramak 1 past

sıçramak : to leap,to jump

sıçramaktan : sıçramak abl

sıçrayıp : sıçramak and

sığacağı : sığmak fut part his,acc

sığarlar : sığmak 3 pl ao

sığarlardı : sığmak 3 pl ao past

sığdırabilirsiniz : sığdırmak 2 pl can ao

sığdırmak : to squeeze,to force into

sığmak : to go,to fit into

sığınak : sanctuary,shelter,refuge

sığınağımdan : sığınak my abl

tabanca : gun,pistol,revolver

tabancamı : tabanca my acc

tabii : natural,sure,of course

tabii ki : for sure,needless to say

tabure : stool

tad : taste,flavour

tadına : tad his dat

tadına varmak : to enjoy

tahmin : prediction,estimate,guess

tahmin etmek : to guess,to estimate

taht : throne

tahta : taht dat

tahta : wood

takabilirdim : takmak 1 can ao past

takarlar : takmak 3 pl ao

takarsın : takmak 2 ao

takmak : to wear,to attach

takvim : calendar

takvimi : takvim acc

takılan : takılmak pres part

takılanları : takılan pl his,acc

takıldı : takılmak 3 past

takıldığı : takılmak past part his,acc

takıldığını : takılmak past part your,his acc

takılmak : to be attached,to get stuck on

takılmıştı : takılmak 3 past perf

takım : suit,set

takıştırmak : to put on a lot of jewels

takıştırıyordu : takıştırmak 3 past cont

talih : fortune

talihsizlik : misfortune

talihsizliklerin : talihsizlik pl gen

talihsizliğimin : talihsizlik my gen

tam : whole,complete,exact,just

tam da : at the very time

tam değil : not quite

tam olarak : completely,exactly

tam tamına : completely,in full

tam tersine : on the contrary

tamam : okay,yes

tamamladı : tamamlamak 3 past

tamamlamak : to complete

tamamlamakla : tamamlamak by

tamamlayan : tamamlamak pres part

tamamlıyor : tamamlamak 3 pres

tamir : repair

tamir etmek : to fix,to repair

tamirci : repairman,mechanic

tamına : tam his dat

tane : grain,piece,unit

tanecik : particle

tanenin : tane gen

tanesinde : tane his loc

tanesini : tane his acc

taneydiler : tane 3 pl past

tanıdı : tanımak 3 past

tanıdıklarını : tanımak past part their acc

tanıdım : tanımak 1 past

tanıdığım : tanımak past part my

tanıklık : testimony,evident,witness

tanıklık etmek : to testify,to witness

tanıma : tanımak verb noun,recognition

tanımak : to know,to recognize

tanımalıyım : tanımak 1 nec pres

tanımaya : tanıma dat

tanımlama : explanation,description

tanımlamak : to describe,to illustrate

tanımlamasına : tanımlama his dat

tanımış : tanımak 3 past dub

tanırım : tanımak 1 ao

tanıtabilmiş : tanıtmak 3 can past dub

tanıtmak : to introduce

tanıyabileceklerini : tanımak can fut part their acc

tanıyabilesiniz : tanımak 2 pl can opt

tanıyabilirsin : tanımak 2 can ao

tanıyabiliyor : tanımak 3 can pres

tanıyanlar : tanımak pres part pl

tanıyorsam : tanımak 1 pres cond

tanıyorum : tanımak 1 pres

tanışma : tanışmak verb noun

tanışmak : to meet

tanışmam : tanışma my

tanıştıklarına : tanışmak 3 pl past part dat

tapınak : temple,shrine

tapınaklar : tapınak pl

tarih : history

tarihe : tarih dat

tarla : field

tarlaları : tarla pl his

tarlalarında : tarla pl his loc

tarlalarını : tarla pl your,his acc

tarlalarının : tarla pl your,his gen

tasa : sorrow,worry

tasalar : tasa pl

tasaların : tasa pl gen,your

tasarı : draft,idea

tasarıların : tasarı pl gen,your

taslak : sketch

taslaklarını : taslak pl his acc

tasma : strap,collar

tasmayı : tasma acc

tatil : vacation,holiday

tatilim : tatil my

tatlı : sweet,cute,pleasant

tatlı tatlı : sweetly

tatlılık : sweetness

tatlılıkta : tatlılık loc

tatlılığı : tatlılık acc,his

tatmin : satisfaction,reassureance

tatmin olmak : to be satisfied

tavuk : chicken

tavuklar : tavuk pl

tavır : manner

tavırla : tavır with

taze : fresh

taç : crown

taç yaprak : petal

taçyaprak : petal

taçyaprakla : taçyaprak with

taçyapraklarını : taçyaprak pl his acc

taçyapraklı : taçyaprak with

taş : stone

taşların : taş pl gen

taşı : taş his

taşı gediğine koymak : to hit the nail on the head,to say something at just the right time

taşımak : to carry

taşımakta : taşımak loc

taşın : taş gen

taşıyamam : taşımak 1 cannot ao

taşıyan : taşımak pres part

taşıyor : taşımak 3 pres

taşıyordum : taşımak 1 past cont

tedirgin : uneasy,irritated,nervous

tedirgin etmek : to disturb

tefek : lil

tehlike : danger

tehlikede : tehlike loc

tehlikeli : tehlike with,dangerous

tehlikenin : tehlike gen,your gen

tehlikesi : tehlike his

tehlikesine : tehlike his dat

tehlikesiyle : tehlike his with

tehlikeye : tehlike dat

tehlikeyi : tehlike acc

tek : single,sole,individually,particularly

tek başıma : on my own

tek başına : alone

tek tek : one by one

tekdüze : uniform,monotonic

tekdüzelik : uniformity,flatness

tekdüzeliğinden : tekdüzelik his abl

teker : disk,wheel

teker teker : individually,each

teki : tek his,acc

tekiydi : tek his + dir(to be 3 past)

tekrarladı : tekrarlamak 3 past

tekrarlamak : to repeat

tekrarlanmak : to be repeated

tekrarlanmasın : tekrarlanmak 3 neg imp

tekrarlıyorlar : tekrarlamak 3 pl pres

telaşla : telâş with,in a hurry

teleskop : telescope

teleskopla : teleskop with

telâş : fuss,rush

tembel : lazy,sluggard

tembellere : tembel pl dat

temiz : clear,clean,pure

temiz tutmak : to keep clean

temizlediğim : temizlemek past part my

temizlemek : to clean,to clean out

temizlemişti : temizlemek 3 past perf

temizlenmek : to be cleaned out

temizlenmiş : temizlenmek past ind part

temizleyemiyoruz : temizlemek 1 pl cannot pres

temizlik : cleaning

temizliyorum : temizlemek 1 pres

temizliğinizi : temizlik your(pl) acc

tepe : hill,peak,top

tepecik : barrow,mound,hill

tepeciğine : tepecik his dat

tepeden : tepe abl

tepeden tırnağa : head over heels,from head to toe

tepelerden : tepe pl abl

tepelerine : tepe pl his,their dat

tepemde : tepe my loc

tepemizde : tepe our loc

tepesinden : tepe his abl

tepesine : tepe his dat

ter : sweat

terk : abandonment,quit,leaving

terleri : ter pl acc,his

ters : back,opposite,reverse

tersine : contrary

tertemiz : very clean,immaculate

tertemizsin : tertemiz + dir(to be 2 pres)

teşekkür : thanking

teşekkür etmek : to thank

tilki : fox

tilkiden : tilki abl

tilkilerden : tilki pl abl

tilkim : tilki my

tilkimin : tilki my gen

tilkimle : tilki my with

tilkinin : tilki your,his gen

tilkiydi : tilki + dir(to be 3 past)

tilkiye : tilki dat

tilkiyi : tilki acc

tilkiyim : tilki 1 pres

tilkiyle : tilki with

titizlenme : niggling

titizlenmeden : titizlenme abl

titizlenmek : to be meticulous,to fuss

titizlik : accurateness,rigor,thoroughness

titizlikle : meticulously,titizlik with

titremek : to shiver,to shake

titriyordu : titremek 3 past cont

tohum : seed

tohumdan : tohum abl

tohumlan : tohum

tohumlar : tohum pl 

tohumlari : tohum their,pl his,acc

tohumlarıymış : tohum pl 3 past

tomurcuk : bud

tomurcuğun : tomurcuk gen

top : ball,all of many things

toparladı : toparlamak 3 past

toparlamak : to clear something up,to make up,to pick up

toparlamıştı : toparlamak 3 past perf

toparlayamadım : toparlamak 1 cannot past

toparlayınca : toparlamak when

topladı : toplamak 3 past

topladığı : toplamak past part acc,his

toplama : addition

toplama işlemi : addition

toplamada : toplama loc

toplamak : to aggregate,to collect,to gather,to add

toplamaktan : toplamak abl

toplantı : meeting,assembly

toplantılarındaki : toplantı pl his loc that

toplantısı : toplantı his

toplasanız : toplamak 2 pl pres cond

toplayıp : toplamak and

toprak : land,earth,soil

toprağa : toprak dat

toprağın : toprak gen

toprağını : toprak his acc

topunuzdan : top your(pl) abl,all of you than

toy : naive,novice

tozmak : to stay out,to take a ride around

tozmaktan : tozmak abl

trajedi : tragedy

trajik : tragic

tren : train

trendeki : tren loc that

treni : tren acc,his

trenin : tren gen,your

trenlere : tren pl dat

trenleri : tren pl his,acc

trenlerin : tren pl gen

tuhaf : strange,odd

tuhafına : tuhaf his dat

tuhafına gitmek : to seem strange

turp : radish

turpun : turp gen

tutalım : tutmak 1 pl imp

tutamayacağım : tutmak 1 cannot fut

tutamıyorsun : tutmak 2 neg pres

tutamıyorum : tutmak 1 neg pres

tutan : holding,tutmak pres part

tutanları : tutan pl his

tutar : amount

tutar : tutmak 3 ao

tutarak : tutmak while

tutarmış : tutmak 3 ao dub

tutarsız : tutar without,inconsistent

tutmak : to keep,to hold,to reach,to catch

tutmalısın : tutmak 2 nec pres

tutmalıydım : tutmak 1 nec past

tutmuş : tutmak past ind part

tutmuştu : tutmak 3 past perf

tuttu : tutmak 3 past

tuttuğundan : tutmak past part his abl

tuttuğunuz : tutmak past part your(pl)

tutulduğunda : tutulmak past part your,his loc

tutulmak : to attack,to be held

tutum : manner,attitude

tutumlu : thrifty,sparing

tutumlu davranmak : to be thrifty

tutuverdi : tutmak suddenly 3 past

tutuyordu : tutmak 3 past cont

tutuyordum : tutmak 1 past cont

tutuşan : tutuşmak pres part,flammable

tutuşmak : to ignite,to blaze

tuğla : brick

tuğlalı : tuğla with

tören : ceremony

törenin : tören gen

tüccar : merchant

tüccardı : tüccar 3 past

tüccarın : tüccar gen

tüfek : rifle

tüfekleri : tüfek their

tükenmek : to be exhausted

tükenmişti : tükenmek 3 past perf

tüm : all,whole

tümden : tüm abl,entirely,wholly

tümü : tüm acc,his

tümünü : tüm your,his acc

tümüyle : tümü with,entirely,wholly

tür : kind,variety

türlü : tür with,species,various

türü : tür his

tıkamak : to plug,to occlude,to clog

tıkamıştı : tıkamak 3 past perf

tıpatıp : exactly

tıpkı : just as,exactly like

tırmandı : tırmanmak 3 past

tırmanmak : to climb

tırnak : nail,claw

tırnağa : tırnak dat

tırtıl : caterpiller

tırtıla : tırtıl with

tırtıllar : tırtıl pl

tırtılları : tırtıl pl acc

tırtılın : tırtıl gen

ucunu : uç your,his acc

ucunu kaçırmak : to lose the thread of

ucuyla : uç his with 

ufak : small,little

ufak tefek : small,petty

ufalanmak : to crumble,to disintegrate

ufalanıverirmiş : ufalanmak 3 suddenly ao dub

ufağıydı : ufak his + dir(to be 3 past)

ulaşabileceğimi : ulaşmak can fut part my acc

ulaşmak : to reach,to arrive

ulaşmışsın : ulaşmak 2 past dub

ulaştı : ulaşmak 3 past

ulaşılmak : to be reached

ulaşılır : ulaşılmak 3 ao

uluslararası : international

umarım : ummak 1 ao

ummak : to hope,to expect

umulmadık : unexpected,unprobable

umulmak : to be hoped,to be expected

umursamadığı : umursamak neg past part his

umursamak : to care,to mind

umutla : hopefully,umut with

unutma : forgetting,omission

unutmak : to forget

unutmamak : unutmak neg,not to forget,to keep in mind

unutmamalısın : unutmak 2 neg nec pres

unutmamalıydı : unutmak 3 neg nec past

unutmanızı : unutma your(pl) acc

unutması : unutmak verb noun his

unutmayan : unutmak neg pres part

unutmayın : unutmak 2 pl neg imp

unutmazdı : unutmak 3 neg ao past

unutmuşum : unutmak 1 past dub

unutsa : unutmak 3 pres cond

unuttu : unutmak 3 past

unuttular : unutmak 3 pl ao

unuttuğu : unutmak past part his,acc

unutursam : unutmak 1 ao cond

uslu : well-behaved,docile

uslu durmak : to be good

usulca : quitely,gently

utanarak : utanmak by

utancımı : utanç my acc

utancından : utanç your,his abl

utandım : utanmak 1 past

utandırmak : to make someone ashamed

utandırmıştı : utandırmak 3 past perf

utanmak : to be embarrassed,to be ashamed

utanmışlardı : utanmak 3 pl past perf

utanmıştı : utanmak 3 past perf

utanç : shame,embarrassment

utançla : ashamedly

utançtan : utanç abl

utanıyorsun : utanmak 2 pres

utanıyorsunuz : utanmak 2 pl pres

utanıyorum : utanmak 1 pres

uyanacağı : uyanmak fut part his

uyandırabilecek : uyandırmak can fut part

uyandırdık : uyandırmak 1 pl past

uyandırilmak : to be woke

uyandırmak : to awaken,to wake,to arouse

uyandırmıyordu : uyandırmak 3 neg past cont

uyandırıldığımda : uyandırilmak past part my loc

uyandırıyor : uyandırmak 3 pres

uyandığım : uyanmak past part my

uyandığınızda : uyanmak past part your(pl) loc

uyanma : uyanmak verb noun

uyanmak : to wake

uyanmış : awake,uyanmak past ind part

uyanık : waking,awake

uyanık kalmak : to keep awake,to wake

uyarmak : to warn

uyarı : warning,notice

uyarıyı : uyarı acc

uygulamak : to apply

uyguluyordum : uygulamak 1 past cont

uygun : suitable

uygun düşmek : to suit,to apply

uygun olarak : according

uygun olmak : to suit,to agree

uygundur : uygun + dir(to be 3 pres)

uyku : sleep,rest

uykuda : uyku loc,dorman,asleep

uykudalar : uykuda 3 pl pres

uykudayken : uykuda when

uykuya : uyku dat

uykuya dalmak : to sink into sleep

uymak : to match,to conform,to go with

uymamak : to fail to comply

uymayan : violating

uymayanlar : uymayan pl

uymayanları : uymayan pl acc

uymazsa : uymak 3 cond neg ao

uyruk : nationality,citizen,subject

uyruktur : uyruk + dir(to be 3 pres)

uysallık : docility,tameness

uysallığın : uysallık gen

uyudu : uyumak 3 past

uyudum : uyumak 1 past

uyulduğunu : uyulmak past part acc,his

uyulma : uyulmak verb noun

uyulmak : to be complied,to be obeyed

uyulmasını : uyulma his acc

uyumadım : uyumak 1 neg past

uyumak : to sleep

uyumakla : uyumak by

uyumaktır : uyumak 3 pres

uyumuş : uyumak past ind part

uyur : uyumak 3 pres

uyurdum : uyumak 1 ao past

uyurken : uyurmak 3 ao when

uyurlar : uyumak 3 pl ao

uyuyan : uyumak pres part

uyuyarak : uyumak by

uyuyorlar : uymak,uyumak 3 pl pres

uzak : far,remote

uzaklara : uzak pl dat

uzaklarda : uzak pl loc

uzaklardan : far from,uzak pl abl

uzaklaşmak : to move away

uzaklaşmamalıydım : uzaklaşmak 1 neg nec past

uzaklaşmış : uzaklaşmak past ind part

uzaklaşmıştı : uzaklaşmak 3 past perf

uzaklaştı : uzaklaşmak 3 past

uzaklaşıyor : uzaklaşmak 3 pres

uzakta : uzak loc,away

uzaktan : uzak abl

uzaktaydım : uzakta 1 past

uzama : prolongation,extension

uzamak : to stretch,to be prolonged

uzamaya : uzama dat

uzanan : uzanmak pres part

uzandı : uzanmak 1 past

uzanmak : to lengthen,to reach out,to stretch out

uzanmak : to lie down on

uzanırım : uzanmak 1 ao

uzar : uzamak 3 ao

uzatmak : to stretch out,to extend,to draw sth out

uzatsınlar : uzatmak 3 pl imp

uzatırken : uzatmak 3 ao when

uzay : space

uzayda : uzay loc

uzayın : uzay gen,your

uzağa : uzak dat

uzman : expert

uzmanlar : uzman pl

uzmanların : uzman pl gen

uzun : tall,long,for a long time

uzun bir süre : a long time,quite a while

uzun süre : a long time

uzun sürmek : to take a long time

uzunluk : length,longness

uzunluğunda : uzunluk his loc

uç : end,point,tip

uçabildiğini : uçmak can past part his acc

uçabilirseniz : uçmak 2 pl pot ao cond

uçak : airplane

uçakta : uçak loc

uçaktaki : uçak loc that

uçar : uçmak 3 ao

uçağım : uçak my

uçağımdaki : uçak my loc that

uçağımdan : uçak my abl

uçağımla : uçak my with

uçağımı : uçak my acc

uçağımın : uçak my gen

uçağının : uçak your gen

uçları : uç pl acc

uçma : flying

uçmak : to fly

uçmasını : uçma his acc

uçsuz : pointless,endless

uçsuz bucaksız : endless,vast,immense

uçtum : uçmak 1 past

uçtuğumu : uçmak past part my acc

uçulabilseydi : uçmak pass 3 can cond past

uçup : uçmak and

uçurum : gap,cliff,abyss

uçuruma : uçurum dat

uçuş : flight

uçuşan : uçuşmak pres part

uçuşmak : to flit,to fly about

uçuşturduğu : uçuşturmak past part his,acc

uçuşturmak : to cause to fly

uçuşuyordu : uçuşmak 3 past cont

uğradığı : uğramak past part his

uğradığımdan : uğramak past part my abl

uğrama : uğramak verb noun

uğramak : to happen by,to visit,to drop over,to encounter

uğramaya : uğramak verb noun dat

uğramayı : uğrama acc,his

uğramıştı : uğramak 3 past perf

uğrayan : uğramak pres part

uğrayana : uğramak pres part dat

uğraş : occupation,work,profession

uğraşamam : uğraşmak 1 cannot ao

uğraşma : striving,struggle

uğraşmak : to labor,to strive

uğraşmam : uğraşma my

uğraştıktan : uğraşmak verb noun abl

uğraştım : uğraşmak 1 past

uğraştığım : uğraşmak past part my

uğraştığından : uğraşmak past part his abl

uğraşıyorum : uğraşmak 1 pres

uğrunda : for the sake of

vakit : time

vakti : vakit his

vaktim : vakit my

vaktinde : on time,vakit his loc

vaktinizi : vakit your(pl) acc

var : there is,available

var gücüyle çalışmak : to pull out all the stops

var olmak : to exist,to be in existence

varamadım : varmak 3 cannot past

vardı : varmak 3 past,var + dir(to be 3 past)

vardım : varmak 1 past

vardır : var + dir(to be 3 pres)

vardığı : varmak past part his

vardığımız : varmak past part our

vardığında : varmak past part your,his loc

varken : var when

varlık : living creature,wealth

varlığın : varlık gen

varlığını : varlık his acc

varlığının : varlık his gen

varlığıyla : varlık his with

varmak : to arrive,to come to,to amount

varmış : var + dir(to be 3 past dub)

varsa : var cond,it avaiable

varsa yoksa : (for someone) to be the most important person in someone's life

varılmak : to be reached

varılmazdı : varılmak 3 neg ao past

varın : varmak 2 pl imp

varıyor : varmak 3 pres

vay : well,wow,oh

vazgeçmek : to give up,to surrender

vazgeçmezdi : vazgeçmek 3 neg ao past

vazgeçtim : vazgeçmek 1 past

ve : and

vedalaşalım : vedalaşmak 1 pl imp

vedalaşmak : to say goodbye

ver : vermek 2 imp

verdi : vermek 3 past

verdikten : vermek past part abl

verdim : vermek 1 past

verdin : vermek 2 past

verdiği : vermek past part acc,his

verdiğim : vermek past part my

verdiğin : vermek past part your

verebileceklerini : vermek can fut part their acc

verebileceği : vermek can fut part his

verebilirim : vermek can 1 ao

vereceğim : vermek 1 fut,fut part my

vereceğin : vermek fut part your

veremediğim : vermek 1 neg past part my

veren : vermek pres part

verilen : verilmek pres part

verilmek : to be given

verin : vermek 2 pl imp

verir : vermek 3 ao

verirdi : vermek 3 ao past

veririm : vermek 1 ao

verirken : vermek 3 ao when

verirler : vermek 3 pl ao

verirseniz : vermek 2 pl ao cond

verirsin : vermek 2 ao

veriyor : vermek 3 pres

veriyordu : vermek 3 past cont

veriyorlar : vermek 3 pl pres

veriyorsam : vermek 1 pres cond

veriyorum : vermek 1 pres

verme : expense,giving

vermeden : vermek without

vermedi : vermek 3 neg past

vermedim : vermek 1 neg past

vermek : to give

vermekten : vermek abl

vermeliler : vermek 3 pl nec pres

vermem : vermek 1 neg ao

vermemek : to keep back,to withhold

vermemeliydim : vermek 1 neg nec past

vermemi : verme my acc

vermemiş : vermek neg past part,3 neg past dub

vermeniz : vermek verb noun your(pl)

vermeye : verme dat

vermeyen : vermek neg pres part

vermeyi : verme acc

vermeyince  : vermek when

vermez : vermek 3 neg ao

vermezdi : vermek 3 neg ao past

vermiyordu : vermek 3 neg past cont

vermiyorsa : vermek 3 neg pres cond

vermiş : vermek past part

vermişim : vermek past ind part my

vermişti : vermek 3 past perf

vermiştin : vermek 2 past perf

versin : vermek 3 imp

versinler : vermek 3 pl imp

veya : or

vicdan : conscience

vicdan azabı : regret

vida : screw

vidanın : vida gen

vidasını : vida his acc

vidaya : vida dat

volkan : vocano

volkanik : volcanic

volkanlar : volkan pl

volkanları : volkan pl acc,his

volkanlarımın : volkan pl my gen

volkanlarından : volkan pl your,his abl

volkanı : volkan acc,his

volkanım : volkan my

volkanımı : volkan my acc

volkanını : volkan your,his acc

vuracaksın : vurmak 2 fut

vurdu : vurmak 3 past

vurma : dash,strike

vurmak : to strike,to hit

vurmaya : vurma dat

vurulmak : to be hit,to be shot

vurulmuş : vurulmak past ind part

vurulmuşçasına : vurulmuş as if

vurup : vurmak and

vuruş : stroke,beat,knock

vuruşuyla : vuruş his with

ya : or,oh,what if

ya da : or

yaa : ah,why

yaban : wild,desert,wilderness

yabana : yaban dat

yabana atmak : to disregard

yabani : wild

yabankuşu : wildbird,yaban kuşu

yaka : collar,side

yakacak : yakmak fut part

yakaladım : yakalamak 1 past

yakalamak : to catch

yakalanmak : to be captured,to catch

yakalanmış : yakalanmak past ind part

yakalanınca : yakalanmak when

yakalayabilirdi : yakalamak 3 can ao past

yakalayıp : yakalamak and

yakama : yaka my dat

yakan : yakmak pres part,burning,consuming

yakardım : yakmak 1 ao past

yakarış : appeal,entreaty

yakarışıma : yakarış my dat

yaklaş : yaklaşmak 2 imp

yaklaşmak : to approach,to near

yaklaşılmak : to be approached

yaklaşılır : yaklaşılmak 3 ao

yaklaşınca : yaklaşmak when

yakmak : to burn,to light

yakmakla : yakmak with

yaktı : yakmak 3 past

yaktıktan : yakmak verb noun abl

yaktın : yakmak 2 past

yaktınız : yakmak 2 pl past

yaktığı : yakmak past part acc,his

yakın : akin to,relative,close,near

yakınca : yakmak when

yakından : yakın abl,closely

yakındığı : yakınmak past part his,acc

yakınlarında : yakın their loc

yakınma : complaint,grumble

yakınmak : to complain,to grumble

yakınmasına : yakınma his dat

yakınıma : yakın my dat

yakınımda : yakın my loc

yakınından : yakın your,his abl

yakıp : yakmak and

yakıyordum : yakmak 1 past cont

yakıyorlar : yakmak 3 pl pres

yakışık : suitability

yakışık almak : to be suitable,to be appropriate

yakışıklı : yakışık with,handsome,smart

yakışıksız : yakışık without,inappropriate

yalan : lie,fiction

yalan söylemek : to lie,to tell lies

yalancı : liar,untruthful

yalnız : alone,lonely,only,just

yalnızca : yalnız only,solely,just

yalnızdım : yalnız +dır(to be 1 past)

yalnızdır : yalnız +dır(to be 3 pres)

yalnızlık : loneliness,solitude

yalnızım : yalnız +dır(to be 1 pres)

yan : side

yan yana : side by side

yana : yan dat

yanan : yanmak pres part

yanar : yanmak 3 ao

yanardağ : volcano

yanardağlar : yanardağ pl

yanardağları : yanardağ pl acc

yanardağlarıma : yanardağ pl my dat

yanardağlarının : yanardağ pl his gen

yanardağı : yanardağ his,acc

yanardağım : yanardağ my

yandan : yan abl

yani : shortly,in summary,that is,so

yankı : echo

yankılanmak : to echo,to resound with echoes

yankılanıyordu : yankılanmak 3 past cont

yanlış : mistake,error,wrong,incorrect

yanlış hatırlamak : to remember wrong,to misremeber

yanlış izlenim uyandırmak : to give smb a wrong impression

yanlışlı : yanlış with

yanlışına : yanlış his dat

yanmak : to burn,to light,to feel grieved

yanyana : beside,collateral,alongside

yanı : yan acc,his

yanı : yan his

yanı sıra : alongside,as well as

yanıldığım : yanılmak past part my

yanılmak : to err,to be mistaken

yanıma : yan my dat

yanımda : yan my loc

yanımdan : yan my abl

yanına : beside,along,yan your,his dat

yanında : yan your,his loc

yanını : yan your,his acc

yanıt : answer,response,reply

yanıt vermek : to answer,to respond

yanıtladı : yanıtlamak 3 past

yanıtladım : yanıtlamak 1 past

yanıtlamadan : yanıtlamak without

yanıtlamadı : yanıtlamak 3 neg past

yanıtlamak : to answer

yanıtlamıştı : yanıtlamak 3 past perf

yanıtı : yanıt acc

yanıtını : yanıt your,his acc

yanıyordu : yanmak 3 past cont

yanıyordum : yanmak 1 past cont

yanıyorlardı : yanmak 3 pl past cont

yapabileceğim : yapmak can fut part my

yapabileceğiniz : yapmak can fut part your(pl)

yapacak : yapmak fut part,3 fut

yapacaksın : yapmak 2 fut

yapacağım : yapmak 1 fut,fut part my

yapacağın : yapmak fut part your

yapacağız : yapmak 1 pl fut

yapalım : yapmak 1 pl imp,1 pl opt

yapamam : yapmak 1 cannot ao

yapamıyorum : yapmak 1 neg pres

yapan : yapmak pres

yapar : yapmak 3 ao

yapardı : yapmak 3 past rep

yapardım : yapmak 1 ao past

yaparken : yapmak 3 ao when

yaparım : yapmak 1 ao

yapayalnız : yalnız int,all alone

yapayalnızım : yapayalnız + dir(to be 1 pres)

yapma : yapmak verb noun,making,accomplishment

yapmadı : yapmak 3 past

yapmak : to make,to produce,to fix

yapmaktan : yapmak abl

yapmalarını : yapma their acc

yapmalısın : yapmak 2 nec pres

yapmalısınız : yapmak 2 pl nec pres

yapmalıyım : yapmak 1 nec pres

yapmamazlık : yapmamak neg neg pres part noun

yapmamı : yapma my acc

yapmamış : yapmak 3 neg past dub

yapmamıştım : yapmak 1 neg past perf

yapmaya : yapma dat

yapmayayım : yapmak 1 neg opt

yapmayı : yapma acc

yapmazsa : yapmak 3 neg ao cond

yapmazsam : yapmak 1 neg ao cond

yapmışsın : yapmak 2 past dub

yapmıştım : yapmak 1 past perf

yapmışım : yapmak 1 past dub

yaprak : leaf

yaprakları : yaprak pl his

yapraklarımı : yaprak pl my acc

yapraklarımın : yaprak pl my gen

yapraklarını : yaprak pl his acc

yapraklı : yaprak with

yapsınlar : yapmak 3 pl imp

yaptı : yapmak 3 past

yaptıklarımla : yapmak past part pl my by

yaptım : yapmak 1 past

yaptın : yapmak 2 past

yaptırdı : yaptırmak 3 past

yaptırmak : to have (someone) make (something)

yaptığı : yapmak past part his

yaptığım : yapmak past part my

yaptığımız : yapmak past part our

yaptığın : yapmak past part your

yaptığını : yapmak past part his acc

yapılacak : yapılmak 3 fut

yapılan : yapılmak pres part,committed

yapılanlara : yapılan pl dat

yapılmak : to be made,to be done

yapılmış : yapılmak past part

yapılır : yapılmak 3 ao

yapıp : yapmak and

yapıt : work

yapıtımı : yapıt my acc

yapıyor : yapmak 3 pres

yapıyordum : yapmak 1 past cont

yapıyorsanız : yapmak 2 pl pres cond

yapıyorsun : yapmak 2 pres

yapıyorsunuz : yapmak 2 pl pres

yapıyorum : yapmak 1 pres

yapıştırmak : to paste,to stick

yapıştırmışlardır : yapıştırmak 3 pl past dub + dir(to be 3 pres)

yaradığı : yaramak past part his

yaramak : to avail,to do good,to be useful

yaramayacak : yaramak neg fut part

yaramayacağını : yaramak neg fut part your,his acc

yaramayan : yaramak neg pres part

yaramaz : yaramak 3 neg ao

yaramıyorsunuz : yaramak 2 pl neg pres

yarar : advantage,profit,benefit,useful

yararak : yarmak while

yararlanmak : to benefit from

yararlanmıştı : yararlanmak 3 past perf

yararlar : yarar pl

yararlı : useful

yararı : yarar acc,his

yararı olmak : to help,to benefit

yararı olmamak : to be no use

yaratık : creature

yaratıklardır : yaratık pl + dir(to be 3 pres)

yaratıktır : yaratık + tır(to be 3 pres)

yaratılmak : to be created

yaratılmış : yaratılmak past ind part

yaratığı : yaratık acc,his

yaratığın : yaratık gen,your

yarayabileceğini : yaramak can fut part your,his acc

yardım : assistance,help

yardım etmek : to help,to assist

yardımsız : yardım without

yargı : judgement,idea,opinion

yargılama : trial,judgement

yargılamak : to judge

yargılamaktan : yargılamak abl

yargılamaya : yargılama dat

yargılamayı : yargılama acc,his

yargılanacak : yargılanmak fut part

yargılanmak : to be tried,to be on trial

yargılarsın : yargılamak 2 ao

yargılarım : yargılamak 1 ao

yargılarımı : yargı pl my acc

yargılayabilirim : yargılanmak 1 can ao

yargılayabilirsin : yargılanmak 2 can ao

yargılayacaksın : yargılamak 2 fut

yargımda : yargı my loc

yarmak : to split

yarı : semi,half of

yarın : tomorrow

yarına : yarın dat

yarıyor : yaramak 3 pres

yarıyorlardı : yaramak 3 pl past cont

yasa : law

yasa koymak : to legislate

yasaklamak : to forbid,to prohibit

yasaklıyorum : yasaklamak 1 pres

yasaları : yasa pl his

yatan : yatmak pres part

yatar : yatmak 3 ao

yatkın : yatık gen

yatmak : to lie down,to sleep

yattığım : yatmak past part my

yatık : leaning,tilting

yatırabilirim : yatırmak 1 can ao

yatırmak : to put bed,to imbark,to deposit

yatıyorlardı : yatmak 3 pl past cont

yavaş : slow

yavaş yavaş : gradually,slowly

yavaşça : slowly,laggardly

yaygara : fuss

yayılan : yayılmak pres

yayılmak : to spread,to expand

yayılmıştı : yayılmak 3 past perf

yazan : yazmak pres part

yazar : author,writer

yazar : yazmak 3 ao

yazarken : yazmak 3 ao when

yazarım : yazmak 1 ao

yazarın : yazar gen

yazarız : yazmak 1 pl ao

yazdırmak : to register,to print,to cause to write

yazdırmazlar : yazdırmak 3 pl neg ao

yazma : writing

yazmak : to write

yazmakta : yazmak loc

yazmasını : yazma his acc

yazmıyordu : yazmak 3 neg past cont

yazmıyoruz : yazmak 1 pl neg pres

yazık : shame,pity

yazılmak : to be written

yazılmış : yazılmak past ind part

yazılı : written

yazılıydı : yazılı 

yağ : oil

yağdan : yağ abl

yağdıran : yağdırmak pres part

yağdırmak : to pour out,to rain

yaş : age

yaş : tear,wet

yaşadım : yaşamak 1 past

yaşadığı : yaşamak past part his

yaşadığım : yaşamak past part my

yaşadığımız : yaşamak past part our

yaşadığın : yaşamak past part your

yaşadığını : yaşamak past part his acc

yaşam : life

yaşama : yaşam dat,survival,living

yaşama döndürmek : to resurrect,to revive

yaşamak : to live

yaşamaktadır : yaşamak loc + dir(to be 3 pres)

yaşaması : yaşam his

yaşamaya : yaşama dat

yaşamları : yaşam their

yaşamı : yaşam acc,his

yaşamım : yaşam my

yaşamıma : yaşam my dat

yaşamıyor : yaşamak 3 pres

yaşanmak : to occur

yaşanmış : yaşanmak past ind part

yaşar : yaşamak 3 ao

yaşasın : yaşamak 3 imp

yaşayabilen : yaşamak can pres part

yaşayacak : yaşamak fut part

yaşayan : yaşamak pres part

yaşlandık : yaşlanmak 1 pl past

yaşlanmak : to get old

yaşlı : old

yaşlıyım : yaşlı 1 pres

yaşta : yaş loc

yaştan : yaş abl

yaşı : yaş his

yaşımda : yaş my loc

yaşımdayken : yaşımda + yken(when)

yaşında : yaş his loc,at the age of

yaşından : yaş his abl

yaşındayken : yaşında + iken(when, -year-old)

yaşıyor : yaşamak 3 pres

yaşıyordu : yaşamak 3 past cont

yedek : reserve,spare

yedi : seven

yedi : yemek 3 past

yedinci : seventh

yediği : yemek past part acc,his

yediğini : yemek past part his acc

yel : wind,breeze

yel değirmeni : windmill

yeme : eating

yemedi : yemek 3 neg past

yemediği : yemek neg past part his,acc

yemek : to eat

yemem : yemek 1 neg ao

yemesini : yeme his acc

yemesinin : yeme his gen

yemez : yemek 3 neg ao

yemezler : yemek 3 pl neg ao

yemiştir : yemek 3 past dub

yeni : new

yeni yeni : recently

yeniden : yeni abl,again,afresh

yenileri : yeni pl acc,his

yer : place,location,point,mark

yer : yemek 3 ao

yer değiştirme : permutation,replacement

yer etmek : to leave a mark,to etch,tomake an impression

yer kaplamak : to occupy a place,to take up space

yeraltı : undersoil,subterranean,underground

yeraltından : yeraltı abl

yerde : yer loc

yerdeki : yer loc that

yerden : yer abl

yerdi : yer + di(to be 3 past)

yerdir : yer + dir(to be 3 pres)

yere : yer dat

yeri : yer acc

yerimde : yer my loc

yerimden : yer my abl

yerinde : yer your,his loc,conformable,suitable

yerinde saymak : to make no progress

yerinden : yer your,his abl

yerindeyse : yerinde if

yerine : yer your,his dat,instead of

yerine getirmek : to carry out,to perform

yerini : yer your,his acc

yerinin : yer your,his gen

yerler : yer pl,yemek 3 pl ao

yerlerde : yer pl loc

yerlerden : yer pl abl

yerlere : yer pl dat

yerlerinde : yer pl your,his loc

yerlerinden : yer their abl

yerlerine : yer pl your,his dat

yerlerini : yer their acc

yerlerle : yer pl with

yerleşim : settlement,inhabiting

yerleşim merkezi : settlement

yerleşme : settling,habitation,yerleşmek verb noun

yerleşmek : to settle

yerleşmem : yerleşme my

yerleşsin : yerleşmek 3 imp

yerleştirdiğim : yerleştirmek past part my

yerleştirilebilir : yerleştirilmek 3 can ao

yerleştirilmek : to be placed

yerleştirmek : to place,to settle

yerse : yemek 3 ao cond

yeryüzü : earth,world

yeryüzünde : yeryüzü loc,on earth

yesin : yemek 3 imp

yeter : enough

yeterince : enough,sufficient

yeterli : yeter with,sufficient

yeterlidir : yeterli + dir(to be 3 pres)

yetindi : yetinmek 3 past

yetiniyordu : yetinmek 3 past cont

yetinmek : to settle,to be contented with

yetiyor : yetmek 3 pres

yetiyordu : yetmek 3 past cont

yetişebilirsiniz : yetişmek 2 pl can ao

yetişmek : to catch,to draw up,to grow

yetişmeyen : yetişmek neg pres part

yetişmiştim : yetişmek 1 past perf

yetiştiriyorlar : yetiştirmek 3 pl pres

yetiştirmek : to raise

yetiştiğimde : yetişmek past part my loc

yetmek : to suffice,to do enough

yetmezse : yetmek neg cond 3 ao

yetmiş : seventy

yeşil : green

yine : again,still,yet

yine de : still,even so,nevertheless

yineledi : yinelemek 3 past

yinelemek : to repeat,to iterate

yineliyorlar : yinelemek 3 pl pres

yirmi : twenty

yitiren : yitirmek pres part

yitirmek : to lose

yitirmiş : yitirmek 3 past ind part

yiyecektir : yemek 3 fut

yiyip : yemek and

yiyorlar : yemek 3 pl pres

yiyorsa : yemek 3 pres cond

yo : no

yok : nope,there isn't

yok etmek : to do away with

yok olmak : to disappear

yokmuş : yok 3 past dub

yoksa : or else,not

yoktu : yok + dir(to be 3 past)

yoktur : yok + dir(to be 3 pres)

yol : road,way,path

yol boyunca : all the way,throughout the journey

yol gösterici : pathfinder,loadstar

yola : yol dat

yola düzülmek : to set off on a journey

yola koyulmak : to set off,to start

yola çıkmak : to depart,to set off

yolcu : passenger

yolcular : yolcu pl

yolcuları : yolcu pl his

yolcuların : yolcu pl gen

yolculuk : trip,travel

yolculuk etmek : to travel,to take a trip

yolculuğa : yolculuk dat

yolculuğa çıkmak : to go on a journey

yolculuğu : yolculuk acc,his

yolculuğun : yolculuk gen,your

yolculuğunu : yolculuk your,his acc

yolculuğunuzda : yolculuk your(pl) loc

yolcunun : yolcu your,gen

yoldan : yol abl

yolla : yol with

yollamak : to send,to dispatch

yollar : yol pl

yollardaydı : yol pl loc + dir(to be 3 past)

yolları : yol pl acc,his

yollarım : yollamak 1 ao

yollayacak : yollamak fut part

yolluyorum : yollamak 1 pres

yolu : yol acc,his

yolunu : yol your,his acc

yolunuz : yol your(pl)

yontmak : to shape,to sharpen

yonttu : yontmak 3 past

yoo : no

yooo : no

yorgun : tired

yorgunluk : tiredness

yorgunluktan : yorgunluk abl

yorgunluğun : yorgunluk gen

yorgunum : yorgun + dir(to be 1 pres)

yorma : yormak verb noun,attribution

yormak : to tire,to weary

yormasına : yorma his dat

yorulduğu : yorulmak past part his

yorulma : getting tired,yorulmak verb noun

yorulmak : to be tired

yorulmasını : yorulma his acc

yorulmuştu : yorulmak 3 past perf

yorulmuştum : yorulmak 1 past perf

yoruyor : yormak 1 pres

yudum : sip

yukarı : up

yukarıda : yukarı loc,above

yukarıdan : yukarı abl

yukarıdan aşağıya : top-down

yukarıya : yukarı dat,over,above

yumulu : closed

yumuşak : soft,smoother

yumuşaklık : softness,clemency

yumuşaklığı : yumuşaklık acc,his

yurdu : yurt his,acc

yurt : homeland,home

yutar : yutmak 3 ao

yutmak : to swallow

yutmakta : yutmak 3 cont

yutmuş : yutmak 3 past ind part

yuttuğunu : yutmak past part his acc

yutuverirler : yutuvermek 3 pl ao

yutuverirse : yutuvermek 3 ao cond

yutuvermek : to gulp

yutuyordunuz : yutmak 2 pl past cont

yön : direction

yönden : yön abl

yöne : yön dat

yöneltir : yöneltmek 3 ao

yöneltmek : to direct something towards

yönetebilirdi : yönetmek 3 can ao past

yönetim : administration

yönetirler : yönetmek 3 pl ao

yönetiyorlar : yönetmek 3 pl pres

yönetme : government,managing

yönetmek : to administer,to manage

yönetmelik : regulations,legislation,rules

yönetmeliktir : yönetmelik + dir(to be 3 pres)

yönetmeliğe : yönetmelik dat

yönümü : yön my acc

yönünden : yön his abl

yüce : supreme,exalted

yüksek : high,eminent

yükseklik : height,highness

yükseklikteki : yükseklik loc that

yükselen : yükselmek pres part

yükselmek : to rise,to go up

yürek : heart

yüreğe : yürek dat

yüreği : yürek acc,his

yüreği ağzına gelmek : to have one's heart in one's mouth

yüreğim : yürek my

yüreğime : yürek my dat

yüreğimi : yürek my acc

yüreğimin : yürek my gen

yüreğinin : yürek his gen

yüreğiyle : yürek his with

yürüdük : yürümek 1 pl past

yürüdükten : yürümek past part abl

yürüdüm : yürümek 1 past

yürüme : walking

yürümek : to walk,to tread

yürümen : yürümek verb noun your

yürümeye : yürüme dat

yürümeyi : yürüme acc

yürürdüm : yürümek 1 past ao past

yürürsün : yürümek 2 ao

yürürsünüz : yürümek 2 pl ao

yürüye : yürümek by(repeat)

yürüyebilseydim : yürümek 1 can cond past

yürüyeduralım : yürümek 1 pl keep imp

yürüyemiyorsun : yürümek 2 cannot pres

yürüyordu : yürümek 3 past cont

yürüyüş : walking

yürüyüşten : yürüyüş abl

yüz : face,feature

yüz : hundred

yüz tutmak : to front,to tend

yüz yüze : face to face,one-on-one

yüzden : yüz abl

yüze : yüz dat

yüzey : surface

yüzeyinde : yüzey his loc

yüzeyine : yüzey his dat

yüzlerce : hundreds of

yüzlercenizden : yüzlerce your(pl) abl

yüzlerin : yüz pl gen

yüzlü : face with

yüzlülüğü : yüzlülük

yüzü : yüz acc,his

yüzüme : yüz my dat

yüzünden : yüz your,his abl,due to,because of

yüzüne : yüz your,his dat

yüzüne bakmak : to look at one's face

yüzünün : yüz his gen

yüzünüzü : yüz your(pl) acc

yüzüstü : face down,yüz üstü

yüzüstü bırakmak : to abandon,to let down

yıkamak : to wash

yıkayıp : yıkamak and

yıkık : ruined,wracked

yıkıldı : yıkılmak 3 past

yıkılmak : to collapse

yıkıntı : ruin,junk,debris

yıkıntısı : yıkıntı his

yıl : year

yıla : yıl dat

yılan : snake

yılanla : yılan with

yılanlar : yılan pl

yılanlardan : yılan pl abl

yılanlarla : yılan pl with

yılanları : yılan pl his

yılanların : yılan pl gen

yılanlarından : yılan pl his abl

yılanlarını : yılan pl his acc

yılanlarının : yılan pl his gen

yılanı : yılan his,acc

yılanın : yılan gen

yılanından : yılan his,your abl

yılanını : yılan his acc

yılanının : yılan his,your gen

yılda : yıl loc

yıldan : yıl abl

yıldan yıla : year by year,from year to year

yıldönümü : anniversary

yıldır : yıl + dır(for)

yıldız : star

yıldıza : yıldız dat

yıldızda : yıldız loc

yıldızdan : yıldız abl

yıldızlar : yıldız pl

yıldızlara : yıldız pl dat

yıldızlardan : yıldız pl abl

yıldızları : yıldız pl acc

yıldızlarımın : yıldız pl my gen

yıldızların : yıldız pl gen,your

yıldızı : yıldız acc,his

yıldızım : yıldız my

yıldızımızı : yıldız our acc

yıldızın : yıldız gen,your

yıldızınin : yıldız your gen

yıllar : yıl pl

yıllardır : yıl pl 3 pres

yıllarımı : yıl pl my acc

yılında : yıl your,his loc

zahmet : bother,trouble

zahmete : zahmet dat

zahmete değmek : to be worth the troble

zaman : time,era

zaman kollamak : to be on the lookout for a suitable opportunity

zaman zaman : at times,from time to time

zamanda : zaman loc

zamandan : zaman abl

zamandır : zaman + dir(to be 3 pres)

zamanki : zaman that

zamanla : zaman with

zamanlar : zaman pl

zamanlarda : zaman pl loc

zamanları : zaman pl acc,their

zamanlarını : zaman their acc

zamanı : zaman acc,his

zamanım : zaman my

zamanımı : zaman my acc

zamanın : zaman your,gen

zamanında : zaman your,his loc,timely,at the right time

zamanını : zaman his acc

zarar : damage

zararsız : harmless

zararı : zarar acc

zaten : already,anyway

zavallı : poor,miserable

zavallıyı : zavallı acc

zayıf : slim,thin,weak

zehir : venom,poison

zehirin : zehir gen,your

zehirleri : zehir their

zeki : smart 

zekâ : mind,intelligence

zekâ oyunu : mind game

zekâsı : zekâ his

zenci : black person

zengin : rich

zengin olmak : to get rich,to become rich

zenginlik : wealth,richness

zevk : enjoyment,pleasure

zor : hard,difficult,force

zorlamak : to force,constrain,coerce,compel

zorlayıp : zorlamak and

zoru : zor acc,his

zorunda : zor your,his loc

zorunda kalmak : to have to,to be obliged to do

zorunda olmak : to have to

zorundalar : zorunda 3 pl pres

zorundayım : zorunda 1 pres

zorunlu : mandatory,obligatory

Çin : China

Çinli : Çin with

çaba : effort,exertion

çaba gösterme : endeavoring

çaba göstermek : to strive,to make an effort

çabalama : struggle,effort

çabalamak : to make an effort

çabalamalarının : çabalama pl his,their gen

çabalıyordum : çabalamak 1 past cont

çabalıyorsam : çabalamak 1 pres cond

çabaya : çaba dat

çabucak : quickly

çabuk : prompt,quick,fast

çakacak : çakmak fut part

çakmak : to strike fire

çalkalanan : çalkalanmak pres part

çalkalanmak : to be shaken,to be agitated

çalmak : to steal,to play

çalı : bush

çalıları : çalı pl acc

çalım : trick,strut

çalımı : çalım acc,his

çalıyor : çalmak 3 pres

çalıyordum : çalmak 1 past cont

çalış : çalışmak 2 imp

çalışacağım : çalışmak 1 fut

çalışma : study,studying,working

çalışmak : to work,to study,to struggle,to try

çalışmalısın : çalışmak 2 nec pres

çalışmam : çalışma my

çalışmaya : çalışma dat

çalışmıştı : çalışmak 3 past perf

çalıştıktan : çalışmak past part abl

çalıştım : çalışmak 1 past

çalışırken : çalışmak 3 ao when,at work

çalışırlar : çalışmak 3 pl ao

çalışıyor : çalışmak 3 pres

çalışıyordum : çalışmak 1 past cont

çan : bell

çanlar : çan pl

çanın : çan gen,your

çare : remedy,cure

çaresizlik : desperation,despair

çarpacağını : çarpmak fut part his acc

çarpmak : to hit,to beat

çarptırmak : to condemn

çarptırılacak : çarptırılmak 3 fut

çarptırılmak : to be sentenced

çarpıyordu : çarpmak 3 past cont

çatamayacaktım : çatmak 1 cannot fut past

çatar : çatmak 3 ao

çatmak : to hit,to attack,to walk into

çatı : roof

çatısı : çatı his

çatısında : çatı his loc

çağ : eopch,age,period

çağlarda : çağ pl loc

çağıracak : çağırmak 3 fut

çağıracaktır : çağırmak 3 fut

çağırmak : to summon,to call

çekeceksin : çekmek 2 fut

çekeceğim : çekmek 1 fut

çeker : çekmek 3 ao

çekerek : çekmek by

çeki : draw,weight,spruce

çeki düzen : to array

çekici : çekiç acc,charming

çekicin : çekiç gen

çekidüzen : tidiness,toilet

çekidüzen vermek : to put in order,to tidy

çekilince : çekilmek when

çekiliyorlardı : çekilmek 3 pl past cont

çekilme : pull-out,drainage

çekilmek : to withdraw,to quit

çekilmesi : çekilme his

çekingen : shy,timid

çekingenlik : çekingen noun,timidity,shyness

çekip : çekmek and

çekip gitmek : to go away

çekiyormuş : çekmek 3 past cont dub

çekiç : hammer

çekiçle : çekiç with

çekme : pulling,draught

çekmece : drawer

çekmeceye : çekmece dat

çekmeceyi : çekmece acc

çekmek : to drag,to pull,to suffer

çekmeli : çekmek 3 nec pres

çekmemek : çekmek neg

çekmenin : çekme gen

çekmesi : çekme his

çekmeyeceğim : çekmek 1 neg fut

çekti : çekmek 3 past

çektim : çekmek 1 past

çektirmek : to make (someone) suffer

çektirmeyeceğine : çektirmek neg fut part your dat

çektiğimi : çekmek past part my acc

çetin : hard,tough,complicated

çevirdi : çevirmek 3 past

çevirdim : çevirmek 1 past

çeviren : çevirmek pres part

çevirerek : çevirmek by

çeviri : translation

çevirisiyle : çeviri his with

çevirmek : to turn over,to translate,to spin

çevirmişti : çevirmek 3 past perf

çevre : environment,peripheral,surroundings

çevrede : çevre loc

çevreme : çevre my dat

çevresindeki : çevre his loc that

çevresine : çevre his dat

çevresini : çevre his acc

çeşit : kind,sort

çeşme : fountain

çeşmem : çeşme my

çeşmeye : çeşme dat

çift : double,pair

çile : suffering,ordeal

çileden : çile abl

çileden çıkarmak : to infuriate

çimen : grass

çimenlere : çimen pl dat

çimenlerin : çimen pl gen

çirkin : ugly

çirkin bulmak : to find someone ugly

çit : fence,hurdle

çiz : çizmek 2 imp

çizdim : çizmek 1 past

çizdiğim : çizmek past part my

çizdiğimde : çizmek past part my loc

çizebilirim : çizmek 1 can ao

çizer : çizmek 3 ao

çizer misin : çizmek 2 ao intr

çizer misiniz : çizmek 2 pl ao intr

çizerim : çizmek 1 ao

çizerken : çizmek 3 ao when

çizim : drawing

çizimlerimi : çizim pl my acc

çizin : çizmek 2 pl imp

çizip : çizmek and

çiziver : çizivermek 2 imp

çiziverin : çizivermek 2 pl imp

çizivermek : to quickly draw

çiziyorum : çizmek 1 pres

çizme : çizmek verb noun,drawing

çizmek : to draw

çizmemi : çizme my acc

çizmemiş : çizmek past ind part

çizmemiştim : çizmek 1 neg past perf

çizmeye : çizme dat

çizmeyi : çizme acc

çizmiştim : çizmek 1 past perf

çizsen : çizmek 2 cond

çizsene : çizmek + sene(friendly suggestion)

çiçecik : çiçek dim

çiçek : flower

çiçek açmak : to blossom

çiçek vermek : to flower,to bloom

çiçekle : çiçek with

çiçekler : çiçek pl

çiçeklerdeki : çiçek pl loc that

çiçeklere : çiçek pl dat

çiçekleri : çiçek pl acc,his

çiçeklerin : çiçek pl gen,your

çiçekte : çiçek loc

çiçekten : çiçek abl

çiçekti : çiçek + dir(to be 3 past)

çiçeğe : çiçek dat

çiçeği : çiçek acc,his

çiçeğim : çiçek my,to be 1 pres

çiçeğimden : çiçek my abl

çiçeğime : çiçek my dat

çiçeğimi : çiçek my acc

çiçeğimin : çiçek my gen

çiçeğin : çiçek gen,your

çiçeğinde : çiçek your,his loc

çiçeğinden : çiçek your,his abl

çiçeğine : çiçek your,his dat

çiçeğini : çiçek your,his acc

çiçeğinin : çiçek your,his gen

çiğnemeden : çiğnemek + meden(without)

çiğnemek : to chew

çocuk : child

çocukken : as a kid,during childhood

çocuklar : çocuk pl

çocukların : çocuk pl gen

çocukluk : childhood

çocukluğumdaki : çocukluk my loc that

çocukluğuna : çocukluk his dat

çocukmuş : çocuk 3 past dub

çocuksun : çocuk + dir 2

çocuktular : çocuk + di 3 pl

çocuğun : çocuk your,gen

çocuğundan : çocuk his abl

çok : much,many,plenty,very

çok daha : much more

çok geçmeden : before long,soon

çok sayıda : a large number of

çok çok : very much,at most

çoktan : already,long time ago

çorap : sock,hose

çoğu : many,most

çoğu kez : often,mostly

çoğunluk : majority,mass

çoğunlukla : çoğunluk with,mostly,usually

çökmek : to kneel,to fall down,to collapse

çökmüş : çökmek 3 past dub

çökmüştü : çökmek 3 past perf

çöktüm : çökmek 1 past

çöküş : downfall

çöküşünü : çöküş your,his acc

çöl : desert

çölde : çöl loc

çöldür : çöl + dir(to be 3 pres)

çöle : çöl dat

çöller : çöl pl

çöllerde : çöl pl loc

çölleri : çöl pl acc,his

çöllerin : çöl pl gen

çölü : çöl acc,his

çölün : çöl gen,your

çözebildim : çözmek 1 pot past

çözerim : çözmek 1 ao

çözmek : to solve

çözülme : çözülmek verb noun

çözülmek : to loosen,to unravel,to untwine

çözülmesi : çözülme his

çözülmeyecek : çözülmek neg fut part

çözüm : solution

çözüm yolu : solution

çözümlemek : to analyze,to resolve

çünkü : because

çık : çıkmak 2 imp

çık git : get out

çıkabilir : çıkmak 3 can ao

çıkan : çıkmak pres part

çıkar : çıkmak 3 ao

çıkaracak : çıkarmak fut part,3 fut

çıkaramadım : çıkarmak 1 cannot past

çıkararak : çıkarmak by

çıkardı : çıkarmak 3 past

çıkardım : çıkarmak 1 past

çıkardığı : çıkarmak past part acc,his

çıkardığım : çıkarmak past part my

çıkardığımdan : çıkarmak past part my abl

çıkardığında : çıkarmak past part your,his loc

çıkarlar : çıkmak 3 pl ao

çıkarmadan : çıkarmak without

çıkarmadı : çıkarmak 3 neg past

çıkarmak : to remove,to take out,to bring out

çıkarmıştı : çıkarmak 3 past perf

çıkarıp : çıkarmak and

çıkarıyor : çıkarmak 3 pres

çıkma : projection,outing

çıkmak : to leave,to exit,to quit,to go out to,to appear

çıkmamıştı : çıkmak 3 neg past perf

çıkmasını : çıkma his acc

çıkmayı : çıkma acc

çıkrık : reel,pulley

çıkrıkla : çıkrık with

çıkrığı : çıkrık acc,his

çıkrığın : çıkrık gen,your

çıksam : çıkmak 1 cond ao

çıktı : çıkmak 3 past

çıktıklarında : çıkmak past part their loc

çıktığını : çıkmak past part your,his acc

çıkılmak : to come out,to emerge

çıkılır : çıkılmak 3 ao

çıkınca : çıkmak when

çıkıverdi : çıkmak 3 suddenly past

çıkıyordu : çıkmak 3 past cont

çıkıyorlar : çıkmak 3 pl pres

çıkıyorsa : çıkmak 3 pres cond

çıkış : exit,outlet,escape

çıkışını : çıkış his acc

çınladı : çınlamak 3 past

çınlamak : to tinkle,to buzz,to ring

çırparsan : çırpmak 2 ao cond

çırpmak : to whisk,to clap

çırptı : çırpmak 3 past

çırpınma : struggling,fluttering

çırpınmamı : çırpınma my acc

çığlık : scream,crying

îşte : see,here

öbür : other

öbürü : öbür his

öd : gall,bile

ödü kopmak : to be scaref of,to be terrified

ödüm : öd

öff : phew

öfke : anger

öfkeden : öfke abl

öfkelendiren : öfkelendirmek pres part

öfkelendirmek : to anger,to annoy

öfkelenmek : to get angry

öfkelenmişti : öfkelenmek 3 past perf

öksürdü : öksürmek 3 past

öksürme : coughing

öksürmek : to cough

öksürmeye : öksürme dat

öksürmüş : öksürmek past ind part

öksürmüştü : öksürmek 3 past perf

öksürük : cough,coughing

öksürür : öksürmek 3 ao

öldürdüm : öldürmek 1 past

öldürdüğüm : öldürmek past part my

öldüreceksiniz : öldürmek 2 pl fut

öldüremem : öldürmek 1 cannot ao

öldüren : öldürmek pres part

öldürmek : to kill,to waste

ölecek : ölmek fut part

öleceğim : ölmek 1 fut

ölemez : ölmek 3 neg ao

ölme : decease

ölmek : to die

ölmemesi : ölmek neg verb noun his

ölmeye : ölme dat

ölmeyeceğim : ölmek 1 neg fut

ölmüş : ölmek past ind part

ölmüşüm : ölmek 1 past dub,past ind part my

ölüm : death

ölüm cezası : death sentence

ölüm kalım savaşı : a matter of life and death

ölümle : death with

ölümsüz : immortal,imperishable,ölüm + siz(-less)

ölümün : ölüm gen

ölüyormuş : ölmek 3 past cont dub

ölüyormuşum : ölmek past ind part my

ön : face,front

önce : before,first,at first

önceki : former,previous

öncekinden : önceki abl

önceleri : previously,formerly

önceydi : önce 3 past

öndeki : forward,front

önder : leader

önderi : önder acc,his

önem : importance

önemi : önem his,acc

önemine : önem my dat

önemli : important

önemlidir : önemli + dir(to be 3 pres)

önemliydi : önemli 3 past

önemsemek : to care,to pay attention to

önemsemiyormuş : önemsemek 3 neg past cont dub

önemsenecek : önemsemek fut part

önemserler : önemsemek 3 pl ao

önemsiz : önem without,unimportant

öneri : suggestion

önerim : öneri my

önerirsiniz : önermek 2 pl ao

önermek : to suggest,to propose

önermelisiniz : önermek 2 pl nec pres

önlemek : to avoid,to prevent

önümde : ön my loc

önümüzde : ön our loc

önünde : ön his loc

önündeydi : ön his,your loc 3 past

önüne : before,ön his dat

önüne katmak : to sweep

öreceğim : örmek fut part my,

örmek : to knit

örnek : example,model

örnek göstermek : to exemplify

örneği : örnek acc,his

örneğin : örnek gen,for example,for instance

örselenebilen : örselenmek pres part

örselenebilirmiş : örselenmek 3 can ao dub

örselenmek : to be disturbed

örtme : enshrouding,masking

örtmek : to cover

örtmeni : örtme your acc

örttüğüm : örtmek past part my

örtü : cover,hood

örtüsünün : örtü his gen

öte : beyond,past

öte yandan : at the same time,on the other hand

ötede : öte loc,over there

öteden : öte abl

öteden beri : all along,for a long time

öteki : other

ötekiler : öteki pl

ötekilerden : öteki pl abl

ötekileri : öteki pl acc,his

ötekilerle : öteki pl with

ötekinin : öteki your,his gen

övgü : praise,compliment

övgüleri : övgü their

övündüğü : övünmek past part his,acc

övünmek : to boast,to brag

övünç : pride

övünüyordum : övünmek 1 past cont

öykü : story

öyküler : öykü pl

öyküme : öykü my dat

öyküsünü : öykü his acc

öyküsünün : öykü his gen

öyküye : öykü dat

öyküyü : öykü acc

öyle : like that,similar to,that much

öyle ya : of course,that's the way it is

öylece : just so,just in that way

öylesine : exceedingly,öyle his dat

öylesiniz : öyle + dir(to be 2 pl pres)

öyleyse : then,if so

özel : specific,exclusive

özellik : feature,speciality

özellikle : özellik with,specially,especially

özen : attention,care

özenle : özen with,carefully,with caution

özensiz : careless

özensizce : özensiz,carelessly

özlem : missing,longing

özlemek : to miss,to long for

özlemine : özlem your,his dat

özlersen : özlemek 2 ao cond

özür : apology

özür dilemek : to apologize

özürler : özür pl

özürüm : özür my

öğle : noon

öğleden : öğle abl

öğrendim : öğrenmek 1 past

öğrenebilmek : öğrenmek can

öğreneceğini : öğrenmek fut part his acc

öğrenemedim : öğrenmek 1 cannot past

öğreniverdim : öğrenmek suddenly 1 past

öğreniyordum : öğrenmek 1 past cont

öğrenişim : öğrenmek way my

öğrenme : learning,öğrenmek verb noun

öğrenmedim : öğrenmek 1 neg past

öğrenmek : to learn,to come to know

öğrenmem : öğrenme my

öğrenmemiştim : öğrenmek 1 neg past perf

öğrenmesi : öğrenme his

öğrenmesinden : öğrenme his abl

öğrenmiş : öğrenmek past ind part

öğrenmiştim : öğrenmek 1 past perf

öğüt : advice

öğütlediler : öğütlemek 3 pl past

öğütlemek : to advise

öğütler : öğüt pl

öğütlersiniz : öğütlemek 2 pl ao

ülke : country,region

ülkede : ülke loc

ülkem : ülke my

ülkene : ülke your dat

ülkesi : ülke his

ün : fame,reputation

ürkek : fearful,timid

ürkütücü : scary,dreadful

üst : top

üst üste : one on the top of the other

üste : üst dat

üste çıkmak : (for someone who's at fault) to succeed in shifting the blame onto someone else

üsteledi : üstelemek 3 past

üsteleme : entreaty

üstelemek : to persist,to repeat

üstelemenin : üsteleme gen

üstelik : also,again,additionally

üstesinden : through

üstesinden gelmek : to overcome,to accomplish

üstü : üst his,acc

üstümüzde : üst our loc

üstün : up,over

üstünde : above,on,üstün loc

üstüne : üstün dat,onto,about

üstünü : üst his,your acc

üye : member

üyeler : üye pl

üzere : about,at,on the point of,just about to

üzereyim : üzere 1 pres

üzereyken : about to

üzerinde : above,on

üzerindeki : üzerinde that,on 

üzerine : above,upon

üzgün : sad,upset

üzgündüm : üzgün 1 past

üzgündün : üzgün 2 past

üzme : üzmek 2 neg imp

üzmek : to distress,upset,to sadden

üzmüştü : üzmek 3 past perf

üzücü : sad,dismal

üzülecek : üzülmek 3 fut

üzülerek : üzülmek by,regrettably

üzülme : üzülmek 2 neg imp

üzülme : üzülmek verb noun

üzülmek : to grieve,to feel sorry

üzülmeye : üzülme dat

üzülürdü : üzülmek 3 past rep

üzülüyorum : üzülmek 1 pres

üzüm : grape

üzüntü : sadness,distress

üzüntülü : üzüntü with,sad

üzüntüm : üzüntü my

üzüntün : üzüntü gen,your

üzüntüsünün : üzüntü his gen

üzüntüye : üzüntü dat

üzüntüyle : üzüntü with

üç : three

üç aşağı beş yukarı : approximately 

üçte : üç loc

üçüncü : third

üçüncüsü : üçüncü his

üşendiydi : üşenmek 3 past perf

üşenmek : to be lazy to

üşütmedim : üşütmek 1 neg past

üşütmek : to catch cold

ı : his(ı,i,u,ü,sı,si,su,sü)

ım : my(ım,im,um,üm,m)

ımız : our(ımız,imiz,umuz,ümüz,mız,miz,muz,müz)

ın : your(ın,in,un,ün,n)

ınız : your(pl)(ınız,iniz,unuz,ünüz,nız,niz,nuz,nüz)

ırak : far,distant

ırmak : river

ırmaklar : ırmak pl

ırmakları : ırmak pl his

ırmakların : ırmak pl gen

ıslatmak : to wet,to sprinkle

ıslattım : ıslatmak 3 past

ısırmak : to bite

ısırışta : ısırmak ing loc

ısıtma : heating,warmup

ısıtmak : to warm up,to heat,to illuminate

ısıtmaya : ısıtma dat

ısıtırdı : ısıtmak 3 past rep

ışık : light

ışıklarla : ışık pl with

ışıkları : ışık pl his

ışıklarıyla : ışık pl his with

ışıklı : ışık with,illuminated,lightened

ışığı : ışık acc,his

ışığın : ışık gen

ışığında : ışık his loc

ışığının : ışık his gen

şafak : dawn

şafakta : şafak loc

şairane : poetic

şakak : temple

şakaklarını : şakak pl his acc

şalvar : shalwar

şans : luck,fortune

şansa : şans dat

şanslı : lucky

şanslılar : şanslı 3 pl pres

şansım : şans my

şansın : şans your

şapka : hat

şapkadan : şapka abl

şapkamla : şapka my with

şapkanız : şapka your(pl)

şapkası : şapka his

şapkasını : şapka his acc

şapkasıyla : şapka his with

şapkayı : şapka acc

şarkı : song

şarkı söylemek : to sing

şarkıları : şarkı pl their,his

şaşacaklar : şaşmak 3 pl fut

şaşkın : bewildered,puzzled

şaşkın şaşkın : in surprise

şaşkına : şaşkın dat

şaşkına dönmek : to be stumped,to be puzzled

şaşkına çevirmek : to baffle,to bewilder

şaşkınlık : surprise,astonishment

şaşkınlıkla : şaşkınlık with,wonderingly,bewilderedly

şaşmak : to be amazed,to make a mistake

şaşmamalı : şaşmak 3 neg nec pres

şaşmaz : infalliable,unerring,şaşmak 3 neg ao

şaşmıştı : şaşmak 3 past perf

şaşmıştın : şaşmak 2 past perf

şaştım : şaşmak 1 past

şaşılacak : şaşılmak fut part

şaşılmak : to be bewildered

şaşıracaklar : şaşırmak 3 pl fut

şaşırdı : şaşırmak 3 past

şaşırdım : şaşırmak 1 past

şaşırdığımı : şaşırmak past part my acc

şaşırmak : to be mixed up,puzzled,to be surprised

şaşırmış : şaşırmak past ind part

şaşırmışa : şaşırmak past ind part dat

şaşırmıştı : şaşırmak 3 past perf

şaşırtmak :  to make somebody surprised

şaşırtmamıştı : şaşırtmak 3 neg past perf

şaşırtmıştı : şaşırtmak 3 past perf

şaşırttı : şaşırtmak 3 past

şaşırınca : şaşırmak when

şekil : shape

şekilde : şekil loc,in such a way

şey : thing,what-do-you-call-it,well

şeyden : şey abl

şeydi : şey 3 past

şeydir : şey 3 pres

şeye : şey dat

şeyi : şey acc,his

şeyim : şey my

şeyin : şey your,gen

şeyiniz : şey your(pl)

şeyler : şey pl,things

şeylerden : şey pl abl

şeylerdir : şey pl 3 pres

şeyleri : şey pl acc 

şeylerin : şey pl gen

şeylerle : şey pl with

şeysiniz : şey 2 pl pres

şiir : poem,poetry

şiirsel : poetic

şimdi : now,just

şimdiden : şimdi abl,already now

şimdilik : for now,presently

şimdiye : şimdi dat

şimdiye dek : until now

şimdiye kadar : so far,until now,up to now,as yet

şişe : bottle

şişeler : şişe pl

şişenin : şişe your,his gen

şişko : fat

şok : shock

şu : that

şu anda : at the moment,right now

şuna : şu dat

şunlar : şu pl

şunlardan : şu pl abl

şunları : şu pl acc

şura : there

şurada : şura loc

şuraya : şura dat 3 neg past

şölen : feast

şölendi : şölen 3 past

şöyle : so,such,like this

şöyle bir : carelessly,some sort of

şöyleydi : şöyle 3 past

şüphe : suspicion,doubt

şüphe etmek : to question,to dispute,to suspect

şık : chic,elegant,stylish 

No comments: