-(i)r/-(e)r olmak : to start doing something habitually
-arak : the gerunds of state,while
-ca : like,as if,in the way of
-casına : as if,as though
-ce : like,as if,in the way of
-cik : diminutive suffix
-cık : diminutive suffix
-den başka : aside from,apart from
-di : past tense suffix
-dir : (auxiliary,defective,+ noun) to be 3 pres
-e gelince : with regard to
-e kadar : until
-ebilmek : can
-ecek olmak : to have an intention for doing something (usually in conditional mode)
-ememek : can't
-erek : the gerunds of state,while
-im : attached to a verb stem, forming a noun that represents an instance of, or a result of performing, the action implied by the verb
-ince : when,because
-inci : creating ordinal numbers.
-iyor olmak : will be doing something
-ken : while,whilst,when,as
-la : with,by
-le : with,by
-li : with,containing
-lik : -ness
-lı : with,containing
-lık : -ness
-madan : without,before
-makla : with/by doing
-makta olmak : to have been doing something
-meden : without,before
-mekte olmak : to have been doing something
-miş (durumda) olmak : to have done something
-san : 2 cond
-sana : -san + ya
-sen : 2 cond
-sene : -sen + ya
-sin diye : in order that
-suz : -less
-sız : -less
-tıktan sonra : after doing
-uncu : creating ordinal numbers.
-yken : while,whilst,when,as
-çasına : as if
Afrika : Africa
Afrika'da : Afrika loc
Afrika'ya : Afrika dat
Afrikalı : Afrika with
Allah : Allah,God
Allah Allah : Goodness gracious!,How strange!
Amerika : America
Amerika'da : Amerika loc
Amerikalı : American
Amerikalılar : Amerikalı pl
Arizona : Arizona
Avrupa : Europe
Avrupalı : European
Avrupalılar : Avrupalı pl
Avustralya : Australia
Avustralyalı : Avustralya with
Baobablar : baobab pl
Dünya : earth
Dünya'da : Dünya loc
Dünya'nın : Dünya gen
Dünya'ya : Dünya dat
Dünya'ydı : Dünya + dir(to be 3 past)
Fransa : France
Fransa'da : Fransa loc
Fransa'ya : Fransa dat
Hintli : Indian
Jüpiter : Jupiter
Léon : Léon
Mars : Mars
No. : numara
Noel : Christmas
Rus : Russian
Sahra : Sahara
Sibirya : Siberia
Sibiryalı : Sibirya with
Türk : Turkish
Venüs : Venus
Werth : Werth
Zelanda : Zealand
Zelandalı : Zelanda with
aaa : oh
acaba : I wonder,do you think
acele : hurry,haste
acele etmek : to rush,to hurry up
acı : ache,pain,pity
acı çekmek : to suffer
acı çektirmek : to agonise,to torment
acıkmak : to feel hungry,to get hungry
acıkmıyor : acıkmak 3 neg pres
acıları : acı pl acc,his
acıma : smart,pity,mercy
acıma duygusu : pain sensation
acımadan : acı without
acımasız : acıma without,reletless,cruel
acımasızca : unmercifully,pitilessly
acınmak : to be sorry for,to be pitied
acınmaz : acınmak 3 neg ao
acıyla : acı with,wailfully
ad : name
ada : island
adadığım : adamak past part my
adalet : justice
adaletinin : adalet his gen
adam : man,human
adama : adam dat
adamak : to dedicate
adamcağız : poor man,wretch
adamdan : adam abl
adamdı : adam + dir(to be 3 past)
adamla : adam with
adamlar : adam pl
adamları : adam pl acc
adamı : adam acc,his
adamıdır : adamı 3 pres
adamım : adam my,to be 1 pres
adamımı : adam my acc
adamın : adam gen,your
adamına : adam his dat
adamınki : adam gen that
adamınkileri : adamınki pl his,acc
adarım : adamak 1 ao
adasına : ada his dat
adaya : ada dat
adları : ad their,pl acc
adlı : ad + li,named
adı : ad acc,his
adım : ad my,step
adımda : adım loc
adımlarla : adım pl with
ah : oh
ahlakı : ahlâk his,acc
ahlakını : ahlâk your,his acc
ahlâk : morals,character,ethics
ak : white,clean
akacak : akmak 3 fut
akarsu : stream,river
akarsuları : akarsu pl acc,his
akla : akıl with
akla uygun gelmek : to make sense
akla yakın : reasonable,sensible
akla yatkın : advisable,reasonable
aklamak : to justify
aklı : akıl acc,his
aklı almak : to conceive
aklı başında : rational,sane
aklım : akıl my
aklıma : akıl my dat
aklımda : akıl my loc
aklına : akıl your,his dat
aklında : akıl your,his loc
akmak : to flow,to leak
aksaklık : fault,problem
aksaklığı : aksaklık acc
aksatmadan : aksatmak without,without delay
aksatmak : to hinder,to disturb,to delay
aksatmıyorlardı : aksatmak 3 pl neg past cont
aksi : opposite
aksi gibi : unfortunately,as bad luck
aktı : akmak 3 past
akıl : mind,memory,wisdom,reason
akıl etmek : to think of
akıllı : clever,wise
akıllıca : akıllı,wisely,resoanble
akşam : evening,last night
akşama : akşam dat
akşamlar : akşam pl
akşamları : akşam pl acc,his
akşamleyin : in the evening
akşamı : akşam acc
al : red
al al : crimson
alabildiğine : wide,as far as possible,almak can past part his dat
alabilirim : almak 1 can ao
alacakaranlık : twilight
alacakaranlığın : alacakaranlık gen
alamadım : almak 1 cannot past
alamazsınız : almak 2 pl cannot ao
alan : almak pres part
alan : field,area
alana : alan dat
alarak : almak while
alay : mockery,ridicule
alay edilmek : to be mocked,to be jeered
alay etmek : to mock,to redicule
aldı : almak 3 past,al 3 past
aldıklarını : almak past part their acc
aldım : almak 1 past
aldırmadı : aldırmak 3 neg past
aldırmak : to mind,to care
aldığı : almak past part his
aldığım : almak past part my
aldığından : almak past part your,his abl
alet : device,tool
aletleri : alet pl acc
aletlerimi : alet pl my acc
alev : flame,flare
alevdi : alev 3 past
alevi : alev his
alevler : alev pl
alevleri : alev pl his
algın : lean,thin
algınlığım : algınlık my
alkış : applause
alkış tutmak : to clap,to applaud
alkışlama : applause,hand clapping,alkışlamak verb noun
alkışlamak : to acclaim,to applaud
alkışlarken : alkışlamak 3 ao when
allak : person who does not keep his or her word
allak bullak : hugger-mugger,skimble-scamble
allak bullak olmak : to be confused,to turn into a mess
alma : taking,excision
almadan : almak without
almak : to take,to buy,to get,to receive
almalı : almak 3 nec ao
almam : almak 1 neg ao
almama : alma my dat
almaya : alma dat
almazdı : almak 3 neg ao past
almazsam : almak 1 neg ao cond
almıyordu : almak 3 neg past cont
almış : almak past ind part
alna : alın dat
alnına : alın your,his dat
alnında : alın your,his loc
alnını : alın his acc
alt : bottom,underside
altmış : sixty
altı : six
altın : golden,gold,alt gen,your
altın sarısı : golden
altına : altın dat,alt your,his dat
altıncı : sixth
altında : alt your,his loc,beneath,under
altındaki : alt your,his loc that
altından : under,alt his abl
altından kalkmak : to overcome,to carry out successfully
alçak : low,base
alçakgönüllü : modest,humble
alçakgönüllülük : submission,nobleness,honesty
alıcı : receiver,customer
alıklık : stupidity
alın : forehead
alıncaya : almak when dat
alınma : alınmak verb noun,umbrage,reception
alınmak : to be taken,to take offense,to resent
alınmasını : alınma his acc
alınmış : alınmak past ind perf,3 past dub
alınmıştı : alınmak 3 past perf
alınsa : alınmak 3 pres cond
alınınca : alınmak when
alınır : alınmak 3 ao
alıp : almak and
alır : almak 3 ao
alırsın : almak 2 ao
alıyorlar : almak 3 pl pres
alışkanlık : habit
alışkanlıklar : alışkanlık pl
alışkanlıkları : alışkanlık pl his,their
alışkanlığı : alışkanlık his,acc
alışmak : to get used to
alışmalıdır : alışmak 3 nec ao
ama : but,however
amacıyla : amaç his with
aman : oh! help!
amaç : objective,purpose,goal
amaçla : amaç with
amaçlamak : to aim,to purpose,to seek
amma : yet
amma da yaptın : get along with you!
an : moment
ancak : only
anda : an loc
andıran : andırmak pres part
andırmak : to resemble,to remind
andırıyor : andırmak 3 pres
andırıyordu : andırmak 3 past cont
anladı : anlamak 3 past
anladım : anlamak 1 past
anladıysam : anlamak 1 cond past
anlam : meaning,sense
anlama : comprehension,understanding
anlamadan : anlamak without
anlamadım : anlamak 1 neg past
anlamadınsa : anlamak 2 neg past cond
anlamadığı : anlamak neg past part acc
anlamak : to understand,to find out,to realize
anlamaların : anlama pl gen,your
anlamalısın : anlamak 2 nec pres
anlamalıydım : anlamak 1 nec past
anlamam : anlama my
anlamamıştı : anlamak 3 neg past perf
anlamamıştım : anlamak 1 neg past perf
anlamaya : anlama dat
anlamaya çalışmak : to try to understand
anlamayacak : anlamak neg fut part
anlamiyordum : anlamak 1 neg past cont
anlamı : anlam acc,his
anlamına : anlam your,his dat
anlamına gelmek : to mean,to come to mean
anlamıyordum : anlamak 1 neg past cont
anlamıyorlar : anlamak 3 pl neg pres
anlamıyorum : anlamak 1 pres
anlamıştı : anlamak 3 past perf
anlamıştım : anlamak 1 past perf
anlar : anlamak 3 ao
anlarlar : anlamak 3 pl ao
anlarım : anlamak 1 ao
anlasınlar : anlamak 3 pl imp
anlat : anlatmak 2 imp
anlatabiliyor : anlatmak 3 can pres
anlatabilmek : anlatmak can
anlatma : explaining,anlatmak verb noun
anlatmadım : anlatmak 1 neg past
anlatmak : to explain
anlatmaya : anlatma dat
anlatmıştı : anlatmak 3 past perf
anlattıkları : anlatmak past part pl acc,his
anlattıklarım : anlatmak past part pl my
anlattıkların : anlatmak past part pl gen,your
anlattım : anlatmak 1 past
anlatırsın : anlatmak 2 ao
anlatıyorsam : anlatmak 1 pres cond
anlayabildim : anlamak 1 can past
anlayabilenler : anlamak can pres part pl
anlayabilsin : anlamak 3 can imp
anlayacak : anlamak 3 fut,fut part
anlayacaksın : anlamak 2 fut
anlayacağı : anlamak fut part his
anlayamadım : anlamak 1 cannot past
anlayamamak : anlamak + ama(pot neg)
anlayamamıştı : anlamak 3 cannot past perf
anlayamamıştım : anlamak 1 cannot past perf
anlayamayacaktır : anlamak cannot 3 fut
anlayamaz : anlamak 3 cannot pres
anlayamazlar : anlamak 3 pl cannot ao
anlayamiyor : anlamak 3 cannot pres
anlayamıyor : anlamak 3 cannot pres
anlayamıyordu : anlamak 3 cannot past cont
anlayamıyorlar : anlayamamak 3 pl pres
anlayamıyorum : anlamak 1 cannot pres
anlayan : anlamak pres part
anlayış : understanding,intellection
anlayışlı : understanding,apprehensive
anlaşılan : apparently,seemingly,anlaşılmak pres part
anlaşılma : understaning
anlaşılmak : to follow,to be understood
anlaşılması : anlaşılma his
anlaşılması güç : vague,obscure
anlık : instant,immediate,mind
anlıyorsun : anlamak 2 pres
anlıyorum : anlamak 1 pres
anı : memoir,remembrance,an his,acc
anıları : anı pl acc
anılarımı : anı pl my acc
anıların : anı pl gen,your
anılarını : anı pl his acc
anımsadı : anımsamak 3 past
anımsadım : anımsamak 1 past
anımsamak : to remember
anımsatacak : anımsatmak 3 fut
anımsatmak : to evoke,to remind of
anında : an his loc,immediate,spontaneously
anısı : anı his
apayrı : quite different
apayrıydı : apayrı + dir(to be 3 past)
apaçık : transparent,very clear
aptalca : foolish,stupid
ara : interval,gap,space
ara sıra : sometimes,once in a while
ara vermek : to interrupt,to suspend
araba : car,wheel,coach
arabasına : araba his dat
arada : ara loc,meantime,between
arada bir : at times,occasionally
aradan : ara abl,meanwhile
aradı : aramak 3 past
aradıklarini : aramak their acc
aradıkları : aramak past part their
aradıklarını : aramak past part their acc
aradığı : aramak past part acc,his
aradığını : aramak past part his acc
aralanmak : to be opened
aralanınca : aralanmak when
aralanırken : aralanmak 3 ao when
aralarında : ara their loc,among them
arama : search,aramak verb noun
aramak : to see,to look for,to search
aramamıştı : aramak 3 neg past perf
aramaya : arama dat
aramıyordunuz : aramak 2 pl neg past cont
ararmış : aramak 3 ao past dub
arasak : aramak 1 pl pres cond
arasına : between,ara his dat
arasında : ara his loc,between,among
arasındaki : ara his loc that,between
araya : ara dat,between
arayalım : aramak 1 pl imp
araştırma : survey,research,investigation
araştırmak : to search,to research,to investigate
araştırır : araştırmak 3 ao
ardındaki : behind,art his loc that
ardından : afterwards,art his abl
aritmetik : arithmetic
arka : back,rear
arkadaş : comrade,friend
arkadaşlarım : arkadaş pl my
arkadaştan : arkadaş abl
arkadaşı : arkadaş his
arkadaşım : arkadaş my
arkadaşımı : arkadaş my acc
arkadaşına : arkadaş your,his dat
arkadaşını : arkadaş his acc
arkadaşınızı : arkadaş your(pl) acc
arkasında : arka his loc
arkasından : arka his abl
arkasını : arka his acc
armağan : gift,present
armağana : armağan dat
armağanları : armağan pl his,their
armağanım : armağan my
armağanını : armağan his,your acc
art : back
artar : artmak 3 ao
artmak : to increase,to remain
artık : any more,now,after all
artırmak : to increase
artıyordu : artmak 1 past cont
arı : bee
arılar : arı pl
arıyorsun : aramak 2 pres
arıyorum : aramak 1 pres
arıza : falut,malfunction
arızanın : arıza gen
arızayı : arıza acc
asan : asmak pres part
asla : never
aslında : asıl his loc,indeed,really
asmadı : asmak 3 neg past
asmak : to hang
asteroid : asteroid
asteroidde : asteroid loc
asteroidi : asteroid his,acc
asteroidle : asteroid with
asteroidlerin : asteroid pl gen
asık : âşık,lover,in love,sulken
asık bir suratla : saturninely
asıl : actual,real,principally,original
asıllarına : asıl pl his dat
atacağım : atmak 1 fut
atar : atmak 3 ao
atarken : atmak 3 ao when
atkı : muffler,scarf
atkım : atkı my
atkısını : atkı his acc
atkıyı : atkı acc
atlamadan : atlamak without
atlamak : to jump,to omit
atma : cast,dropping,throw
atmadı : atmak 3 neg past
atmak : to beat,to throw,to let out
atmalarını : atma pl his,their acc
atmalısınız : atmak 2 pl nec ao
atmalıyız : atmak 1 pl nec ao
atmayı : atmak verb noun acc
atmıştı : atmak 3 past perf
attı : atmak 3 past
attım : atmak 1 past
atılamayacak : atılmak neg pot(cannot) fut part
atılmak : to be thrown,to be discarded
atılmasına : atılmak verb noun his dat
atılmış : atılmak 3 past dub,past ind part
atıverdi : atıvermek 3 past
atıvermek : to throw away,to flick
av : hunting,prey
ava : av dat
ava çıkmak : to go hunting
avcı : hunter
avcılar : avcı pl
avcılarımın : avcı pl my gen
avcıların : avcı pl gen
avlamak : to hunt,to account
avlar : avlamak 3 ao
avlarım : avlamak 1 ao
avlarını : av their acc
avlıyorlar : avlamak 3 pl pres
avlıyorum : avlamak 1 pres
avuntu : consolation
avuntun : avuntu your
avutulacak : avutulmak 3 fut
avutulmak : to be comforted
avını : av his acc
ay : month,moon
ay ışığı : moonlight
ayak : paw,foot
ayak basmak : to arrive,to visit
ayak bileği : ankle
ayak izleri : footprints,footsteps
ayak sesi : footfall,footstep
ayakların : ayak pl gen,your
ayaklarını : ayak pl your,his acc
ayakta : ayak loc,standing
ayakta beklemek : to wait standing
ayakta durmak : to stand
ayarlamak : to arrange,to adjust,to measure
ayarlamalıydım : ayarlamak 1 nec past
ayağa : ayak dat
ayağa kalkmak : to stand up
ayağına : ayak his dat
ayağında : ayak his loc
aydınlandığini : aydınlanmak past part his acc
aydınlanmak : to become clear,lighten
aydınlanıverdi : aydınlanmak 3 suddenly past
aydınlatan : aydınlatmak pres part
aydınlatmak : to brighten,to lighten,to illuminate
aydınlattığı : aydınlatmak past part acc,his
ayin : rite,ritual
ayinleri : ayin their
ayinsiz : ayin + siz(-less)
aykırı : against
aykırıdır : aykırı + dir(to be 3 pres)
aynen : exactly
aynen öyle : precisely,that's right
aynı : same,alike,identical
aynı zamanda : at the same time
aynı şekilde : likewise,alike
aynıdır : aynı + dir(to be 3 pres)
aynısı : aynı his
aynısını : aynı his acc
ayrı : apart,different
ayrı ayrı : separately,one by one,separate
ayrıca : also,besides
ayrılamaz : ayrılmak 3 cannot ao
ayrılma : separation,departure
ayrılmak : to leave,to split into
ayrılmaz : ayrılmak 3 neg ao
ayrılık : separation,parting
ayrılırken : ayrılmak 3 ao when
ayrılış : ayrılmak way,departure
ayrılışı : ayrılış acc,his
ayrıntı : detail
ayrıntı : detail
ayrıntılarda : ayrıntı pl loc
ayrıntıları : ayrıntı pl acc
ayrıntıyı : ayrıntı acc
ayyaş : drunkard
ayyaşa : ayyaş dat
ayı : ay acc
ayıracak : ayırmak fut part
ayırma : ayırmak verb noun,separation
ayırmadan : ayırmak without
ayırmak : to separate
ayırt : distinction
ayırt etmek : to distinguish
ayırır : ayırmak 3 ao
ayırıyorum : ayırmak 1 pres
ayışığı : moonlight
az : few,little
azabı : azap acc,his
azaldığından : azalmak past part his abl
azalmak : to decrease,to go down
azap : torment,torture
azdı : az 3 past
azıcık : just a little bit,only just
aç : hungry
açacaksın : açmak 2 fut
açarak : açmak while
açarsa : açmak 3 ao cond
açlık : hunger
açlıktan : açlık abl
açmak : to open,to disclose
açmayacaksın : açmak 2 neg fut
açmış : açmak 3 past dub,part part dub
açtı : açmak 3 past
açtınız : açmak 2 pl past
açtırmak : to open up
açtırmış : açtırmak past ind part,3 past dub
açıcı : opener,lightener
açıcıydı : açıcı + dir(to be 3 past)
açık : bright,open,explicit
açık konuşmak : to talk frankly
açıkladı : açıklamak 3 past
açıklama : explanation
açıklamak : to explain
açıklamaktan : açıklamak abl
açıklamalar : açıklama pl
açıklamasını : açıklama his acc
açıklamaya : açıklama dat
açıklamayı : açıklama acc
açıklamazsanız : açıklamak 2 pl neg ao cond
açıklamıştı : açıklamak 3 past dub
açıklık : gap,space,openness,clarity
açıklığa : açıklık dat
açıklığa kavuşturmak : to enlighten
açıkta : açık loc,exposed,unemployed,off
açıkça : openly,frankly
açıkçası : strictly,obviously
açıldı : açılmak 1 past
açılmak : to be opened,to disclose one's secret
açılmış : açılmak past ind part
açıp : açmak and
açıyordum : açmak 1 past cont
açıyorlar : açmak 3 pl pres
ağacı : ağaç acc,his
ağacını : ağaç your,his acc
ağacının : ağaç your,his gen
ağaç : tree
ağaç : tree,wood
ağaçları : ağaç pl his
ağaçlarını : ağaç pl his acc
ağaçlarıyla : ağaç pl his with
ağladı : ağlamak 3 past
ağladığını : ağlamak past part his acc
ağlamak : to cry,to weep
ağlarken : ağlamak 3 ao when
ağlarlar : ağlamak 3 pl ao
ağlayacak : ağlamak fut part
ağlayacaktı : ağlamak 3 fut past
ağlayacağım : ağlamak fut part my,1 fut
ağlayacağını : ağlamak fut part your,his acc
ağlıyordu : ağlamak 3 past cont
ağrıtmak : to hurt
ağrıtmazlar : ağrıtmak 3 pl neg ao
ağzımda : ağız my loc
ağzına : ağız your,his dat
ağzından : ağız your,his abl
ağzını : ağız your,his acc
ağır : slow,serious,weighty
ağır ağır : slowly
ağır gelmek : to bear down on
ağız : mouth,corner,edge
ağızdan : ağız abl,orally,by mouth
ağızlık : muzzle
ağızlığı : ağızlık his,acc
ağızlığın : ağızlık gen
aşağı : below,down,the lower part
aşağı yukarı : more or less,around,about
aşağıda : aşağı loc
aşağıdaki : aşağı loc that,below,following
aşağıdan : aşağı abl
aşağıdan almak : to ingratiate oneself,to adopt a humble attitude
aşağıdır : aşağı + dır(to be 3 pres)
aşağıya : aşağı dat
aşkın : over,beyond,exceeding
aşmak : to cross,to exceed
aşmıştım : aşmak 1 past perf
aştıktan : aşmak verb noun abl
baba : father
babası : baba his
baca : chimney
bacak : leg
bacaklarını : bacak pl his acc
bacalarına : baca pl his,your dat
bahçe : yard,garden
bahçede : bahçe loc
bahçenin : bahçe gen
bak : bakmak 2 imp
bakacaklardır : bakmak 3 pl fut
bakacağım : bakmak 1 fut
bakalım : bakmak 1 pl opt,imp,let's see
bakan : minister
bakanı : bakan his,acc
bakar : bakmak 3 ao
bakarak : bakmak by
bakarken : bakmak 3 ao when
bakarsın : bakmak 2 ao
bakma : watch,looking
bakmak : to look
bakmaksızın : bakmak without,regardless of
bakmalı : bakmak 3 nec pres
bakmalıydım : bakmak 1 nec past
bakmamış : bakmak neg past ind part
bakmaya : bakma dat
bakmayı : bakma acc
bakmayın : bakmak 2 pl imp
bakmaz : bakmak 3 neg ao
baksan : bakmak 2 pres cond
baksana : hi,look here,bakmak + sana
baktı : bakmak 3 past
baktım : bakmak 1 past
baktığı : bakmak past part his
baktığında : bakmak past part your,his loc
baktığını : bakmak past part your acc
bakıldığında : bakılmak past part your,his loc,considering
bakılmak : to be looked
bakın : bakmak 2 pl imp
bakınca : bakmak when
bakındı : bakınmak 3 past
bakınmak : to look around
bakınıp : bakınmak and
bakıp : bakmak and
bakıyor : bakmak 3 pres
bakıyordu : bakmak 3 past cont
bakıyordum : bakmak 1 past cont
bakıyormuş : bakmak 3 past cont dub
bakıyormuşum : bakmak 1 past cont dub
bakıyorsunuz : bakmak 2 pl pres
bakış : glance,look
bakışlarla : bakış pl with
bakışları : bakış pl his
bakışlarında : bakış pl your,his loc
bakışlarını : bakış pl your,his acc
bakışta : bakış loc
bal : honey
bal gibi : very sweet,certainly
bal rengi : honey-colored
bale : ballet
balerin : ballet dancer
balerinler : balerin pl
balesi : bale his
balta : ax,axe
balta girmemiş : virgin
bana : ben dat
banka : bank
bankaya : banka dat
baobablara : baobap pl dat
baobablari : baobap pl acc
baobabları : baobap pl acc
baobablarımla : baobab pl my with
baobabların : baobap pl gen
baobap : baobab
baobap ağacı : baobab
baobaplar : baobap pl
baobaplara : baobap pl dat
baobapları : baobap pl acc
baobaplarımla : baobap pl my with
baobapların : baobap pl gen
bari : at least
basar : basmak 3 ao
basit : simple,easy
basittir : basit + dir(to be 3 pres)
basmak : to press,to let out suddenly
basmaz : basmak 3 neg ao
bastın : basmak 2 past
batma : sinking
batmak : to sink,submerge,to set
batmakta : batmak loc
batmasını : batma his acc
batım : batmak verb noun
batımı : batım his
batımını : batım his acc
batıyordur : batmak 3 pres 3 pres
batış : sinking,setting
batışını : batış his acc
bay : gentleman
bayağı : common,ordinary,pretty
bayılacak : bayılmak fut part
bayılmak : to faint,to love,to be thrilled (with)
bayılırlar : bayılmak 3 pl ao
bayılırım : bayılmak 1 ao
bayın : bay gen
bazen : sometimes
bazı : some,certain
bazıları : bazı their
bazılarının : bazı their gen
bağ : connection,relationship,vineyard
bağ kurmak : to correlate,to connect
bağladığı : bağlamak past part his
bağlama : bağlamak verb noun,coupling
bağlamak : to bind,to connect
bağlaman : bağlama your
bağlamazsan : bağlamak 2 neg ao cond
bağlanmak : to connect,to be tied
bağlanır : bağlanmak 3 ao
bağlar : bağ pl
bağlara : bağ pl dat
bağlarına : bağ pl your,his dat
bağlayacak : bağlamak fut part
bağlayamayacak : bağlamak 3 cannot fut
bağlayasın : bağlamak 2 opt
bağlı : bağ with,connected,bound
bağlı kalmak : to adhere to,to stick to
bağlıdır : bağlı 3 pres
bağlılık : dependence,loyalty
bağlılığı : bağlılık his,acc
bağlılığıdır : bağlılık his + dir(to be 3 pres)
bağırdı : bağırmak 3 past
bağırdım : bağırmak 1 past
bağırmadı : bağırmak 3 neg past
bağırmak : to shout
bağışla : bağışlamak 2 imp
bağışlamak : to forgive
bağışlamalarını : bağışlamak verb noun their acc
bağışlamalısın : bağışlamak 2 nec ao
bağışlarsın : bağışlamak 2 ao
bağışlarsınız : bağışlamak 2p ao
bağışlayınız : bağışlamak 2 pl imp
baş : head,top
baş etmek : to cope,to do with
baş kaldırma : rebellion,insubordination
başa : baş dat
başa gelmek : to happen to
başa çıkmak : to deal with,to handle
başa çıkılmak : to be dealt with
başak : ear(of grain)
başaklar : başak pl
başaklardaki : başak pl loc that
başarabildiğim : başarmak can past part my
başarabileceğimi : başarmak can fut part my acc
başarabilirsen : başarmak 2 can ao cond
başaracağımdan : başarmak fut part my abl
başardım : başarmak 1 past
başardığımı : başarmak past part my acc
başarmak : to achieve,to accomplish,to succeed
başarı : success,achievement
başarılı : successful
başarır : başarmak 3 ao
başarısız : unsuccessful
başarısızlık : failure,unsuccessfulness,başarısız + lık
başarısızlığı : başarısız noun his
başarıyla : başarı with
başarıyorum : başarmak 1 pres
başarıyorumdur : başarıyorum 3 pres
başka : different,other,another,except
başka kim : who else
başkalarını : başka pl his acc
başkası : başka his,someone else
başkasını : başka his acc
başkaydı : başka + dir(to be 3 past)
başladı : başlamak 3 past
başladım : başlamak 1 past
başladın : başlamak 2 past
başladığı : başlamak past part his,acc
başladığımdan : başlamak past part my abl
başlamak : to begin,to start
başlamış : başlamak past part
başlamıştı : başlamak 3 past perf
başlangıcın : başlangıç gen
başlangıç : start,beginning
başlangıçta : başlangıç loc
başlar : başlamak 3 ao
başlardı : başlamak 3 past rep
başlarmış : başlar 3 ao past
başlarım : başlamak 1 ao
başlarına : baş their dat
başlayan : başlamak pres part
başlı : headed
başlılık : başlı noun
başlılığa : başlılık dat
baştan : baş abl
baştan başa : from top to bottom,entirely
baştan savma : evasive
başı : baş acc,his
başı dertte : in trouble
başı kalabalık : busy
başım : baş my
başıma : baş my dat
başımdan : baş my abl
başımı : baş my acc
başımıza : baş our dat
başına : per,baş your,his dat
başına gelen : incident to
başına gelmek : to happen to,to befall
başına çorap örmek : to get sb into trouble,to plot against someone
başında : baş your,his loc
başında durmak : to stand watch over,watch carefully
başından : baş his abl
başından aşkın : overwhelming
başını : baş your,his acc
başınızdaki : baş your(pl) loc that
başınızı : baş your(pl) acc
bebek : baby,doll
bebekle : bebek with
bebektir : bebek + dir(to be 3 pres)
bebeğe : bebek dat
becerebildiğim : becermek can past part my
beceremediğimi : becermek neg pot(cannot) past part my acc
beceremem : becermek 1 cannot ao
becerik : skill
beceriksiz : inept,untalented,becerik + siz(-less)
becermek : to do well,to succeed,to overcome
beden : body
bedeni : beden acc,his
bedenine : beden his dat
bekle : beklemek 2 imp
bekledi : beklemek 3 past
bekledim : beklemek 1 past
beklediğini : beklemek past part his acc
bekleme : waiting
beklemediğim : beklemek neg past part my
beklemek : to wait,to expect
beklemeliyim : beklemek 1 nec pres
beklememelisiniz : beklemek 2 pl neg nec ao
beklememiz : bekleme our
beklemişti : beklemek 3 past perf
beklenir : beklenmek 3 ao
beklenmek : to be expected
beklerdi : beklemek 3 past rep
bekleyeceksin : beklemek 2 fut
bekleyeceğim : beklemek fut part my,1 fut
bekleyin : beklemek 2 pl imp
bekliyordum : beklemek 1 past cont
bekçi : watchman,keeper,guard
bekçiler : bekçi pl
bekçilere : bekçi pl dat
bekçilerinden : bekçi pl his abl
bekçisi : bekçi his
bekçisine : bekçi his dat
bekçisinin : bekçi his gen
bekçisiyle : bekçi his with
bekçiye : bekçi dat
bekçiyi : bekçi acc
bela : trouble,disaster
belirdi : belirmek 3 past
belirdiği : belirmek past part his
beliriverirler : belirmek suddenly 3 pl ao
beliriyor : belirmek 3 pres
belirli : specific,certain
belirmek : to appear
belirsiz : uncertain
belirten : belirtmek pres part
belirti : symptom,sign
belirtisidirler : belirti his + dir(to be 3 pl)
belirtme : specifying,belirtmek verb noun
belirtmek : to indicate,to state,to specify
belirtmemiş : belirtmek neg past ind part
belirtmeyi : belirtme acc
belirttim : belirtmek 1 past
belki : maybe,possibly,probably
bellek : memory
belleğimde : bellek my loc
belleğinize : bellek your(pl) dat
belli : definite,certain
belli belirsiz : indistinguished,indistinct
belli olmak : to become clear
belli olmaz : it all depends
belliydi : belli + dir(to be 3 past)
bembeyaz : beyaz int,extreamely white
bembeyazdı : bembeyaz 3 past
ben : I
bence : as for me,in my opinion
bende : ben loc
benden : ben abl
beni : ben acc
benim : ben gen,my,mine
benim için : for me
benimdir : benim + dir(to be 3 pres)
benimki : benim that
benimkinde : benimki loc
benimkinin : benim that gen
benimle : benim with,with me
benimse : benim cond,as for me
benlik : self,personality
benliğinde : benlik his loc
bense : ben cond,and/but me
benzediğini : benzemek past part his acc
benzemek : to look alike,to resemble,to seem
benzemeyen : benzemek neg pres part
benzemez : benzemek 3 neg ao
benzemiyor : benzemek 3 neg pres
benzemiyordu : benzemek 3 neg past cont
benzemiyorsunuz : benzemek 2 pl neg pres
benzemiş : benzemek 3 past dub
benzer : similar,like
benzerdi : benzer 3 past
benzeri : benzer his,like
benzerler : benzemek 3 pl ao
benzersiz : benzer without,unique
benzetmek : to assimilate
benzeyecek : benzemek 3 fut
benzeyen : benzemek pres part
benziyor : benzemek 3 pres
benziyordu : benzemek 3 past cont
benziyorlar : benzemek 3 pl pres
benziyorlardı : benzemek 3 pl past cont
benziyorum : benzemek 1 pres
berat : patent,warrant
beratını : berat your acc
berbat : terrible
bereket : blessing
bereket versin : thank you,thank heaven
beri : since,onwards,the near side
beriki : the nearest,beri that
besbelli : obvious,evident
beslemek : to feed
beslendiği : beslenmek past part his
beslenme : nutrition
beslenmek : to feed
beslenmelerinin : beslenme their gen
beslerler : beslemek 3 pl ao
beyaz : white
beyazdı : beyaz 3 past
beyin : brain
beynimden : beyin my abl
bez : cloth
bezden : bez abl
bezdirme : bezdirmek verb noun
bezdirmek : to sicken,to disgust
bezdirmeye : bezdirme dat
bezgin : sick,exasperated,weary
bezginlik : tedium,disgust
bezginlikle : bezginlik with
beğendirememiştim : beğendirmek 1 neg pot past perf
beğendirmek : to get (someone) to like
beğendiğini : beğenmek past part his acc
beğenilmedi : beğenilmek 3 neg past
beğenilmek : to have an attraction for,to be sought after
beğenmek : to like,to admire
beğenmiş : beğenmek past ind part
beğenmişin : beğenmiş gen
beğenmişler : beğenmiş pl
beğenmişlerin : beğenmiş pl gen
beğenmişlik : vainglory,arrogance
beğenmişliğiyle : beğenmişlik
beğenmişten : beğenmiş abl
beş : five
beşinci : fifth
bildikleri : bilmek past part their
bildirin : bildirmek 2 pl imp
bildirmek : to report
bildiği : bilmek past part his
bildiğimiz : bilmek past part our
bile : neither,even,already
bileceğim : bilmek 1 fut
bilek : wrist,ankle
bilemek : to sharpen,to whet,to hone
bilemem : bilmek 1 cannot ao
bilemeyecek : bilmek neg fut part
bilemez : bilmek 3 cannot ao
bilemezdi : bilmek 3 cannot ao past
bilemiyordum : bilmek 1 cannot past cont
bilen : bilmek pres part
bileyim : bilmek 1 imp
bileyip : bilemek and
bilezik : bracelet
bileğine : bilek your,his dat
bileğinin : bilek your,his gen
bilge : wise person
bilgece : wisely
bilgelik : wisdom
bilgeliğe : bilgelik dat
bilgesin : bilge + dir(to be 3 pres)
bilgi : knowledge
bilgiler : bilgi pl
bilgileri : bilgi pl acc
bilgilerle : bilgi pl with
bilgin : scientist,scholar
bilgine : bilgin dat
bilginin : bilgi gen
bilginler : bilgin pl
bilgisi : bilgi his
bilgisini : bilgi his acc
bilim : science,knowledge
bilim adamı : scholar
bilimi : science
biliminin : bilimi his gen
bilinen : bilinmek pres part
biliniyor : bilinmek 3 pres
biliniz : bilmek 2 pl imp
bilinmek : to be known
bilir : bilmek 3 ao
bilirim : bilmek 1 ao
bilirler : bilmek 3 pl ao
biliyor : bilmek 3 pres
biliyordum : bilmek 3 past cont
biliyorlar : bilmek 3 pl pres
biliyorsun : bilmek 2 pres
biliyorsunuz : bilmek 2 pl pres
biliyorum : bilmek 1 pres
biliyoruz : bilmek 1 pl pres
bilmece : puzzle,riddle
bilmeden : bilmek without
bilmediği : bilmek neg past part his
bilmediğim : bilmek neg past part my
bilmediğimiz : bilmek neg past part our
bilmek : to know
bilmem : bilmek 1 neg ao
bilmeyen : bilmek neg pres part,miscognizant
bilmeyenlerde : bilmek pres part pl loc
bilmeyenlere : bilmeyen pl dat
bilmez : bilmek 3 neg ao
bilmezler : bilmek 3 pl neg ao
bilmiyor : bilmek 3 neg pres
bilmiyordu : bilmek 3 neg past cont
bilmiyordum : bilmek 1 neg past cont
bin : thousand
bindiririz : bindirmek 1 pl ao
bindirmek : to imbark,to superpose,to overlay
binip : binmek and
biniyorlar : binmek 3 pl pres
binlerce : thousands of
binmek : to ride,to get on
bir : one
bir an : for a moment
bir an önce : as immediate as possible
bir anlık : momentary
bir araya getirmek : gather
bir başına : all alone
bir daha : once more,again
bir de : in addition
bir dediğini iki etmemek : to pamper,to dance attendance on sb
bir iki : one or two
bir kere : once
bir kerecik : once
bir kez : once,one time
bir solukta : in one breath
bir süre : for a while
bir süre için : for a while
bir sürü : lots of,a lot
bir tane : one,unique
bir tür : a kind of
bir türlü : never,somehow
bir yandan : on the other hand
bir yerde : somewhere
bir zamanlar : once,once upon a time
bir şey : anything,something
birakip : birakmak and
birakmak : to abandon,to leave
birakmam : bırakma my
biraz : a little
biraz daha : a bit more,additional
birazcık : a little bit
birbiri : each other
birbirimiz : birbiri our
birbirimize : birbiri our dat
birbirinden : birbiri abl
birbirine : birbiri dat,each other
birden : suddenly,at a time
birdenbire : suddenly,birden bir dat
birdi : bir + di(to be 3 past)
birer : one each,one apiece
biri : someone,one
biricik : unique,only
biridir : biri 3 pres
biriken : birikmek pres part,cumulative
birikmek : to accumulate,to pile up,to collect
biriktirilmek : to be accumulated
biriktirilmiş : total,aggregate,biriktirilmek past ind part
biriktirir : biriktirmek 3 ao
biriktirmek : to save up,to collect
birinci : first
birincisini : birinci his acc
birinde : biri loc
birine : biri dat
birini : biri acc
birinin : biri gen
birisi : one,anybody,anyone
birisin : biri + dir(to be 2 pres)
birisine : birisi dat
birisinin : birisi gen
biriydi : biri + dir(to be 3 past)
biriyim : biri + dir(to be 1 pres)
biriyle : biri with
birkaç : some,a few
birkaçının : birkaç his gen
birlik : unity
birlikte : together,birlik loc
birçok : many,a lot of
bitik : exhausted
bitikin : exhausted,weary
bitim : expiry,ending
bitimi : bitim his
bitimini : bitim his acc
bitiremeyeceğini : bitirmek cannot fut part his acc
bitirip : bitirmek and
bitirmedi : bitirmek 3 neg past
bitirmek : to finish,to complete
bitki : plant,herb
bitkidir : bitki + dir(to be 3 pres)
bitkiler : bitki pl
bitkilerdense : bitki pl abl if
bitkileri : bitki pl acc
bitkilerin : bitki pl gen
bitkilerle : bitki pl with
bitkince : bitikin like
bitkinin : bitki gen
bitkiyi : bitki acc
bitkiyse : bitki cond
bitme : expiration,completion
bitmek : to finish,to end
bitmeye : bitme dat
bitti : over,finished,no more,bitmek 3 past
biz : we
bize : biz dat
bizim : biz gen
bizim için : for us
bizimki : ours
bizler : biz pl
biçim : form,shape,manner
biçimde : biçim loc
boa : boa
boanın : boa gen
borç : debt,loan
borç bilmek : to feel debted
borçlu : indebted
borçluyum : borçlu + dir(to be 1 pres)
boy : size,height,length
boy atmak : to grow up,to shoot up
boya : paint,boy dat
boyayla : boya with
boylu : boy with
boynuma : boyun my dat
boynuna : boyun his dat
boynunda : boyun your,his loc
boynunu : boyun your,his acc
boynuz : horn
boynuzları : boynuz pl acc
boynuzlarına : boynuz pl his dat
boyu : boy acc,his
boyun : neck
boyun eğmek : to submit,to bow,to give in
boyunca : during,throughout
boyunu : boy his acc
bozacağım : bozmak 1 fut
bozmak : to ruin,to break
bozulmak : to spoil,to break down
bozulmazdı : bozulmak 3 neg ao past
bozuluş : deterioration
bozuluşundan : bozuluş his abl
bozuyorum : bozmak 1 pres
boğaz : throat
boğazını : boğaz his acc
boğuldu : boğulmak 3 past
boğulmak : to choke,to strangle
boş : blank,empty
boş gezmek : to idle,to loaf about
boş yere : in vain
boş zaman : spare time
boşsunuz : boş + dir(to be 2 pl pres)
boşuna : boş your,his dat,in vain,useless
briç : bridge
briçten : briç abl
bu : this
bu gece : tonight
bu kadar : so much
bu yana : until now,since
bu yüzden : for this reason,so
bucak : corner
bucaksız : endless
budak : knot,snag
budala : fool,boob
budalalık : stupidity,foolishness
budalalık etmek : to behave foolishly
budur : bu 3 pres
bugün : today
bugünün : bugün gen
bulabildikleri : bulmak can past part their
bulabilirler : bulmak 3 pl can pres
bulacaktım : bulmak 1 fut past
bulalım : bulmak 1 pl imp
bulamadı : bulmak 3 cannot past
bulamadım : bulmak 1 neg past
bulamak : to cover with,to coat
bulamamıştı : bulmak 3 cannot past perf
bulamaz : bulmak cannot ao
bulamıyorlar : bulmak 3 pl cannot pres
buldular : bulmak 3 pl past
buldum : bulmak 1 past
buldun : bulmak 2 past
bulduğu : bulmak past part his
bulduğumuz : bulmak past part our
bulma : finding,locating
bulmak : to find out,to discover,to locate,to think up
bulmam : bulma my
bulmana : bulma your dat
bulmuştu : bulmak 3 past perf
bulunabilir : bulunmak 3 can ao
bulunacağını : bulunmak fut part his acc
bulunan : bulunmak pres part,based,situated
bulundukları : bulunmak past part their
bulundum : bulunmak 1 past
bulunduğu : bulunmak past part his,acc
bulunduğum : bulunmak past part my
bulunduğundan : bulunmak past part his abl
bulunduğunu : bulunmak past part his acc
bulunma : existence,occurrence
bulunmadığı : bulunmak neg past part his
bulunmadığını : bulunmak neg past part his acc
bulunmak : to be found,to be discovered
bulunmasından : bulunma his abl
bulunmayan : bulunmak neg pres part,absentee,missing,absent
bulunsa : bulunmak 3 ao cond
bulununca : bulunmak when
bulunur : bulunmak 3 ao
bulunursa : bulunmak 3 ao cond
bulunuyordu : bulunmak 3 past cont
bulunuyordum : bulunmak 1 past cont
bulunuyorum : bulunmak 1 pres
bulup : bulmak and
bulurcasına : bulmak 3 ao + casına(as if)
bulursa : bulmak 3 ao cond
bulursan : bulmak 2 ao cond
buluyordum : bulmak 1 past cont
buluş : discovery
buluşma : date,meeting,rendezvous
buluşma yeri : rendezvous,meeting place
buluşmaya : buluşma dat
buluşunu : buluş his acc
buna : bu dat
bunca : this much,so many
bunda : bu loc,herein,here
bundan : bu abl
bundan böyle : from now on
bundandır : bu abl + dir(to be 3 pres)
bunlar : bu pl
bunlardan : bu pl abl
bunlarla : bu pl with
bunları : bu pl acc
bunların : bu pl gen
bunu : bu acc
bunun : bu gen
bunun üstüne : after that
bununla : bu with
bununla birlikte : however,besides,nevertheless
bura : this place here
burada : bura loc,here
buradan : bura abl
buradayım : burada + dir(to be 1 pres)
buralara : bura pl dat
buralarda : bura pl loc,hereabouts
buralardan : bura pl abl
buralı : bura with,native of this place
burası : bura his,here
burasında : bura his loc
buraya : hither,bura dat
burayı : bura acc
burda : bura loc,here
burdayım : burada 1 pres
burkuldu : burkulmak 3 past
burkulmak : to strain,to twist
burnunun : burun your,his gen
burun : nose
burunlarını : burun their acc
buruşuk : crumpled,wrinkled
buyruk : command,order
buyruklar : buyruk pl
buyruklarına : buyruk their dat
buyruktur : buyruk + dir(to be 3 pres)
buyruğu : buyruk his,acc
buysa : bu cond
buyurmak : to order,to command
buyursaydım : buyurmak 1 cond past
buyursunlar : buyurmak 3 pl imp
buyurur : buyurmak 3 ao
buyururdu : buyurmak 3 ao past
buyurursam : buyurmak 1 ao cond
buyurursan : buyurmak 2 ao cond
buyuruyorum : buyurmak 1 pres
buz : ice
buz gibi olmak : to freeze,to be stone cold
buçuk : and a half
buğday : wheat
buğdayların : buğday pl gen
buğdayın : buğday gen
böbürlenen : böbürlenmek pres part
böbürlenme : arrogance,boast
böbürlenmek : to brag,to boast
böbürlenmesine : böbürlenme his dat
bölük : company,group,part
bölük bölük : in groups
bölüm : chapter,section
bölümünü : bölüm your,his acc
bölündü : bölünmek 3 past
bölünmek : to split up,to break up
böyle : like this,in this way,of a sort
böylece : in this way,thus,thence,so
böyledir : böyle + dir(to be 3 pres)
böylelikle : in this way,thus,böyle + lik + ile
böylesi : this kind of,suchlike
böylesine : such,böyle his dat
bükmek : to bend
büktü : bükmek 3 past
bütün : entire,complete,all
büyük : big,large
büyükelçi : embassador
büyükler : büyük pl,adults
büyüklere : büyük pl dat
büyükleri : büyük pl acc
büyüklerin : büyük pl gen
büyüklerinki : büyük pl gen that
büyüklerinkinden : büyüklerinki abl
büyüklük : size,magnitude
büyüklüğü : büyüklük acc,his
büyüklüğünde : büyüklük his loc,sized
büyüklüğündeydi : büyüklüğünde + di(to be 3 past)
büyükteki : büyük loc that
büyüktü : büyük 3 past
büyüktür : büyük 3 pres
büyülemek : to enthral,to witch
büyülemişti : büyülemek 3 past perf
büyüme : growth
büyümeden : büyümek + meden(without)
büyümek : to grow,to increase in size
büyümesi : büyüme his
büyümesinde : büyüme his loc
büyüsüydü : büyü his 3 past
büyütmek : to enlarge
büyüttüklerini : büyütmek past part their acc
büyüyerek : büyümek by
bıkmadan : bıkmak without,tirelessly
bırak : bırakmak 2 imp
bırakma : release
bırakmak : to abandon,to leave,to release
bırakmam : bırakmak 1 neg ao
bırakmayacağım : bırakmak 1 neg fut
bırakmazdı : bırakmak 3 neg ao past
bırakmıyordu : bırakmak 3 neg past cont
bıraktık : bırakmak 1 pl past
bıraktım : bırakmak 1 past
bıraktığı : bırakmak past part acc,his
bıraktığımız : bırakmak past part our
bırakılmak : to be left
bırakılmayacağını : bırakılmak neg fut part your,his acc
bırakılmış : bırakılmak past ind part
bırakıp : bırakmak and
bırakırdı : bırakmak 3 past rep
bırakıvermenin : bırakmak suddenly verb noun gen
cam : glass
cama : cam dat
camdan : cam abl
can : soul,life,being,dear
can atmak : to pant for,to have an itch too
canini : can his acc
canlandığını : canlanmak past part your,his acc
canlanmak : to wake,to come to life
canı : can his,acc
canı sıkılmak : to be bored
canı sıkılmış : disconcerted,bored
canım : can my,darling,my dear
canın : can your,gen
canına : can his,you dat
canından : can his,your abl
canını : can his acc
cebimden : cep my abl
cebime : cep my dat
cebinden : cep your,his abl
cep : pocket
cepken : bolero
cesaret : courage
cesareti : cesaret acc,his
cesareti kırılmak : to lose heart
cesaretim : cesaret my
cesaretini : cesaret your,hiss acc
ceza : punishment,penalty
cezalandıracağını : cezalandırmak fut part his acc
cezalandırmak : to punish
cezası : ceza his
cezasına : ceza his dat
ciddi : serious
ciddi ciddi : seriously
ciddileşti : ciddîleşmek 3 past
ciddiye : ciddî dat,seriously
ciddiye almak : to take seriously
ciddî : ciddi
ciddîleşmek : to become serious,ciddileşmek
cilt : skin,cover,volume
ciltli : cilt with,hardcover,bound
cilve : wiles,apparition,coquety
cilveler : cilve pl
cins : sort,gender
cinsten : cins abl
coğrafya : geography
coğrafyacı : geographer
coğrafyacının : coğrafyacı gen
coğrafyacısınız : coğrafyacı 2 pl pres
coğrafyacıya : coğrafyacı dat
coğrafyacıydınız : coğrafyacı + dir(to be 2 pl past)
coğrafyacıyım : coğrafyacı 1 pres
coğrafyanın : coğrafya gen
coğrafyaya : coğrafya dat
coşku : enthusiam
coşmak : to get excited,to become violent
coşmuştum : coşmak 1 past perf
coştu : coşmak 3 past
cıvata : bolt,screw
cıvatada : cıvata loc
cıvatadaydı : cıvatada 3 past
cıvatanın : cıvata gen,your gen
cıvatasını : cıvata his acc
da : as well,too,also
daha : more,still,yet,plus
daha az : less
daha iyi : better
daha önce : already,previously
dakika : minute
dakikada : dakika loc
dakikam : dakika my
dal : branch,twig
dal budak salmak : to shoot out branches
dalarken : dalmak 3 ao when
dalarlardı : dalmak 3 pl ao past
daldı : dalmak 3 past
dalga : wave,thingummy
dalga geçmek : to ridicule,to mock
dalgalanmak : to undulate,to wave,to fluctuate
dalgalanıyordu : dalgalanmak 3 past cont
dalgın : preoccupied,absent-minded
dalgınlık : absent-mindness
dalgınlığına : dalgınlık his dat
dalmak : to dive,to plunge
dalmıştı : dalmak 3 past perf
dalınca : dalmak when
dalıveriyor : dalmak 3 suddenly pres
dam : roof
damla : drop
damlasını : damla his acc
damında : dam his loc
dans : dance
dans etmek : to dance
dansa : dans dat
davrandın : davranmak 2 past
davranmadım : davranmak 1 neg past
davranmak : to act,to behave
davranmalı : davranmak 3 nec ao
davranmalıyız : davranmak 1 pl nec pres
davranmazsanız : davranmak 2 pl neg ao cond
davranış : conduct,behavior
davranışlara : davranış pl dat
dayadım : dayamak 1 past
dayamak : to lean,to recline on
dayamışlardır : dayamak 3 pl past dub
dayanamamak : to give way,to succumb
dayanamayip : dayanamamak and
dayanamazsan : dayanmak 2 cannot ao cond
dayanmak : to resist,to endure,to consist,to rely on
dayanmalıdır : dayanmak 3 nec ao
dayanılacak : dayanılmak fut part
dayanılmak : to rely on,to endure
dağ : mountain
dağa : dağ dat
dağdan : dağ abl
dağları : dağ pl acc,his
dağların : dağ pl gen,your
dağlarınız : dağ pl your(pl)
dağın : dağ gen
dağıtma : distribution,dealing
dağıtmak : to distribute,to scatter
dağıtmaya : dağıtma dat
dağıttı : dağıtmak 3 past
de : as well,too,also
dedi : demek 3 past
dedik : demek past part
dediler : demek 3 pl past
dedim : demek 1 past
dedimse : dedim cond
dedin : demek 2 past
dediği : demek past part his
dediği dedik : peremptory
dediğim : demek past part my
dediğimi : demek past part my acc
dediğin : demek past part gen,your
dediğinde : demek past part your,his loc
dediğini : demek past part his acc
define : treasure
definenin : define gen
defter : notebook,record
deftere : defter dat
deftere geçirmek : to register
defterini : defter his acc
defterinin : defter your,his gen
dek : till,until
deli : mad,insane,crazy
delik : hole
delik deşik etmek : to riddle with holes
deliklerdir : delik pl + dir(to be 3 pres)
deliktir : delik 3 pres
demek : so,to say,having the meaning
demekle : demek with
demektir : demek + dir(to be 3 pres)
demeli : demek 3 nec ao
dememeliydin : demek 2 neg nec past
dememiştim : demek 1 neg past perf
demesin : demek 3 neg imp
demezler : demek 3 pl neg ao
demin : just,just now,immediately
demiryolu : railway,railroad
demiyor : demek 3 neg pres
demiş : demek past ind part
demişti : demek 3 past perf
demiştin : demek 2 past perf
dene : a generic counter word, used after a numeral or the interrogative determiner kaç, optionally followed by a noun phrase
deneme : trying,test
denemek : to try,to attempt
denememi : deneme my acc
denemez : denmek 3 neg pot(cannot) ao
denen : denmek pres part
deneyim : experience
deneyimi : deneyim acc
denir : denmek 3 ao
deniyordu : denmek 3 past cont
deniz : sea,marine
deniz kabuğu : shell,sea shell
denizci : sailor
denizciden : denizci abl
denize : deniz dat
denizleri : deniz pl acc,his
denizlerin : deniz pl gen
denli : so
denmek : to be called,to be said
der : demek 3 ao
derdi : dert his
derece : degree,rating
derecede : derece loc
derin : deep
derin derin : deeply
derinlik : depth,abyss
derinliklerinde : derinlik their,pl his loc
deriz : demek 1 pl ao
derken : demek while
derlemek : to compile,to gather together,to collect
derler : demek 3 pl ao
derleyip : derlemek and
derleyip toplamak : to tidy up
dermek : to gather,to collect
derseniz : demek 2 pl ao cond
dersin : demek 2 ao
dersiniz : demek 2 pl ao
dert : trouble,worry,problem,concern
dert olmak : to become a worry
dertleri : dert their
dertte : dert loc
deseniz : demek 2 pl ao cond
destek : support
destek olmak : to support
devrildi : devrilmek 3 past
devrilmek : to fall,to topple
deyin : demek 2 pl imp
deyince : demek when
deyiverirler : deyivermek 3 pl ao
deyivermek : to say quickly or suddenly
değ : worth
değdiğini : değmek past part his acc
değer : value
değer vermek : to value,to cherish
değerdi : değmek 3 ao past
değerdiler : değmek 3 pl ao past
değerlendirebilir : değerlendirmek 3 can pres
değerlendirmek : to evaluate
değerli : valuable,precious,değer with
değersiz : worthless
değersizsiniz : değersiz + dir(to be 2 pl pres)
değil : not
değil mi : is that so
değildi : değil + dir(to be 3 past)
değildin : değil + dir(to be 2 past)
değildir : değil + dir(to be 3 pres)
değildirler : değil + dir(to be 3 pl pres)
değilim : değil + dir(to be 1 pres)
değiller : değil + dir(to be 3 pl pres)
değillerse : değil + dir(to be 3 pl pres cond)
değilmişim : değil + dir(to be 1 past dub)
değilse : değil + dir(to be 3 cond ao)
değilsin : değil + dir(to be 2 pres)
değirmen : mill
değirmeni : değirmen his
değişecek : değişmek 3 fut
değişiklik : change,edit
değişikliği : değişiklik acc
değişim : change,alteration,switch
değişir : değişmek 3 ao
değişken : changeable,variable
değişkendir : değişken + dir(to be 3 pres)
değişme : interchange,switch,change
değişmedi : değişmek 3 neg past
değişmek : to change
değişmez : değişmek 3 neg ao
değişti : değişmek 3 past
değiştirdiği : değiştirmek past part his,acc
değiştirir : değiştirmek 3 ao
değiştirme : alteration,interchange
değiştirmek : to switch,to alter
değiştirmesi : değiştirme his
değiştiğini : değişmek past part his acc
değmek : to be worth doing something
değmez : değmek 3 neg ao
değse : değmek 3 pres cond
deşik : pierced
dibindeki : dip your,his loc that
dibine : dip your,his dat
dik : straight,steep
dik başlılık : obstinacy
diken : thorn
dikeni : diken acc,his
dikeninden : diken your,his abl
dikenini : diken your,his acc
dikenler : diken pl
dikenleri : diken pl acc,his,their
dikenlerine : diken pl their dat
dikenlerinin : diken pl your,his,their gen
dikenli : diken with,thorny
dikenlidirler : dikenli 3 pl pres
dikenlileri : dikenli pl acc
dikkat : attention,care
dikkate : dikkat dat
dikkate almak : to consider,to take into consideration
dikkatle : dikkat with(together),with care,carefully
dikkatli : dikkat with(containing),careful,attentive
dikmek : to erect,to fix
dikti : dikmek 3 past
dil : language,tongue
dilbilgisi : grammar
dilbilgisine : dilbilgisi dat
dilbilgisiyle : dilbilgisi + ile(with)
dile : dil dat
dilediğimi : dilemek past part my acc
dilediğin : dilemek past part your
dilediğinde : dilemek past part your,his loc
dilediğinizde : dilemek past part your(pl) loc
dilek : wish,request
dilekte : dilek loc
dilekte bulunmak : to make a wish
dilemek : to wish
dilerim : dilemek 1 ao
dileğin : dilek your,gen
dilimi : dil my acc
dimdik : straight,upright
dinle : dinlemek 2 imp
dinlediğim : dinlemek past part my
dinleme : listening,monitoring
dinlemek : to listen
dinlememeli : dinlemek 3 neg nec pres
dinlememeliydim : dinlemek 1 neg nec pres
dinlemeye : dinleme dat
dinlemeyi : dinleme acc
dinlenebilme : dinlenmek can verb noun
dinlenebilmenin : dinlenmek can verb noun gen
dinlenebilmeniz : dinlenebilme your(pl)
dinlenerek : dinlenmek by
dinlenir : dinlenmek 3 ao
dinlenme : relaxation,rest
dinlenmek : to rest,to relax
dinlenmeye : dinlenme dat
dinler : dinlemek 3 ao
dinlerken : dinlemek 3 ao when
dip : bottom,base,ground
diretirse : diretmek 3 ao cond
diretmek : to keep on,to insist
disiplin : discipline
diye : in order to,to,for to,as,called,so as to
diyebilirdim : demek 1 can past
diyecek : demek fut part
diyeceksin : demek 2 fut
diyeceğim : demek 1 fut
diyeceğimi : demek fut part my acc
diyelim : demek 1 pl imp
diyemem : demek 1 cannot ao
diyerek : demek by
diyordu : demek 3 past cont
diyordum : demek 1 past cont
diyorsun : demek 2 pres
diyorum : demek 1 pres
diz : knee
dizi : string,sequence,row
dizi dizi : by rows,in lines
dizime : diz my dat
dizlerime : diz pl my dat
dizlerine : diz pl his dat
dokunduğum : dokunmak past part my
dokunmak : to touch
dokunsanız : dokunmak 2 pl ao cond
dokunursam : dokunmak 1ao cond
dokuz : nine
doladı : dolamak 3 past
dolamak : to wind,to wrap
dolandı : dolanmak 3 past
dolanmak : to wind,to coil,to walk around
dolanırsın : dolanmak 2 ao
dolar : dolamak 3 ao
dolay : vicinity,neighbourhood
dolaylarında : dolay their loc
dolayı : because of,through,due to
dolaşma : circulation,stroll
dolaşmadım : dolaşmak 1 neg past
dolaşmak : to walk,to wander
dolaşmaya : dolaşma dat
dolaşmış : dolaşmak past ind part
dolaşıp : dolaşmak and
dolaşıp durmak : to move about
dolaşırken : dolaşmak 3 ao when
dolaşırsınız : dolaşmak 2 pl ao
doldu : dolmak 3 past
doldurmak : to fill
doldurmalıydı : doldurmak 3 nec past
dolduruyor : doldurmak 3 pres
dolmak : to swell,to get full
dolmakalem : fountain-pen
dolmakalemimle : dolmakalem my with
dolu : full
dolu dolu : to the fullest
doluydu : dolu 3 past
doluydum : dolu + ydum(to be 1 past)
doluymuş : dolu 3 past dub
donanmak : to be decorated,to be equipped
donanmış : equipped,donanmak past ind part
donuklaşmak : to become frozen,to pale
donuklaşmıştı : donuklaşmak
dost : friend
dost edinmek : make friends
dostlar : dost pl
dostları : dost pl acc,his
dostlarım : dost pl my
dostlarımi : dost pl my acc
dostların : dost pl gen,your
dostluk : friendship,amity
dostluk etmek : to be friends with
dostluk kurmak : to make friends with
dostsuz : friendless
dostu : dost his
dostum : dost my
dostumu : dost my acc
dostun : dost your
dostuna : dost his dat
doyum : saturation,content
doyum olmamak : not to be satisfied
doğal : natural
doğal olarak : naturally,intrinsically
doğarken : doğmak 3 ao when
doğaüstü : supernatural
doğduk : doğmak 1 pl past
doğdum : doğmak 1 past
doğdurmak : to cause to rise
doğdurmuş : doğdurmak 3 past dub
doğduğunda : doğmak past part his loc
doğmak : to be born,to rise
doğmuş : doğmak past part
doğru : right,line,truth,straight
doğrucu : truthful
doğrulu : doğru with
doğrusu : doğru his,in fact,actually
doğrusuna : doğru his dat
doğrusunu : doğru his acc
doğruydu : doğru 3 past
doğruyu : doğru acc
doğup : doğmak and
dua : prayer,blessing
duasının : dua his gen
dudak : lip
dudakları : dudak pl his
dudaklarına : dudak pl his dat
duracak : durmak fut part
durakladı : duraklamak 3 past
duraklamak : to pause,to stop,to hesitate
duraksadı : duraksamak 3 past
duraksama : duraksamak verb noun,hesitance,stop
duraksamadan : duraksamak without,without a second thought,at once
duraksamak : to hesitate,to pause
duraksayarak : duraksamak by
duralamak : to pause,to hesitate
duralayarak : duralamak while
duramadığımdan : durmak cannot past part my abl
duramam : durmak 1 cannot ao
duramaz : durmak 3 cannot pres
duran : durmak pres part
durdum : durmak 1 past
durdurdu : durdurmak 3 past
durdurmak : to stop
durma : durmak verb noun
durmadan : continually,durma abl
durmak : to stop,to stand,to be or remain,to continue to be
durman : durmak pres part
durmuş : durmak past part
dursalar : durmak 3 pl pres cond
durum : situation,status
duruma : durum dat
durumu : durum his,acc
durumuna : durum his dat
durun : durmak 2 pl imp
durup : durmak and
durup dururken : unexpectedly,abruptly
durur : durmak 3 ao
dururdu : durmak 3 ao past
dururken : durmak 3 ao when
dururlarken : durmak 3 pl ao when
durursan : durmak 2 ao cond
duruyordu : durmak 3 past cont
duruyorlar : durmak 3 pl pres
duvar : wall
duvara : duvar dat
duvardan : duvar abl
duvarın : duvar gen
duyabilirsin : duymak 2 can ao
duyan : duymak pres part
duyarız : duymak 1 pl ao
duydu : duymak 3 past
duyduklarına : duymak past part pl his dat
duydular : duymak 3 pl past
duydum : duymak 1 past
duyduğum : duymak past part my
duygu : emotion,feeling
duygulanmak : to be touched,to be moved
duygulanmış : duygulanmak 3 past dub
duygularım : duygu pl my
duygularıyla : duygu pl his with
duygusu : duygu his
duygusuyla : duygu his with
duymadan : duymak without
duymadı : duymak 3 neg past
duymak : to feel,to hear
duymamıştı : duymak 3 neg past perf
duymayacak : duymak neg fut part
duymaz : duymak 3 neg ao
duymazlar : duymak 3 pl neg ao
duymazlıktan : duymak neg verb noun abl
duymazsınız : duymak 2 pl neg ao
duymuyordu : duymak 3 neg past cont
duymuştu : duymak 3 past perf
duymuştum : duymak 1 past perf
duyulmak : to be felt
duyulur : duyulmak 3 ao
duyuyor : duymak 3 pres
duyuyordum : duymak 1 past cont
duyuyorum : duymak 1 pres
dökecek : dökmek fut part
dökmek : to pour,to throw,to reveal
döktü : dökmek 3 past
döktüğüm : dökmek past part my
döndü : dönmek 3 past
döndüler : dönmek 3 pl past
döndürdü : döndürmek 3 past
döndürmek : to send back,to turn
döndürüyordu : döndürmek 3 past cont
döndüğümde : dönmek past part my loc
döndüğünü : dönmek past part his acc
dönebileceksin : dönmek 2 can fut
dönebilirsin : dönmek 2 can ao
dönemeyeceğini : dönmek cannot fut part his acc
dönen : dönmek pres part
dönerim : dönmek 1 ao
dönme : rotation,spin,cycle
dönmek : to turn,to return
dönmelisin : dönmek 2 nec pres
dönmeye : dönme dat
dönüp : dönmek and
dönüp durmak : to wheel about
dönüyordun : dönmek 2 past cont
dönüyorlar : dönmek 3 pl pres
dönüyorum : dönmek 1 pres
dönüş : rotation,turn,return,comeback
dönüşme : transmutation
dönüşmek : to transform,to turn into
dönüşmesini : dönüşme his acc
dönüşümde : dönüş my loc
dönüşünü : dönüş your,his acc
dönüşüyor : dönüşmek 3 pres
dönüşüyorlar : dönüşmek 3 pl pres
dördüncü : fourth
dört : four
dörtte : dört loc
dükkân : shop
dükkânlar : dükkân pl
dükkânlardan : dükkân pl abl
dünya : world
dünyada : dünya loc
dünyadaki : dünya loc that
dünyalar : dünya pl
dünyaların : dünya pl gen
dünyamızdaki : dünya our loc that
dünyanın : dünya gen
dünyaya : dünya dat
dünyayı : dünya acc,his
dürüstlük : honesty,sincerity
dürüstlüğü : dürüstlük acc,his
düzen : layout,order
düzen vermek : to tune up,to harmonize
düzene : düzen dat
düzene girmek : to be in order
düzene sokmak : to regulate,to put in order
düzenli : regular,steady
düzenliydi : düzenli + dir(to be 3 past)
düzensiz : düzen without,irregular
düzey : level
düzeye : düzey dat
düzeyi : düzey acc,his
düzeyine : düzey his dat
düzgün : smooth,decent
düzüldü : düzülmek 3 past
düzülmek : to be arranged,to begin,to set out
düş : dream
düş görmek : to dream
düş kurmak : to daydream,to dream
düşe : düş dat
düşe : düşmek by(repeat)
düşe kalka : with great difficulty
düşeceği : düşmek fut part his
düşerdi : düşmek 3 ao past
düşerse : düşmek 2 ao cond
düşler : düş pl
düşlere : düş pl dat
düşmek : to drop,to fall
düşmüşlerdi : düşmek 3 pl past perf
düşmüştü : düşmek 3 past perf
düşteymiş : düş loc + dir(to be 3 past dub)
düştüğü : düşmek past part his,acc
düşün : düşünmek 2 imp,thought
düşünce : idea,opinion,thought
düşünce süreci : thinking process
düşüncelere : düşünce pl dat
düşünceleri : düşünce pl his
düşüncelerimi : düşünce pl my acc
düşüncelerinden : düşünce pl his abl
düşünceli : thoughtful,kind,düşünce with
düşündü : düşünmek 3 past
düşündüklerimi : düşünmek past part pl my acc
düşündükten : düşünmek past part abl
düşündüm : düşünmek 1 past
düşündüğü : düşünmek past part acc,his
düşüne : düşün dat
düşünecekler : düşünmek 3 pl fut
düşünerek : düşünmek by
düşünme : düşünmek verb noun
düşünmek : to think of,to think
düşünmemiştim : düşünmek 1 neg past perf
düşünmeye : düşünme dat
düşünsene : düşünmek 2 imp imp
düşünülebilen : imaginable,düşünülmek can pres part
düşünülebilir : düşünülmek 3 can pres
düşünülmek : to be thought
düşünülürse : düşünülmek 3 ao cond
düşünün : düşünmek 2 pl imp
düşünür : düşünmek 3 ao
düşünüyordu : düşünmek 3 past cont
düşünüyordum : düşünmek 1 past cont
düşünüyorum : düşünmek 1 pres
düşüyorum : düşmek 1 pres
dış : outside
dışardan : dışar abl
dışarı : the outside
dışarıdan : dışarı abl,from the outside
dıştan : dış abl
dışında : dış his loc,except
dışının : dış his gen
edebileceğini : etmek can fut part his acc
edebilir : etmek 3 can ao
edebilirim : etmek 1 can ao
edebiliyordu : etmek 1 can past cont
edebilmek : etmek +ebil(pot)
edecek : etmek 3 fut
edecektir : etmek 3 fut
edeceği : etmek fut part his
edeceğim : etmek 1 fut
edemedi : etmek 3 neg pot past
edemediği : etmek neg pot past part his,acc
edemediğine : etmek cannot past part his dat
edemezsin : etmek 2 cannot ao
edemezsiniz : etmek 2 pl cannot ao
edemiyorsunuz : etmek 2 pl cannot pres
eden : etmek pres part
eder : etmek 3 ao
ederken : etmek ao while
ederler : etmek 3 pl ao
edersiniz : etmek 2 pl ao
edildikleri : edilmek past part their
edilemeyen : edilmek cannot pres part
edilen : edilmek pres part
edilir : edilmek 3 ao
edilmek : to be done,to made
edilmesin : edilmek 3 neg imp
edindim : edinmek 1 past
edindiniz : edinmek 2 pl past
edindiğiniz : edinmek past part your(pl)
edinme : acquisition,obtaining
edinmek : to get,to obtain
edinmeli : edinmek 3 nec pres
edinmiş : edinmek past ind part
edip : etmek and
ediverirler : etmek suddenly 3 pl ao
ediyor : etmek 3 pres
ediyordu : etmek 3 past cont
ediyordum : etmek 1 past cont
ediyorlar : etmek 3 pl pres
ediyorlardı : etmek 3 pl past cont
ediyorsun : etmek 2 pres
ediyorum : etmek 1 pres
eee : then
efendim : sir,pardon
efsane : myth,legend,tale
efsaneye : efsane dat
egemenlik : domination,sovereignty
egemenliği : egemenlik his,acc
eh : all right then./well,if you say so
ekledi : eklemek 3 past
ekledim : eklemek 1 past
ekledin : eklemek 2 past
eklemek : to add
eklemiştin : eklemek 2 past perf
ekleniyordu : eklenmek 3 past cont
eklenmek : to be enlarged,to be added
ekmek : bread
eksik : missing,lacking
eksik etmemek : to have always in stock
eksiksiz : complete,in full
ekspres : express
el : hand,country,homeland,province
elbet : sure,certainly
elbette : sure,of course
elde : el loc
elde etmek : to get,to obtain
ele : el dat
ele almak : to handle,to deal
elektrik : electricity
elektriğin : elektrik gen
eleştirmek : to criticize
eleştirmen : critic
eleştirmenimin : eleştirmen my gen
eleştirmenin : eleştirmek verb noun gen
elif : first alphabetical letter in arabic
elifi : elif acc,his
elifi elifine : on the dot
elifine : elif his dat
elimde : el my loc
elimde değil : it is beyond my power
elimden : el my abl
elimden geleni : my best
elimden geleni yapacağım : I'll do my best
elimden geleni yaparım : I'll do my level best
elime : el my dat
elimi : el my acc
elimizde : el our loc
elinde : el your,his loc
elinden gelmek : to be able to
elini : el your,his acc
eliniz : el your(pl)
eliyle : el his with,by favour of,in care of
ellerinden : el pl his,their abl
ellerini : el pl his acc
elli : fifty
elma : apple
elma ağacı : apple tree
elmas : diamond
elveda : farewell,goodbye
elçi : ambassador
emek : labour,effor
emeğe : emek dat
emin : secure,sure
eminim : emin 1 pres
emir : command,order
emirdir : emir 3 pres
emirler : emir pl
emirlerime : emir pl my dat
emirlerine : emir pl his dat
emirlerinize : emir pl your(pl) dat
emreder : emretmek 3 ao
emredersem : emretmek 1 ao cond
emrederseniz : emretmek 2 pl ao cond
emrediyorum : emretmek 1 pres
emretmek : to command,to order
emretmeliler : emretmek 3 pl nec ao
emri : emir acc,his
emrime : emir my dat
emrimi : emir my acc
en : most,width
en iyisi : best
en sonra : last of all
ender : rare,unusual
ender olarak : preciously,rarely
enderdir : ender 3 pres
endişe : anxiety,worry,solicitude
endişeli : endişe with,anxious,worried
endişeliydi : endişeli 3 past
endişem : endişe my
endişemde : endişe my loc
endişeye : endişe dat
engel : obstacle,hurdle
engel olmak : to prevent,to forbid
engellemek : to block,to inhibit,to prevent from
engelliyordu : engellemek 3 past cont
eni : en acc,his
eninde : en his loc
eninde sonunda : in the end,at last,ultimately
epey : quite
epeydir : long,for a long time
ererdi : ermek 3 ao past
erken : early
ermek : to reach,to mature
ertelenirse : ertelenmek 3 ao cond
ertelenmek : to be postponed,to postpone
ertesi : next,following
esen : esmek pres part,blowing
esinti : breeze
esintinin : esinti gen
esintiyle : breeze with
eski : old,ancient,predecessor
eskiden : eski abl,in the past
eskimek : to wear off,to become old
eskimez : eskimek 3 neg ao
eskimezler : eskimek 3 pl neg ao
eskisi : eski his
eskisi gibi : life former,as before
esmek : to blow
esne : esnemek 2 imp
esnedi : esnemek 3 past
esneme : yawn,stretch,oscitation
esnemek : to yawn
esnemeni : esneme your acc
esneyeceksin : esnemek 2 fut
esneyemem : esnemek 1 cannot pres
esneyemeyeceğim : esnemek 1 cannot fut
esneyen : esnemek pres part
esneyerek : esnemek by
esniyorlardır : esnemek 3 pl pres
etki : effect,impact
etki : influence,effect
etkilemek : to affect,to impress
etkilenmek : to be influenced,to be impressed
etkilenmişti : etkilenmek 3 past perf
etkilenmiştim : etkilenmek 1 past perf
etkileyen : etkilemek pres part,affecting
etkileyici : impressive
etkileyiciydi : etkileyici 3 past
etkili : etkili with,efficient,effective
etkin : active
etkisi : etki his
etme : etmek verb noun,making,doing
etmeden : etmek without
etmedin : etmek 2 neg past
etmediğim : etmek neg past part my
etmek : to do,to make,to equal
etmekte : etmek loc
etmemek : etmek neg
etmemesine : etme neg his dat
etmemi : etme my acc
etmeye : etme dat
etmeyi : etme acc,his
etmeyin : etmek 2 pl neg imp
etmez : etmek 3 neg ao
etmezler : etmek 3 pl neg ao
etmiyordum : etmek 1 neg past cont
etmiyorlardı : etmek 3 pl neg past cont
etmiyorum : etmek 1 neg pres
etselerdi : etmek 3 pl cond past
etsin : etmek 3 imp
etti : etmek 3 past
ettim : etmek 1 past
ettiyse : etmek 3 past cond
ettiği : etmek past part acc,his
ettiğim : etmek past part my
ev : house
evcil : domestic,tame
evcilleşme : domestication
evcilleşmek : to domesticate
evcilleşmeyi : evcilleşme acc
evcilleştir : evcilleştirmek 2 imp
evcilleştirdi : evcilleştirmek 3 past
evcilleştirdiğimiz : evcilleştirmek past part our
evcilleştirdiğin : evcilleştirmek past part your
evcilleştirdiğini : evcilleştirmek past part your,his acc
evcilleştiren : evcilleştirmek pres part
evcilleştirilme : domestication,being domesticated,being tamed
evcilleştirilmek : to be domesticated,to be tamed
evcilleştirilmeyi : evcilleştirilme acc
evcilleştirirse : evcilleştirmek 3 ao cond
evcilleştirirsen : evcilleştirmek 2 ao cond
evcilleştirmek : to domesticate,to tame
evcilleştirmesine : evcilleştirmek verb noun his dat
evcilleştirmişsiniz : evcilleştirmek 2 pl past dub
evcilleştirsen : evcilleştirmek 2 pres cond
evde : ev loc
evden : ev abl
evet : yes
evi : ev acc,his
evim : ev my
evime : ev my dat
evimiz : ev our
evin : ev your
evine : ev your dat
evlerin : ev pl gen,your
evmiş : ev 3 past dub
evren : universe
evrende : evren loc
evrensel : cosmic,universal
evrenseldi : evrensel 3 past
evvel : first,at first,beginning
evvel zaman içinde : once upon a time
eyvah : alas!
ezgi : melody,tune
ezgisi : ezgi his
ezgisinden : ezgi his abl
eziklik : frustration,bruise
eğdim : eğmek 1 past
eğer : if
eğerek : eğmek by
eğildi : eğilmek 3 past
eğilmek : to bend,to lean
eğilmiş : eğilmek part ind part
eğitmek : to educate,to train
eğiyor : eğmek 3 ao
eğlence : amusement,fun
eğlenceli : eğlence with,entertaining,amusing
eğlencen : eğlence your
eğlendirici : entertaining,amusing,eğlendirmek
eğlendirmek : to entertain
eğleneceğiz : eğlenmek 1 pl fut
eğlenmek : to have fun,to make fun
eğmek : to tilt,to bend
eş : wife,partner
eşi : eş his,spouse
eşi benzeri yok : extraordinary,unique
eşi görülmedik : unprecedented
eşine : eş his dat
eşsiz : eş without,unmatched,unique
fakat : but,yet
fal : fortune telling
fal taşı gibi açılmak : to open wide,to become like saucers
faltaşı : fal taşı,stones of various shapes and colors used by fortune tellers for fortune-telling
faltaşı gibi gözler : saucer eyes
fanus : bell glass
fanusa : fanus dat
fanusla : fanus with
fanustan : fanus abl
fanusu : fanus acc
fanusun : fanus your,his
fare : mouse,rat
farenin : fare gen,your gen
fark : difference
fark etmek : to distinguish,to pick out,to notice
farklı : different
farklı kılmak : make different
farklıdır : farklı 3 pres
farkı : fark acc,his
farkında : fark your,his loc,aware,conscient
farkında olmak : to be aware of,to realize
farkındaydım : farkında 1 past
fazla : much,many
felaket : disaster
felaketi : felaket acc
fena : evil,foul
fener : lantern
fenerci : lamplighter
fenerciler : fenerci pl
fenercilerin : fenerci pl gen,your
fenercinin : fenerci gen,your
fenerciyi : fenerci acc
feneri : fener his,acc
fenerimi : fener my acc
fenerin : fener gen,your
fenerini : fener your,his acc
fenerinizi : fener your(pl) acc
feneriyle : fener his with
fenerlerini : fener pl your,his,their acc
ferah : spacious,happiness,ease,relief
fes : fez,tarboosh
fidan : sprout,shoot
fidanlarindan : fidan pl his abl
fidanının : fidan his gen
fide : seeding
fidelerine : fide pl his dat
fidenin : fide gen
fideyi : fide acc
fikir : thought,idea,opinion
fikirde : fikir loc
fikri : fikir acc
fil : elephant
filan : so-and-so,and such like,around
file : fil dat
fili : fil acc
filiz : sprout,bud
filizi : filiz his,acc
filizlere : filiz pl dat
filân : so an so
fırladım : fırlamak 1 past
fırlamak : to spring,to pop out,to fly out
fırsat : opportunity
fırsatı : fırsat acc
fırsatını : fırsat his acc
fırtına : storm
fırıldak : weather vane
fıskiye : fountain
fıskiye : fountain
galiba : probably,presumably
garip : bizarre,strange
gece : night
geceleri : nights,evenings,gece pl his,acc
geceleyin : gece period,at night
gecenin : gece gen
geceyi : gece acc
gecikmek : to be late,to delay
geciktiniz : gecikmek 2 pl past
gedik : crevice
gediğine : gedik his dat
gel : gelmek 2 imp
geldi : gelmek 3 past
geldik : gelmek 1 pl past
geldim : gelmek 1 past
geldin : gelmek 2 past
geldiği : gelmek past part his,acc
geldiğim : gelmek past part my
geldiğimde : gelmek past part my loc
geldiğin : gelmek past part gen,your
geldiğince : gelmek past part his + ca,as much as possible
geldiğinde : gelmek past part your,his loc
geldiğine : gelmek past part his dat
geldiğini : gelmek past part your,his acc
geldiğinizde : gelmek past part your(pl) loc
gelebilir : gelmek can 3 pres
gelecek : future
gelecek : gelmek fut part,3 fut
gelecekleri : gelmek fut part their
geleceksen : gelmek 2 cond fut
gelecekte : gelecek loc
geleceğim : gelmek 1 fut
gelemezdi : gelmek 3 cannot ao past
gelen : gelmek pres part,incoming
gelenek : tradition
geleneğin : gelenek gen
geleni : gelen acc,his
gelenleri : gelen pl acc
gelgelelim : but,however
gelimi : gelmek + im his
gelince : gelmek + ince(when),with regard,regarding
gelincik : poppy
gelincikler : gelincik pl
gelinmek : to reach to
gelinmesini : gelinmek verb noun his acc
gelip : gelmek and
gelip geçici : transient,passing,ephemeral
gelir : gelmek 3 ao,income,revenue
gelirdi : gelmek 3 ao past
gelirler : gelmek 3 pl ao
gelirse : gelmek 3 ao cond
gelirsen : gelmek 2 ao cond
geliyor : gelmek 3 pres
geliyordu : gelmek 3 past cont
geliyordum : gelmek 1 past cont
geliyordun : gelmek 2 past cont
geliyorlar : gelmek 3 pl pres
geliyorsun : gelmek 2 pres
geliyorum : gelmek 1 pres
geliş : coming,arriving
gelişigüzel : random,by chance
gelişim : geliş my,progress,improvement
gelişimin : gelişim gen
gelişip : gelişmek and
gelişmek : to improve,to progress
gelme : gelmek 2 neg imp,arrival,coming
gelmeden : gelme abl,gelmek without
gelmedi : gelmek 3 neg past
gelmek : to come,to turn up,to tolerate
gelmekle : gelmek with
gelmemeliydin : gelmek 2 neg nec past
gelmen : gelmek 2 neg ao,gelme your
gelmeye : gelmek verb noun dat
gelmeyen : gelmek neg pres part
gelmez : gelmek 3 neg ao
gelmiş : gelmek past ind part,3 past dub
gelmişti : gelmek 3 past perf
gelmiştim : gelmek 1 past perf
gelse : gelmek 3 pres cond
gelsen : gelmek 2 pres cond
gelsinler : gelmek 3 pl imp
gemi : vessel,ship
gemici : sailor
gemiciden : gemici abl
gemilerin : gemi pl gen,your
genel : general,overall
genellik : generality,publicness
genellikle : genellik with,usually,generally
general : general
general : general
generale : general dat
generalime : general my dat
generalin : general gen,your
geniş : large,broad,wide
genişlik : wideness,vastness
genişliği : genişlik acc,his
genişliğindeki : genişlik his loc that
genişti : geniş + dir(to be 3 past)
genç : young
gerek : need,concern,necessary,gerekmek 2 imp
gerek duymak : to have need for
gereken : gerekmek pres part,necessary,necessity,the thing
gerekeni : gereken acc,his
gerekenleri : gereken their
gerekir : gerekmek 3 ao
gerekirdi : gerekmek 3 ao past
gerekirse : gerekmek 3 ao cond
gerekli : necessary
gerekli olmak : to require,to need
gerekmek : to be necessary,to be required,to have to
gerekmez : gerekmek 3 neg ao
gereksinim : necessity,requirement
gereksinimlerimle : gereksinim pl my with
gereksinme : requirement,need
gereksinmen : gereksinme your
gereksiz : unnecessary
gereksizlik : redundance,needlessness
gereksizliklerle : gereksizlik pl with
gerekti : gerekmek 3 past
gerektiğini : gerekmek past part his,your acc
gereği : gerek his
gereğince : in accordance with,gerekmek when
geri : back,behind
geri dönmek : to return
geri kalan : reset,remainder
geri kalmak : to fall behind,to lose
geri kalmamak : to catch up,not to refrain from
geride : geri loc
gerinir : gerinmek 3 ao
gerinmek : to stretch
gerip : germek and
geriye : geri dat
germek : to stretch
gerçek : true,real,truth
gerçek olmayan : unreal,imaginary
gerçekle : gerçek with,with truth
gerçeklerden : gerçek pl abl
gerçekte : gerçek loc,actually,in fact
gerçekten : gerçek abl,really,indeed
gerçekçi : realistic
gerçeğe : gerçek dat
gerçeği : gerçek acc,his
gerçeğin : gerçek gen
gerçeğine : gerçek his dat
gerçi : though,yet
getirdi : getirmek 3 past
getirebilir : getirmek 3 can ao
getirecektim : getirmek 1 fut past
getiremedi : getirmek 3 neg pot past
getiremezler : getirmek 3 pl cannot ao
getiren : getirmek pres part
getirerek : getirmek by
getirilecektir : getirilmek 3 fut
getirilemeyecek : getirilmek cannat fut part
getirilmek : to be brought to
getirilmelerini : getirilmek verb noun their acc
getirir : getirmek 3 ao
getiriyordu : getirmek 3 past cont
getirme : introduction,bringing
getirmeden : getirmek without
getirmek : to bring
getirmeseydi : getirmek 3 neg cond past
getirmesi : getirme his
getirmesini : getirme his acc
getirmezse : getirmek 3 neg ao cond
gevşemek : to unwind,to relax
gevşemeyecekse : gevşemek 3 neg fut cond
gevşetme : relaxation
gevşetmek : to loosen,to relax
gevşetmeye : gevşetme dat
gevşettim : gevşetmek 1 past
gezecek : gezmek fut part
gezegen : planet
gezegencik : gezegen dim
gezegende : gezegen loc
gezegendeki : gezegen loc that
gezegenden : gezegen abl
gezegendensin : gezegen abl + dir(to be 2 pres)
gezegendi : gezegen 3 past
gezegendir : gezegen + dir(to be 3 pres)
gezegene : gezegen dat
gezegeni : gezegen acc,his
gezegenim : gezegen my
gezegenimde : gezegen my loc
gezegenimdeki : gezegen my loc that
gezegenimden : gezegen my abl
gezegenime : gezegen my dat
gezegenimi : gezegen my acc
gezegenimin : gezegen my gen
gezegenimizi : gezegen out acc
gezegenin : gezegen gen,your
gezegeninde : gezegen your,his loc
gezegenindeki : gezegen his loc that
gezegeninden : gezegen your,his abl
gezegenine : gezegen your,his dat
gezegenini : gezegen your,his acc
gezegeninin : gezegen your gen
gezegeniniz : gezegen your(pl)
gezegeninize : gezegen your(pl) dat
gezegenle : gezengen with
gezegenler : gezengen pl
gezegenlerde : gezegen pl loc
gezegenlerden : gezegen pl abl
gezegenlere : gezegen pl dat
gezegenleri : gezegen pl his,acc
gezegenlerin : gezegen pl gen
gezegenlerinin : gezegen pl your,his,their gen
gezerlerdi : gezmek 3 pl ao past
gezgin : traveler,passenger,voyager
gezginin : gezgin gen,your
gezginler : gezgin pl
gezginlerden : gezgin pl abl
gezginleri : gezgin pl acc,his
gezginsin : gezgin 2 pres
gezi : tour,travel
gezinecek : gezinmek fut part
gezinmek : to wander,to hang around
gezip : gezmek and
gezmek : to travel,to roam,to ramble
geçen : geçmek pres part,passed,passing
geçen yıl : last year
geçenleri : geçen pl his,their
geçer : geçmek 3 ao
geçerek : geçmek while
geçerken : geçmek 3 ao when
geçerler : geçer 3 pl ao
geçici : transient,temporary
geçiciymiş : geçici +dir(to be 3 past dub)
geçince : geçmek when
geçip : geçmek and
geçirdim : geçirmek 1 past
geçirdiğim : geçirmek past part my
geçirebiliyordum : geçirmek 1 can past cont
geçirene : geçirmek pres part dat
geçirilir : geçirilmek 3 ao
geçirilmek : to be passed,to be put
geçirirken : geçirmek 3 ao when
geçirirler : geçirmek 3 pl ao
geçiriyoruz : geçirmek 1 pl pres
geçirmek : to pass,to spend,to cross,to put
geçiş : passing,tansition
geçişini : geçiş his acc
geçmeden : geçmek +meden(before)
geçmedi : geçmek 3 past
geçmek : to pass
geçmeyecek : geçmek neg fut part
geçmiyor : geçmek 3 neg pres
geçmiş : history,past
geçmişinin : geçmiş his gen
geçmişiz : geçmek 1 pl past dub
geçmişti : geçmek 3 past perf
geçti : geçmek 3 past
geçtiğini : geçmek past part his acc
gibi : like,kind of
gibi gelmek : to appear,to seem to
gibidir : gibi + dir(to be 3 pres)
gibiler : gibi pl
gibisiniz : gibi + dir(to be 2 pl pres)
gibiydi : gibi + dir(to be 3 past)
gibiydim : gibi + dir(to be 1 past)
gibiyim : gibi + dir(to be 1 pres)
gidebilir : gitmek 3 can pres
gideli : gitmek + eli(since)
gidelim : gitmek 1 pl sub pres
gidemeyeceği : gitmek cannot fut part his
gidemez : gitmek cannot 3 ao
gider : gitmek 3 ao
giderdi : gitmek 3 ao past
giderek : gitmek by,by degrees,gradually
giderici : corrector,eliminator
giderken : gitmek 3 ao when
giderler : gitmek 3 pl ao
giderlerdi : gitmek 3 pl past rep
gidermek : to remove,to stop
gideyim : gitmek 1 imp
gidiliyor : gidilmek 3 pres
gidilmek : to be gone
gidip : gitmek and
gidiyor : gitmek 3 pres
gidiyordu : gitmek 3 past cont
gidiyorlar : gitmek 3 pl pres
gidiyorlardı : gitmek 3 pl past cont
gidiyoruz : gitmek 1 pl pres
giriş : entry,login
girmek : to enter
girmemiş : girmek neg past ind part
girmişti : girmek 3 past perf
git : gitmek 2 imp
gitme : passing,gitmek 2 neg imp
gitmedin : gitmek 2 neg past
gitmek : to go,to get on
gitmelerini : gitme pl their acc
gitmeli : gitmek 3 nec ao
gitmemi : gitme my acc
gitmeye : gitme dat
gitmeyi : gitme acc
gitmişti : gitmek 3 past perf
gitse : gitmek 3 ao cond
gitsem : gitmek 1 cond ao
gitsen : gitmek 2 ao cond
gitsin : gitmek 3 imp
gitti : gitmek 3 past
giyinecek : giyinmek 3 fut
giyinen : giyinmek pres part
giyinme : dressing
giyinmek : to dress,to put on
giyinmesini : giyinme his acc
giyiyor : giymek 3 pres
giymek : to wear
giysi : clothing,clothes
giysiler : giysi pl
giysilerinin : giysi pl his gen
giysilerle : giysi pl with
giysiyle : giysi with
giz : secret,mystery
gizemli : mysterious,mystical
gizini : giz his acc
gizlemek : to hide
gizlenen : gizlenmek pres part
gizlenmek : to hide,to conceal
gizlenmiş : gizlenmek 3 past part
gizlerini : giz pl his acc
gizleyemedi : gizlemek 3 cannot past
gizleyemeyip : gizlemek cannot and
gizlilik : secrecy,confidentiality
gizliliğe : gizlilik dat
gizliyor : gizlemek 3 pres
golf : golf
golften : golf abl
gonca : bud
goncası : gonca his
granit : granite
granitten : granit abl
gurur : pride
gururla : gurur with,proudly
gururlandıracaktı : gururlandırmak 3 past fut
gururlandırmak : to do someone proud
gururlanmak : to pride oneself on,to be proud
gururlanmış : gururlanmak past ind part
gururlanıyordu : gururlanmak 1 past cont
gururlu : proud
gururluydu : gururlu 3 past
gururundan : gurur his abl
gök : sky
gök gürlemesi : thunder
gök gürültüsü : thunder
gökbilim : astronomy
gökbilimci : astronomer
gökbilimciler : gökbilimci pl
gökbilimcileri : gökbilimci pl acc
gökbilimcisi : gökbilimci his
gökbilimi : astronomy acc
gökte : gök loc
gökteki : gök loc that
gökten : gök abl
gökyüzü : sky
gökyüzünde : gökyüzü loc
gökyüzündeki : gökyüzü loc that
gökyüzünden : gökyüzü abl
gökyüzüne : gökyüzü dat
gökyüzünün : gökyüzü gen
gömü : buried treasure
gömülerek : gömülmek while
gömülmek : to sink,to dive
gömülü : embedded,buried
gömülüvermişti : gömülmek 3 suddenly past perf
gönderirim : göndermek 1 ao
gönderiyorum : göndermek 1 pres
göndermek : to dispatch,to send
göndermiş : göndermek past ind part
gönlüm : gönül my
gönlümce : gönül my according to
gönül : heart,desire
gör : seeing,görmek 2 imp
gördü : görmek 3 past
gördüklerim : görmek verb noun pl my
gördüklerinden : görmek past part their abl
gördüklerine : görmek past part their dat
gördüklerinin : görmek past part pl his gen
gördüm : görmek 1 past
gördün : görmek 2 past
gördün mü : here you are
gördüğü : görmek past part acc
gördüğüm : görmek past part my
gördüğümüz : görmek past part 1 pl
gördüğünde : görmek past part your,his loc
gördüğünü : görmek past part his
gördüğünüz : görmek past part your(pl)
göre : according to,since
görebildiğin : görmek can past part your
görebilir : görmek 3 can pres
görebilirim : görmek 1 can ao
göreceksin : görmek 2 fut
göreceksiniz : görmek 2 pl fut
görelim : görmek 1 pl imp
göremedi : görmek 3 canot past
göremedim : görmek 1 cannot past
göremediğimiz : görmek cannot past part our
görememe : görememe verb noun
görememek : to fail to see
görememesine : görememe his dat
görememişti : görmek 3 neg past perf
görememiştim : görmek 1 neg past perf
göremeyen : görmek cannot pres part
göremez : görmek 3 cannot ao
göremezsin : görmek 2 cannot ao
göremezsiniz : görmek 2 pl cannot ao
göremiyordum : görmek 1 cannot past cont
göremiyorum : görmek 1 neg pres
gören : görmek pres part
görev : duty,task
görevi : görev his
görevine : görev his,your dat
görevlerini : görev pl your,his acc
görevli : attendant,on duty
görevliydi : görevli + dir(to be 3 past)
göreyim : görmek 1 opt,imp
görgü : good manners,experience
görgü kuralları : etiquette
görkem : glory,splendor
görkemli : görkem with,magnificent
görme : görmek 2 neg imp,sight,vision,seeing
görmedim : görmek 1 neg past
görmediği : görmek neg past part his,acc
görmediğimiz : görmek neg past part our
görmek : to see
görmeliyim : görmek 1 nec pres
görmemiş : görmek 3 neg past dub
görmemişken : görmek neg past ind part when
görmemişti : görmek 3 neg part perf
görmesi : görme his
görmesini : görme his acc
görmeye : görme dat
görmeyen : görmek neg pres part
görmeyi : görme acc
görmez : blind,sightless
görmez : görmek 3 neg ao
görmezden : görmez abl
görmezden gelmek : to ignore
görmezdi : görmek 3 neg ao past
görmezsem : görmek 1 neg ao cond
görmüyor : görmek 3 neg pres
görmüş : görmek 3 past part
görmüştü : görmek 3 past perf
görmüştüm : görmek 1 past perf
görse : görmek 3 pres cond
görseler : görmek 3 pl cond ao
görseydi : görmek 3 cond past
görsünler : görmek 3 pl imp
görülebilecek : görülmek can fut part
görülecek : görülmek 3 fut,fut part
görülecek şey : spectacle,sight
görülemez : görülmek 3 cannot ao
görülme : sighting
görülmedi : görülmek 3 neg past
görülmedik : görülmek + neg + past part
görülmek : to be seen
görülmesi : görülme his
görülmeye : görülme dat
görülmeyen : görülmek neg pres part
görülmeyendir : görülmek neg pres part 3 pres
görülmez : görülmek 3 neg ao
görülmüyor : görülmek 3 neg pres
görün : görmek 2 pl imp
görünce : görmek when
göründüğü : görünmek past part his
görüneceğim : görünmek 1 fut
görünen : görünmek pres part,visible,seeable
görünenler : görünen pl
görünmek : to seem,to appear
görünmüyormuş : görünmek 3 neg past cont dub
görüntü : image
görüntüsüne : görüntü his dat
görünüm : view,outlook
görünümleri : görünüm pl acc
görünümü : görünüm acc
görünürdü : görünmek 3 ao past
görünürlerde : görünür pl loc
görünüyorsunuz : görünmek 2 pl pres
görünüş : aspect,look
görünüşlerinden : görünüş their abl
görünüşlerini : görünüş pl his acc
görünüşü : görünüş acc
görünüşünü : görünüş your,his acc
görüp : görmek and
görür : görmek 3 ao
görür görmez : at first sight,as soon as one sees
görürler : görmek 3 pl ao
görürse : görmek 3 ao cond
görürsün : görmek 2 ao
görürüm : görmek 1 ao
görürüz : görmek 1 pl ao
görüyor : görmek 3 pres
görüyordum : görmek 1 past cont
görüyorsun : görmek 2 pres
görüyorsunuz : görmek 2 pl pres
görüyorum : görmek 1 pres
görüş : opinion,view
görüşleri : görüş pl acc,his
görüşlerim : görüş pl my
görüşüne : görüş his dat
gösterdi : göstermek 3 past
gösterdim : göstermek 1 past
gösterdiğinde : göstermek past part his loc
gösterebilirim : göstermek 1 can ao
göstereceğim : göstermek 1 fut
gösteremedim : göstermek 1 cannot past
gösteremem : göstermek 1 cannot pres
gösteren : göstermek pres part
göstererek : göstermek + erek(while)
gösterici : demonstrator,indicator
gösterilme : designation
gösterilmek : to be viewed
gösterilmesiydi : gösterilme his 3 past
gösterince : göstermek when
gösterir : göstermek 3 ao
gösterirdi : göstermek ao past
gösteriyordu : göstermek 3 past cont
gösteriş : show,pretension
gösteriş meraklısı : pretension enthusiast
gösterişsiz : modest,unpretentios,gösteriş + siz(-less)
gösterme : göstermek verb noun,showing,display
göstermek : to show,to display
göstermeliydim : göstermek 1 nec past
göstermem : gösterme my
göstermesi : gösterme his
göstermeye : gösterme dat
gösterse : göstermek 3 ao cond
götürebileceğinden : götürmak can fut part your,his abl
götürebilirdim : götürmek 1 can past
götürebilirim : götürmek 1 can ao
götüreceğin : götürmek fut part your
götürmek : to carry,to take away
gövde : body,trunk
gövdesini : gövde his acc
gövdeyi : gövde acc
göz : eye
göz alıcı : glamorous,attractive
göz atmak : to glance,to take a look at
göz kamaştırmak : to dazzle,to glare
göz kulak olmak : to look after,to watch over
göz ucu : eye end
gözaltı : custody,surveillance,watch
gözaltında : gözaltı loc
gözden : göz abl
gözden geçirmek : to review,to look over
gözden ırak : out of sight
göze : göz dat
göze almak : to face,to afford,to risk
gözle : göz with
gözlem : observation
gözlem yapmak : observe,make an observation
gözleme : gözlemek verb noun
gözlemek : to watch,to monitor
gözlemeyi : gözleme acc
gözler : göz pl
gözlere : göz pl dat
gözleri : göz their
gözlerim : göz pl my
gözlerimi : göz pl my acc
gözlerine : göz pl your,his dat
gözlerini : göz pl your,his,their acc
gözlerini dikmek : to stare
gözlerinin : göz pl his gen,their gen
gözleriyle : göz pl his with
gözyaşları : gözyaşı pl
gözyaşlarımı : gözyaşları my acc
gözyaşlarına : gözyaş pl your,his dat
gözyaşlarını : gözyaşları acc
gözyaşı : göz yaşı,tear
gözyaşına : gözyaşı dat
gözyaşını : gözyaşı acc
gözüken : gözükmek pres part
gözükmek : to seem,to appear
gözükmüyordu : gözükmek 3 neg past cont
gözüktün : gözükmek 2 past
gözümün : göz my gen
gözümüzde : göz our loc
gözünde : göz his loc
gözüne : göz his dat
gözüne ilişmek : to catch sight,to glimpse
gözünün : göz your gen
gözünün önüne getirmek : to visulalize
gözüyle : göz his with
göç : migration
göç etmek : to migrate,to immigrate
göçünden : göç his abl
göğe : gök dat
göğsü : göğüs acc,his
göğüs : breast
göğüs germek : to face,to stand up to
gücenik : hurt,offended,angry
gücü : güç his
gücümle : güç my with
gücüne : güç his dat
gücüne gitmek : to resent,to hurt,to offend sb's feelings
gül : laughing,gülmek 2 imp
gül : rose
gülde : rose loc
güldü : gülmek 3 past
güldürdü : güldürmek 3 past
güldürmek : to make someone laugh
güldürmüştü : güldürmek 3 past perf
güldürür : güldürmek 3 ao
güldüğünü : gülmek past part your acc
güle : gül dat
gülen : gülmek pres part,laughing
güler : gülmek ao
güler yüzlülük : geniality
gülerek : gülmek while
gülerim : gülmek 1 ao
güller : gül pl
güllere : gül pl dat
gülleriz : gül pl 1 pl pres
güllerle : gül pl with
gülme : gülmek verb noun,laugh
gülmek : to laugh
gülmesini : gülme his acc
gülmeye : gülme dat
gülmeyi : gülmek verb noun acc
gülmüş : gülmek past part,gül 3 past dub
gülmüştün : gülmek 2 past perf
gülü : gül acc,his
gülümden : gül my abl
gülümdür : gül my + dir(to be 3 pres)
gülüme : gül my dat
gülümsedi : gülümsemek 3 past
gülümseme : smile
gülümsemek : to smile
gülümsemeyle : gülümseme with
gülümseyecekmiş : gülümsemek 3 fut past ind part
gülümseyen : gülümsemek pres part
gülümün : gül my gen
gülün : gül gen,your
gülünden : gül your,his abl
gülünmek : to laugh,to make fund of
gülünmesin : gülünmek 3 neg imp
gülünç : laughable
gülünü : gül your,his acc
gülünün : gül your gen
gülüyor : gülmek 3 pres
gülüyormuş : gülmek 3 pres past cont dub
gülüyorsa : gülmek 3 pres cond
gülüyorum : gülmek 1 pres
gülüş : laugh,laughter
gülüşleri : gülüş their
gülüşü : gülüş his,acc
gülüşünü : gülüş your,his acc
gün : sun,daytime,day
gün batımı : sunset
gün bitimi : end of day
günaydın : good morning
günbatımları : günbatımı pl acc
günbatımlarını : günbatımı pl acc
günbatımı : sunset
günbatımına : günbatımı dat
günbatımındaki : günbatımı loc that
günbatımınin : günbatımı gen
günbatımını : günbatımı acc
günde : gün loc
gündelik : daily,casual
gündür : gün + dir(to be 3 pres)
gündüz : daytime
gündüzler : gündüz pl
gündüzleri : gündüz pl acc
gündüzün : gündüz gen
güne : gün dat
güney : south
güneş : sun
güneş almak : to get the sun
güneş'le : güneş with
güneşe : güneş dat
güneşin : güneş gen
güneşle : güneş with
güneşlik : sunny,sunshade
günler : gün pl
günlerce : day after day,for days
günlerde : gün pl loc
günlerden : gün pl abl
günlerdir : gün pl 3 pres
günlerindeki : gün pl his loc + ki
günlük : daily,everyday
günü : gün acc,his
günün : gün gen
günün : gün gen
günün birinde : one day,someday
gürleme : rumbling,rolling
gürlemesini : gürleme his acc
gürültü : rumble,noise
gürültü çıkarmak : to make noise
gürültüsünü : gürültü his acc
gürültüyü : gürültü acc
güvence : guarantee,assurance
güvencede : güvence loc,safe,secure
güvendiğinizi : güvenmek past part your(pl) acc
güvenerek : güvenmek while
güvenirsiniz : güvenmek 2 pl ao
güvenmek : to rely on,to trust
güvenmeye : güvenmek verb noun dat
güzel : beautiful,nice
güzeldi : güzel + dir(to be 3 past)
güzeldirler : güzel + dir(to be 3 pl pres)
güzellik : beauty
güzellikten : güzellik abl
güzelliği : güzellik his
güzelliğin : güzellik gen
güzelliğine : güzellik your,his dat
güzelliğini : güzellik his acc
güzelliğinin : güzellik your,his gen
güzelmiş : güzel + dir(to be 3 past dub)
güzelsin : güzel 2 pres
güzelsiniz : güzel + dir(to be 2 pl pres)
güç : strength,power,difficult,hard
güçleşir : güçleşmek 3 ao
güçleşmek : to grow difficult
güçlü : strong,powerful
güçlük : difficulty
güçlükle : güçlük with
güçlükler : güçlük pl
güçlüyüm : güçlü 1 pres
güçlüyümdür : güçlü + dir(to be 1 pres) + dir(to be 3 pres)
güçlüğe : güçlük dat
güçsüz : weak
güçsüzsün : güçsüz 2 pres
güçten : güç abl
güçtür : güç + dir(to be 3 pres)
ha : huh,well
haber : news,report
haber vermek : to let know,to inform
hadi : come on!
hafif : light,mild,slight
hafife : hafif dat
hafifledi : hafiflemek 3 past
hafiflediğinde : hafiflemek past part your loc
hafiflemek : to slack,to subside,to relax
hafifletir : hafifletmek 3 ao
hafifletmek : to ease,to relieve
hafifçe : feebly,lightly
hafta : week
haftada : hafta loc
haftalık : hafta +lık,weekly,lasting ... weeks
hah : ah
hak : right,justice
hak etmek : to deserve
hakkım : hak my
hakkımdır : hak my + dir(to be 3 pres)
hakkında : hak your,his loc,about,on
hakkındaki : hakkında that
haklı : hak with,correct,just,true
haklıydı : haklı + dir(to be 3 past)
haklıydım : haklı 1 past
haksız : unjust,unfair
haksızlık : injustice
haksızlık etmek : to do wrong,to be unfair
hakça : truthfully,fair
hakçası : hakça his
hal : hâl,state,position
halde : hal loc,though
halim : hal my
halinde : hal his loc,in case of
haline : hal your,his dat
halk : folk,people
halka : ring,circle
halkanın : halka gen
halkı : halk his,acc
halkına : halk his dat
halkınıza : halk your(pl) dat
hangi : which
hangisi : hangi his,whichever,which one
hangisinin : hangisi gen
hani : where,you remember,actually,well
hap : pill
haplar : hap pl
haplarla : hap pl with
harcadığım : harcamak past part my
harcadığın : harcamak past part your
harcamak : to spend,to use
harcamayın : harcamak 2 neg imp
harcamış : harcamak past ind part
harcanma : harcanmak verb noun
harcanmak : to be spent,to expended
harcanmasını : harcanma his acc
harcayacak : harcamak fut part
harcı : harç acc,his
harcı değil : beyond one's purse
hareket : motion,play
hareket etmek : to act,to move
hareketleri : hareket pl his,acc
hareketlerle : hareket pl with
hareketsiz : hareket without
hareketten : hareket abl
harika : wonder,fantastic
harç : fee,ingredients
hasta : ill,sick
hata : error,fault,mistake
hatam : hata my
hatamdır : hata my 3 pres
hatta : even,very
hatır : memory,mind,sake
hatırladım : hatırlamak 1 past
hatırlamak : to remember
hatırlatacak : hatırlatmak 3 fut
hatırlatmak : to remind,to recall
hatırlattı : hatırlatmak 3 past
hatırlayanlara : hatırlamak pres part pl dat
hatırlıyor : hatırlamak 3 pres
hatırlıyorsun : hatırlamak 2 pres
hatırım : hatır my
hatırım için : for my sake
hava : air,tune
havası : hava his
havaya : hava dat
hayal : imagination,dream
hayal gücü : imagination
hayal kırıklığı : disappointment
hayaline : hayal your,his dat
hayallerle : hayal pl with
hayat : life
hayatta : hayat loc,alive
hayatı : hayat acc
hayatım : hayat my
hayatımda : hayat my loc
hayatında : ever,hayat his loc
hayatını : hayat his acc
haydi : ok,come on
haykıracaklardır : haykırmak 3 pl fut
haykırdı : haykırmak 3 past
haykırdım : haykırmak 1 past
haykırmak : to shout out
hayran : admirer,fan
hayran olmak : to admire
hayrandır : hayran + dir(to be 3 pres)
hayranlarım : hayran pl my
hayranlarımdan : hayran pl my abl
hayranlık : admiration,worship
hayranlık duymak : to admire
hayranlığını : hayranlık his,your acc
hayranım : hayran my,dir(to be 1 pres)
hayvan : animal,beast
hayvanlar : hayvan pl
hayvanlara : hayvan pl dat
hayvansın : hayvan 2 pres
hayvanı : hayvan acc
hayır : no,nope
hazine : treasure
hazinenin : hazine your gen
hazinesini : hazine his acc
hazır : prepared,ready
hazırladığı : hazırlamak past part his
hazırlamak : to prepare
hazırlandı : hazırlanmak 3 past
hazırlandım : hazırlanmak 1 past
hazırlanmak : to get ready,to prepare oneself
hazırlanmıştı : hazırlanmak 3 past perf
hazırlarken : hazırlamak 3 pl ao when
hazırlayacağımı : hazırlamak fut part my acc
hazırlık : preparation
hazırlıkları : hazırlık pl acc
hazırlıksız : uprehearsed,unprepared,hazırlık + sız
hazırlığı : hazırlık his,acc
hazırlığını : hazırlık his acc
hazırlığının : hazırlık your,his gen
helalleşelim : helalleşmek 1 pl imp
helalleşmek : to say goodbye
hele : especially
hem : and also,both
hem de : besides,also
hemen : immediately,without delay
henüz : yet,scarecly
hep : always,all the time,all
hepimiz : hep our,all of us
hepimizin : hep our gen
hepiniz : hep your(pl),all of you
hepsi : all,total
hepsine : hepsi dat
hepsini : hepsi acc
hepsinin : hepsi gen
hepten : completely,entirely,hep abl
her : every,all
her yer : everywhere
her zaman : always,forever
her şey : everything
her şeyden önce : before hand,above all things
herhalde : in any case,doubtless,presumably
herhangi : whichever,any
herkes : everybody
herkesin : herkes gen
herkesten : herkes abl
hesaba : hesap dat
hesabı : hesap acc,his
hesabım : hesap my
hesabına : hesap his dat
hesabını : hesap his acc
hesap : calculation,account
hesaplamak : to calculate
hesaplamışlar : hesaplamak 3 pl past dub
hesaplarının : hesap pl his gen
heves : wish,inclination
hevesimi : heves my acc
hevesine : heves his dat
hey : hey
heybet : majesty
heybetli : heybet with,majestic
heyecan : excitement,thrill
heyecanla : heyecan with,excitedly
heyecanlanmak : to get excited
heyecanlanıyor : heyecanlanmak 3 pres
himm : um
hissederim : hissetmek 1 ao
hissediyor : hissetmek 3 pres
hissediyordum : hissetmek 1 past cont
hissetmek : to feel
hissettim : hissetmek 1 past
hiç : no,ever,any,at all
hiç de : at all
hiç değilse : at least
hiç kimse : anybody,nobody
hiç mi hiç : not even,not in the least
hiçbir : no,any
hiçbir ilgisi olmamak : not have anything to do with
hiçbir zaman : never
hiçbir şey : nothing,anything
hiçbirinden : none of them,hiçbir his abl
hoş : nice,pleasing
hoş gelmek : to take a fancy to
hoş görme : condonation,tolerance
hoş görmek : to tolerate
hoşa gitmek : to be liked,to be peasing
hoşgörü : tolerance
hoşgörülü : tolerant,decent
hoşgörüyle : indulgently,hoşgörü with
hoşlanacaklardır : hoşlanmak 3 pl fut
hoşlanmak : to like,to be pleased with
hoşlanmam : hoşlanmak 1 neg ao
hoşlarına : hoş their dat
hoştu : hoş 3 past
hoştur : hoş 3 pres
hoşça : nicely,enjoyably
hoşça kal : goodbye
huzur : tranquility,peace,presence
huzurunda : huzur his,your loc
hâlâ : still
hüzün : sadness
hüzünle : hüzün with
hüzünlendiren : hüzünlendirmek pres part
hüzünlendirmek : to sadden
hüzünlü : hüzün with,sad
hüzünlüydü : hüzünlü + dir(to be 3 past)
hımm : hum
hımmm : hum
hınç :vindication,resentment
hınçla : hınç with,vengeful
hız : velocity,speed
hızla : raplidly,quickly,hız with
hızlı : rapid,speedy,quick
hıçkırık : sob,hiccup
hıçkırıklar : hıçkırık pl
hıçkırıklara : hıçkırık pl dat
ibrik : pitcher,ewer
idare : administration,management
idüğü : imek past part his
ihmal : omission,neglect,negligence
ihmal edilmek : to be neglected
ihmal etmek : to ignore,to neglect
ihtilal : revolution
iken : while,whilst,as
iki : two
ikide : iki loc
ikide bir : very frequently,constantly
ikimize : iki our dat
ikinci : second
ikinci : second
ikincisi : ikinci his
ikisi : iki his,the two
ile : with,by(le,yle,la,yla)
ile ilgili : related to
ileriye : forward,ahead
ilgi : attention,interest,relation
ilgi çekici : interesting,absorbing
ilgileneceğim : ilgilenmek 1 fut
ilgilenen : ilgilenmek pres part
ilgilenme : ilgilenmek verb noun,attention,interesting,care
ilgilenmek : (+-le)to be interested in,to take care of
ilgilenmek : to be intererested,to take care of
ilgilenmemi : ilgilenme my acc
ilgili : ilgi with,related,concerned
ilginç : interesting,absorbing
ilginç gelmek : to interest,to sound interesting
ilginçti : ilginç + dir(to be 3 past)
ilgisi : ilgi his
ilgisini : ilgi his acc
ilgiyle : ilgi with,curiously
ilişki : relationship,intercourse
ilişkilerim : ilişki pl my
ilişkim : ilişki my
ilişmedi : ilişmek 3 neg past
ilişmek : to bother,to touch
ilk : first
ilk kez : first,for the first time
ilke : principle,element
ilkelerime : ilke pl my dat
ilki : ilk his
ilkin : firstly,at first
ilkinde : ilkin loc
imek : to be
inanacaktı : inanmak 3 fut past
inanamamış : disbelievingly,inanmak cannot past ind part
inanmak : to believe
inanmayacaklardır : inanmak 3 pl neg fut
inanmayacaksınız : inanmak 2 pl neg fut
inanmazlar : inanmak 3 pl neg ao
inanmıyorum : inanmak 1 neg pres
inanılmak : to be beilieved
inanılmak : to be believed
inanılmaz : inanılmak 3 neg ao,unbelievable,incredible
inanılır : reliable,belieable,inanılmak 3 ao,ao part
inanırlar : inanmak 3 pl ao
inanıverirler : inanmak 3 pl suddenly ao
ince : thin,slim,kind
incecik : very thin
inceledi : incelemek 3 past
inceledikten : incelemek past part abl
inceleme : incelemek verb noun,examination
incelemek : to examine,to investigate
incelemeye : inceleme dat
inceleyin : incelemek 2 pl imp
incelik : fineness,grace
inceliği : incelik his,acc
incitmek : to injure,to hurt
indin : inmek 2 past
indirme : reduction,lowering,setdown
indirmek : to lower,to make down
indirmeniz : indirme your(pl)
indiğim : inmek past part my
indiğin : inmek past part your
indiğinde : inmek past part his loc
iniveriyordum : inivermek 1 past cont
inivermek : come down
iniyordu : inmek 3 past cont
iniyordum : inmek 1 past cont
iniş : landing,descent
iniş yapmak : to land
inişimin : iniş my gen
inledi : inlemek 3 past
inlemek : to groan,to moan
inliyordu : inlemek 3 past cont
inmek : to go down,to land
inmiştim : inmek 1 past perf
insan : man,human
insana : insan dat
insanlar : insan pl
insanlarda : insan pl dat
insanları : insan pl acc,his
insanların : insan pl gen,your
insanlarında : insan pl your,his loc
insanlık : mankind,humanity
insanlığı : insanlık acc,his
insanı : insan acc,his
insanım : insan my,1 pres
insanın : insan gen,your
ip : string,rope
ipek : silk
ipi : ip acc,his
ise : if,as for
isim : name
isimleri : isim pl their
iskemle : chair
iskemleni : iskemle your acc
iskemlesini : iskemle his acc
istedi : istemek 3 past
istedikleri : istemek past part pl his,their acc
istediklerini : istemek past part pl your,his acc
istedin : istemek 2 past
istediği : istemek past part his
istediğim : istemek past part my
istediğime : istemek past part my dat
istediğin : istemek past part your,gen
istediğini : istemek past part your,his acc
istediğiniz : istemek past part your(pl)
istemeden : unintentional,istemek without
istemediğim : istemek past part my
istemek : to want,to ask for,to request
istemeli : istemek 3 nec pres
istemeliyiz : istemek 1 pl nec ao
istemem : istemek 1 neg ao
istememiştim : istemek 1 neg past perf
istemeyebileceğini : istemek can fut part his acc
istemeyin : istemek 2 pl neg imp
istemeyiş : istemek neg way
istemeyişimdendir : istemeyiş my loc + dir(to be 3 pres)
istemez : istemek 3 neg ao
istemezdi : istemek 3 neg ao past
istemiyordu : istemek 3 neg past cont
istemiyordum : istemek 3 neg past cont
istemiyorum : istemek 1 neg pres
istemiştim : istemek 1 past perf
istendiği : istenmek past part his
istenir : istenmek 3 ao
istenmek : to be in demand
ister : istemek 3 ao,requirement
ister istemez : unavoidably,necessarily
isterdim : istemek 1 ao past
isterim : istemek 1 ao
isteriz : istemek 1 pl ao
isterler : istemek 3 pl ao
isterse : istemek 3 pres cond
istersem : istemek 1 pres cond
istersen : istemek 2 pres cond
isteyeceksin : istemek 2 fut
isteyen : istemek pres part
isteyiş : way of asking,demand
isteyişi : isteyiş his,acc
istiyor : istemek 3 pres
istiyordu : istemek 3 past cont
istiyordum : istemek 1 past cont
istiyorlarsa : istemek 3 pl pres cond
istiyormuş : istemek 3 past cont dub
istiyorsa : istemek 3 pres cond
istiyorsam : istemek 2 pres cond
istiyorsan : istemek 2 pres cond
istiyorsanız : istemek 2 pl pres cond
istiyorsun : istemek 2 pres
istiyorum : istemek 1 pres
isyan : insurrection,riot,revolt
itiraf : admission,confession
iyi : good
iyi akşamlar : good evening
iyi etmek : to do well
iyi geceler : good night,good evening
iyi gelmek : to do good,to benefit
iyice : well,fairly good,quite
iyiden : iyi abl
iyiden iyiye : thoroughly,fully
iyidir : iyi 3 pres
iyilerin : iyi pl gen
iyisi : iyi his
iyisi mi : rather,better
iyiye : iyi dat
iz : trace,track
izin : allowance,permit
izin vermek : to allow,to permit
izledim : izlemek 1 past
izlediğin : izlemek past part your
izlediğinde : izlemek past part his,your loc
izleme : watching
izlemek : to watch,to follow,to monitor
izlemelisiniz : izlemek 2 pl nec ao
izlemeye : izleme dat
izlemiş : izlemek 3 past dub
izlemişti : izlemek 3 past perf
izlenim : impression
izlenimini : izlenim his acc
izlenimler : izlenim pl
izlenimlerini : izlenim pl his acc
izlerimin : iz pl my gen
izleyebilirdi : izlemek 3 can ao past
izleyebilirsin : izlemek 2 can ao
izleyemeyeceğinden : izlemek cannot fut part your,his abl
izliyor : izlemek 3 pres
iç : inside
iç açıcı : pleasant,heartwarming
içecek : içmek fut part,beverage
içen : içmek pres part,drinking
içerden : içer abl,from the inside
içeri : in,inside
içerken : içmek 3 ao when
içeyim : içmek 1 opt
içi : iç acc,his
içim : sip,sup,drink,iç my
içimde : iç my loc
içimdeki : iç my loc that
içimden : iç my abl
içime : iç my dat
içimi : iç my acc
içimizde : iç our loc
için : for,in order to,because of
içinde : in,within,iç his loc
içindeki : in that,iç his loc that
içinden : within,through
içindeydi : içinde + dir(to be 3 past)
içindeydim : içinde + dir(to be 1 past)
içindi : için + dir(to be 3 past)
içindir : için + dir(to be 1 pres)
içine : iç his dat,into
içine çekmek : to absorb,to suck up
içini : iç his acc
içini dökmek : to pour out one's troubles
içini çekmek : to sigh
içinin : iç his gen
içirdim : içirmek 1 past
içirmek : to make to drink
içiyordum : içmek 1 past cont
içiyorsun : içmek 2 pres
içiyorsunuz : içmek 2 pl pres
içiyorum : içmek 1 pres
içki : drink,liquor
içki içmek : to drink,to tipple
içkilerden : içki pl abl
içkisi : içki his
içkisiymiş : içkisi + dir(to be 3 past dub)
içlenmek : to grieve,to be secretly hurt by
içlenmişti : içlenmek 3 past perf
içlerinde : iç their loc
içlerindeki : iç pl loc that
içlerinden : iç their,pl his abl
içme : drinking
içme suyu : drinking water
içmek : to drink
içmekten : içmek abl
içmem : içme my
içmiştim : içmek 1 past perf
içten : iç abl,candid,frank
içtenlik : sincerity,frankness
içtenlikle : içtenlik with,faithfully,sincerely
içti : içmek 3 past
içtim : içmek 1 past
içtiniz : içmek 2 pl past
içtiğim : içmek past part my
içtiğimiz : içmek past part our
iğne : needle
iş : work,job,matter
iş düşmek : for a job or duty to fall to or on
iş işten geçmek : for it to be too late to do anything about something
işadamı : businessman
işadamına : işadamı dat
işadamından : işadamı abl
işadamıydı : işadamı 3 past
işbaşı : the time at which the day's work starts
işbaşında : on the job
işbaşındaydı : işbaşında 3 past
işe : iş dat
işe yaramak : to work,to be useful
işi : iş acc,his
işim : iş my
işime : iş my dat
işimi : iş my acc
işimiz : iş our
işin : iş gen
işine : iş your,his dat
işine bağlı : conscientious
işini : iş his acc
işinin : iş your,his gen
işinin başına dönmek : to get on work
işle : iş with
işlem : operation,process
işleme : travel,working
işlemeden : işleme abl
işlemek : to process,to handle,to imprint
işlemi : işlem his,acc
işlemleri : işlem pl his acc
işlemlerinden : işlem pl his abl
işler : iş pl
işlerden : iş pl abl
işleri : iş pl acc
işlerim : iş pl my
işlerine : iş their dat
işlerle : iş pl with
işliyorum : işlemek 1 pres
işte : iş loc,ta-da,presto,voila,here it is
işte böyle : just like that
işten : iş abl
işti : iş 3 past
iştir : iş + dir(to be 3 pres)
jimnastik : gymnastics,exercise
kabarmak : to swell,to expand
kabarıyor : kabarmak 3 pres
kabuk : shell
kabuklarına : kabuk pl his dat
kabul : assent,admittance,acceptance
kabul etmek : to approve,to admit
kabul görmek : to be accepted
kabuğu : kabuk his,acc
kadar : amount,as far as,till
kadarla : kadar with
kadarını : kadar your,his acc
kadarıyla : as far as,kadar his with
kafa : head,mind
kafadar : buddy,mate
kafadarı : kafadar his
kafalarında : kafa thier loc
kafama : kafa my dat
kafamda : kafa my loc
kafamı : kafa my acc
kafamın : kafa my gen
kafanız : kafa your(pl)
kafası : kafa his
kafası karışmak : to be confused
kaftan : kaftan,robe
kaftanının : kaftan your,his gen
kaftanıyla : kaftan with
kahkaha : laughter
kahkahalarla : kahkaha pl with
kahkahayı : kahkaha acc
kahrını : kahır his acc
kahvaltı : breakfast
kahvaltısını : kahvaltı his acc
kahır : grief,suffering
kal : kalmak 2 imp
kala : before reaching
kalabalık : crowd,crowded
kalabalıktı : kalabalık + dir(to be 3 past)
kalabilmek : kalmak can
kalacaksın : kalmak 2 fut
kalakaldım : kalakalmak 1 past
kalakalmak : to be left open-mouthed,to be dumbfounded,to be extremely surprised
kalakalmış : kalakalmak past part
kalakalmıştı : kalakalmak 3 past perf
kalamayacağım : kalmak 1 cannot fut
kalan : kalmak pres part,rest,remainder
kaldı : kalmak 3 past
kaldı ki : moreover,other than that
kaldım : kalmak 1 past
kaldıramayacağımı : kaldırmak cannot fut part my acc
kaldırdı : kaldırmak 3 past
kaldırdım : kaldırmak 1 past
kaldırma : removal,lifting,raising
kaldırmak : to lift up,to raise
kaldırmak : to remove,to take away
kaldırmalarına : kaldırma their dat
kaldırılmak : to be lifted,to go
kaldırılmalıymış : kaldırılmak 3 nec past
kaldığımdan : kalmak past part my abl
kale : fort,castle
kalem : pen
kalemini : kalem his acc
kalemle : kalem with
kalka : kalkmak by(repeat)
kalkamam : kalkmak 1 cannot ao
kalkardı : kalkmak 3 ao past
kalkarsa : kalkmak 3 ao cond
kalkmak : to go up,to stand up,to attempt
kalkmıyordu : kalkmak 3 past cont
kalksa : kalkmak 3 pres cond
kalktı : kalkmak 3 past
kalkınca : kalkmak when
kalkıp : kalkmak and
kalkıp gitmek : to get up and go
kalkışmak : to attempt
kalma : staying
kalmadan : kalmak before
kalmadı : kalmak 3 neg past
kalmak : to stay,to remain
kalmama : kalma my dat
kalmamış : kalmak 3 neg past dub
kalmamışlar : kalmak 3 pl neg past dub
kalmamıştı : kalmak 3 neg past perf
kalması : kalma his
kalmaz : kalmak 3 neg ao
kalmıyor : kalmak 3 neg pres
kalmış : kalmak past ind part
kalmıştı : kalmak 3 past perf
kalsa : kalmak 3 cond ao
kalsın : kalmak 3 imp
kalıbım : kalıp my
kalıcı : lasting,permanent
kalım : survival
kalımdı : kalım 3 past
kalın : thick
kalınlık : thickness
kalınlığın : kalınlık your,gen
kalıntı : residual,ruins
kalıntısı : kalıntı his
kalıp : pattern,form,mold
kalır : kalmak 3 ao
kalırdık : kalmak 1 pl past rep
kalırım : kalmak 1 ao
kalıverdi : kalmak 3 suddenly past
kalıyorlar : kalmak 3 pl pres
kamaştıran : kamaştırmak pres part
kamaştırmak : to dazzle,to set on edge
kanı : opinion,though
kanısındadırlar : kanı his loc + dir(to be 3 pl pres)
kanıt : evidence,proof
kanıt göstermek : to produce proof
kanıtlar : kanıt pl
kanıtlarım : kanıt pl my
kanıtlarını : kanıt pl his acc
kanıtıdır : kanıt his 3 pres
kapadı : kapamak 3 past
kapadım : kapamak 1 past
kapak : lid,cap,cover
kapalı : shut,closed
kapamak : to close
kapamıştı : kapamak 3 past perf
kapatma : closure,sealing
kapatmak : to close down,to shut
kapatmayı : kapatma acc
kapatılan : kapatılmak pres part
kapatılmak : to be closed down,to be suppressed
kapatıyor : kapatmak 3 pres
kapayıp : kapamak and
kapağını : kapak your,his acc
kapilmak : to be possessed with,to sink into
kapkara : ebony,pitch black
kapladıkları : kaplamak past part their
kapladıklarını : kaplamak past part their acc
kaplamak : to cover,to envelop
kaplamıyorlar : kaplamak 3 pl pres
kaplamıştı : kaplamak 3 past perf
kaplan : tiger
kaplanlar : kaplan pl
kaplanlardan : kaplan pl abl
kaplanların : kaplan pl gen
kaplar : kaplamak 3 ao
kaplarlar : kaplamak 3 pl ao
kaplı : covered,coated
kaplıydı : kaplı 3 past
kaptırmak : to get (a part of one's body) caught in (a machine)
kaptırmıştım : kaptırmak 1 past perf
kapılana : kapılmak pres part dat
kapıldı : kapılmak 3 past
kapıldım : kapılmak 1 past
kapılmak : to be seized,to abandon oneself
kapılmış : kapılmak past ind part
kar : snow
karaladım : karalamak 1 past
karalamak : to scribble
karanlık : darkness,dark
karanlığın : karanlık gen
karanlığında : karanlık his loc
karar : judgement,decision
karar vermek : to decide
kararlı : karar with,decided,determined
kararmak : to get dark,to blacken
kararmış : kararmak past ind part,3 past dub
kararsız : indecisive,karar + sız(-less)
kararsızım : kararsız + dir(to be 1 pres)
kararıverir : kararmak 3 suddenly ao
kardeş : sibling
kardeşi : kardeş his
kare : square
kareler : kare pl
kareli : checked,kare with
kargaşa : disorder,chaos
kargaşaya : kargaşa dat
karlar : kar pl
karların : kar pl gen
karmakarışık : messy,confused,all mixed up
karmakarışık etmek : to mix up
karışmak : to meddle,to join,to mess,to mix
karışmasak : karışmak 1 pl neg ao cond
karışmış : karışmak past ind part
karıştırdı : karıştırmak 3 past
karıştırmak : to blend,to stir,to mix
karıştırıyorsun : karıştırmak 2 pres
karışık : complex
karışıktır : karışık + tır(to be 3 pres)
karşı : opposite,against
karşı gelmek : to defy,to oppose
karşı karşıya : face to face
karşı karşıya olmak : to face
karşı çıkmak : to object,to protest
karşıdan : karşı abl
karşılama : welcome,reception
karşılamak : to welcome,to meet
karşılamam : karşılama my
karşılayan : karşılamak pres part
karşılaşmak : to meet,to come across
karşılaştı : karşılaşmak 3 past
karşılaştıkları : karşılaşmak past part their
karşılaştığımızda : karşılaşmak past part our loc
karşılaşırsanız : karşılaşmak 2 pl ao cond
karşılık : response
karşılık vermek : to respond
karşılığını : karşılık his acc
karşıma : karşı my dat
karşımda : karşı my loc
karşımdaki : karşı my loc that
karşın : karşı your,despite,in spite of
karşınıza : karşı your(pl) dat
karşısında : karşı his loc,against
karşıya : karşı dat
kaskatı : rigid,stiff
kat : times,level
kat kat : many times more,much more
katardı : katmak 3 ao past
katlanma : endurance,bearing
katlanmak : to endure,to bear
katlanmayı : katlanma acc
katmak : to add,to join
katmalısınız : katmak 2 pl nec ao
katsa : katmak 3 ao cond
katılma : attendance,joining,agreement
katılmak : to join,to agree
katılmana : katılma dat
katılmışlar : katılmak 3 pl past dub
katılıp : katılmak and
kavramak : to clutch,to grip,to apprehend
kavranılmak : to be grasped
kavranılmaz : incomprehensible,kavranılmak 3 neg ao
kavrarlarmış : kavramak 3 pl ao dub
kavrayamamıştı : kavramak 3 cannot past perf
kavrayış : understanding,comprehension
kavrayışlı : kavrayış with,insightful
kavrayışı : kavrayış his
kavuşacaksın : kavuşmak 2 fut
kavuşmak : to reach,to rejoin
kavuşmamış : kavuşmak neg past ind part
kaya : rock
kayalar : kaya pl
kayalardan : kaya pl abl
kayaların : kaya pl gen
kayboldu : kaybolmak 3 past
kaybolduğu : kaybolmak past part his
kaybolmak : to get lost
kaybolmuş : kaybolmak past part
kaybolur : kaybolmak 3 ao
kaydetmek : to record,to register
kaydetmiyoruz : kaydetmek 1 pl pres
kaydı : kaymak 3 past
kaydırarak : kaydırmak by
kaydırmak : to slide,to shift
kaygı : worry,concern
kaygılanmak : to worry,to get anxious
kaygılanmıştı : kaygılanmak 3 past perf
kaygılar : kaygı pl
kaymak : to slide,to shift
kaynak : spring,source
kaynaklanma : origination
kaynaklanmak : to originate,to arise from
kaynaklanmasıydı : kaynaklanma his 3 past
kaynaktı : kaynak + dir(to be 3 past)
kaynağıdır : kaynak his 3 pres
kaynağım : kaynak my,1 pres
kaynağına : kaynak your,his dat
kaynağıydı : kaynak his 3 past
kayınca : kaymak when
kayıt : registration
kayıt defteri : record book
kayış : belt,strap
kayışları : kayış pl acc
kaz : goose
kaza : accident
kazancın : kazanç your,gen
kazandırmak : to cause (someone) to earn,gain or win
kazandırmış : kazandırmak past ind part
kazandırıyor : kazandırmak 3 pres
kazanmak : to gain
kazanmış : kazanmak past ind part
kazanmıştı : kazanmak 3 past perf
kazanç : income,acquisition
kazanılmak : to be earned,to be gained
kazanılıyor : kazanılmak 3 pres
kazanıyor : kazanmak 3 pres
kazaya : kaza dat
kazık : pile,post
kaç : how many
kaçarken : kaçmak 3 ao when
kaçmak : to flee,to escape,to break
kaçta : kaç loc
kaçık : rather batty,a bit crazy
kaçındığı : kaçınmak past part his
kaçınmak : to avoid,to abstain
kaçırdığı : kaçırmak past part his
kaçırdığına : kaçırmak past part his dat
kaçırmak : to kidnap,to miss,to let (someone) escape
kaçırmış : kaçırmak past part
kaçırtmak : to cause (someone) to miss,to put to flight
kaçırtır : kaçırtmak 3 ao
kaçırınca : kaçırmak when
kaçırırken : kaçırmak 3 ao when
kaçırırlar : kaçırmak 3 pl ao
kaçıverdi : kaçmak 3 suddenly past
kaçığın : kaçık gen
kağıdı : kâğıt acc,his
kaşifin : kaşif gen
keder : sorrow,sadness
kedere : keder dat
kederli : keder with,mournful,tristful,heavy-hearted
kederliydim : kederli + dir(to be 1 past)
kekeledi : kekelemek 3 past
kekelemek : to stutter,to stammer
kelebek : butterfly
kelebekler : kelebek pl
kelebeklerin : kelebek pl gen
kelebeklerle : kelebek pl with
kendi : self,own
kendi halinde : quite,inoffensive
kendi kendine : by oneself
kendilerine : kendi their dat
kendilerini : kendi pl their,his acc
kendilerinin : kendi pl their gen
kendilik : entity,self,selfhood
kendiliklerinden : kendilik their abl
kendime : kendi my dat
kendimi : kendi my acc
kendimize : ourselves,kendi our dat
kendinde : kendi his loc
kendinden : kendi his abl
kendine : kendi your,his dat
kendine zaman ayırmak : to make time for oneself
kendine çeki düzen vermek : to adapt oneself to,to gussy up
kendini : kendi your,his acc
kendini beğenmiş : smug,arrogant,conceited
kendinize : kendi your(pl) dat
kendisi : kendi his
kendisi almak : to help oneself
kendisinden : kendi his abl
kendisine : kendi his dat
kendisini : kendi his acc
kendisinin : kendi his gen
kent : city,town
kentler : kent pl
kentleri : kent pl acc,his
kentlerin : kent pl gen
kere : time,occasion
kerecik : kere dim
kervan : caravan
kervanın : kervan gen
kesilen : kesilmek
kesilmek : to be cut,to fall,to be exhausted,to become
kesilmişti : kesilmek 3 past perf
kesin : certain,accurate,final
kesin olmak : to be certain,to be absolute
kesindi : kesin 3 past
kesinlik : precision,accuracy,certainty
kesinlikle : kesinlik with,certainly,absolutely
kesme : kesmek 2 neg imp
kesmek : to cut,to interrupt
kesti : kesmek 3 past
kestiremedi : kestirmek 3 cannot past
kestirememişti : kestirmek 3 cannot past perf
kestiremiyordum : kestirmek 1 cannot past cont
kestirip : kestirmek and
kestirip atmak : to settle once and for all
kestirmek : to estimate,to nap,to cause to cut
kestirmeliydim : kestirmek 1 nec past
keyfi : keyif acc
keyfimce : keyif my like
keyif : joy,pleasure
keyif çatmak : to enjoy oneself
kez : time
keşfedilmek : to be discovered
keşfedilmişse : keşfedilmek 3 past dub cond
keşfetmek : to explore,to find out
keşfettin : keşfetmek 2 past
keşfettiği : keşfetmek past part his,acc
keşfettiğini : keşfetmek past part his,your acc
keşfi : keşif acc,his
keşif : exploration,discovery
ki : that,but
kibarca : politely,gently
kibrit : match(device to make fire)
kibrit çakmak : to strike a match
kilit : lock
kilitlemek : to lock
kilitlerim : kilitlemek 1 ao
kilo : kilogram
kilometre : kilometer
kim : who,someone
kimde : kim loc
kime : kim dat
kimi : kim acc,his
kimi : some
kimi zaman : sometimes
kimileri : kimi their
kimin : kim gen
kimini : kim your,his acc
kimle : kim with
kimse : somebody,nobody
kimsecikler : not a soul,kimse dim pl
kimselerin : kimse pl gen
kimsenin : kimse gen
kimseninki : kimse gen that
kimseye : kimse dat
kimseyi : kimse acc
kimseyle : kimse with
kimsin : kim 2 pres
kimsiniz : kim 2 pl pres
kindar : vindictive,grudging
kindarlık : vindictiveness,grievance
kindarlıklarından : kindarlık pl their abl
kiremit : roofing tile
kiremitli : kiremit with
kitaba : kitap dat
kitabı : kitap acc,his
kitabımı : kitap my acc
kitap : book
kitaplar : kitap pl
kitaplardır : kitap pl + dir(to be 3 pres)
kitapları : kitap pl acc,his
kitaplarına : kitap pl your,his dat
kitaplarının : kitap pl his gen
kitapta : kitap loc
kişi : person
kişiler : kişi pl
kişilik : personality,for persons
kişinin : kişi gen
kişiye : kişi dat
kişiyle : kişi with
koca : large
kocaman : enormous,huge
koklamak : to smell
koklamamış : koklamak neg past ind part,3 neg past dub
koklanmak : to be smelled
koku : ordor,scent,smell
kokularıyla : koku pl his with
kokusu : koku his
kokusunu : koku his acc
kol : sleeve,arm
kolay : easy
kolay kolay : easily
kolayca : easily
kolaydır : kolay + dir(to be 3 pres)
kolaylık : convenience,ease
kolaylıkla : kolaylık with
kolayı : kolay his,acc
koleksiyon : collection
koleksiyonu : koleksiyon his
kollamak : to watch for,to look after
kollarıma : kol pl my dat
kollarımda : kol pl my loc
kollarımdaki : kol pl my loc that
kollarına almak : take smb. in one's arms
kollarını : kol pl your,his acc
kollayacağım : kollamak 1 fut
kolunuz : kol your(pl)
komik : funny,comic
konmak : to perch,to happen to have
konmamış : konmak neg past part
konu : topic,subject,issue
konuda : konu loc
konudaki : konuda that
konuları : konu pl acc
konulmak : be imposed
konulmuş : konulmak past part
konunun : konu gen
konusu : konu his
konusudur : konusu + dir(to be 3 pres)
konusunda : konu his loc,about
konusuysa : konu his cond
konuvermişti : konmak 3 suddenly past perf
konuya : konu dat
konuyla : konu with
konuyu : konu acc
konuşalım : konuşmak 1 pl pres imp
konuşma : speech,talking
konuşmadan : konuşmak without
konuşmak : to speak,to talk
konuşmaktan : konuşmak abl
konuşmalarımız : konuşma pl our
konuşmamızı : konuşma our acc
konuşmanın : konuşma gen,your gen
konuşması : konuşma his
konuşmasını : konuşma his acc
konuşmaya : konuşma dat
konuşmaya başlamak : to get talking,to start talking
konuştu : konuşmak 3 past
konuştum : konuşmak 1 past
konuşurken : konuşmak 3 ao when
konuşuyorsun : konuşmak 2 pres
kopar : kopmak 3 ao
koparamam : koparmak 1 cannot ao
koparamazsın : koparmak 2 cannot ao
kopardığı : koparmak past part his
koparmak : to pluck,to pull off,to let out
kopartacağım : kopartmak 1 fut
kopartmak : to break off,to jab out
koparıp : koparmak and
koparır : koparmak 3 ao
kopmak : to break
kopya : copy
kopyası : kopya his
korkacağım : korkmak 1 fut
korkarım : korkmak 1 ao
korkma : fear,korkma verb noun
korkmadıklarını : korkmak neg past part their acc
korkmak : to fear,to be afraid
korkmam : korkmak 1 neg ao
korkması : korkma his
korkmuyorum : korkmak 1 neg pres
korkmuş : korkmak past ind part
korktular : korkmak 3 pl past
korktuğu : korkmak past part his
korku : fear,horror
korkudan : korku abl
korkulmak : to be frightend of
korkulu : frightening,fearful
korkulur : korkulmak 3 ao
korkunç : scary,terrible
korkup : korkmak and
korkusuzca : fearlessly,dauntlessly
korkuyla : korku with
korkuyor : korkmak 3 pres
korkuyordu : korkmak 3 past cont
korkuyorsun : korkmak 2 pres
koruduğum : korumak past part my
korumak : to preserve,to protect
koruyacak : korumak fut part
koruyucu : protector
koruyucusunu : koruyucu his acc
koskoca : huge,very big
kova : bucket
kovalamak : to pursue,to chase
kovalamıyorlar : kovalamak 3 pl neg pres
kovalıyorlar : kovalamak 3 pl pres
kovayı : kova acc
kovuk : hallow,vacuity
kovuğuma : kovuk my dat
koyar : koymak 3 ao
koyarsınız : koymak 2 pl ao
koydum : koymak 1 past
koyduğu : koymak past part his
koyduğum : koymak past part my
koymak : to put,to begin
koymaktan : koymak abl
koymuş : koymak past ind part
koymuşsun : koymak 2 past dub
koyuldu : koyulmak 3 past
koyuldum : koyulmak 1 past
koyulmak : to set out,to start
koyulmalıyım : koyulmak 1 nec pres
koyulmuştum : koyulmak 1 past perf
koyulurken : koyulmak 3 ao when
koyuluyorlardı : koyulmak 3 pl past cont
koyun : sheep
koyuna : koyun dat
koyunlar : koyun pl
koyunlarla : koyun pl with
koyunları : koyun pl acc,his
koyunların : koyun pl gen,your
koyunu : koyun acc,his
koyunum : koyun my
koyunun : koyun gen,your
koyununa : koyun your,his dat
koyununu : koyun your,his acc
koyununun : koyun your,his gen
koyup : koymak and
koç : ram
koşma : koşmak verb noun
koşmak : to run
koşmaya : koşma dat
koşul : condition
koşullar : koşul pl
koşulların : koşul pl gen,your
koşup : koşmak and
koşuyor : koşmak 3 pres
kral : king
krala : kral dat
kraldan : kral abl
kraldı : kral + dir(to be 3 past)
krali : kral acc
kraliyet : kingdom,royal
krallar : kral pl
kralları : kiral pl acc,his
krallık : kingdom,kingship,realm
krallık etmek : to reign
krallığımı : krallık my acc
krallığımın : krallık my gen
krallığına : krallık your,his dat
kralı : kral acc,his
kralım : kral my,dir(to be 1 pres)
kralın : kral gen,your
kralısınız : kral his 2 pl pres
kravat : necktie
kravattan : kravat abl
kucak : bosom,arms
kucağıma : kucak my dat
kul : subject,servant
kulak : ear
kulak asmak : to pay heed to,to mind,to lend an ear
kulak vermek : to listen carefully
kulakları : kulak pl his
kulaklarımda : kulak pl my loc
kulaklarımdaydı : kulaklarımda 3 past
kulaklarına : kulak pl his dat
kuldu : kul 3 past
kullanabilir : kullanmak can 3 ao
kullanmak : to use
kullanılma : kullanılmak verb noun
kullanılmak : to be used
kullanılmaya : kullanılma dat
kullanılmaya hazır : at the ready
kullanırdı : kullanmak 3 past rep
kullanıyordu : kullanmak 3 past cont
kulübe : hut,cabin
kulübesini : kulübe his acc
kum : sand
kum tepeciği : dune
kuma : kum dat
kumda : kum loc
kumdaki : kum loc that
kumdu : kum + dir(to be 3 past)
kumlar : kum pl
kumlarda : kum pl loc
kumlardan : kum pl abl
kumların : kum pl gen
kumru : collared dove,pigeon
kumrular : kumru pl
kumun : kum gen
kupkuru : bone-dry
kurabilme : kurmak can verb noun
kuracak : kurmak fut part
kural : rule,order
kurallarına : kural pl his dat
kuralımı : kural my acc
kurduran : kurdurmak pres part
kurdurmak : to cause (someone) to found or establish (something)
kurma : construction,building
kurmak : to set up,to install
kurmam : kurma my
kurtarmak : to recover,to rescue
kurtulmak : to get rid of
kurtuluş : salvation,release
kuru : dry
kurulmak : to be built,to be established,to get settled in
kurulmuştu : kurulmak 3 past perf
kurultay : convention
kurultay'a : kurultay dat
kurultayı'na : kurultay his dat
kurşun : lead
kurşunkalem : lead pencil,kurşun kalem
kurşunkaleminin : kurşunkalem your,his gen
kurşunkalemle : kurşunkalem with
kusmak : to vomit,to throw up
kusun : kusmak pres part
kusur : defect,flaw
kusura bakma : no offense,sorry about that,excuse me!
kusura bakmayın : excuse me,forgive me
kusuruma : kusur my dat
kutbu : pole
kutbu'ndaki : kutbu loc that
kutu : box
kutuların : kutu pl gen
kutunun : kutu gen,your gen
kutusu : kutu his
kutuyu : kutu acc
kuytu : nook,corner
kuytularında : kuytu pl his loc
kuyu : well
kuyular : well pl
kuyuları : well pl his,acc
kuyularına : well pl your,their,his dat
kuyunun : well gen,your
kuyusu : well his
kuyusunu : kuyu his acc
kuyuya : kuyu dat
kuyuyu : well acc
kuzey : north
kuş : bird
kuşku : doubt,suspicion
kuşkulanmak : to doubt,to suspect
kuşkulanmaya : kuşkulanmak verb noun dat
kuşkularım : kuşku pl my
kuşkusuz : no doubt,certainly,kuşku + suz(without)
kuşkuya : kuşku dat
kuşu : kuş his
kuşun : kuş gen,your
kâğıda : kâğıt dat
kâğıdı : kâğıt acc
kâğıt : paper
kâğıt parçası : scrap of paper
kâşif : explorer
kâşifim : kâşif + dir(to be 1 pres)
kâşifin : kâşif gen
kâşifler : kâşif pl
kâşiflerin : kâşif pl gen
kâşifsin : kâşif + dir(to be 3 pres)
kâşiften : kâşif abl
kök : root
kökleri : kök pl acc,their
kökleriyle : kök pl his with
kökünden : kök his abl
kör : blind
kördür : kör + dir(to be 3 pres)
kötü : evil,bad
kötülerin : kötü pl gen
kötülük : badness,eveilness
kötülük etmek : to do (someone) harm
kötülüğün : kötülük gen
kötüsü : kötü his
köy : village
köyden : köy abl
köylü : peasant,villager
köyün : köy gen
köşe : edge,corner
köşe bucak : every nook and cranny
köşesinde : köşe his loc
köşesine : köşe his dat
kümes : coop,poulty house
kümeslerde : kümes pl loc
kürk : fur
kürklü : furry
kürkünün : kürk his gen
kürküyle : kürk his with
küçücük : tiny
küçücüktü : küçücük + dir(to be 3 past)
küçücüktür : küçücük + tür(to be 3 pres)
küçük : small,little
küçükken : küçük when
küçüklerden : küçük pl abl
küçükleriydi : küçük their 3 past
küçükse : küçük 3 cond
küçüktü : küçük + dir(to be 3 past)
küçüktüm : küçük 1 past
küçüktür : küçük + tür(to be 3 pres)
küçülmek : to shrink,to decrease
küçülüp : küçülmek and
küçümsemek : to be little,to underestimate
küçümserdi : küçümsemek 3 past rep
küçümserlerdi : küçümsemek 3 pl ao past
küçüğe : küçük dat
küçüğüm : küçük my
kıl : hair,bristle
kılan : kılmak pres part
kılmak : to make,to do
kılmış : kılmak 3 past dub
kılı : kıl his
kılı kırk yarmak : to refine,to split hairs
kımıldadığını : kımıldamak past part his acc
kımıldamak : to move slightly
kımıldar : kımıldamak 3 ao
kımıldatmadan : kımıldatmak without
kımıldatmak : to move
kımıldatsan : kımıldatmak 2 ao cond
kımıldatışta : kımıldatmak way loc
kımıldayamadım : kımıldamak 1 cannot past
kımıldayamaz : kımıldamak +ama(pot neg) 3 pres
kınama : censure,condemnation,reproach
kınamak : to condemn,to reproach
kınamayın : kınama 2 neg imp
kıpkırmızı : bright red,fiery
kıpkırmızıydı : kıpkırmızı 3 past
kıpırdamak : to move,to shove
kıpırdayamıyordum : kıpırdamak 1 cannot past cont
kıpırdayan : kıpırdamak pres part
kıravat : kravat
kırdıklarından : kırmak past part their abl
kırk : forty,very many
kırkta : kırk loc
kırmak : to break,to hurt
kırmızı : red
kırmışlardı : kırmak 3 pl past perf
kırmıştı : kırmak 3 past perf
kırıklık : weakness,brokenness
kırıklığına : kırıklık your,his dat
kırılmak : to break,to become broken
kırılmıştı : kırılmak 3 past perf
kısa : short,brief
kısaca : shortly,briefly
kısmını : kısım his acc
kısım : part,section
kıta : continent
kıtanın : kıta gen
kıtasında : kıta his loc
kıyı : shore,edge
kıyısına : kıyı his dat
kız : girl
kızardı : kızarmak 3 past
kızarma : blushing,kızarmak verb noun
kızarmak : to blush,to go red
kızarmasi : kızarma his
kızarmıştı : kızarmak 3 past perf
kızarık : red-
kızlarla : kız pl with
kızlarıyla : kız pl his with
kızmak : to be angry,to get angry
kızmıştı : kızmak 3 past perf
laf : word
lafa : laf dat
lafa tutmak : to chat,to keep talking
lahana : cabbage
lahanaya : lahana dat
lamba : lamp
lambanın : lamba gen
lanet : damnation,curse,damned
ları : their(ları,leri)
lav : lava
lavlarını : lav pl his acc
lider : leader
lideri : lider his
lira : Turkish lira
liralık : worth (so many) liras,lira + lik
lokma : bite
lokmada : lokma loc
lütfeder : lütfetmek 3 ao
lütfen : please,kindly
lütfetmek : to favour,to grace
madeni : metal
majeste : majesty
majesteleri : majeste pl his
majestelerinde : majeste pl his loc
makasçı : switchman,pointsman
makasçının : makasçı gen,your
makasçısı : makasçı his
makinist : mechinist,mechanic
makiniste : makinist dat
makinisti : makinist his,acc
mantar : mushroom
mantarın : mantar gen
mantık : logic,reason
mantıklı : mantık with,rational,senseful
mantığımı : mantık my acc
martı : seagull
martıya : martı dat
masa : table,board
masada : masa loc
masadan : masa abl
masal : fairy tale,tale
masallarında : masal pl your,his loc
masallarındaki : masal pl his loc that
masan : desk
masanın : masan gen
masasının : masa his gen
masaya : masa dat
masum : innocent
masumdurlar : masum 3 pl pres
maya : yeast
mayası : maya his
memnun : grateful,peased,satisfied
memnun kalmak : to be satisfied
mendil : handkerchief
mendille : mendil with
merak : worry,curiosity,interest
merak etmek : to wonder,to worry,to be curious about
merak sarmak : to become interested in
merakla : merak with,curiously,interestedly
meraklandırmak : to make (someone) anxious or curious
meraklandırmıştı : meraklandırmak 1 past perf
meraklanmak : to worry,to get curious
meraklanmıştı : meraklanmak 3 past perf
meraklı : curious
meraklısının : meraklı his gen
meraktan : merak abl
merkez : center
merkezinden : merkez his abl
mesele : issue,question,matter
meselesi : mesele his
meselesidir : mesele his + dir(to be 3 pres)
meslek : occupation,profession
meslek adamı : professionalist
metal : metal
metalik : metallic,metal
metre : meter
meşgul : busy,occupied
meşguldü : meşgul 3 past
mi : an enclitic particle used to make a statement into a question asking for a yes-or-no answer
midir : mi + dir(to be 3 pres)
midirler : mi + dir(to be 3 pl pres)
mil : mile
milyar : billion,milliard
milyon : million
milyonlarca : milyon,millions of
milyonluk : milyon,worth millions
miravat : mi kravat
misin : mi 2 pres
misiniz : mi 2 pl pres
miting : meeting,demonstration
mitinglerdeki : miting pl loc that
miydi : mi 3 past
miydin : mi 2 past
miyim : mi 1 pres
miymiş : mi + miş(to be ao dub)
modelinden : model his abl
mor : purple
morundan : mor his,your abl
motor : engine
motorda : motor loc
motoru : motor acc,his
motorumun : motor my gen
motorun : motor gen,your
motorundaki : motor your,his loc that
motorunu : motor his acc
moturunu : motorunu
mu : mi
muhteşem : brilliant,magnificent
musun : mu 2 pres
musunuz : mu 2 pl pres
mut : happiness
mutlak : absolute
mutlu : happy
mutlu etmek : to make happy
mutlu olmak : to become happy
mutluluk : happiness
mutluluklar : mutluluk pl
mutluluğum : mutluluk my
mutluluğuma : mutluluk my dat
mutluluğumun : mutluluk my gen
mutluluğumuz : mutluluk our
mutluydular : mutlu 3 pl past
mutluydum : mutlu 1 past
mutluyum : mutlu 1 pres
mutsuz : mut without,unhappy
mutsuzluk : unhappiness
mutsuzluğa : mutsuzluk dat
mutsuzum : mutsuz 1 pres
muydun : mu 2 past
muydunuz : mu 2 pl past
muyum : mu 1 pres
mü : mi
mükemmel : perfect,great
mümkün : possible,likely
mürekkep : ink
mürekkeple : mürekkep with
müthiş : terrific,splendid
müzik : music
mı : an enclitic particle used to make a statement into a question asking for a yes-or-no answer
mıdır : mı + dır(to be 3 pres)
mırıldandı : mırıldanmak 3 past
mırıldanmak : to whimper,to grumble
mırıldanmıştı : mırıldanmak 3 past perf
mısın : mı 2 pres
mıydın : mı 2 past
mıyım : mı 1 pres
n'apalım : ne yapalım
n'olur : ne olur
nabız : pulse
narin : delicate
nasıl : how,just as,what sort
nasıl olsa : anyhow,anyway
nasıldı : nasıl + dir(to be 3 past)
nasılmış : nasıl + mış(to be 3 ao dub)
nazikçe : gently,elegantly
ne : neither,nor
ne : what,how
ne bileyim : how should I know
ne de : nor,either
ne de olsa : still,nevertheless
ne denli : how,how much
ne idüğü belirsiz : nondescript
ne kadar : how,how much
ne olur : please
ne olur ne olmaz : just in case
ne var ki : but,only
ne yazık ki : regrettably,unfortunately
ne zaman : when
neden : reason,why,what for
neden sonra : long afterwards
nedendi : neden 3 past
nedeni : neden his,acc
nedenim : neden my
nedenini : neden your,his acc
nedenle : neden with
nedir : ne + dir(to be 3 pres),what is
nefis : brilliant,superb
neler : ne pl
nerden : nere abl,from where
nerdeyse : nere loc cond,almost
nere : where,what place
nerede : nere loc,where,wherever
neredeler : nerede pl
nereden : nere abl,from where
neredeyse : nearly,almost
nerelen : nere
nereli : whence,from what place
nerelisin : nereli + dir(to be 2 pres)
neresi : nere his,where
nereye : nere dat,where
nesi : what
nesne : article,object
nesnenin : nesne gen
neydi : ne + dir(to be 3 past)
neye : ne dat
neyi : ne acc,what
neyin : ne gen
neyse : anyway
nezaket : kindness,grace
nezaketini : nezaket your,his acc
nezle : common cold
niye : why
niyet : intention,plan,will
niyete : niyet dat
niyetine : niyet your,his dat
niyetli : niyet with,intentioned
niçin : why
nokta : point,spot
noktasında : nokta his loc
noktaya : nokta dat
not : note,memorandum
not almak : to take note of
not etmek : to note,to write down
numara : number,trick
numaraların : numara pl gen
numaralı : numbered,marked with a number
numarasını : numara his acc
o : he,she,it,that
o halde : in that case,then
o kadar : so
o sırada : at that time
o zaman : at that case,then
ocak : oven,cooker
ocaktaki : ocak loc that
oda : room,chamber
odasının : oda his gen
odur : o + dir(to be 3 pres)
oh : oh
okudu : okumak 3 past
okuma : reading
okumak : to read,to study
okumasını : okuma his acc
okumuştum : okumak 1 past perf
okuyunca : okumak when
okyanus : ocean
okyanusları : okyanus pl his,acc
okyanuslarınız : okyanus your(pl)
okyanusun : okyanus gen
okşadım : okşamak 1 past
okşamak : to fondle,to pat
olabildiğince : olamak can past part gen,as far as
olabilecek : olmak can fut part
olabileceğim : olmak can fut part my
olabilir : olmak 3 can ao,possible,possibly
olabilirdi : olmak 3 can ao past
olabiliyor : olmak 3 can pres
olabilmek : to be able to
olacak : olmak 3 fut
olacaksın : olmak 2 fut
olacağı : olmak fut part his
olacağım : olmak 1 fut
olamadım : olmak 1 cannot past
olamayacakmışım : olmak 1 cannot fut past ind part my
olamayız : olmak 1 pl cannot ao
olamaz : olmak 3 cannot ao
olamazdı : olmak 1 cannot ao past
olamazsın : olmak 2 cannot ao
olamıyor : olmak 3 cannot pres
olan : olmak pres part,the one that is
olanak : possibility,opportunity
olanaksız : olanak without,impossible
olanaksızdır : olanaksız 3 pres
olanlarıdır : olan pl their 3 pres
olanı : olmak pres part acc
olarak : olmak by,as
olay : event,happening
olayda : olay loc
olaydaki : olay loc + ki(that)
olaydan : olay abl
olaydır : olay + dir(to be 3 pres)
olayını : olay his acc
olayının : olay your,his gen
olağan : usual,normal
olağandışı : extraordinary,unusual
olağanüstü : extraordinary
oldu : olmak 3 past
oldukları : olmak past part their
olduklarını : olmak past part their acc
oldukça : quite,pretty
oldular : olmak 3 pl past
oldum : olmak 1 past
olduğu : olmak past part his
olduğu gibi : as so,as is
olduğum : olmak past part my
olduğuma : olmak past part my dat
olduğumu : olmak part part my acc
olduğun : olmak past part gen,your
olduğuna : olmak past part his,your dat
olduğunda : olmak past part his,your loc
olduğundan : olmak past part his abl
olduğunu : olmak past part his,your acc
olduğunun : olmak past part his,your gen
olduğunuzu : olmak past part your(pl) acc
olma : olmak verb noun being,existence,happening
olmadan : olmak without
olmadı : olmak 3 neg past
olmadık : olmak neg past part
olmadığı : olmak neg past part acc,his
olmadığından : olmak neg past part his abl
olmadığını : olmak neg past part your,his acc
olmak : to exist,to be
olmaları : olma pl his
olmalı : olmak 3 nec pres
olmalılar : olmak 3 pl nec pres
olmalısın : olmak 2 nec pres
olmalıydı : olmak 3 nec past
olmam : olma my
olmama : olma my dat
olmamış : olmak neg past part,3 neg past dub
olmamıştı : olmak 3 neg past perf
olmamıştır : olmamış 3 pres
olman : olma your
olmana : olma your dat
olmanın : olma your gen
olmasa : olmak 3 neg ao cond
olması : olma his
olması için : in order that
olmasın : olmak 3 neg imp
olmasına : olma his dat
olmasından : olma his abl
olmasını : olma his acc
olmaya : olma dat
olmayacak : olmak 3 neg fut
olmayan : olmak neg pres part,not
olmayı : olma acc
olmayıveriyor : olmak 3 neg suddenly pres
olmaz : no,olmak 3 neg ao
olmazdı : olmak 3 neg past rep
olmazlar : olmak 3 neg pl ao
olmazmış : olmak 3 neg ao past
olmazsa : olmak 3 cond neg ao
olmazsın : olmak 2 neg ao
olmuyor : olmak 3 neg pres
olmuyordu : olmak 3 neg past cont
olmuyorlardı : olmak 3 pl neg past cont
olmuş : olmak past ind part,3 past dub
olmuştu : olmak 3 past perf
olmuştur : olmak 3 past dub
olsa : olmak 3 ao cond
olsa olsa : at the most
olsalardı : olmak 3 pl cond past
olsan : olmak 2 pres cond
olsaydı : olmak 3 cond past
olsun : olmak 3 imp,anyway,let it be
olsunlar : olmak 3 pl imp
olun : olmak 2 pl imp
olunabilir : olunmak 3 can ao
olunca : olmak when
olunmak : impersonal passive to become
olur : olmak 3 ao
olurdu : olmak 3 ao past
olurdum : olmak 1 ao past
olursa : olmak 3 ao cond
olursa olsun : so be it
olursan : olmak 2 ao cond
olursun : olmak 2 ao
olurum : olmak 1 ao
oluruz : olmak 1 pl ao
oluver : olmak + iver(swiftness and easyness) 3 ao
oluverir : olmak 3 suddenly ao
oluvermek : to happen spontaneously
oluyor : olmak 3 pres
oluyordum : olmak 1 past cont
oluyordur : oluyor 3 pres
oluyorlar : olmak 3 pl pres
oluyorlardı : olmak 3 pl past cont
oluyormuş : olmak 3 past cont dub
oluyorum : olmak 1 pres
oluş : existence,being
oluşma : emergence,formation
oluşması : oluşma his
oluşmasına : oluşma his dat
oluşu : oluş his,acc
oluşudur : oluş his + dir(to be 3 pres)
oluşum : formation,generation
oluşuma : oluş my dat
oluşun : oluş gen,your
omuz : shoulder
omuzlarını : omuz pl his,their acc
on : ten
ona : o dat
onaramadım : onarmak 1 cannot past
onarmak : to fix,to repair
onarılmak : to be repaired
onarılmayacak : onarılmak neg fut part
onarım : repair
onda : o loc
ondaki : onda that
ondan : o abl,from that reason
onlar : o pl
onlara : o pl dat
onlardan : o pl abl
onlarla : o pl with
onları : o pl acc
onların : o pl gen
onu : o acc
onun : o gen,his,her,its
onun yerine : instead,rather
onurunu : honour his acc
oo : oh
opera : opera
operadaki : opera loc that
ora : there
orada : ora loc,there
oradaki : yonder,orada that
oradan : ora abl
oradan oraya : backwards and forwards
oralar : ora pl
oralarda : out therem,ora pl loc
oralardaki : ora pl loc
orası : ora his,there
orası öyle : that's true./that's so
oraya : ora dat
orayı : ora acc
ordu : army,military
ordusu : ordu his
orduya : ordu dat
orman : forest
ormanlar : orman pl
ormanlardan : orman pl abl
orta : middle,centre
ortadan : orta abl
ortadan kaldırılmak : to put away
ortalık : surroundings,middle
ortalığa : ortalık dat
ortalığı : ortalık acc
ortasında : orta his loc
ortaya : orta dat
ortaya koymak : to produce,to expose
ortaya çıkarmak : to find out,to discover,to reveal
ortaya çıkmak : to show up
ot : grass,herb
otlar : ot pl
otların : ot pl gen
otorite : authority
otoritemin : otorite my gen
otoritenin : otorite your gen
otoriter : authoritative
otoritesine : otorite his dat
oturabilir : oturmak 3 can ao
oturacak : oturmak 3 fut,fut part,seat
oturacaksın : oturmak 2 fut
oturarak : oturmak while
oturdu : oturmak 3 past
oturdum : oturmak 1 past
oturduğu : oturmak past part his
oturduğunda : oturmak past part your,his loc
oturma : sitting
oturmak : to sit,to reside
oturmakta : oturmak loc
oturmanı : oturma your acc
oturmuş : oturmak past ind part
oturup : oturmak and
oturur : oturmak 3 ao
otururdu : oturmak 3 ao past
otururduk : oturmak 1 pl ao past
otururken : oturmak 3 ao when
oturursun : oturmak 2 ao
oturursunuz : oturmak 2 pl ao
oturuyor : oturmak 3 pres
oturuyordu : oturmak 3 past cont
oturuyorum : oturmak 1 pres
otuz : thirty
otuzar : otuz each,thirty each
ovuşturdum : ovuşturmak 1 past
ovuşturmak : to rub
oyalanma : procrastination,distraction
oydu : o 3 past
oymak : to carve,to cut
oynadığımı : oynamak past part my acc
oynamak : to play
oynar : oynamak 3 ao
oynarlar : oynamak 3 pl ao
oynatmadan : oynatmak without
oynatmak : to exhibit,to make (something) move
oynayalım : oynamak 1 pl imp
oynayamam : oynamak 1 cannot ao
oynaşmak : to play with one another
oynaşıyordu : oynaşmak
oysa : in fact,but,however
oyun : game
oyunları : oyun pl acc
oyununa : oyun his dat
oğlan : boy
para : money
paravan : screen
parlak : bright
parlamak : to shine,to glow,to flash
parlayan : shining,parlamak pres part
parlayıverdi : parlamak 3 suddenly past
parlıyor : parlamak 3 pres
parmak : finger
parmaklarım : parmak pl my
parmaklık : fence
parmağım : parmak my
parmağından : parmak your,his abl
parça : component,part,piece
parça parça : in parts,piece by piece
parçalamak : to break up,to split
parçalayıverirler : parçalamak 3 pl ıver(suddenly) ao
parçası : parça his
parçasına : parça his dat
parçaydı : parça 3 past
parıldama : parıldamak verb noun
parıldamak : to shine,to glitter
parıldamaya : parıldama dat
parıldayan : parıldamak pres part
parıldıyor : parıldamak 3 pres
parıltı : glow,glitter
parıltıdan : parıltı abl
parıltıyı : parıltı acc
pasifik : pacific
pasifikteki : pasifik loc that
paslanmak : to rust,to be rusty
paslanmış : paslanmak past ind part
paslı : rusty
patent : patent
patentini : patent your,his acc
patladı : patlamak 3 past
patlama : explosion
patlamak : to blast,to blow up,to burst
patlamalar : patlama pl
patlamaya : patlama dat
pay : lot,share
payı : pay acc,his
paçavra : rag
paçavradan : paçavra abl
pek : much,very
pek de : not all that
peki : alright,well
pencere : window
pencerelerinde : pencere pl his loc
pencerelerinden : pencere pl his abl
pencereni : pencere your acc
pencereyi : pencere acc
pençe : claw,paw
pençelerim : pençe pl my
pençelerini : pençe pl your,his acc
pençeleriyle : pençe pl his,their with
pençesinde : pençe his loc
perde : curtain
perdesi : perde his
peri : fairy,pixie
peri masalı : fairytale
perişan : miserable,disordered
perşembe : Thursday
perşembeleri : perşembe pl his
peş : behind
peşimdeki : peş my loc that
peşin : peş gen,your,advance,in advance
peşinde : peş your,his loc,behind,after
peşinde olmak : to chase,to be after,to pursue
peşindeler : peşinde 3 pl pres
peşine : peş your,his dat
peşine takılmak : to trail along after
peşini : peşin acc
peşini bırakmak : to stop following
piliç : chiken
piliçler : piliç pl
piliçleri : piliç pl acc
pilot : pilot
pilotluk : being a pilot
pilotluğa : pilotluk dat
piyes : play,drama
pişmanlık : to regret,to remorse
politika : politics
politikadan : politika abl
portre : portrait
portresini : portre his acc
poz : pose,exposure
pozlar : poz pl
prens : prince
prens'e : prens dat
prens'i : prens acc
prens'im : prens my
prens'in : prens gen
prens'le : prens with
prense : prens dat
prensi : prens his,acc
prensim : prens my
prensin : prens gen,your
prensle : prens with
prenste : prens loc
problem : problem
pusula : compass
püskürebilir : püskürmek 3 can pres
püskürme : eruption,ejection
püskürmeden : püskürmek without
püskürmek : to erupt,to sputter,to spout
püskürmeler : püskürme pl
püskürtebiliyorlar : püskürtmek 3 pl can pres
püskürtmek : to spray,to dust
püskürür : püskürmek 3 ao
püskürüverdi : püskürüvermek 3 past
püskürüvermek : püskürmek suddenly
pırıl : bright,sparkling
pırıl pırıl : bright,sparkling
pırıltı : twinkling,blink,sparkle
pırıltılar : pırıltı pl
pırıltılı : pırıltı with,glary,gleamy
rahat : comfortable,at ease
rahatladı : rahatlamak 3 past
rahatlamak : to relax,to settle
rahatlamamıştım : rahatlamak 1 neg past perf
rahatlatmak : to relieve,to relax,to make (someone) feel better
rahatlatmıştı : rahatlatmak 3 past perf
rahatlattı : rahatlatmak 3 past
rahatlatın : rahatlatmak 2 pl imp
rahatsız : comfortable without,disturbed,uncomfortable
rahatını : rahat his acc
rahatını kaçırmak : to annoy,to discomfit
rakam : number,figure
rakamlardan : rakam pl abl
rakamları : rakam pl acc
rapor : report
raporu : rapor acc
rasgele : randomly,haphazard
rastladı : rastlamak 3 past
rastladığım : rastlamak past part my
rastladığımda : rastlamak past part my loc
rastlamak : to meet by cance,to come across
rastlamayınca : rastlamak neg when
rastlanan : rastlanmak pres part
rastlanmadık : rastlanmak neg past part
rastlanmak : to encounter
rastlantı : coincidence
rastlantıyla : rastlantı with,accidentally
rastlanır : rastlanmak 3 ao
rastlayabildik : rastlamak 1 pl can past
rastlayamamıştım : rastlamak 1 cannot past perf
razı : content,satisfied
rengi : renk acc,his
rengi atmak : to turn pale
renginde : renk his loc
rengindedir : renk his loc 3 pres
rengindeki : renk his loc that
rengini : renk his acc
rengiyle : renk his with
renk : color
renklerini : renk pl his acc
renkli : colourful
resim : picture,painting
resimde : resim loc
resimden : resim abl
resimle : resim with
resimler : resim pl
resimlerde : resim pl loc
resimleri : resim pl acc,his
resimlerimin : resim pl my gen
resimlerin : resim pl gen
resimleriyle : resim pl his with
resme : resim dat
resmi : resim acc,his
resmidir : resim my + dir(to be 3 pres)
resmim : resim my
resmimi : resim my acc
resmin : resim your,gen
resminden : resim his,your abl
resmini : resim his,your acc
ressam : painter
romatizma : rheumatism
romatizmalarım : romatizma pl my
romatizmam : romatizma my
rüya : dream
rüya görmek : to dream,to have a dream
rüyadaymışım : rüya loc 1 past dub
rüyası : rüya his
rüzgarın : rüzgâr gen
rüzgâr : wind
rüzgârda : rüzgâr loc
rüzgârdan : rüzgâr abl
rüzgârla : rüzgâr by
rüzgârlar : rüzgâr pl
rüzgârlardan : rüzgâr pl abl
rüzgârı : rüzgâr acc
rüzgârın : rüzgâr gen
saat : hour
saat kaçta : at what time
saati : saat acc,his
saatinde : saat his loc
saatindeyiz : saatinde + dir(to be 1 pl pres)
saatlerce : for hours
saatlerden : saat pl abl
saatlerinde : saat pl his loc
saatte : saat loc
sabah : morning
sabahları : sabah pl acc,every morning,in the mornings
sabahı : sabah his,acc
sabahında : sabah your,his loc
sabrım : sabır my
sabır : patience
sabırlı : sabır with,patient
sade : simple,plain
sadece : just
sadeydi : sade 3 past
sadık : faithful,loyal
saf : pure
saf saf : naively,innocently
sahibi : sahip acc,his
sahibim : sahip my,dir(to be 1 pres)
sahip : owner,possessor
sahip olmak : to have,to hold,to possess
sahip çıkmak : to lay claim to,to protect
sahipmişim : sahip + dir(to be 1 past dum)
sahipsiz : sahip without,ownerless
sahipti : sahip 3 past
sahne : scene,stage
sahneye : sahne dat
saklamak : to hide,to keep
saklanmak : to hide,to be kept
saklanmış : secreted,saklanmak past ind part
saklı : hidden,behind
saklıydı : saklı + dir(to be 3 past)
saklıyordu : saklamak 3 past cont
saksı : flowerpot
saksılar : saksı pl
sakınca : inconveniency,objection
sakıncalı : unfavorable,objectionable
sakıncası : sakınca his
sakınmak : to beware,to avoid
sal : raft
salladı : sallamak 3 past
salladım : sallamak 1 past
sallamak : to shake,to swing
sallanma : sallanmak 2 neg imp
sallanmak : to swing,to hang around
sallar : sallamak 3 ao
sallarken : sallamak 3 ao when
sallayarak : sallamak by
sallıyordu : sallamak 3 past cont
salmak : to displatch,to put out
salmış : salmak past ind part,3 past dub
saltanat : reign,sovereignty
saltanat arabası : state carriage
salın : salmak 2 pl imp
salıyla : sal his with
sana : sen dat
sanacaklar : sanmak 3 pl fut
sanacaksın : sanmak 2 fut
sanat : art,artifice
sanatına : sanat his dat
sanatından : sanat his abl
sandık : chest
sandıkların : sandık pl gen
sandım : sanmak 1 past
sandın : sanmak 2 past
sandığı : sandık his,acc
sandığın : sandık gen
saniye : second
saniyede : saniye loc
saniyem : saniye my
sanki : seems like,as it were
sanmak : to suppose,to think,to reckon
sanmıyordu : sanmak 3 neg past cont
sanmıyorum : sanmak 1 neg pres
sansa : sanmak 3 pres cond
sanırdım : sanmak 1 ao past
sanırlar : sanmak 3 pl ao
sanırım : sanmak 1 ao
sanıyordu : sanmak 3 past cont
sanıyorsun : sanmak 2 pres
sanıyorum : sanmak 1 pres
sapan : sapmak pres part
sapasağlam : well and sound,very strong
sapmak : to deviate,to turn,to resort to
saptım : sapmak 1 past
sarar : sarmak 3 ao
sararlar : sarmak 3 pl ao
sardunya : geranium
sardunyalar : sardunya pl
sardım : sarmak 1 past
sarhoş : drunk,intoxicated
sarhoşa : sarhoş dat
sarhoşlar : sarhoş pl
sarhoştan : sarhoş abl
sarhoşunki : sarhoş gen that
sarkmak : to dangle
sarkıyor : sarkmak 3 pres
sarmak : to wrap,to interest
sarmış : sarmak part part
sarsmak : to shake
sarstı : sarsmak 3 past
sarı : yellow
sarıldı : sarılmak 3 past
sarılmak : to embrace,to twine
sarıp : sarmak and
sarısı : sarı his
satan : satmak pres part
satmak : to sell
satı : sale,selling
satıcı : seller,salesman
satıcının : satıcı gen
satılan : satılmak pres part
satılmak : to sell,to be sold
satın : sale
satın alma : buying
satın almak : to buy
satıyorsun : satmak 2 pres
satıyorsunuz : satmak 2 pl pres
savaş : war
savaşıydı : savaş his +dı(to be 3 past)
savma : savmak verb noun
savmak : to get rid,to send away
savunacak : savunmak fut part
savunmak : to defend,to protect
sayarsak : saymak 1 pl ao cond
saydı : saymak
saye : shade,protection
sayesinde : saye his loc,under favour of,by means of
sayfa : page
sayfada : sayfa loc
sayfadaki : sayfa loc that
sayfadakinin : sayfadaki gen
saygı : esteem,respect,honour
saygı göstermek : to respect
saygıyla : respectfully,saygı with
saymak : to count,to regard,to list,to consider
saymazsak : saymak 1 pl neg pres cond
sayı : number
sayıdaysa : sayı loc if
sayılamayacağını : sayılmak cannot fut part his acc
sayılar : sayı pl
sayılara : sayı pl dat
sayılardan : sayı pl abl
sayılarla : sayı pl with
sayıları : sayı pl acc
sayıların : sayı pl gen
sayılmak : to be counted,to rate
sayılmaz : sayılmak 3 neg ao
sayılmıyor : sayılmak 3 neg pres
sayıp : saymak cont
sayısını : sayı his acc
sayıyorum : saymak 1 pres
saç : hair
saçlara : saç pl dat
saçları : saç pl his
saçların : saç pl gen
saçlı : saç with
saçma : gibberish,idiotic,silly,stupid,absurd
saçma sapan : nonsensical,foolish,nonsense
saçmak : to scatter,to radiate
saçmaladım : saçmalamak 1 past
saçmalamak : to drool,to babble,to bullshit
saçmaydı : saçma 3 past
saçın : saç your
saçına : saç your,his dat
saçıyordu : saçmak 3 past cont
sağ : right
sağa : sağ dat
sağduyu : common sense
sağduyuya : sağduyu dat
sağladığı : sağlamak past part his
sağlamak : to provide,to ensure
sağlıyorum : sağlamak 1 pres
sefer : journey,time
seferinde : sefer his loc
seferlik : (something) which is enough to last for (so many) times or occasions
sekiz : eight
sekize : sekiz dat
selam : greeting
selam vermek : to salute,to greet
selamladı : selamlamak 3 past
selamlama : salutaion,selamlamak verb noun
selamlamak : to salute,to greet
selamlarım : selamlamak 1 ao
selamlayacağım : selamlamak 1 fut
sen : you
sence : in your opinion,what do you think
sende : sen loc
senden : sen abl
seni : sen acc
senin : sen gen
senindir : sen gen 3 pres
seninki : senin that,yours
seninkiler : seninki pl
seninkinin : sen gen that gen
seninkiyse : sen your that cond
seninle : sen gen with
sense : sen cond
sensin : sen + dir(to be 2 pres)
serin : cool,chilly
serinletiyor : serinletmek 3 pres
serinletmek : to cool,to refresh
serinlik : coolness
serinliği : serinlik his,acc
serpilmek : to flourish
serpilmesine : serpilmek verb noun his dat
serpin : serpmek 2 pl imp
serpmek : to sprinkel,to scatter
sersem : dullard,stupefied,dazed
sert : firm,stiff,harsh
serüven : adventure
serüvenleri : serüven pl his
ses : voice,sound
ses etmek : to make a noise
ses çıkarmak : to noise
sesi : ses acc,his
sesini : ses his,your acc
sesinin : ses his,your gen
sesle : ses with
sesler : ses pl
sesleri : ses pl acc,his
seslerinden : ses pl his abl
sessiz : ses less,slient,quite
sessizce : quietly,silently
sessizlik : silence,still
sessizlikte : sessizlik loc
sessizlikten : sessizlik abl
sessizliğe : sessizlik dat
sessizliğin : sessizlik gen,your
sessizliğine : sessizlik your,his dat
sevdikleri : sevmek past part their
sevdiğim : sevmek past part my
sevdiğin : sevmek past part your
sevdiğini : sevmek past part your,his acc
sevdiğiniz : sevmek past part your(pl)
seve : gladly,sevmek by(repeat)
seve seve : willingly,with pleasure
seveceksin : sevmek 2 fut
sevecenlik : kindness
sevecenlikle : sevecenlik with
sevecenliği : sevecenlik acc,his
seveceğim : sevmek 1 fut
seven : sevmek pres part
sever : sevmek 3 ao
severdim : sevmek 1 ao past
severmiş : sevmek 3 ao dub
severse : sevmek 3 ao cond
seversen : sevmek 2 ao cond
sevgi : love
sevgili : darling,dear
sevgimi : sevgi my acc
sevgisindeki : sevgi his loc that
sevgisine : sevgi his dat
sevgiyi : sevgi acc
sevimli : cute,nice
sevimlilik : cuteness,sevimli + lik
sevindiler : sevinmek 3 pl past
sevindim : sevinmek 1 past
sevineceksin : sevinmek 2 fut
seviniyorlardı : sevinmek 3 pl past cont
sevinmek : to rejoice,to be happy
sevinç : joy,delight
sevinçle : sevinç with,gladly
sevinçli : joyful,happy
sevinçliyim : sevinçli + dir(to be 1 pres)
sevinçten : sevinç abl
seviyor : sevmek 3 pres
seviyorsanız : sevmek 2 pl pres cond
seviyorum : sevmek 1 pres
sevmek : to love,to like
sevmem : sevmek 1 neg ao
sevmemiş : sevmek neg past ind part,3 neg past dub
sevmez : sevmek 3 neg ao
sevmezdi : sevmek 3 neg ao past
sevmişimdir : sevmek 1 past dub + dir(to be 3 pres)
sezgi : intuition,instinct
sezgisiyle : sezgi his with
sezinledi : sezinlemek 3 past
sezinlemek : to feel,to understand
sezinliyordum : sezinlemek 1 past cont
seçebileceğim : seçmek can fut part my
seçerim : seçmek 1 ao
seçik : clear,distinct
seçiyor : seçmek 3 pres
seçiyordu : seçmek 3 past cont
seçmek : to choose
seçtim : seçmek 1 past
sigara : cigarette
sigaramı : sigara my acc
sigaranız : sigara your(pl)
silah : weapon
silahlar : armaments,weaponry
silahları : silahlar acc,his
silahı : silah his
sildi : silmek 3 past
silkerek : silkmek by
silkip : silkmek and
silkmek : to shake
silmek : to wipe
simsiyah : jet black,pitchblack
sindirim : digestion
sindirimi : sindirim acc
sindirimleri : sindirim their
sindirmek : to digest
sindirmekte : sindirmek 3 cont
sinek : fly,housefly
sinekler : sinek pl
siperlik : brim,shelter,visor
sipsivri : very sharp
sitem : reproach
sitemsiz : sitem + siz(-less)
sivri : sharp,pointed
sivriltmek : to distinguish,to sharpen
sivriltti : sivriltmek 3 past
siz : you(pl)
sizce : in your opinion
sizden : siz abl
size : siz dat
sizi : siz acc
sizin : siz gen,your(pl)
sizler : siz pl
sokabilir : sokmak 3 can ao
sokacak : sokmak 3 fut,fut part
sokak : street
sokma : biting
sokmak : to insert,to put in,to bite
sokmasın : sokmak 3 neg imp
sokmasını : sokma his acc
sokmaya : sokma dat
sokulabilirim : sokulmak 1 can ao
sokulmak : to be put in,to be let into (a place)
sokuyorum : sokmak 1 pres
sol : left
sola : sol dat
solgun : white,pale
solmak : to wither
soludu : solumak 3 past
soluk : breath,respiration,pale
soluk almak : to breathe,to inhale
soluklarım : soluk pl my
solukta : soluk loc
solumak : to breathe heavily,pant
solup : solmak and
soluyordu : solumak 3 past cont
son : end,final,terminal
son derece : extremity,extreme
son hızla : at full speed
sonra : later,after,otherwise,then
sonradan : sonra abl,later,afterwards
sonraki : next,following that
sonraları : sonra pl acc,after,afterwards
sonrası : sonra his,after
sonraydı : sonra + dir(to be 3 past)
sonunda : son his loc,finally,at last
sonunu : son his acc
sonuç : result,conclusion
sonuçlandığını : sonuçlanmak past part his acc
sonuçlanmak : to be concluded,to end up
sonuçta : sonuç loc,in the end,in conclusion
soracak : sormak fut part
soracaksınız : sormak 2 pl fut
soracağım : sormak 1 fut
sorar : sormak 3 ao
sorarsanız : sormak 2 pl ao cond
sordu : sormak 3 past
sorduklarımı : sormak past part pl my acc
sordum : sormak 1 past
sordun : sormak 2 past
sorduydum : sormak 1 past perf
sorduğu : sormak past part acc,his
sorduğunu : sormak past part his acc
sorgu : inquery,question
sorguya : sorgu dat
sorguya çekmek : to query,to cross-examine,to interrogate
sorma : asking
sormadan : sormak without
sormak : to ask
sormaktan : sormak abl
sormaları : sorma their
sormanı : sorma your acc
sormanın : sorma gen,your gen
sormazlar : sormak 3 pl neg ao
sormuştu : sormak 1 past perf
sorsan : sormak 2 pres cond
sorsun : sormak 3 imp
soru : question
soru sorma : interrogation,questioning
soru sormak : to ask question
sorudur : soru + dir(to be 3 pres)
sorulacak : sorulmak 3 fut part
sorulan : sorulmak pres part
sorulanlara : sorulan pl dat
sorular : soru pl
sorulara : soru pl dat
sorularıma : soru pl my dat
sorularımı : soru pl my acc
sorularınıza : soru pl your(pl) dat
sorularıyla : soru their with
sorulmak : to be asked
sorum : responsibility
soruma : soru my dat,sorum dat
sorumlu : sorum with,liable,responsible
sorumluluk : responsibility
sorumlusun : sorumlu + dir(to be 2 pres)
sorumluyum : sorumlu + dir(to be 1 pres)
sorumu : soru my acc,sorum acc,his
sorun : sormak 2 pl imp,trouble,problem,issue
sorunlarım : sorun pl my
sorunu : sorun acc
sorunun : sorun gen,your
sorununu : sorun your,his acc
sorusundan : sorun his abl
soruvermek : to ask promptly
soruvermişti : soruvermek 3 past perf
soruya : soru dat
soruyor : sormak 3 pres
soruyu : soru acc
soruşturma : investigation,inquiry
soruşturma yapmak : make inquiries
soğuk : cold
soğuk algınlığı : cold
soğuk almak : to catch cold
su : water
suda : su loc
suladı : sulamak 3 past
suladığım : sulamak past part my
sulamak : to irrigate,to water
sular : su pl
sularının : su pl your,his gen
sulayıp : sulamak and
sunacaklar : sunmak 3 pl fut
sunan : sunmak pres part
sunduğun : sunmak past part your
sunma : presentation,exhibition
sunmak : to present,to submit
sunması : sunma his
sunmuş : sunmak 3 past dub
sunuyorum : sunmak 1 pres
surat : face
suratla : surat with,by
suratlı : surat with
susadım : susamak 1 past
susadın : susamak 2 past
susamak : to be thirsty,to feel thirsty
susamıyor : susamak 3 neg pres
susamıyordunuz : susamak 2 pl neg pres
susamıştım : susamak 1 past perf
suskun : silent
suskundur : suskun + dir(to be 3 pres)
susma : silence
susmak : to be quiet,to hold one's tongue
susmasına : susma his dat
susmayan : susmak neg pres part
susmuyordu : susmak 3 past cont
susmuştu : susmak 3 past perf
sustu : susmak 3 past
sustuktan : susmak verb noun abl
sustular : susmak 3 pl past
sustum : susmak 1 past
susturdu : susturmak 3 past
susturmak : to silence,to shut up
susuyordu : susmak 3 past cont
susuyordum : susmak 1 pres
susuz : thirsty
susuz kalmak : to be without water
susuzluk : thirst,thirstiness
susuzluktan : susuzluk abl
susuzluğumun : susuzluk my gen
susuzluğun : susuzluk gen
suya : su dat
suya düşmek : to come to nothing,to miscarry
suyu : su acc,his
suyum : su my
suyumu : su my acc
suyumun : su my gen
suyunu : su your,his acc
suç : crime,offsense
suçlamak : to accuse,to blame
suçlu : culprt,guilty
suçludur : suçlu 3 pres
suçsuz : blameless,innocent
suçum : suç my
sökerken : sökmek 3 ao when
sökme : removal,detaching
sökmek : to dismantle,to remove
sökmelisiniz : sökmek 2 pl nec pres
sökmeye : sökme dat
sökmuştu : sökmek 3 past perf
söküp : sökmek and
söküp atmak : to uproot
söndü : sönmek 3 past
söndürdü : söndürmek 3 past
söndürdün : söndürmek 2 past
söndürdünüz : söndürmek 2 pl past
söndürdüğü : söndürmek past part his,acc
söndürme : extinction
söndürmek : to extinguish,to quench
söndürmem : söndürmek 1 neg ao,söndürme my
söndürünce : söndürmek when
söndürüp : söndürmek and
söndürür : söndürmek 3 ao
söndürüvereceği : söndürmek suddenly fut part acc
söndürüyorum : söndürmek 1 pres
sönmek : to fizzle out,to be out,to extinguished
sönmemiş : sönmek neg past ind part,live
sönmüş : sönmek past ind part,3 past dub,extinguished
sönük : extinguished
sönüp : sönmek and
sönüverirler : sönmek 3 pl suddenly ao
söyle : söylemek 2 imp
söyledikleri : söylemek past part their
söylediklerime : söylemek past part pl my dat
söylediklerinden : söylemek past part pl his loc
söylediklerine : söylemek past part pl his dat
söylediklerini : söylemek past part pl his acc
söyledikleriyle : söylemek past part pl his with
söyledikten : söylemek past part abl
söyledim : söylemek 1 past
söylediği : söylemek past part his,acc
söylediğimde : söylemek past part my loc
söylediğimi : söylemek past part my acc
söylediğimiz : söylemek past part our
söylediğinizde : söylemek past part your(pl) loc
söylemedi : söylemek 3 neg past
söylemedim : söylemek 1 neg past
söylemediği : söylemek neg past part acc,his
söylemek : to say,to tell
söylemeye : söyleme dat
söylemeyeceksin : söylemek 2 neg fut
söylemiş : söylemek 3 past dub
söylemişlerdi : söylemek 3 pl past perf
söylemişti : söylemek 3 past perf
söylemiştim : söylemek 1 past perf
söylendi : söylenmek 3 past
söyleneni : söylenmek pres part acc
söylenerek : söylenmek by
söylenir : söylenmek 3 ao
söyleniyordu : söylenmek 3 past cont
söylenmek : to be said,to mutter to oneself
söyler : söylemek 3 ao
söylerken : söylemek 3 ao when
söylerseniz : söylemek 2 pl ao cond
söyleseniz : söylemek 2 pl pres cond
söyleyebiliyorsam : söylemek 1 can pres cond
söyleyecek : söylemek fut part
söyleyeceğimi : söylemek fut part my acc
söyleyemem : söylemek 1 cannot ao
söyleyen : söylemek pres part
söyleyeyim : söylemek 1 imp
söyleyin : söylemek 2 pl imp
söyleyip : söylemek and
söyleyiverdim : söylemek suddenly 1 past
söylüyor : söylemek 3 pres
söylüyordum : söylemek 1 past cont
söylüyormuş : söylemek past ind part
söylüyormuşçasına : söylemek 3 past cont as if
söylüyorsa : söylemek 3 pres cond
söylüyorsun : söylemek 2 pres
söz : word,rumor,promise
söz açmak : to bring up in conversation,to open up
söz etmek : to mention,to talk
söz konusu : aforementioned,in question
söz konusu olmak : to be in question
söz tutmak : to keep one's promise
sözcük : word
sözcükler : sözcük pl
söze : söz dat
sözgelimi : for example,söz gelimi
sözler : söz pl
sözlerden : söz pl abl
sözlere : söz pl dat
sözleri : söz pl acc,his
sözlerinden : söz pl his abl
sözlerini : söz pl your,his acc
sözlerle : söz pl with
sözleşmek : agree together,make an appointment
sözleşmiş : sözleşmek past part
sözü : söz acc,his
sözü edilen : following,mentioned
sözü çevirmek : to change the subject
sözümü : söz my acc
sözün : söz gen
sözüne : söz his dat
sözünü : söz your,his acc
sözünü etmek : to talk about,to make mention of
süpürdü : süpürmek 3 past
süpürdüğüm : süpürmek past part my
süpürmek : to sweep,to brush
süpürüyorum : süpürmek 1 pres
sürdü : sürmek 3 past
sürdüm : sürmek 1 past
sürdürdü : sürdürmek 3 past
sürdürmek : to maintain,to continue
süre : duration
sürece : süreç dat
sürecine : süreç your,his dat
süren : sürmek pres part
sürer : sürmek 3 ao
süreç : process,course
sürgün : exile,shoot
sürgünlerini : sürgün pl his acc
sürgününü : sürgün his acc
sürmek : to continue,to last,to take,to spread
sürmüştü : sürmek 3 past perf
sürtünerek : sürtünmek by
sürtünmek : to rub onself,to sweep
sürü : herd,heap
sürüklemek : to waft,to drag
sürüklenmek : to be dragged,to be led to
sürüklenmişlerdir : sürüklenmek 3 pl past dub
sürüklüyor : sürüklemek 3 pres
sürünün : sürü gen
sürüsü : sürü his
sürüsünden : sürü his abl
sürüsünün : sürü his gen
sürüyor : sürmek 3 pres
süsleniyordu : süslenmek 3 past cont
süslenme : ornamentation,toilet
süslenmek : to dress up,to beautify,to be adorned
süslenmeler : süslenme pl
süslüyor : süslemek 3 pres
süssüz : undecorated,plain
süzdü : süzmek 3 past
süzeceğim : süzmek 1 fut
süzen : süzmek pres part
süzmek : to infiltrate,to strain,to lay eyes on
süzüyordu : süzmek 3 past cont
sık : often,tightly
sık sık : often,quite a bit
sıkmak : to bother,to tighten,to squeeze
sıkı : firm,tight,strict
sıkıca : sıkı,tight,firmly
sıkıcı : boring,tedious
sıkılarak : sıkılmak by
sıkılma : embarrassment,restraint
sıkılmak : to get bored,to worry,to get down
sıkılmaya : sıkılma dat
sıkılmış : bored
sıkılmışa : sıkılmış dat
sıkılmıştı : sıkılmak 3 past perf
sıkılıyor : sıkılmak 3 pres
sıkılıyorum : sıkılmak 1 pres
sıkıntı : distress,bother
sıkıntıyla : sıkıntı with,dismally
sıkıyordum : sıkmak 1 past cont
sıkıysa : sıkı,you dare
sıkışmak : to squeeze,to tighten
sıkışmış : sıkışmak past ind part
sıkışık : jammed,congested
sınır : boundary,border
sınırları : sınır pl his
sır : mystery,secret
sıra : row,array,sequence,moment
sırada : sıra loc
sıradan : sıra abl,ordinary,common
sıralamak : to sort,to organize
sıralar : sıra pl
sıralarda : sıra pl loc
sıralı : sıra with,ranking,serial
sıralıyordu : sıralamak 3 past cont
sırası : sıra his
sırayı : sıra acc
sırça : made of glass,glass
sıvışmak : to slip away,to sneak off,to flee
sıvışmıştı : sıvışmak 3 past perf
sıyrılmak : to wriggle,to elude,to graze
sıyrılıp : sıyrılmak and
sıçradı : sıçramak 3 past
sıçradım : sıçramak 1 past
sıçramak : to leap,to jump
sıçramaktan : sıçramak abl
sıçrayıp : sıçramak and
sığacağı : sığmak fut part his,acc
sığarlar : sığmak 3 pl ao
sığarlardı : sığmak 3 pl ao past
sığdırabilirsiniz : sığdırmak 2 pl can ao
sığdırmak : to squeeze,to force into
sığmak : to go,to fit into
sığınak : sanctuary,shelter,refuge
sığınağımdan : sığınak my abl
tabanca : gun,pistol,revolver
tabancamı : tabanca my acc
tabii : natural,sure,of course
tabii ki : for sure,needless to say
tabure : stool
tad : taste,flavour
tadına : tad his dat
tadına varmak : to enjoy
tahmin : prediction,estimate,guess
tahmin etmek : to guess,to estimate
taht : throne
tahta : taht dat
tahta : wood
takabilirdim : takmak 1 can ao past
takarlar : takmak 3 pl ao
takarsın : takmak 2 ao
takmak : to wear,to attach
takvim : calendar
takvimi : takvim acc
takılan : takılmak pres part
takılanları : takılan pl his,acc
takıldı : takılmak 3 past
takıldığı : takılmak past part his,acc
takıldığını : takılmak past part your,his acc
takılmak : to be attached,to get stuck on
takılmıştı : takılmak 3 past perf
takım : suit,set
takıştırmak : to put on a lot of jewels
takıştırıyordu : takıştırmak 3 past cont
talih : fortune
talihsizlik : misfortune
talihsizliklerin : talihsizlik pl gen
talihsizliğimin : talihsizlik my gen
tam : whole,complete,exact,just
tam da : at the very time
tam değil : not quite
tam olarak : completely,exactly
tam tamına : completely,in full
tam tersine : on the contrary
tamam : okay,yes
tamamladı : tamamlamak 3 past
tamamlamak : to complete
tamamlamakla : tamamlamak by
tamamlayan : tamamlamak pres part
tamamlıyor : tamamlamak 3 pres
tamir : repair
tamir etmek : to fix,to repair
tamirci : repairman,mechanic
tamına : tam his dat
tane : grain,piece,unit
tanecik : particle
tanenin : tane gen
tanesinde : tane his loc
tanesini : tane his acc
taneydiler : tane 3 pl past
tanıdı : tanımak 3 past
tanıdıklarını : tanımak past part their acc
tanıdım : tanımak 1 past
tanıdığım : tanımak past part my
tanıklık : testimony,evident,witness
tanıklık etmek : to testify,to witness
tanıma : tanımak verb noun,recognition
tanımak : to know,to recognize
tanımalıyım : tanımak 1 nec pres
tanımaya : tanıma dat
tanımlama : explanation,description
tanımlamak : to describe,to illustrate
tanımlamasına : tanımlama his dat
tanımış : tanımak 3 past dub
tanırım : tanımak 1 ao
tanıtabilmiş : tanıtmak 3 can past dub
tanıtmak : to introduce
tanıyabileceklerini : tanımak can fut part their acc
tanıyabilesiniz : tanımak 2 pl can opt
tanıyabilirsin : tanımak 2 can ao
tanıyabiliyor : tanımak 3 can pres
tanıyanlar : tanımak pres part pl
tanıyorsam : tanımak 1 pres cond
tanıyorum : tanımak 1 pres
tanışma : tanışmak verb noun
tanışmak : to meet
tanışmam : tanışma my
tanıştıklarına : tanışmak 3 pl past part dat
tapınak : temple,shrine
tapınaklar : tapınak pl
tarih : history
tarihe : tarih dat
tarla : field
tarlaları : tarla pl his
tarlalarında : tarla pl his loc
tarlalarını : tarla pl your,his acc
tarlalarının : tarla pl your,his gen
tasa : sorrow,worry
tasalar : tasa pl
tasaların : tasa pl gen,your
tasarı : draft,idea
tasarıların : tasarı pl gen,your
taslak : sketch
taslaklarını : taslak pl his acc
tasma : strap,collar
tasmayı : tasma acc
tatil : vacation,holiday
tatilim : tatil my
tatlı : sweet,cute,pleasant
tatlı tatlı : sweetly
tatlılık : sweetness
tatlılıkta : tatlılık loc
tatlılığı : tatlılık acc,his
tatmin : satisfaction,reassureance
tatmin olmak : to be satisfied
tavuk : chicken
tavuklar : tavuk pl
tavır : manner
tavırla : tavır with
taze : fresh
taç : crown
taç yaprak : petal
taçyaprak : petal
taçyaprakla : taçyaprak with
taçyapraklarını : taçyaprak pl his acc
taçyapraklı : taçyaprak with
taş : stone
taşların : taş pl gen
taşı : taş his
taşı gediğine koymak : to hit the nail on the head,to say something at just the right time
taşımak : to carry
taşımakta : taşımak loc
taşın : taş gen
taşıyamam : taşımak 1 cannot ao
taşıyan : taşımak pres part
taşıyor : taşımak 3 pres
taşıyordum : taşımak 1 past cont
tedirgin : uneasy,irritated,nervous
tedirgin etmek : to disturb
tefek : lil
tehlike : danger
tehlikede : tehlike loc
tehlikeli : tehlike with,dangerous
tehlikenin : tehlike gen,your gen
tehlikesi : tehlike his
tehlikesine : tehlike his dat
tehlikesiyle : tehlike his with
tehlikeye : tehlike dat
tehlikeyi : tehlike acc
tek : single,sole,individually,particularly
tek başıma : on my own
tek başına : alone
tek tek : one by one
tekdüze : uniform,monotonic
tekdüzelik : uniformity,flatness
tekdüzeliğinden : tekdüzelik his abl
teker : disk,wheel
teker teker : individually,each
teki : tek his,acc
tekiydi : tek his + dir(to be 3 past)
tekrarladı : tekrarlamak 3 past
tekrarlamak : to repeat
tekrarlanmak : to be repeated
tekrarlanmasın : tekrarlanmak 3 neg imp
tekrarlıyorlar : tekrarlamak 3 pl pres
telaşla : telâş with,in a hurry
teleskop : telescope
teleskopla : teleskop with
telâş : fuss,rush
tembel : lazy,sluggard
tembellere : tembel pl dat
temiz : clear,clean,pure
temiz tutmak : to keep clean
temizlediğim : temizlemek past part my
temizlemek : to clean,to clean out
temizlemişti : temizlemek 3 past perf
temizlenmek : to be cleaned out
temizlenmiş : temizlenmek past ind part
temizleyemiyoruz : temizlemek 1 pl cannot pres
temizlik : cleaning
temizliyorum : temizlemek 1 pres
temizliğinizi : temizlik your(pl) acc
tepe : hill,peak,top
tepecik : barrow,mound,hill
tepeciğine : tepecik his dat
tepeden : tepe abl
tepeden tırnağa : head over heels,from head to toe
tepelerden : tepe pl abl
tepelerine : tepe pl his,their dat
tepemde : tepe my loc
tepemizde : tepe our loc
tepesinden : tepe his abl
tepesine : tepe his dat
ter : sweat
terk : abandonment,quit,leaving
terleri : ter pl acc,his
ters : back,opposite,reverse
tersine : contrary
tertemiz : very clean,immaculate
tertemizsin : tertemiz + dir(to be 2 pres)
teşekkür : thanking
teşekkür etmek : to thank
tilki : fox
tilkiden : tilki abl
tilkilerden : tilki pl abl
tilkim : tilki my
tilkimin : tilki my gen
tilkimle : tilki my with
tilkinin : tilki your,his gen
tilkiydi : tilki + dir(to be 3 past)
tilkiye : tilki dat
tilkiyi : tilki acc
tilkiyim : tilki 1 pres
tilkiyle : tilki with
titizlenme : niggling
titizlenmeden : titizlenme abl
titizlenmek : to be meticulous,to fuss
titizlik : accurateness,rigor,thoroughness
titizlikle : meticulously,titizlik with
titremek : to shiver,to shake
titriyordu : titremek 3 past cont
tohum : seed
tohumdan : tohum abl
tohumlan : tohum
tohumlar : tohum pl
tohumlari : tohum their,pl his,acc
tohumlarıymış : tohum pl 3 past
tomurcuk : bud
tomurcuğun : tomurcuk gen
top : ball,all of many things
toparladı : toparlamak 3 past
toparlamak : to clear something up,to make up,to pick up
toparlamıştı : toparlamak 3 past perf
toparlayamadım : toparlamak 1 cannot past
toparlayınca : toparlamak when
topladı : toplamak 3 past
topladığı : toplamak past part acc,his
toplama : addition
toplama işlemi : addition
toplamada : toplama loc
toplamak : to aggregate,to collect,to gather,to add
toplamaktan : toplamak abl
toplantı : meeting,assembly
toplantılarındaki : toplantı pl his loc that
toplantısı : toplantı his
toplasanız : toplamak 2 pl pres cond
toplayıp : toplamak and
toprak : land,earth,soil
toprağa : toprak dat
toprağın : toprak gen
toprağını : toprak his acc
topunuzdan : top your(pl) abl,all of you than
toy : naive,novice
tozmak : to stay out,to take a ride around
tozmaktan : tozmak abl
trajedi : tragedy
trajik : tragic
tren : train
trendeki : tren loc that
treni : tren acc,his
trenin : tren gen,your
trenlere : tren pl dat
trenleri : tren pl his,acc
trenlerin : tren pl gen
tuhaf : strange,odd
tuhafına : tuhaf his dat
tuhafına gitmek : to seem strange
turp : radish
turpun : turp gen
tutalım : tutmak 1 pl imp
tutamayacağım : tutmak 1 cannot fut
tutamıyorsun : tutmak 2 neg pres
tutamıyorum : tutmak 1 neg pres
tutan : holding,tutmak pres part
tutanları : tutan pl his
tutar : amount
tutar : tutmak 3 ao
tutarak : tutmak while
tutarmış : tutmak 3 ao dub
tutarsız : tutar without,inconsistent
tutmak : to keep,to hold,to reach,to catch
tutmalısın : tutmak 2 nec pres
tutmalıydım : tutmak 1 nec past
tutmuş : tutmak past ind part
tutmuştu : tutmak 3 past perf
tuttu : tutmak 3 past
tuttuğundan : tutmak past part his abl
tuttuğunuz : tutmak past part your(pl)
tutulduğunda : tutulmak past part your,his loc
tutulmak : to attack,to be held
tutum : manner,attitude
tutumlu : thrifty,sparing
tutumlu davranmak : to be thrifty
tutuverdi : tutmak suddenly 3 past
tutuyordu : tutmak 3 past cont
tutuyordum : tutmak 1 past cont
tutuşan : tutuşmak pres part,flammable
tutuşmak : to ignite,to blaze
tuğla : brick
tuğlalı : tuğla with
tören : ceremony
törenin : tören gen
tüccar : merchant
tüccardı : tüccar 3 past
tüccarın : tüccar gen
tüfek : rifle
tüfekleri : tüfek their
tükenmek : to be exhausted
tükenmişti : tükenmek 3 past perf
tüm : all,whole
tümden : tüm abl,entirely,wholly
tümü : tüm acc,his
tümünü : tüm your,his acc
tümüyle : tümü with,entirely,wholly
tür : kind,variety
türlü : tür with,species,various
türü : tür his
tıkamak : to plug,to occlude,to clog
tıkamıştı : tıkamak 3 past perf
tıpatıp : exactly
tıpkı : just as,exactly like
tırmandı : tırmanmak 3 past
tırmanmak : to climb
tırnak : nail,claw
tırnağa : tırnak dat
tırtıl : caterpiller
tırtıla : tırtıl with
tırtıllar : tırtıl pl
tırtılları : tırtıl pl acc
tırtılın : tırtıl gen
ucunu : uç your,his acc
ucunu kaçırmak : to lose the thread of
ucuyla : uç his with
ufak : small,little
ufak tefek : small,petty
ufalanmak : to crumble,to disintegrate
ufalanıverirmiş : ufalanmak 3 suddenly ao dub
ufağıydı : ufak his + dir(to be 3 past)
ulaşabileceğimi : ulaşmak can fut part my acc
ulaşmak : to reach,to arrive
ulaşmışsın : ulaşmak 2 past dub
ulaştı : ulaşmak 3 past
ulaşılmak : to be reached
ulaşılır : ulaşılmak 3 ao
uluslararası : international
umarım : ummak 1 ao
ummak : to hope,to expect
umulmadık : unexpected,unprobable
umulmak : to be hoped,to be expected
umursamadığı : umursamak neg past part his
umursamak : to care,to mind
umutla : hopefully,umut with
unutma : forgetting,omission
unutmak : to forget
unutmamak : unutmak neg,not to forget,to keep in mind
unutmamalısın : unutmak 2 neg nec pres
unutmamalıydı : unutmak 3 neg nec past
unutmanızı : unutma your(pl) acc
unutması : unutmak verb noun his
unutmayan : unutmak neg pres part
unutmayın : unutmak 2 pl neg imp
unutmazdı : unutmak 3 neg ao past
unutmuşum : unutmak 1 past dub
unutsa : unutmak 3 pres cond
unuttu : unutmak 3 past
unuttular : unutmak 3 pl ao
unuttuğu : unutmak past part his,acc
unutursam : unutmak 1 ao cond
uslu : well-behaved,docile
uslu durmak : to be good
usulca : quitely,gently
utanarak : utanmak by
utancımı : utanç my acc
utancından : utanç your,his abl
utandım : utanmak 1 past
utandırmak : to make someone ashamed
utandırmıştı : utandırmak 3 past perf
utanmak : to be embarrassed,to be ashamed
utanmışlardı : utanmak 3 pl past perf
utanmıştı : utanmak 3 past perf
utanç : shame,embarrassment
utançla : ashamedly
utançtan : utanç abl
utanıyorsun : utanmak 2 pres
utanıyorsunuz : utanmak 2 pl pres
utanıyorum : utanmak 1 pres
uyanacağı : uyanmak fut part his
uyandırabilecek : uyandırmak can fut part
uyandırdık : uyandırmak 1 pl past
uyandırilmak : to be woke
uyandırmak : to awaken,to wake,to arouse
uyandırmıyordu : uyandırmak 3 neg past cont
uyandırıldığımda : uyandırilmak past part my loc
uyandırıyor : uyandırmak 3 pres
uyandığım : uyanmak past part my
uyandığınızda : uyanmak past part your(pl) loc
uyanma : uyanmak verb noun
uyanmak : to wake
uyanmış : awake,uyanmak past ind part
uyanık : waking,awake
uyanık kalmak : to keep awake,to wake
uyarmak : to warn
uyarı : warning,notice
uyarıyı : uyarı acc
uygulamak : to apply
uyguluyordum : uygulamak 1 past cont
uygun : suitable
uygun düşmek : to suit,to apply
uygun olarak : according
uygun olmak : to suit,to agree
uygundur : uygun + dir(to be 3 pres)
uyku : sleep,rest
uykuda : uyku loc,dorman,asleep
uykudalar : uykuda 3 pl pres
uykudayken : uykuda when
uykuya : uyku dat
uykuya dalmak : to sink into sleep
uymak : to match,to conform,to go with
uymamak : to fail to comply
uymayan : violating
uymayanlar : uymayan pl
uymayanları : uymayan pl acc
uymazsa : uymak 3 cond neg ao
uyruk : nationality,citizen,subject
uyruktur : uyruk + dir(to be 3 pres)
uysallık : docility,tameness
uysallığın : uysallık gen
uyudu : uyumak 3 past
uyudum : uyumak 1 past
uyulduğunu : uyulmak past part acc,his
uyulma : uyulmak verb noun
uyulmak : to be complied,to be obeyed
uyulmasını : uyulma his acc
uyumadım : uyumak 1 neg past
uyumak : to sleep
uyumakla : uyumak by
uyumaktır : uyumak 3 pres
uyumuş : uyumak past ind part
uyur : uyumak 3 pres
uyurdum : uyumak 1 ao past
uyurken : uyurmak 3 ao when
uyurlar : uyumak 3 pl ao
uyuyan : uyumak pres part
uyuyarak : uyumak by
uyuyorlar : uymak,uyumak 3 pl pres
uzak : far,remote
uzaklara : uzak pl dat
uzaklarda : uzak pl loc
uzaklardan : far from,uzak pl abl
uzaklaşmak : to move away
uzaklaşmamalıydım : uzaklaşmak 1 neg nec past
uzaklaşmış : uzaklaşmak past ind part
uzaklaşmıştı : uzaklaşmak 3 past perf
uzaklaştı : uzaklaşmak 3 past
uzaklaşıyor : uzaklaşmak 3 pres
uzakta : uzak loc,away
uzaktan : uzak abl
uzaktaydım : uzakta 1 past
uzama : prolongation,extension
uzamak : to stretch,to be prolonged
uzamaya : uzama dat
uzanan : uzanmak pres part
uzandı : uzanmak 1 past
uzanmak : to lengthen,to reach out,to stretch out
uzanmak : to lie down on
uzanırım : uzanmak 1 ao
uzar : uzamak 3 ao
uzatmak : to stretch out,to extend,to draw sth out
uzatsınlar : uzatmak 3 pl imp
uzatırken : uzatmak 3 ao when
uzay : space
uzayda : uzay loc
uzayın : uzay gen,your
uzağa : uzak dat
uzman : expert
uzmanlar : uzman pl
uzmanların : uzman pl gen
uzun : tall,long,for a long time
uzun bir süre : a long time,quite a while
uzun süre : a long time
uzun sürmek : to take a long time
uzunluk : length,longness
uzunluğunda : uzunluk his loc
uç : end,point,tip
uçabildiğini : uçmak can past part his acc
uçabilirseniz : uçmak 2 pl pot ao cond
uçak : airplane
uçakta : uçak loc
uçaktaki : uçak loc that
uçar : uçmak 3 ao
uçağım : uçak my
uçağımdaki : uçak my loc that
uçağımdan : uçak my abl
uçağımla : uçak my with
uçağımı : uçak my acc
uçağımın : uçak my gen
uçağının : uçak your gen
uçları : uç pl acc
uçma : flying
uçmak : to fly
uçmasını : uçma his acc
uçsuz : pointless,endless
uçsuz bucaksız : endless,vast,immense
uçtum : uçmak 1 past
uçtuğumu : uçmak past part my acc
uçulabilseydi : uçmak pass 3 can cond past
uçup : uçmak and
uçurum : gap,cliff,abyss
uçuruma : uçurum dat
uçuş : flight
uçuşan : uçuşmak pres part
uçuşmak : to flit,to fly about
uçuşturduğu : uçuşturmak past part his,acc
uçuşturmak : to cause to fly
uçuşuyordu : uçuşmak 3 past cont
uğradığı : uğramak past part his
uğradığımdan : uğramak past part my abl
uğrama : uğramak verb noun
uğramak : to happen by,to visit,to drop over,to encounter
uğramaya : uğramak verb noun dat
uğramayı : uğrama acc,his
uğramıştı : uğramak 3 past perf
uğrayan : uğramak pres part
uğrayana : uğramak pres part dat
uğraş : occupation,work,profession
uğraşamam : uğraşmak 1 cannot ao
uğraşma : striving,struggle
uğraşmak : to labor,to strive
uğraşmam : uğraşma my
uğraştıktan : uğraşmak verb noun abl
uğraştım : uğraşmak 1 past
uğraştığım : uğraşmak past part my
uğraştığından : uğraşmak past part his abl
uğraşıyorum : uğraşmak 1 pres
uğrunda : for the sake of
vakit : time
vakti : vakit his
vaktim : vakit my
vaktinde : on time,vakit his loc
vaktinizi : vakit your(pl) acc
var : there is,available
var gücüyle çalışmak : to pull out all the stops
var olmak : to exist,to be in existence
varamadım : varmak 3 cannot past
vardı : varmak 3 past,var + dir(to be 3 past)
vardım : varmak 1 past
vardır : var + dir(to be 3 pres)
vardığı : varmak past part his
vardığımız : varmak past part our
vardığında : varmak past part your,his loc
varken : var when
varlık : living creature,wealth
varlığın : varlık gen
varlığını : varlık his acc
varlığının : varlık his gen
varlığıyla : varlık his with
varmak : to arrive,to come to,to amount
varmış : var + dir(to be 3 past dub)
varsa : var cond,it avaiable
varsa yoksa : (for someone) to be the most important person in someone's life
varılmak : to be reached
varılmazdı : varılmak 3 neg ao past
varın : varmak 2 pl imp
varıyor : varmak 3 pres
vay : well,wow,oh
vazgeçmek : to give up,to surrender
vazgeçmezdi : vazgeçmek 3 neg ao past
vazgeçtim : vazgeçmek 1 past
ve : and
vedalaşalım : vedalaşmak 1 pl imp
vedalaşmak : to say goodbye
ver : vermek 2 imp
verdi : vermek 3 past
verdikten : vermek past part abl
verdim : vermek 1 past
verdin : vermek 2 past
verdiği : vermek past part acc,his
verdiğim : vermek past part my
verdiğin : vermek past part your
verebileceklerini : vermek can fut part their acc
verebileceği : vermek can fut part his
verebilirim : vermek can 1 ao
vereceğim : vermek 1 fut,fut part my
vereceğin : vermek fut part your
veremediğim : vermek 1 neg past part my
veren : vermek pres part
verilen : verilmek pres part
verilmek : to be given
verin : vermek 2 pl imp
verir : vermek 3 ao
verirdi : vermek 3 ao past
veririm : vermek 1 ao
verirken : vermek 3 ao when
verirler : vermek 3 pl ao
verirseniz : vermek 2 pl ao cond
verirsin : vermek 2 ao
veriyor : vermek 3 pres
veriyordu : vermek 3 past cont
veriyorlar : vermek 3 pl pres
veriyorsam : vermek 1 pres cond
veriyorum : vermek 1 pres
verme : expense,giving
vermeden : vermek without
vermedi : vermek 3 neg past
vermedim : vermek 1 neg past
vermek : to give
vermekten : vermek abl
vermeliler : vermek 3 pl nec pres
vermem : vermek 1 neg ao
vermemek : to keep back,to withhold
vermemeliydim : vermek 1 neg nec past
vermemi : verme my acc
vermemiş : vermek neg past part,3 neg past dub
vermeniz : vermek verb noun your(pl)
vermeye : verme dat
vermeyen : vermek neg pres part
vermeyi : verme acc
vermeyince : vermek when
vermez : vermek 3 neg ao
vermezdi : vermek 3 neg ao past
vermiyordu : vermek 3 neg past cont
vermiyorsa : vermek 3 neg pres cond
vermiş : vermek past part
vermişim : vermek past ind part my
vermişti : vermek 3 past perf
vermiştin : vermek 2 past perf
versin : vermek 3 imp
versinler : vermek 3 pl imp
veya : or
vicdan : conscience
vicdan azabı : regret
vida : screw
vidanın : vida gen
vidasını : vida his acc
vidaya : vida dat
volkan : vocano
volkanik : volcanic
volkanlar : volkan pl
volkanları : volkan pl acc,his
volkanlarımın : volkan pl my gen
volkanlarından : volkan pl your,his abl
volkanı : volkan acc,his
volkanım : volkan my
volkanımı : volkan my acc
volkanını : volkan your,his acc
vuracaksın : vurmak 2 fut
vurdu : vurmak 3 past
vurma : dash,strike
vurmak : to strike,to hit
vurmaya : vurma dat
vurulmak : to be hit,to be shot
vurulmuş : vurulmak past ind part
vurulmuşçasına : vurulmuş as if
vurup : vurmak and
vuruş : stroke,beat,knock
vuruşuyla : vuruş his with
ya : or,oh,what if
ya da : or
yaa : ah,why
yaban : wild,desert,wilderness
yabana : yaban dat
yabana atmak : to disregard
yabani : wild
yabankuşu : wildbird,yaban kuşu
yaka : collar,side
yakacak : yakmak fut part
yakaladım : yakalamak 1 past
yakalamak : to catch
yakalanmak : to be captured,to catch
yakalanmış : yakalanmak past ind part
yakalanınca : yakalanmak when
yakalayabilirdi : yakalamak 3 can ao past
yakalayıp : yakalamak and
yakama : yaka my dat
yakan : yakmak pres part,burning,consuming
yakardım : yakmak 1 ao past
yakarış : appeal,entreaty
yakarışıma : yakarış my dat
yaklaş : yaklaşmak 2 imp
yaklaşmak : to approach,to near
yaklaşılmak : to be approached
yaklaşılır : yaklaşılmak 3 ao
yaklaşınca : yaklaşmak when
yakmak : to burn,to light
yakmakla : yakmak with
yaktı : yakmak 3 past
yaktıktan : yakmak verb noun abl
yaktın : yakmak 2 past
yaktınız : yakmak 2 pl past
yaktığı : yakmak past part acc,his
yakın : akin to,relative,close,near
yakınca : yakmak when
yakından : yakın abl,closely
yakındığı : yakınmak past part his,acc
yakınlarında : yakın their loc
yakınma : complaint,grumble
yakınmak : to complain,to grumble
yakınmasına : yakınma his dat
yakınıma : yakın my dat
yakınımda : yakın my loc
yakınından : yakın your,his abl
yakıp : yakmak and
yakıyordum : yakmak 1 past cont
yakıyorlar : yakmak 3 pl pres
yakışık : suitability
yakışık almak : to be suitable,to be appropriate
yakışıklı : yakışık with,handsome,smart
yakışıksız : yakışık without,inappropriate
yalan : lie,fiction
yalan söylemek : to lie,to tell lies
yalancı : liar,untruthful
yalnız : alone,lonely,only,just
yalnızca : yalnız only,solely,just
yalnızdım : yalnız +dır(to be 1 past)
yalnızdır : yalnız +dır(to be 3 pres)
yalnızlık : loneliness,solitude
yalnızım : yalnız +dır(to be 1 pres)
yan : side
yan yana : side by side
yana : yan dat
yanan : yanmak pres part
yanar : yanmak 3 ao
yanardağ : volcano
yanardağlar : yanardağ pl
yanardağları : yanardağ pl acc
yanardağlarıma : yanardağ pl my dat
yanardağlarının : yanardağ pl his gen
yanardağı : yanardağ his,acc
yanardağım : yanardağ my
yandan : yan abl
yani : shortly,in summary,that is,so
yankı : echo
yankılanmak : to echo,to resound with echoes
yankılanıyordu : yankılanmak 3 past cont
yanlış : mistake,error,wrong,incorrect
yanlış hatırlamak : to remember wrong,to misremeber
yanlış izlenim uyandırmak : to give smb a wrong impression
yanlışlı : yanlış with
yanlışına : yanlış his dat
yanmak : to burn,to light,to feel grieved
yanyana : beside,collateral,alongside
yanı : yan acc,his
yanı : yan his
yanı sıra : alongside,as well as
yanıldığım : yanılmak past part my
yanılmak : to err,to be mistaken
yanıma : yan my dat
yanımda : yan my loc
yanımdan : yan my abl
yanına : beside,along,yan your,his dat
yanında : yan your,his loc
yanını : yan your,his acc
yanıt : answer,response,reply
yanıt vermek : to answer,to respond
yanıtladı : yanıtlamak 3 past
yanıtladım : yanıtlamak 1 past
yanıtlamadan : yanıtlamak without
yanıtlamadı : yanıtlamak 3 neg past
yanıtlamak : to answer
yanıtlamıştı : yanıtlamak 3 past perf
yanıtı : yanıt acc
yanıtını : yanıt your,his acc
yanıyordu : yanmak 3 past cont
yanıyordum : yanmak 1 past cont
yanıyorlardı : yanmak 3 pl past cont
yapabileceğim : yapmak can fut part my
yapabileceğiniz : yapmak can fut part your(pl)
yapacak : yapmak fut part,3 fut
yapacaksın : yapmak 2 fut
yapacağım : yapmak 1 fut,fut part my
yapacağın : yapmak fut part your
yapacağız : yapmak 1 pl fut
yapalım : yapmak 1 pl imp,1 pl opt
yapamam : yapmak 1 cannot ao
yapamıyorum : yapmak 1 neg pres
yapan : yapmak pres
yapar : yapmak 3 ao
yapardı : yapmak 3 past rep
yapardım : yapmak 1 ao past
yaparken : yapmak 3 ao when
yaparım : yapmak 1 ao
yapayalnız : yalnız int,all alone
yapayalnızım : yapayalnız + dir(to be 1 pres)
yapma : yapmak verb noun,making,accomplishment
yapmadı : yapmak 3 past
yapmak : to make,to produce,to fix
yapmaktan : yapmak abl
yapmalarını : yapma their acc
yapmalısın : yapmak 2 nec pres
yapmalısınız : yapmak 2 pl nec pres
yapmalıyım : yapmak 1 nec pres
yapmamazlık : yapmamak neg neg pres part noun
yapmamı : yapma my acc
yapmamış : yapmak 3 neg past dub
yapmamıştım : yapmak 1 neg past perf
yapmaya : yapma dat
yapmayayım : yapmak 1 neg opt
yapmayı : yapma acc
yapmazsa : yapmak 3 neg ao cond
yapmazsam : yapmak 1 neg ao cond
yapmışsın : yapmak 2 past dub
yapmıştım : yapmak 1 past perf
yapmışım : yapmak 1 past dub
yaprak : leaf
yaprakları : yaprak pl his
yapraklarımı : yaprak pl my acc
yapraklarımın : yaprak pl my gen
yapraklarını : yaprak pl his acc
yapraklı : yaprak with
yapsınlar : yapmak 3 pl imp
yaptı : yapmak 3 past
yaptıklarımla : yapmak past part pl my by
yaptım : yapmak 1 past
yaptın : yapmak 2 past
yaptırdı : yaptırmak 3 past
yaptırmak : to have (someone) make (something)
yaptığı : yapmak past part his
yaptığım : yapmak past part my
yaptığımız : yapmak past part our
yaptığın : yapmak past part your
yaptığını : yapmak past part his acc
yapılacak : yapılmak 3 fut
yapılan : yapılmak pres part,committed
yapılanlara : yapılan pl dat
yapılmak : to be made,to be done
yapılmış : yapılmak past part
yapılır : yapılmak 3 ao
yapıp : yapmak and
yapıt : work
yapıtımı : yapıt my acc
yapıyor : yapmak 3 pres
yapıyordum : yapmak 1 past cont
yapıyorsanız : yapmak 2 pl pres cond
yapıyorsun : yapmak 2 pres
yapıyorsunuz : yapmak 2 pl pres
yapıyorum : yapmak 1 pres
yapıştırmak : to paste,to stick
yapıştırmışlardır : yapıştırmak 3 pl past dub + dir(to be 3 pres)
yaradığı : yaramak past part his
yaramak : to avail,to do good,to be useful
yaramayacak : yaramak neg fut part
yaramayacağını : yaramak neg fut part your,his acc
yaramayan : yaramak neg pres part
yaramaz : yaramak 3 neg ao
yaramıyorsunuz : yaramak 2 pl neg pres
yarar : advantage,profit,benefit,useful
yararak : yarmak while
yararlanmak : to benefit from
yararlanmıştı : yararlanmak 3 past perf
yararlar : yarar pl
yararlı : useful
yararı : yarar acc,his
yararı olmak : to help,to benefit
yararı olmamak : to be no use
yaratık : creature
yaratıklardır : yaratık pl + dir(to be 3 pres)
yaratıktır : yaratık + tır(to be 3 pres)
yaratılmak : to be created
yaratılmış : yaratılmak past ind part
yaratığı : yaratık acc,his
yaratığın : yaratık gen,your
yarayabileceğini : yaramak can fut part your,his acc
yardım : assistance,help
yardım etmek : to help,to assist
yardımsız : yardım without
yargı : judgement,idea,opinion
yargılama : trial,judgement
yargılamak : to judge
yargılamaktan : yargılamak abl
yargılamaya : yargılama dat
yargılamayı : yargılama acc,his
yargılanacak : yargılanmak fut part
yargılanmak : to be tried,to be on trial
yargılarsın : yargılamak 2 ao
yargılarım : yargılamak 1 ao
yargılarımı : yargı pl my acc
yargılayabilirim : yargılanmak 1 can ao
yargılayabilirsin : yargılanmak 2 can ao
yargılayacaksın : yargılamak 2 fut
yargımda : yargı my loc
yarmak : to split
yarı : semi,half of
yarın : tomorrow
yarına : yarın dat
yarıyor : yaramak 3 pres
yarıyorlardı : yaramak 3 pl past cont
yasa : law
yasa koymak : to legislate
yasaklamak : to forbid,to prohibit
yasaklıyorum : yasaklamak 1 pres
yasaları : yasa pl his
yatan : yatmak pres part
yatar : yatmak 3 ao
yatkın : yatık gen
yatmak : to lie down,to sleep
yattığım : yatmak past part my
yatık : leaning,tilting
yatırabilirim : yatırmak 1 can ao
yatırmak : to put bed,to imbark,to deposit
yatıyorlardı : yatmak 3 pl past cont
yavaş : slow
yavaş yavaş : gradually,slowly
yavaşça : slowly,laggardly
yaygara : fuss
yayılan : yayılmak pres
yayılmak : to spread,to expand
yayılmıştı : yayılmak 3 past perf
yazan : yazmak pres part
yazar : author,writer
yazar : yazmak 3 ao
yazarken : yazmak 3 ao when
yazarım : yazmak 1 ao
yazarın : yazar gen
yazarız : yazmak 1 pl ao
yazdırmak : to register,to print,to cause to write
yazdırmazlar : yazdırmak 3 pl neg ao
yazma : writing
yazmak : to write
yazmakta : yazmak loc
yazmasını : yazma his acc
yazmıyordu : yazmak 3 neg past cont
yazmıyoruz : yazmak 1 pl neg pres
yazık : shame,pity
yazılmak : to be written
yazılmış : yazılmak past ind part
yazılı : written
yazılıydı : yazılı
yağ : oil
yağdan : yağ abl
yağdıran : yağdırmak pres part
yağdırmak : to pour out,to rain
yaş : age
yaş : tear,wet
yaşadım : yaşamak 1 past
yaşadığı : yaşamak past part his
yaşadığım : yaşamak past part my
yaşadığımız : yaşamak past part our
yaşadığın : yaşamak past part your
yaşadığını : yaşamak past part his acc
yaşam : life
yaşama : yaşam dat,survival,living
yaşama döndürmek : to resurrect,to revive
yaşamak : to live
yaşamaktadır : yaşamak loc + dir(to be 3 pres)
yaşaması : yaşam his
yaşamaya : yaşama dat
yaşamları : yaşam their
yaşamı : yaşam acc,his
yaşamım : yaşam my
yaşamıma : yaşam my dat
yaşamıyor : yaşamak 3 pres
yaşanmak : to occur
yaşanmış : yaşanmak past ind part
yaşar : yaşamak 3 ao
yaşasın : yaşamak 3 imp
yaşayabilen : yaşamak can pres part
yaşayacak : yaşamak fut part
yaşayan : yaşamak pres part
yaşlandık : yaşlanmak 1 pl past
yaşlanmak : to get old
yaşlı : old
yaşlıyım : yaşlı 1 pres
yaşta : yaş loc
yaştan : yaş abl
yaşı : yaş his
yaşımda : yaş my loc
yaşımdayken : yaşımda + yken(when)
yaşında : yaş his loc,at the age of
yaşından : yaş his abl
yaşındayken : yaşında + iken(when, -year-old)
yaşıyor : yaşamak 3 pres
yaşıyordu : yaşamak 3 past cont
yedek : reserve,spare
yedi : seven
yedi : yemek 3 past
yedinci : seventh
yediği : yemek past part acc,his
yediğini : yemek past part his acc
yel : wind,breeze
yel değirmeni : windmill
yeme : eating
yemedi : yemek 3 neg past
yemediği : yemek neg past part his,acc
yemek : to eat
yemem : yemek 1 neg ao
yemesini : yeme his acc
yemesinin : yeme his gen
yemez : yemek 3 neg ao
yemezler : yemek 3 pl neg ao
yemiştir : yemek 3 past dub
yeni : new
yeni yeni : recently
yeniden : yeni abl,again,afresh
yenileri : yeni pl acc,his
yer : place,location,point,mark
yer : yemek 3 ao
yer değiştirme : permutation,replacement
yer etmek : to leave a mark,to etch,tomake an impression
yer kaplamak : to occupy a place,to take up space
yeraltı : undersoil,subterranean,underground
yeraltından : yeraltı abl
yerde : yer loc
yerdeki : yer loc that
yerden : yer abl
yerdi : yer + di(to be 3 past)
yerdir : yer + dir(to be 3 pres)
yere : yer dat
yeri : yer acc
yerimde : yer my loc
yerimden : yer my abl
yerinde : yer your,his loc,conformable,suitable
yerinde saymak : to make no progress
yerinden : yer your,his abl
yerindeyse : yerinde if
yerine : yer your,his dat,instead of
yerine getirmek : to carry out,to perform
yerini : yer your,his acc
yerinin : yer your,his gen
yerler : yer pl,yemek 3 pl ao
yerlerde : yer pl loc
yerlerden : yer pl abl
yerlere : yer pl dat
yerlerinde : yer pl your,his loc
yerlerinden : yer their abl
yerlerine : yer pl your,his dat
yerlerini : yer their acc
yerlerle : yer pl with
yerleşim : settlement,inhabiting
yerleşim merkezi : settlement
yerleşme : settling,habitation,yerleşmek verb noun
yerleşmek : to settle
yerleşmem : yerleşme my
yerleşsin : yerleşmek 3 imp
yerleştirdiğim : yerleştirmek past part my
yerleştirilebilir : yerleştirilmek 3 can ao
yerleştirilmek : to be placed
yerleştirmek : to place,to settle
yerse : yemek 3 ao cond
yeryüzü : earth,world
yeryüzünde : yeryüzü loc,on earth
yesin : yemek 3 imp
yeter : enough
yeterince : enough,sufficient
yeterli : yeter with,sufficient
yeterlidir : yeterli + dir(to be 3 pres)
yetindi : yetinmek 3 past
yetiniyordu : yetinmek 3 past cont
yetinmek : to settle,to be contented with
yetiyor : yetmek 3 pres
yetiyordu : yetmek 3 past cont
yetişebilirsiniz : yetişmek 2 pl can ao
yetişmek : to catch,to draw up,to grow
yetişmeyen : yetişmek neg pres part
yetişmiştim : yetişmek 1 past perf
yetiştiriyorlar : yetiştirmek 3 pl pres
yetiştirmek : to raise
yetiştiğimde : yetişmek past part my loc
yetmek : to suffice,to do enough
yetmezse : yetmek neg cond 3 ao
yetmiş : seventy
yeşil : green
yine : again,still,yet
yine de : still,even so,nevertheless
yineledi : yinelemek 3 past
yinelemek : to repeat,to iterate
yineliyorlar : yinelemek 3 pl pres
yirmi : twenty
yitiren : yitirmek pres part
yitirmek : to lose
yitirmiş : yitirmek 3 past ind part
yiyecektir : yemek 3 fut
yiyip : yemek and
yiyorlar : yemek 3 pl pres
yiyorsa : yemek 3 pres cond
yo : no
yok : nope,there isn't
yok etmek : to do away with
yok olmak : to disappear
yokmuş : yok 3 past dub
yoksa : or else,not
yoktu : yok + dir(to be 3 past)
yoktur : yok + dir(to be 3 pres)
yol : road,way,path
yol boyunca : all the way,throughout the journey
yol gösterici : pathfinder,loadstar
yola : yol dat
yola düzülmek : to set off on a journey
yola koyulmak : to set off,to start
yola çıkmak : to depart,to set off
yolcu : passenger
yolcular : yolcu pl
yolcuları : yolcu pl his
yolcuların : yolcu pl gen
yolculuk : trip,travel
yolculuk etmek : to travel,to take a trip
yolculuğa : yolculuk dat
yolculuğa çıkmak : to go on a journey
yolculuğu : yolculuk acc,his
yolculuğun : yolculuk gen,your
yolculuğunu : yolculuk your,his acc
yolculuğunuzda : yolculuk your(pl) loc
yolcunun : yolcu your,gen
yoldan : yol abl
yolla : yol with
yollamak : to send,to dispatch
yollar : yol pl
yollardaydı : yol pl loc + dir(to be 3 past)
yolları : yol pl acc,his
yollarım : yollamak 1 ao
yollayacak : yollamak fut part
yolluyorum : yollamak 1 pres
yolu : yol acc,his
yolunu : yol your,his acc
yolunuz : yol your(pl)
yontmak : to shape,to sharpen
yonttu : yontmak 3 past
yoo : no
yooo : no
yorgun : tired
yorgunluk : tiredness
yorgunluktan : yorgunluk abl
yorgunluğun : yorgunluk gen
yorgunum : yorgun + dir(to be 1 pres)
yorma : yormak verb noun,attribution
yormak : to tire,to weary
yormasına : yorma his dat
yorulduğu : yorulmak past part his
yorulma : getting tired,yorulmak verb noun
yorulmak : to be tired
yorulmasını : yorulma his acc
yorulmuştu : yorulmak 3 past perf
yorulmuştum : yorulmak 1 past perf
yoruyor : yormak 1 pres
yudum : sip
yukarı : up
yukarıda : yukarı loc,above
yukarıdan : yukarı abl
yukarıdan aşağıya : top-down
yukarıya : yukarı dat,over,above
yumulu : closed
yumuşak : soft,smoother
yumuşaklık : softness,clemency
yumuşaklığı : yumuşaklık acc,his
yurdu : yurt his,acc
yurt : homeland,home
yutar : yutmak 3 ao
yutmak : to swallow
yutmakta : yutmak 3 cont
yutmuş : yutmak 3 past ind part
yuttuğunu : yutmak past part his acc
yutuverirler : yutuvermek 3 pl ao
yutuverirse : yutuvermek 3 ao cond
yutuvermek : to gulp
yutuyordunuz : yutmak 2 pl past cont
yön : direction
yönden : yön abl
yöne : yön dat
yöneltir : yöneltmek 3 ao
yöneltmek : to direct something towards
yönetebilirdi : yönetmek 3 can ao past
yönetim : administration
yönetirler : yönetmek 3 pl ao
yönetiyorlar : yönetmek 3 pl pres
yönetme : government,managing
yönetmek : to administer,to manage
yönetmelik : regulations,legislation,rules
yönetmeliktir : yönetmelik + dir(to be 3 pres)
yönetmeliğe : yönetmelik dat
yönümü : yön my acc
yönünden : yön his abl
yüce : supreme,exalted
yüksek : high,eminent
yükseklik : height,highness
yükseklikteki : yükseklik loc that
yükselen : yükselmek pres part
yükselmek : to rise,to go up
yürek : heart
yüreğe : yürek dat
yüreği : yürek acc,his
yüreği ağzına gelmek : to have one's heart in one's mouth
yüreğim : yürek my
yüreğime : yürek my dat
yüreğimi : yürek my acc
yüreğimin : yürek my gen
yüreğinin : yürek his gen
yüreğiyle : yürek his with
yürüdük : yürümek 1 pl past
yürüdükten : yürümek past part abl
yürüdüm : yürümek 1 past
yürüme : walking
yürümek : to walk,to tread
yürümen : yürümek verb noun your
yürümeye : yürüme dat
yürümeyi : yürüme acc
yürürdüm : yürümek 1 past ao past
yürürsün : yürümek 2 ao
yürürsünüz : yürümek 2 pl ao
yürüye : yürümek by(repeat)
yürüyebilseydim : yürümek 1 can cond past
yürüyeduralım : yürümek 1 pl keep imp
yürüyemiyorsun : yürümek 2 cannot pres
yürüyordu : yürümek 3 past cont
yürüyüş : walking
yürüyüşten : yürüyüş abl
yüz : face,feature
yüz : hundred
yüz tutmak : to front,to tend
yüz yüze : face to face,one-on-one
yüzden : yüz abl
yüze : yüz dat
yüzey : surface
yüzeyinde : yüzey his loc
yüzeyine : yüzey his dat
yüzlerce : hundreds of
yüzlercenizden : yüzlerce your(pl) abl
yüzlerin : yüz pl gen
yüzlü : face with
yüzlülüğü : yüzlülük
yüzü : yüz acc,his
yüzüme : yüz my dat
yüzünden : yüz your,his abl,due to,because of
yüzüne : yüz your,his dat
yüzüne bakmak : to look at one's face
yüzünün : yüz his gen
yüzünüzü : yüz your(pl) acc
yüzüstü : face down,yüz üstü
yüzüstü bırakmak : to abandon,to let down
yıkamak : to wash
yıkayıp : yıkamak and
yıkık : ruined,wracked
yıkıldı : yıkılmak 3 past
yıkılmak : to collapse
yıkıntı : ruin,junk,debris
yıkıntısı : yıkıntı his
yıl : year
yıla : yıl dat
yılan : snake
yılanla : yılan with
yılanlar : yılan pl
yılanlardan : yılan pl abl
yılanlarla : yılan pl with
yılanları : yılan pl his
yılanların : yılan pl gen
yılanlarından : yılan pl his abl
yılanlarını : yılan pl his acc
yılanlarının : yılan pl his gen
yılanı : yılan his,acc
yılanın : yılan gen
yılanından : yılan his,your abl
yılanını : yılan his acc
yılanının : yılan his,your gen
yılda : yıl loc
yıldan : yıl abl
yıldan yıla : year by year,from year to year
yıldönümü : anniversary
yıldır : yıl + dır(for)
yıldız : star
yıldıza : yıldız dat
yıldızda : yıldız loc
yıldızdan : yıldız abl
yıldızlar : yıldız pl
yıldızlara : yıldız pl dat
yıldızlardan : yıldız pl abl
yıldızları : yıldız pl acc
yıldızlarımın : yıldız pl my gen
yıldızların : yıldız pl gen,your
yıldızı : yıldız acc,his
yıldızım : yıldız my
yıldızımızı : yıldız our acc
yıldızın : yıldız gen,your
yıldızınin : yıldız your gen
yıllar : yıl pl
yıllardır : yıl pl 3 pres
yıllarımı : yıl pl my acc
yılında : yıl your,his loc
zahmet : bother,trouble
zahmete : zahmet dat
zahmete değmek : to be worth the troble
zaman : time,era
zaman kollamak : to be on the lookout for a suitable opportunity
zaman zaman : at times,from time to time
zamanda : zaman loc
zamandan : zaman abl
zamandır : zaman + dir(to be 3 pres)
zamanki : zaman that
zamanla : zaman with
zamanlar : zaman pl
zamanlarda : zaman pl loc
zamanları : zaman pl acc,their
zamanlarını : zaman their acc
zamanı : zaman acc,his
zamanım : zaman my
zamanımı : zaman my acc
zamanın : zaman your,gen
zamanında : zaman your,his loc,timely,at the right time
zamanını : zaman his acc
zarar : damage
zararsız : harmless
zararı : zarar acc
zaten : already,anyway
zavallı : poor,miserable
zavallıyı : zavallı acc
zayıf : slim,thin,weak
zehir : venom,poison
zehirin : zehir gen,your
zehirleri : zehir their
zeki : smart
zekâ : mind,intelligence
zekâ oyunu : mind game
zekâsı : zekâ his
zenci : black person
zengin : rich
zengin olmak : to get rich,to become rich
zenginlik : wealth,richness
zevk : enjoyment,pleasure
zor : hard,difficult,force
zorlamak : to force,constrain,coerce,compel
zorlayıp : zorlamak and
zoru : zor acc,his
zorunda : zor your,his loc
zorunda kalmak : to have to,to be obliged to do
zorunda olmak : to have to
zorundalar : zorunda 3 pl pres
zorundayım : zorunda 1 pres
zorunlu : mandatory,obligatory
Çin : China
Çinli : Çin with
çaba : effort,exertion
çaba gösterme : endeavoring
çaba göstermek : to strive,to make an effort
çabalama : struggle,effort
çabalamak : to make an effort
çabalamalarının : çabalama pl his,their gen
çabalıyordum : çabalamak 1 past cont
çabalıyorsam : çabalamak 1 pres cond
çabaya : çaba dat
çabucak : quickly
çabuk : prompt,quick,fast
çakacak : çakmak fut part
çakmak : to strike fire
çalkalanan : çalkalanmak pres part
çalkalanmak : to be shaken,to be agitated
çalmak : to steal,to play
çalı : bush
çalıları : çalı pl acc
çalım : trick,strut
çalımı : çalım acc,his
çalıyor : çalmak 3 pres
çalıyordum : çalmak 1 past cont
çalış : çalışmak 2 imp
çalışacağım : çalışmak 1 fut
çalışma : study,studying,working
çalışmak : to work,to study,to struggle,to try
çalışmalısın : çalışmak 2 nec pres
çalışmam : çalışma my
çalışmaya : çalışma dat
çalışmıştı : çalışmak 3 past perf
çalıştıktan : çalışmak past part abl
çalıştım : çalışmak 1 past
çalışırken : çalışmak 3 ao when,at work
çalışırlar : çalışmak 3 pl ao
çalışıyor : çalışmak 3 pres
çalışıyordum : çalışmak 1 past cont
çan : bell
çanlar : çan pl
çanın : çan gen,your
çare : remedy,cure
çaresizlik : desperation,despair
çarpacağını : çarpmak fut part his acc
çarpmak : to hit,to beat
çarptırmak : to condemn
çarptırılacak : çarptırılmak 3 fut
çarptırılmak : to be sentenced
çarpıyordu : çarpmak 3 past cont
çatamayacaktım : çatmak 1 cannot fut past
çatar : çatmak 3 ao
çatmak : to hit,to attack,to walk into
çatı : roof
çatısı : çatı his
çatısında : çatı his loc
çağ : eopch,age,period
çağlarda : çağ pl loc
çağıracak : çağırmak 3 fut
çağıracaktır : çağırmak 3 fut
çağırmak : to summon,to call
çekeceksin : çekmek 2 fut
çekeceğim : çekmek 1 fut
çeker : çekmek 3 ao
çekerek : çekmek by
çeki : draw,weight,spruce
çeki düzen : to array
çekici : çekiç acc,charming
çekicin : çekiç gen
çekidüzen : tidiness,toilet
çekidüzen vermek : to put in order,to tidy
çekilince : çekilmek when
çekiliyorlardı : çekilmek 3 pl past cont
çekilme : pull-out,drainage
çekilmek : to withdraw,to quit
çekilmesi : çekilme his
çekingen : shy,timid
çekingenlik : çekingen noun,timidity,shyness
çekip : çekmek and
çekip gitmek : to go away
çekiyormuş : çekmek 3 past cont dub
çekiç : hammer
çekiçle : çekiç with
çekme : pulling,draught
çekmece : drawer
çekmeceye : çekmece dat
çekmeceyi : çekmece acc
çekmek : to drag,to pull,to suffer
çekmeli : çekmek 3 nec pres
çekmemek : çekmek neg
çekmenin : çekme gen
çekmesi : çekme his
çekmeyeceğim : çekmek 1 neg fut
çekti : çekmek 3 past
çektim : çekmek 1 past
çektirmek : to make (someone) suffer
çektirmeyeceğine : çektirmek neg fut part your dat
çektiğimi : çekmek past part my acc
çetin : hard,tough,complicated
çevirdi : çevirmek 3 past
çevirdim : çevirmek 1 past
çeviren : çevirmek pres part
çevirerek : çevirmek by
çeviri : translation
çevirisiyle : çeviri his with
çevirmek : to turn over,to translate,to spin
çevirmişti : çevirmek 3 past perf
çevre : environment,peripheral,surroundings
çevrede : çevre loc
çevreme : çevre my dat
çevresindeki : çevre his loc that
çevresine : çevre his dat
çevresini : çevre his acc
çeşit : kind,sort
çeşme : fountain
çeşmem : çeşme my
çeşmeye : çeşme dat
çift : double,pair
çile : suffering,ordeal
çileden : çile abl
çileden çıkarmak : to infuriate
çimen : grass
çimenlere : çimen pl dat
çimenlerin : çimen pl gen
çirkin : ugly
çirkin bulmak : to find someone ugly
çit : fence,hurdle
çiz : çizmek 2 imp
çizdim : çizmek 1 past
çizdiğim : çizmek past part my
çizdiğimde : çizmek past part my loc
çizebilirim : çizmek 1 can ao
çizer : çizmek 3 ao
çizer misin : çizmek 2 ao intr
çizer misiniz : çizmek 2 pl ao intr
çizerim : çizmek 1 ao
çizerken : çizmek 3 ao when
çizim : drawing
çizimlerimi : çizim pl my acc
çizin : çizmek 2 pl imp
çizip : çizmek and
çiziver : çizivermek 2 imp
çiziverin : çizivermek 2 pl imp
çizivermek : to quickly draw
çiziyorum : çizmek 1 pres
çizme : çizmek verb noun,drawing
çizmek : to draw
çizmemi : çizme my acc
çizmemiş : çizmek past ind part
çizmemiştim : çizmek 1 neg past perf
çizmeye : çizme dat
çizmeyi : çizme acc
çizmiştim : çizmek 1 past perf
çizsen : çizmek 2 cond
çizsene : çizmek + sene(friendly suggestion)
çiçecik : çiçek dim
çiçek : flower
çiçek açmak : to blossom
çiçek vermek : to flower,to bloom
çiçekle : çiçek with
çiçekler : çiçek pl
çiçeklerdeki : çiçek pl loc that
çiçeklere : çiçek pl dat
çiçekleri : çiçek pl acc,his
çiçeklerin : çiçek pl gen,your
çiçekte : çiçek loc
çiçekten : çiçek abl
çiçekti : çiçek + dir(to be 3 past)
çiçeğe : çiçek dat
çiçeği : çiçek acc,his
çiçeğim : çiçek my,to be 1 pres
çiçeğimden : çiçek my abl
çiçeğime : çiçek my dat
çiçeğimi : çiçek my acc
çiçeğimin : çiçek my gen
çiçeğin : çiçek gen,your
çiçeğinde : çiçek your,his loc
çiçeğinden : çiçek your,his abl
çiçeğine : çiçek your,his dat
çiçeğini : çiçek your,his acc
çiçeğinin : çiçek your,his gen
çiğnemeden : çiğnemek + meden(without)
çiğnemek : to chew
çocuk : child
çocukken : as a kid,during childhood
çocuklar : çocuk pl
çocukların : çocuk pl gen
çocukluk : childhood
çocukluğumdaki : çocukluk my loc that
çocukluğuna : çocukluk his dat
çocukmuş : çocuk 3 past dub
çocuksun : çocuk + dir 2
çocuktular : çocuk + di 3 pl
çocuğun : çocuk your,gen
çocuğundan : çocuk his abl
çok : much,many,plenty,very
çok daha : much more
çok geçmeden : before long,soon
çok sayıda : a large number of
çok çok : very much,at most
çoktan : already,long time ago
çorap : sock,hose
çoğu : many,most
çoğu kez : often,mostly
çoğunluk : majority,mass
çoğunlukla : çoğunluk with,mostly,usually
çökmek : to kneel,to fall down,to collapse
çökmüş : çökmek 3 past dub
çökmüştü : çökmek 3 past perf
çöktüm : çökmek 1 past
çöküş : downfall
çöküşünü : çöküş your,his acc
çöl : desert
çölde : çöl loc
çöldür : çöl + dir(to be 3 pres)
çöle : çöl dat
çöller : çöl pl
çöllerde : çöl pl loc
çölleri : çöl pl acc,his
çöllerin : çöl pl gen
çölü : çöl acc,his
çölün : çöl gen,your
çözebildim : çözmek 1 pot past
çözerim : çözmek 1 ao
çözmek : to solve
çözülme : çözülmek verb noun
çözülmek : to loosen,to unravel,to untwine
çözülmesi : çözülme his
çözülmeyecek : çözülmek neg fut part
çözüm : solution
çözüm yolu : solution
çözümlemek : to analyze,to resolve
çünkü : because
çık : çıkmak 2 imp
çık git : get out
çıkabilir : çıkmak 3 can ao
çıkan : çıkmak pres part
çıkar : çıkmak 3 ao
çıkaracak : çıkarmak fut part,3 fut
çıkaramadım : çıkarmak 1 cannot past
çıkararak : çıkarmak by
çıkardı : çıkarmak 3 past
çıkardım : çıkarmak 1 past
çıkardığı : çıkarmak past part acc,his
çıkardığım : çıkarmak past part my
çıkardığımdan : çıkarmak past part my abl
çıkardığında : çıkarmak past part your,his loc
çıkarlar : çıkmak 3 pl ao
çıkarmadan : çıkarmak without
çıkarmadı : çıkarmak 3 neg past
çıkarmak : to remove,to take out,to bring out
çıkarmıştı : çıkarmak 3 past perf
çıkarıp : çıkarmak and
çıkarıyor : çıkarmak 3 pres
çıkma : projection,outing
çıkmak : to leave,to exit,to quit,to go out to,to appear
çıkmamıştı : çıkmak 3 neg past perf
çıkmasını : çıkma his acc
çıkmayı : çıkma acc
çıkrık : reel,pulley
çıkrıkla : çıkrık with
çıkrığı : çıkrık acc,his
çıkrığın : çıkrık gen,your
çıksam : çıkmak 1 cond ao
çıktı : çıkmak 3 past
çıktıklarında : çıkmak past part their loc
çıktığını : çıkmak past part your,his acc
çıkılmak : to come out,to emerge
çıkılır : çıkılmak 3 ao
çıkınca : çıkmak when
çıkıverdi : çıkmak 3 suddenly past
çıkıyordu : çıkmak 3 past cont
çıkıyorlar : çıkmak 3 pl pres
çıkıyorsa : çıkmak 3 pres cond
çıkış : exit,outlet,escape
çıkışını : çıkış his acc
çınladı : çınlamak 3 past
çınlamak : to tinkle,to buzz,to ring
çırparsan : çırpmak 2 ao cond
çırpmak : to whisk,to clap
çırptı : çırpmak 3 past
çırpınma : struggling,fluttering
çırpınmamı : çırpınma my acc
çığlık : scream,crying
îşte : see,here
öbür : other
öbürü : öbür his
öd : gall,bile
ödü kopmak : to be scaref of,to be terrified
ödüm : öd
öff : phew
öfke : anger
öfkeden : öfke abl
öfkelendiren : öfkelendirmek pres part
öfkelendirmek : to anger,to annoy
öfkelenmek : to get angry
öfkelenmişti : öfkelenmek 3 past perf
öksürdü : öksürmek 3 past
öksürme : coughing
öksürmek : to cough
öksürmeye : öksürme dat
öksürmüş : öksürmek past ind part
öksürmüştü : öksürmek 3 past perf
öksürük : cough,coughing
öksürür : öksürmek 3 ao
öldürdüm : öldürmek 1 past
öldürdüğüm : öldürmek past part my
öldüreceksiniz : öldürmek 2 pl fut
öldüremem : öldürmek 1 cannot ao
öldüren : öldürmek pres part
öldürmek : to kill,to waste
ölecek : ölmek fut part
öleceğim : ölmek 1 fut
ölemez : ölmek 3 neg ao
ölme : decease
ölmek : to die
ölmemesi : ölmek neg verb noun his
ölmeye : ölme dat
ölmeyeceğim : ölmek 1 neg fut
ölmüş : ölmek past ind part
ölmüşüm : ölmek 1 past dub,past ind part my
ölüm : death
ölüm cezası : death sentence
ölüm kalım savaşı : a matter of life and death
ölümle : death with
ölümsüz : immortal,imperishable,ölüm + siz(-less)
ölümün : ölüm gen
ölüyormuş : ölmek 3 past cont dub
ölüyormuşum : ölmek past ind part my
ön : face,front
önce : before,first,at first
önceki : former,previous
öncekinden : önceki abl
önceleri : previously,formerly
önceydi : önce 3 past
öndeki : forward,front
önder : leader
önderi : önder acc,his
önem : importance
önemi : önem his,acc
önemine : önem my dat
önemli : important
önemlidir : önemli + dir(to be 3 pres)
önemliydi : önemli 3 past
önemsemek : to care,to pay attention to
önemsemiyormuş : önemsemek 3 neg past cont dub
önemsenecek : önemsemek fut part
önemserler : önemsemek 3 pl ao
önemsiz : önem without,unimportant
öneri : suggestion
önerim : öneri my
önerirsiniz : önermek 2 pl ao
önermek : to suggest,to propose
önermelisiniz : önermek 2 pl nec pres
önlemek : to avoid,to prevent
önümde : ön my loc
önümüzde : ön our loc
önünde : ön his loc
önündeydi : ön his,your loc 3 past
önüne : before,ön his dat
önüne katmak : to sweep
öreceğim : örmek fut part my,
örmek : to knit
örnek : example,model
örnek göstermek : to exemplify
örneği : örnek acc,his
örneğin : örnek gen,for example,for instance
örselenebilen : örselenmek pres part
örselenebilirmiş : örselenmek 3 can ao dub
örselenmek : to be disturbed
örtme : enshrouding,masking
örtmek : to cover
örtmeni : örtme your acc
örttüğüm : örtmek past part my
örtü : cover,hood
örtüsünün : örtü his gen
öte : beyond,past
öte yandan : at the same time,on the other hand
ötede : öte loc,over there
öteden : öte abl
öteden beri : all along,for a long time
öteki : other
ötekiler : öteki pl
ötekilerden : öteki pl abl
ötekileri : öteki pl acc,his
ötekilerle : öteki pl with
ötekinin : öteki your,his gen
övgü : praise,compliment
övgüleri : övgü their
övündüğü : övünmek past part his,acc
övünmek : to boast,to brag
övünç : pride
övünüyordum : övünmek 1 past cont
öykü : story
öyküler : öykü pl
öyküme : öykü my dat
öyküsünü : öykü his acc
öyküsünün : öykü his gen
öyküye : öykü dat
öyküyü : öykü acc
öyle : like that,similar to,that much
öyle ya : of course,that's the way it is
öylece : just so,just in that way
öylesine : exceedingly,öyle his dat
öylesiniz : öyle + dir(to be 2 pl pres)
öyleyse : then,if so
özel : specific,exclusive
özellik : feature,speciality
özellikle : özellik with,specially,especially
özen : attention,care
özenle : özen with,carefully,with caution
özensiz : careless
özensizce : özensiz,carelessly
özlem : missing,longing
özlemek : to miss,to long for
özlemine : özlem your,his dat
özlersen : özlemek 2 ao cond
özür : apology
özür dilemek : to apologize
özürler : özür pl
özürüm : özür my
öğle : noon
öğleden : öğle abl
öğrendim : öğrenmek 1 past
öğrenebilmek : öğrenmek can
öğreneceğini : öğrenmek fut part his acc
öğrenemedim : öğrenmek 1 cannot past
öğreniverdim : öğrenmek suddenly 1 past
öğreniyordum : öğrenmek 1 past cont
öğrenişim : öğrenmek way my
öğrenme : learning,öğrenmek verb noun
öğrenmedim : öğrenmek 1 neg past
öğrenmek : to learn,to come to know
öğrenmem : öğrenme my
öğrenmemiştim : öğrenmek 1 neg past perf
öğrenmesi : öğrenme his
öğrenmesinden : öğrenme his abl
öğrenmiş : öğrenmek past ind part
öğrenmiştim : öğrenmek 1 past perf
öğüt : advice
öğütlediler : öğütlemek 3 pl past
öğütlemek : to advise
öğütler : öğüt pl
öğütlersiniz : öğütlemek 2 pl ao
ülke : country,region
ülkede : ülke loc
ülkem : ülke my
ülkene : ülke your dat
ülkesi : ülke his
ün : fame,reputation
ürkek : fearful,timid
ürkütücü : scary,dreadful
üst : top
üst üste : one on the top of the other
üste : üst dat
üste çıkmak : (for someone who's at fault) to succeed in shifting the blame onto someone else
üsteledi : üstelemek 3 past
üsteleme : entreaty
üstelemek : to persist,to repeat
üstelemenin : üsteleme gen
üstelik : also,again,additionally
üstesinden : through
üstesinden gelmek : to overcome,to accomplish
üstü : üst his,acc
üstümüzde : üst our loc
üstün : up,over
üstünde : above,on,üstün loc
üstüne : üstün dat,onto,about
üstünü : üst his,your acc
üye : member
üyeler : üye pl
üzere : about,at,on the point of,just about to
üzereyim : üzere 1 pres
üzereyken : about to
üzerinde : above,on
üzerindeki : üzerinde that,on
üzerine : above,upon
üzgün : sad,upset
üzgündüm : üzgün 1 past
üzgündün : üzgün 2 past
üzme : üzmek 2 neg imp
üzmek : to distress,upset,to sadden
üzmüştü : üzmek 3 past perf
üzücü : sad,dismal
üzülecek : üzülmek 3 fut
üzülerek : üzülmek by,regrettably
üzülme : üzülmek 2 neg imp
üzülme : üzülmek verb noun
üzülmek : to grieve,to feel sorry
üzülmeye : üzülme dat
üzülürdü : üzülmek 3 past rep
üzülüyorum : üzülmek 1 pres
üzüm : grape
üzüntü : sadness,distress
üzüntülü : üzüntü with,sad
üzüntüm : üzüntü my
üzüntün : üzüntü gen,your
üzüntüsünün : üzüntü his gen
üzüntüye : üzüntü dat
üzüntüyle : üzüntü with
üç : three
üç aşağı beş yukarı : approximately
üçte : üç loc
üçüncü : third
üçüncüsü : üçüncü his
üşendiydi : üşenmek 3 past perf
üşenmek : to be lazy to
üşütmedim : üşütmek 1 neg past
üşütmek : to catch cold
ı : his(ı,i,u,ü,sı,si,su,sü)
ım : my(ım,im,um,üm,m)
ımız : our(ımız,imiz,umuz,ümüz,mız,miz,muz,müz)
ın : your(ın,in,un,ün,n)
ınız : your(pl)(ınız,iniz,unuz,ünüz,nız,niz,nuz,nüz)
ırak : far,distant
ırmak : river
ırmaklar : ırmak pl
ırmakları : ırmak pl his
ırmakların : ırmak pl gen
ıslatmak : to wet,to sprinkle
ıslattım : ıslatmak 3 past
ısırmak : to bite
ısırışta : ısırmak ing loc
ısıtma : heating,warmup
ısıtmak : to warm up,to heat,to illuminate
ısıtmaya : ısıtma dat
ısıtırdı : ısıtmak 3 past rep
ışık : light
ışıklarla : ışık pl with
ışıkları : ışık pl his
ışıklarıyla : ışık pl his with
ışıklı : ışık with,illuminated,lightened
ışığı : ışık acc,his
ışığın : ışık gen
ışığında : ışık his loc
ışığının : ışık his gen
şafak : dawn
şafakta : şafak loc
şairane : poetic
şakak : temple
şakaklarını : şakak pl his acc
şalvar : shalwar
şans : luck,fortune
şansa : şans dat
şanslı : lucky
şanslılar : şanslı 3 pl pres
şansım : şans my
şansın : şans your
şapka : hat
şapkadan : şapka abl
şapkamla : şapka my with
şapkanız : şapka your(pl)
şapkası : şapka his
şapkasını : şapka his acc
şapkasıyla : şapka his with
şapkayı : şapka acc
şarkı : song
şarkı söylemek : to sing
şarkıları : şarkı pl their,his
şaşacaklar : şaşmak 3 pl fut
şaşkın : bewildered,puzzled
şaşkın şaşkın : in surprise
şaşkına : şaşkın dat
şaşkına dönmek : to be stumped,to be puzzled
şaşkına çevirmek : to baffle,to bewilder
şaşkınlık : surprise,astonishment
şaşkınlıkla : şaşkınlık with,wonderingly,bewilderedly
şaşmak : to be amazed,to make a mistake
şaşmamalı : şaşmak 3 neg nec pres
şaşmaz : infalliable,unerring,şaşmak 3 neg ao
şaşmıştı : şaşmak 3 past perf
şaşmıştın : şaşmak 2 past perf
şaştım : şaşmak 1 past
şaşılacak : şaşılmak fut part
şaşılmak : to be bewildered
şaşıracaklar : şaşırmak 3 pl fut
şaşırdı : şaşırmak 3 past
şaşırdım : şaşırmak 1 past
şaşırdığımı : şaşırmak past part my acc
şaşırmak : to be mixed up,puzzled,to be surprised
şaşırmış : şaşırmak past ind part
şaşırmışa : şaşırmak past ind part dat
şaşırmıştı : şaşırmak 3 past perf
şaşırtmak : to make somebody surprised
şaşırtmamıştı : şaşırtmak 3 neg past perf
şaşırtmıştı : şaşırtmak 3 past perf
şaşırttı : şaşırtmak 3 past
şaşırınca : şaşırmak when
şekil : shape
şekilde : şekil loc,in such a way
şey : thing,what-do-you-call-it,well
şeyden : şey abl
şeydi : şey 3 past
şeydir : şey 3 pres
şeye : şey dat
şeyi : şey acc,his
şeyim : şey my
şeyin : şey your,gen
şeyiniz : şey your(pl)
şeyler : şey pl,things
şeylerden : şey pl abl
şeylerdir : şey pl 3 pres
şeyleri : şey pl acc
şeylerin : şey pl gen
şeylerle : şey pl with
şeysiniz : şey 2 pl pres
şiir : poem,poetry
şiirsel : poetic
şimdi : now,just
şimdiden : şimdi abl,already now
şimdilik : for now,presently
şimdiye : şimdi dat
şimdiye dek : until now
şimdiye kadar : so far,until now,up to now,as yet
şişe : bottle
şişeler : şişe pl
şişenin : şişe your,his gen
şişko : fat
şok : shock
şu : that
şu anda : at the moment,right now
şuna : şu dat
şunlar : şu pl
şunlardan : şu pl abl
şunları : şu pl acc
şura : there
şurada : şura loc
şuraya : şura dat 3 neg past
şölen : feast
şölendi : şölen 3 past
şöyle : so,such,like this
şöyle bir : carelessly,some sort of
şöyleydi : şöyle 3 past
şüphe : suspicion,doubt
şüphe etmek : to question,to dispute,to suspect
şık : chic,elegant,stylish